Ateş: Türkiye'nin ihtiyacı yüzde 5 büyüme
Türkiye'nin büyümede eski hızına ulaşma gayreti içinde olduğunu belirten DenizBank Genel Müdürü Ateş, ihtiyacın yüzde 5 düzeyinde büyüme olduğunu ifade etti.
DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, bu yıl da umutlarının yüzde 3'ün üzerinde bir büyümenin sağlanması olduğunu, ancak büyümede ülkenin ihtiyacının yüzde 4 üzeri ve yüzde 5'ler olduğunu söyledi.
DenizBank'ın 20. kuruluş yıl dönümü kapsamında basın mensupları ile bir araya gelen Ateş, küresel piyasalar, Türkiye ekonomisi, bankacılık sektörü ve DenizBank'a ilişkin sunum yaptı.
Ateş, DenizBank'ın 20 yıl önce bir otel odasında kurulduğunu ve o dönem 81. sırada olduklarını anımsattı.
Türkiye gibi dinamik bir pazarda, 20 yıl gibi çok da uzun olmayan bir süre zarfında DenizBank'ın, 737 şubesi, 15 bine yaklaşan çalışanı ve 10 milyon müşterisi ile dünyanın en gelişmiş 17. ekonomisi olan Türkiye'nin 5. büyük özel bankası konumuna eriştiklerini anlatan Ateş, üstelik bunu 98 krizinden başlayan ve sonrasında da pek çok krize tanıklık ettikleri, her birinden de güçlenerek çıktıkları bir süreçte başardıklarını söyledi.
Ateş, aynı döneme bir halka arz ve iki hissedar değişimi sığdırdıklarını hatırlatarak, "Üstelik her iki hissedar değişiminde de Türkiye'nin en yüksek defter değerleri ile satıldık. 20 yılın ortalamasında, Türkiye gibi önemli bir ekonomik pazarda sektörün en hızlı ve istikrarlı büyüyen bankası olduk." dedi.
'Maaş kampanyasını hayata geçiren ilk banka olduk'
Son 3 yılda inovasyon alanındaki en büyük ödüllerde "hat-trick" yaptıklarını ifade eden Ateş, şöyle devam etti:
"Hep cesaretle yürüdük. 2023 yılında 100 yaşına basacak olan Cumhuriyetimiz için hayati önem taşıyan 3. Köprü, 3. Havalimanı, TAV Bodrum Havaalanı ve Ilısu Barajı ile kamu-özel sektör ortaklı şehir hastaneleri gibi kilit projelerin ana finansörü konumunda yer aldık. 10 yıl içinde 300'den fazla proje için yaklaşık 20 milyar dolar tutarında uzun vadeli finansman sağladık. Vatanın her karış toprağında milli bir banka olarak boy gösterme arzusu içinde olduk. KOBİ'lerimizin ülkemizin kalkınmasına katkısının bilinciyle, finansmana erişimlerini kolaylaştırmayı sosyal sorumluluğumuz bildik. Bu kapsamda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Kredi Garanti Fonu (KGF) ve Ziraat Bankası iş birliğinde Nefes Kredisi'ni hayata geçirdik. Emeklilerimize yönelik maaş kampanyasını hayata geçiren ilk banka olduk."
Ateş, başarı öykülerinde rol oynayan etkenlerden en önemlisinin hız olduğunu ifade etti.
"İçinde bulunduğumuz dönemde 'büyük balık küçük balığı değil, hızlı balık yavaş balığı yutuyor." diyen Ateş, DenizBank olarak başarı öyküsünün ardındaki en önemli unsurun, hızlı düşünmek, hızlı karar almak, çağın gereklerine hızlıca adapte olmak, birkaç adım sonrasını öngörüp çizgi dışı düşüncelerin önünü açmak olduğunun altını çizdi.
