“Tangoda hareketi erkek verir, kadın onu takip eder”

Bu hafta tangodan konuşuyoruz. Oyunculuktan fotoğrafçılığa pek çok işle ilgilenen Muharrem Yılmazkaya ve halen bilişim sektöründe çalışan Nilay Akgün, beraber tango dersleri veriyorlar. Yılmazkaya ve Akgün, ülkemizde tangonun etki alanının geliştiği fikrindeler...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

EMRE ALKİN

Muharrem Hoca’nın tangoyu anlatırken ilk söylediği cümle bu oldu. Bu coğrafyanın erkekleri için ilk duyulduğunda güzel geliyor ama, tatbik etmek o kadar kolay değil tabii... Muharrem Yılmazkaya, sanat ile ilgili birçok faaliyeti eşzamanlı ve başarılı olarak yapıyor. Nilay Hoca ile beraber tango dersi veriyorlar. Nilay Akgün, jeoloji mezunu, bugün bilişim sektöründe. Tam 7 yıldır dansa ilgileniyor. Her iki tango öğretmeniyle keyifl i bir sohbet yaptım. Paylaşmasak olmazdı.

- Okuyucuların tanıması için tam olarak bugüne kadar ne yaptığınızı kısaca anlatır mısınız ?

MY: Faal olarak birkaç meslek ile uğraşıyorum. Oyunculuk, fotoğrafçılık, drama eğitmenliği ve tango eğitmenliği. Hepsi faal olarak devam ediyor y oğun bir şekilde.

NA: Çukurova Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği mezunuyum. Bir süre kendi mesleğimi yaptım, arazi jeoloğu olarak çalıştım. Bazı sebeplerden dolayı sektör değişikliği yaparak, bilişim sektöründe çalışmaya başladım. Halen de devam ediyorum. Mezun olduktan sonra, iş hayatına başladığımda yeni bir şeyler denemeye karar verdim ve bu süreçte tesadüfi bir şekilde tangoyla tanıştım. Bu tanışmanın hayatımda bu kadar yer alacağını tahmin etmiyordum ama, hızlı bir şekilde beni kendi büyüsüyle sardı.

"İkimiz de arzu ettiğimiz yerdeyiz"

- Yaptığınız işi seçmenizde yaşadıklarınız mı etkili oldu, yoksa çocukluktan gelen bir motivasyon mu?

MY: Yaptığım mesleklere bakıldığı zaman aslında hepsi sanat ile alâkâlı. Ve hepsi birbirini getirdi. Bir sanat dalında başarılı olan insanların çoğunda birkaç sanata merak ve yetenek vardır bence. Ama tabii tango için konuşursam... Tamamiyle arkadaş vasıtasıyla başlayıp sonra beni içine alan bir durum oldu. Dansa merakım vardı, fakat bu, tango değildi. Ama bu seçimimde ne kadar doğru bir karar verdiğimi şimdilerde anlıyorum.

NA: Her ikisi de diyebiliriz. Çocukluğumdan beri sanata hep ilgim olmuştur. Yazmayı, resim yapmayı ve tabii ki dansı çok seviyordum. Meslek seçme zamanlarımızda güzel sanatlar okumak, bu alanlarda bir işle uğraşmak çok istemiştim, fakat isteklerimiz her zaman gerçekleşmeyebiliyor. Yani hem çocukluktan gelen bir tutku hem de sevmediğimiz işlerde çalışıp kendimizi mutlu etmek için motive edici bir uğraş olarak başladı diyebiliriz benim için.

- Anne ve babanızın, ailenizin hayattaki seçimlerinize etkisi oldu mu? Nasıl bir ailede büyüdünüz ?

MY: Ailem beni çok destekler. Ne yaptıysam bunun arkasında durarak destek oldular. Çünkü sanat bir tutkudur. Ve önüne geçilemez bir durumu var. Onlar da destek olmanın daha mantıklı oldugunu düşündüler demek ki... Ailem kendi halinde, çekirdek bir aile aslında. Açık fikirli olduklarından seçimlerimde tabii destekleri vardır.

NA: Annem ve babamın benim için en iyisini istediklerini biliyorum, en rahat edeceğim işlerde çalışmamı istediler hep. Tangoya olan bağlılığımı ve bu işi yapmak istediğimi gördüklerinde ellerinden gelen desteği verdiler.

- Bu işi yapmaya ne zaman karar verdiniz? Bugün istediğiniz yere geldiğinizi düşünüyor musunuz?

MY: 3 yıl evvel tangoya başladım. Ben hayalleri çok geniş ve çok idealist biriyimdir iş konusunda. İstediğim yerler, çıtalar çok yüksektir. Ama şu anki konumumdan elbette memnunum. Her gün daha iyiye gittiğine inanıyorum. Bu daha da bağlıyor...

NA: Tangoyu öğrendikçe, danstan keyif almaya ve keyif vermeye başladığınızda bunun bir sonu olmadığını görüyorsunuz (iyi anlamda.) Daha fazlasını yapma isteği uyanıyor, daha iyi olmak, daha başarılı olmak, daha fazla insanın bu duyguyla tanışmasını sağlamak, heyecanınızı daha çok kişiyle paylaşmak gibi. İşte bu noktada bir karar veriyorsunuz, bende de böyle oldu. Şuan iyi bir yerdeyim ama, yapacak daha çok şey, gidecek daha çok yol var.

- Yaptığınız iş dünden bugüne ne kadar değişti ?

