3 yılda 1 milyar lira portföy hedefliyor
Tekstilci işadamı Ali Tahsin Özdemir ile Perfom Portföy Yönetimi şirketini kuran Cem Yalçınkaya, 3 yılda 1 milyar liralık portföy büyüklüğüne ulaşmak istediklerini söyledi.
Ece CEYHUN
Türkiye'yi tasarrufa özendirecek en önemli sektörlerden biri portföy yönetimi. Senelerini bu işe vermiş piyasa profesyonelleri şimdilerde birer birer yola kendi başlarına devam etme kararı alıyor.
Bunlardan biri de bir dönem Ak Portföy'ün genel müdürlüğünü de yapan o dönemde Türkiye'deki ilk anapara korumalı ve altın fonunu çıkaran piyasanın önde gelen isimlerinden Cem Yalçınkaya.
Yalçınkaya, tekstilci işadamı ortağı Ali Tahsin Özdemir ile Perform Portföy Yönetimi şirketini kurdu.
Geçen hafta SPK'dan faaliyet izni aldıklarını belirten Cem Yalçınkaya, 3 günde 41.5 milyon liralık portföy büyüklüğüne ulaştıklarını hedeflerinin 3 yılda 1 milyar liralık büyüklüğe ulaşmak olduğunu ifade etti. Son dönemde mevduat da dahil olmak üzere faiz hadlerinin hızlı geri geldiğini kaydeden Yalçınkaya, artık yatırımcının getirilerini artırmak için biraz daha profesyonel tarafa kayması gerektiğini belirtti.
Geçtiğimiz günlerde bir grup gazeteci ile biraraya gelen Perform Portföy Yönetim Kurulu Başkan Vekili Cem Yalçınkaya, şu anda küçük ve bireysel yatırımcılar için TL mevduatın tek alternatifmiş gibi görünmesine faiz hadleri yüzde 4-5'ler seviyesine kadar gerilediğinde sektörün daha hızlı büyüme rakamlarına kavuşacağını anlattı. Bu beklentiye karşın piyasada gelinen seviyelerin yatırımcılar açısından bir süreden beri ‘ben daha iyi nasıl getiri sağlarım, riskimi dana iyi nasıl sağlarım' arayışı yarattığına dikkat çekti.
Bir taraftan getiri arayışlarının diğer taraftan da kanuni düzenlemeler piyasanın geleceğini şekillendirirken yeni Sermaye Piyasası Kanunu'na göre, sadece portföy yönetim şirketleri fon kurabilecek. Yalçınkaya "Avrupa'da bankaların sahipleri ile portföy yönetim şirketlerinin sahipleri aynı olamıyor. İş bu kadar ayrılmış durumda. Türkiye'de de yeni kanuna göre, portföy yönetim şirketlerinin yönetim kurulları banka çalışanlarından oluşamayacak. Yani portföy yönetimi işi bankalar ile yavaş yavaş ayrışıyor" diye konuştu.
Bağımsız portföy yönetim şirketleri açısından bakıldığında SPK onayından geçmiş olanlar için saklama bankasıyla çalışma zorunluluğu da olduğundan dolayı güven bunalımının oluşması da beklenmiyor. Bütün bu gelişmelerin bağımsız portföy yönetimi şirketlerinin önünü açacak gelişmeler olarak gören Yalçınkaya, birçok orta ölçekli şirkette hedging sisteminin olmadığını belirtti ve "Kurumlar bunu mutlaka değerlendirecek. Bağımsız portföy yönetim şirketleri ön plana çıkacak" dedi.
Hedefi benchmark'tan %30 fazla getiri
Türkiye'de vakıfların, kurumların, kamu fonlarının büyük kaynakları olduğunu kaydeden Yalçınkaya, aksiyon planlarında önce bu kesimlerle üst gelir grubu olduğunu kaydetti. 3 tane fon kuracaklarını ifade eden Yalçınkaya, hedeflerinin benchmarkın yüzde 30 üzerinde getiri olduğunu ifade etti.
Hanehalkı artık borçlu spesifik fonlar gerekiyor
2008 krizi başladığında Türkiye için hane halkının borçluluk düzeyinin düşüklüğü önemli bir destek noktasıydı. Ama artık Türkiye'de kredi / mevduat oranı da yüzde 100'ler aştı. Yalçınkaya "Türkiye'de hane halkı artık borçlu. Bu oran Avrupa'da yüzde 125, ABD'de ise yüzde 80'lere düştü. ABD'de artık tasarruflar artıyor. Biz olanı olmayanı harcıyoruz artık" dedi. Tasarrufu artırmak için Avrupa ve ABD'de olan alt ürünlerinin çıkarılması gerekliliğine vurgu yapan Yalçınkaya "BES tuttu. Eğitim, evlilik fonu gibi her ay maaşından belli bir para kesintisi ile tasarruf artırıcı modeller geliştirilmeli" diye konuştu.
Borsa yatırımı karşı pozisyonu alarak yapılmalı
Yatırımcılara önerilerde de bulunan Cem Yalçınkaya, bonoyla karşılaştırıldığında mevduat faizinin halen cazip olduğunu söyledi. Kurun belli bir banda kalacağını öngören Yalçınkaya, borsada gelinen seviyenin ‘yatırım yapılabilir ülke' notunu karşıladığını söyledi. Yabancı girişine göre borsansın yukarıda gidebileceğini ancak borsaya yatırımın mutlaka karşı pozisyonunu da alarak yapılması gerektiğini belirterek "Yani bir hissenin düşeceğini, diğerinin de yükseleceğini düşünüyorsam, volatiliteyi düşürmek için birini alırım, diğerini satarım. Borsaya direk al ya da sat yatırımı yapmak riskli" diye konuştu.