'2017'de yüzde 18 kredi büyümesi bekliyoruz'
Hakan Ateş, banka olarak operadan baleye, sinemadan tiyatroya, spordan, eğitime hemen her alanda toplumsal hafızada iz bırakan işler gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
Tüm bunları yaparken gayelerinin, kültür sanattan ekonomiye her alanda daha gelişmiş bir Türkiye'nin inşasına katkı sunmak olduğunu söyleyen Ateş, 15 bin Denizcinin alın teri ve emeğiyle çalışmalarına bugün daha kararlı bir şekilde devam ettiklerini ifade etti.
Ateş, geçen yıl DenizBank'ın konsolide aktiflerinin bir önceki yıla göre yüzde 20 artarak 136 milyar liraya, net karın ise 1,4 milyar liraya ulaştığını belirtti.
Bankanın mevduatlarının yüzde 27'lik artışla 90,6 milyar liraya, toplam kredilerin yüzde 21'lik artışla 123,8 milyar liraya yükseldiğini dile getiren Ateş, 2017 yılında toplam aktiflerin yüzde 17, toplam mevduatların ve kredilerin ise yüzde 18 artmasını beklediklerini aktardı.
Ateş, müşteri sayılarının ise 2015'in aynı dönemine kıyasla 1,2 milyon kişi artırarak, 10,3 milyon kişiye çıktığını söyledi.
'Büyümede ihtiyaç yüzde 5'ler'
Hakan Ateş, başka herhangi bir ekonominin; darbe girişimi, bölgesel karışıklık, küresel kriz, Brexit ve terör olaylarını bir anda yaşasaydı, ayağa kalkamayacağını belirterek, "Oysa Türkiye'miz bırakın ayağa kalkmayı biraz yavaşlamış olmakla birlikte eski hızına kavuşma gayreti içinde." dedi.
Geçen yıl sadece Türkiye özelinde değil, dünya açısından da iyi bir yıl olmamasına rağmen, yüzde 2,5'in üzerinde bir büyüme sağlandığına dikkati çeken Ateş, bu yıl da umutlarının yüzde 3'ün üzerinde bir büyümenin sağlanması olduğunu, ancak büyümede ülkenin ihtiyacının yüzde 4 üzeri ve yüzde 5'ler olduğunu söyledi.
Ateş, 2017'nin bu anlamda 2016'nın yaralarının sarıldığı bir yıl olmasını beklediklerini kaydederek, "Turizm başta olmak üzere toparlanma öngörüyoruz ve ihracattaki artışın süreceğine inanıyoruz. Bankacılığın da yüzde 15-20 arasında bir büyüme kaydedeceğini düşünüyorum. 2017'ye hazırlıklıyız ve büyümemizi hemen her alanda devam ettireceğiz." ifadelerini kullandı.
'2002-2016 döneminde yıllık ortalama 184 milyar dolarlık yatırım yapıldı'
Ateş, krize karşı dayanıklılığın oluşturulması için Türkiye'de çok sayıda reform ve politika değişikliği yapıldığını belirtti.
2001 krizinden sonra dünyada olduğu gibi Türkiye'de de Merkez Bankasının olaylara göre karar veren ve reaksiyon alan bir bankaya dönüştüğünü anlatan Ateş, kriz sonrasında dalgalı kur rejimine geçildiğini, başarılı özelleştirme programları uygulandığını, bankacılık sisteminin yeniden yapılandırıldığını ve popülist politikalardan reform odaklı sürdürülebilir politikalar geçiş yapıldığını söyledi.
Ateş, kamuya dayalı ekonomiden özel sektöre dayalı ekonomiye geçişle beraber, 2002-2016 yılları arasında yıllık ortalama 184 milyar dolarlık yatırım yapıldığı ve bunun yüzde 80'lik kısmının özel sektör tarafından gerçekleştirildiği bilgisini verdi.
Bunların sayesinde Türkiye'nin kriz dönemlerini başarıyla atlattığını vurgulayan Ateş, "2000 yılında TL'nin uluslararası işlemlerde kullanılma oranı yüzde 0,1 iken, şimdi bu oran yüzde 1,4. bu da Türkiye'nin global bir oyuncu olma yolunda olduğunu gösteriyor." dedi.
