'Bankacılıkta risk yok'
Son zamanlarda kredi derecelendirme kuruluşları ve yatırım bankalarınca yapılan eleştirilere karşı TBB Başkanı Aydın, Türk bankacılık sektöründe herhangi bir risk bulunmadığını, sektörün denetimi başarılı bir sektör olduğunu söyledi.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, her ne kadar bankacılık sektörü başarılı performansını sürdürse de bu performansın korunması için, sektörün özkaynak üretme kapasitesi üzerindeki yüklerin azaltılmasının faydalı olacağını belirterek, "Güçlü özkaynaklar kredilerin sürdürülmesinin en önemli teminatıdır" dedi.
Son dönemde hem kredi derecelendirme kuruluşları hem de Uluslararası Ödemeler Bankası (Bank for International Settlements - BIS) tarafınca Türkiye bankacılık sektörüne ilişkin raporlar yayımlanmıştı.
Bankacılık sektöründeki görünüm, başarılı yönetim ve artan riskler üzerine değerlendirmelerde bulunan Aydın, Türkiye bankacılık sektörünün, mali bünyesi güçlü, aktif kalitesi yüksek, risk yönetimi dikkatli ve denetimi başarılı bir sektör olduğunu ifade etti.
'Sektörün aktif kalitesi iyi düzeyde'
Sektörün temmuz ayı itibarıyla yıllık bazda 25,4 milyar TL kâr elde ettiğini söyleyen Aydın, özkaynakların 244,5 milyar TL olan bankacılık sektörünün ortalama özkaynak karlılığının yüzde 11 düzeyinde olduğunu aktardı.
Bankacılık sektörünün toplam 12 bin 294 şube ile yurt içi ve yurt dışında hizmet verdiğini ve 218 bin 205 kişinin istihdam edildiğini kaydeden Aydın, "Teknolojik altyapısı son derece güçlü olan Türk bankacılık sektöründe internet bankacılığı ve mobil bankacılık hızlı bir büyüme eğilimi göstermektedir. İnternet bankacılığı kullanan aktif müşteri sayısı 15 milyonun üzerine çıkarken, mobil bankacılıkta bu rakam bir önceki yıla göre yüzde 88'lik artış ile 9 milyon kişiye ulaşmıştır" dedi.
Küresel düzeyde artan risklere ve yurt içinde TL'nin değer kaybına rağmen, sektörün aktif kalitesinin makul düzeyde seyretmeye devam ettiğini vurgulayan Aydın, Türkiye bankacılık sektöründe takipteki kredilerin toplam kredi stokuna oranının yüzde 2,9 gibi makul bir seviyede olduğuna dikkati çekti.
'Kârlılık ve özkaynak kredi verme kapasitesi daralıyor'
Uluslararası finansal piyasalarda artan risk algısının, gelişmekte olan ülkelere dönük olumsuz beklentileri ve Türkiye'nin yer aldığı coğrafyada artan jeopolitik risklerin, bu risklere karşı tedbir almayı gerektirdiğine işaret eden Aydın, "Her ne kadar bankacılık sektörü performansını sürdürse de bu performansın korunması için, sektörün özkaynak üretme kapasitesi üzerindeki yüklerin azaltılması faydalı olacaktır. Güçlü özkaynaklar kredilerin sürdürülmesinin en önemli teminatıdır" diye konuştu.
Başkan Aydın, geçmiş yıllarda tasarrufların artırılması amacına dönük olarak uygulamaya konulan tedbir ve politikaların, aracılık maliyeti üzerinde ek bir yük oluşturduğunu söyledi.
Bu politikaların nihai kredi kullanıcısının maliyetini artırdığını ve bankacılık sektörünün karlılığını daralttığını belirten Aydın, "Son beş yılda gelen yüklerin parasal değeri sektörün bir yıllık net karına eşit düzeye yükselmiştir. Uygulamaya konulduğu dönemlerde amaçlanan ekonomik hedeflere büyük ölçüde ulaşılmasını sağlayan politikaların değişen küresel konjonktür çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir" dedi.
Ekonomik büyümenin yavaşlaması ve TL'nin değer kaybetmesinin doğal olarak döviz pozisyonu olan işletmeler üzerinde ek baskı yarattığını ifade eden Aydın, bankacılık sektörünün kendi kur riski ve aktif kalitesi açısından başarılı bir risk yönetimi gösterse de, ticari hayatın yavaşlaması ve TL'nin değer kaybı nedeniyle Aktif ve pasifler arasındaki vade uyumsuzluğunun, faiz oranlarındaki artışların, bankacılık sektörünü doğrudan ve olumsuz etkilemesi sonucunu doğurduğunu vurgulayan Aydın, sözlerini şöyle tamamladı:
"Küresel piyasalardaki belirsizlik ve risklerin neden olduğu sermaye akımlarındaki hareketlilik para ve sermaye piyasalarında oynaklığı artırmıştır. Bu oynaklık bizde de önemli bir sorundur. Yatırım, üretim, tüketim, ihracat kararları yanından fiyatlama ve siparişlere ilişkin belirsizliklerin ortaya çıkması kısa dönemli kararların ertelenmesine neden olmaktadır. Büyümenin sürdürülmesi ve en azından potansiyel büyüme hızına yaklaştırılması için para piyasalarında istikrarın sağlanmasına öncelik verilmelidir."