MY: Tango, Türkiye’ye ilk geldiği zamanlarda daha zorlu süreçlerden geçmiş... İnsanların bu dansı öğrenmesi, öğretmesi cidden zor bir işmiş. Daha az duyulması ciddi bir dezavantaj... Yapan kişilerin azlığı... Dans gecelerinin azlığı... Şimdi ise birçok şey artık insanların elinin altında. Daha rahat, daha ulaşılabilir... Şimdiki dans daha dinamik, daha kontrollü. Daha yeniliğe açık...

NA: Ben 7 yıldır dansla ilgileniyorum. Başladığım dönemden bu yana gözlemlediğim, her geçen gün kendini geliştiren, büyüyen bir yapıya sahip. Türkiye'de tango, festivalleri ve organizasyonlarıyla, eğitmenleri ve eğitimleriyle, sosyal dansçıları ve tangoya kattıklarıyla başarılı bir ivme yakaladı ve daha iyi olma konusunda ilerliyor. Dünyada kendini bu anlamda kanıtladı.

- Başka hangi mesleği tercih ederdiniz ya da ne yapmak isterdiniz?

MY: İstediğim tüm meslekleri yapıyorum aslında.

NA: Şuan gerçek anlamda yapmak istediğim şeyi yapıyorum.

- Bu işte eğitimin, ilişkilerin ve tecrübenin payı size göre yüzde kaçtır?

MY: Bu işte gerçekten eğitim çok önemli. Tek bir doğru olmasa da sanatta, bir matematiği vardır kesinlikle... Bunun üzerine o estetik ve özgün yorumlama eklenir bence. İnsani ilişkiler ve iletişimler o kadar önemli ki aslında. Enerjiniz insanlara karşı iyi ise, geri dönüşü de bir o kadar güzel oluyor... Dans her anıyla çalışmak ve tecrübeler üzerine gelişiyor.

NA: Bu işi yapıyorsanız kesinlikle eğitimin önemi çok fazla, bu hem dansınızı etkiliyor hem eğitmen kişiliğinizi. Bu işi yapmak istiyorsanız dansınızın iyi görünmesi gerekiyor, eğitimlerinizi anlaşılır ve iyi bir şekilde aktarmanız gerekiyor, enerjinizin ve iletişiminizin yüksek olması gerekiyor.

“Sosyal medyanın etkisi çok önemli"

- Sosyal medya yaptığınız işte ne kadar etkili?

MY: Sosyal medya günümüzde artık her meslek grubu için muhteşem bir araç. Çok ulaşılabilir. Ve iyi kullanıldığı zaman bence en önemli araç. Dansı sergilersiniz ama, sosyal medya olmadığı sürece insanlar sizden haberdar olamazlar. Duyurular sosyal medyada yapılabiliyor. Artık insanlar gidip göremedikleri dansı sosyal medyada bir tık ile izleyebiliyorlar. Bu tango okulları için de, dansçılar için de harika bir iletişim ağı.

NA: Sosyal medyanın sanatta veya diğer iş kollarında olduğu gibi daha büyük kitlere ulaşmak için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Dünyanın birçok yerindeki dansçılarla ve eğitmenlerle bir noktada buluşabildiğiniz bir platform. Örneğin tüm festivallerden haberdar oluyorsunuz, kendi festivalinizi duyurup birçok ülkeden insanlarla birlikte güzel bir paydada buluşuyorsunuz. Dansın içinde olmayan insanları dahi etkileyerek onları bu güzelliklerle buluşturabiliyorsunuz.

“Enerji ve iletişim yüksekse bu işte ekemk var"

- Bu işte ekmek var mı? Varsa nereden başlamalı?

MY: Vizyon sahibi biriyseniz, bu işte para var. Yetenek – azim – vizyon - ilişkiler. Bu denklemde başarmamak mümkün değil.

NA: Eğer işini severek ve emek harcayarak yaparsan, zaten bu başarıyı getirir. Başarının da maddi olarak size geri dönüşü olacaktır eminim. Öncelikle iyi bir eğitim almak, çok araştırmak, çalışmak gereklidir.

- Hiç unutamadığınız bir anı var mı? Sizi çok güldüren ya da şaşırtan, belki de kızdıran?

MY: İlk şovumuzda ismimin komik bir şekilde yanlış söylenmesini hiç unutamam ve gülerek anarız hep.

NA: Evet, ilk şova çıktığım anı sanırım hiç unutamayacağım. O kadar heyecanlanmıştım ki hazırladığımız koreografi tamamiyle aklımdan gitmişti.

- Yaptığınız işte örnek aldığınız kim ya da kimlerdir ?

MY: Facundo Pinero, Sebastian Arce, Sebastian Jimenez, Chicho Frumboli vb... Bu isimleri izlerken hem keyif hem örnek almaya çalışırım.

NA: Dansları, çalışma disiplinleri ve iş anlayışlarıyla tango hocalarım Murat Elmadağlı ve Eşref Tekinalp. Türkiye’nin iyi kadın dansçılarından beğendiğim Vanessa Gauch, Nadide Ece Somer. Dünyada danslarıyla beni etkileyen birçok isim var.

- Çocuklarınız sizin yaptığınız işi yapsın ister miydiniz?

MY: Kesinlikle isterdim... Ben çok zorluklar yaşadım bu anlamda.. Fakat zor olmadan hiçbir şey olmuyor. İnsan sevdiği mesleği yapmalı, yaşamalı elinden geldiğince. Çocuklarım sanat ile uğraşmak isterlerse en büyük destekleri ben olurum zaten.

NA: Eğer bundan keyif alacaksa tabii ki yapsınlar isterdim.