'Birçok sektör üretim ve ihracat devi'
Hakan Ateş, Türkiye'nin son 12 yılda yatırımlara devam ettiğini, otoyol uzunluğunun 6,1 kilometreden 23 bin kilometreye, elektrik gücü kurulu kapasitesinin ise 37 bin megavattan 78,5 megavata ulaştığını söyledi.
Kömürün elektrik üretimindeki payının ise yüzde 23'ten yüzde 29'a çıktığını ifade eden Ateş, "Bu spekülasyona konu oluyor. Anadolu kömür doludur. Ancak biz bunu yüzde 29'la enerjide kullanılıyoruz. Oysa ki, Polonya yüzde 83, Çek Cumhuriyeti yüzde 51, Yunanistan yüzde 46, Almanya yüzde 45 ve ABD yüzde 40 oranında elektrik üretiminde kömür kullanıyor." diye konuştu.
Ateş, hastane sayısının 9 binden 30 bine, havaalanı sayısının 27'den 55'e ve 5 yıldızlı otel sayısının 297'den 723'e yükseldiğini kaydetti.
Türkiye'de birçok sektörün büyük yatırımlarla üretim ve ihracat devi olduğunu vurgulayan Ateş, "Tarımda Avrupa'da birinci, dünyada altıncıyız. Beyaz eşyada Avrupa'da birinci, dünyada ikinci sıradayız. Çimentoda Avrupa'da birinci, dünyada beşinci sıradayız. Türkiye az sayıda enerji kaynağına sahip olsa da enerji üreticisi Asya ülkelerini enerji tüketicisi batı ülkelerine bağlayan önemli geçiş koridorlarının merkezinde. Türkiye enerji koridoru oldu, sırada 'Hub' olmak var." dedi.
'Jeopolitik sorunlar, makro göstergelerin önüne geçti'
DenizBank Genel Müdürü Ateş, Türkiye'nin kredi notunun uluslararası kredilendirme kuruluşları (S&P, Moody's, Fitch) tarafından yatırım yapılabilir seviyenin altına düşürüldüğünü anımsattı.
Bunun objektifliğinin hep tartışıldığını ve Türkiye'de jeopolitik sorunların makro göstergelerin önüne geçtiğini belirten Ateş, "Örneğin Güney Afrika, Moody's'te bizden iki basamak yukarıda. Güney Afrika büyümede yüzde 0,1, Türkiye yüzde 2,3. Kamu borcunun milli gelire oranı Güney Afrika'da yüzde 52, Türkiye'de yüzde 27, Güney Afrika'da bütçe açığı yüzde 3,9 iken, bizde yüzde 1,1. Cari açık oranları ise sırasıyla yüzde 3,3, yüzde 3,1. Makro göstergelerde bu kadar fark olmamasına rağmen, biz ne yazık yatırım yapılabilir seviyenin altındayız." ifadelerini kullandı.
Ateş, dünya ekonomisinin ABD liderliğinde toparlandığını, emtia ve navlun fiyatlarının da artış eğiliminde olduğunu ve gelişmiş ekonomilerdeki iyileşmeyi teyit ettiğini söyledi.
Cari açığın enerji fiyatlarının desteğiyle gerilediğini ve eskisi kadar riskli olmadığına dikkati çeken Ateş, bankaların risklerini iyi yönettiğini ve yeniden yapılanmaya destek verebilecek güce sahip olduğunu dile getirdi.
Ateş, reel sektörün döviz açığının yüksek olduğunu a doğru analiz edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Kısa vadede hiçbir sorun yok. Reel sektörün döviz borcunun önemli bir kısmı az sayıda firmaya ait. Döviz borcu olan 26 bin 580 firmadan yaklaşık 2 bininin borcu toplam döviz borcunun yüzde 83'ünü oluşturuyor. Net döviz borcunda dört ana sektörü (reel sektör, hanehalkı, kamu ve bankacılık sektörü) bir araya getirdiğimizde reel sektörü telafi edebilecek bir takım yerlerde ciddi dövizler olduğunu görüyoruz." diyerek sözlerini tamamladı.