Bankaların karı 2,5 milyar lira yükseldi

BDDK Finansal Piyasalar Raporunu açıkladı. Bankaların karı geçen yılın aynı dönemine göre 2,5 milyar lira yükseldi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) Eylül 2012 Finansal Piyasalar Raporu'nda, bankacılık sektörünün dönem net karının, Eylül 2012 itibarıyla 17,1 milyar lira düzeyinde gerçekleştiği, dönem net karında, geçen yılın aynı dönemine göre 2,5 milyar liralık yüksek bir artış meydana geldiği belirtildi.
 
BDDK'nın Finansal Piyasalar Raporu Eylül 2012, Kurumun internet sitesinde yayımlandı.
 
Buna göre, bankacılık sektörünün maruz kaldığı kredi riski, 2012 yılının üçüncü çeyreğinde ılımlı şekilde arttı. Sektörün kredi riskine esas tutarı, bir önceki çeyreğe göre yüzde 6,9 oranında artarak Eylül 2012 itibarıyla 964 milyar liraya ulaştı. Kredi riskine esas tutar içinde en yüksek pay, yüzde 100 risk ağırlıklı varlıklara ait. Basel-II düzenlemelerinin Temmuz 2012'den itibaren yürürlüğe girmesiyle risk ağırlıkları ve risk ağırlıklı varlıkların kompozisyonu değişti. Bu bağlamda yüzde 75 risk ağırlığı ilk defa tanımlanmış, bunun sonucunda yüzde 20, yüzde 50 ve yüzde 100 risk ağırlıklı varlıklarda azalış meydana geldi. Sektörde son bir yıldır yatay seyir izleyen ve Haziran 2012 itibarıyla yüzde 2,66 olan takibe dönüşüm oranı (TDO), Eylül döneminde yüzde 2,95'e yükseldi.
Temmuz-Eylül döneminde, takipteki alacaklardaki yüzde 14'lük artışa karşılık kredilerdeki artışın yüzde 2,5 ile yavaş kalması, TDO'nun artmasında etkili oldu. Kredi türleri itibarıyla TDO'lar, KOBİ kredilerinde yüzde 3,4, bireysel kredilerde yüzde 3,1, ticari kredilerde yüzde 2,6 olarak gerçekleşti. Takipteki alacaklardaki en hızlı artış, yüzde 19,3 ile ticari krediler grubunda yaşandı.
 
KOBİ kredileri ve bireysel kredilere ilişkin takipteki alacaklar ise yılın üçüncü çeyreğinde sırasıyla yüzde 10,8 ve yüzde 11 oranında arttı. Takipteki alacakların sektörel dağılımı incelendiğinde, hizmetler sektörüne kullandırılan kredilere ilişkin takipteki alacakların son çeyrekte yüzde 23,7 oranında arttığı görüldü.
 
Bankacılık sektörünün piyasa riskine maruz pozisyonları incelendiğinde, 2012 yılının üçüncü çeyreğinde eurobond tutarının toplam ticari portföy içindeki payı arttı ve DİBS tutarının ticari portföy içindeki payı azaldı. Toplam ticari portföyün yaklaşık yüzde 49,8'i sabit faizli pozisyonlardan oluşurken ve sektörü faiz riskine maruz bıraktı. Bununla birlikte, bankacılık sektörünün 1 aya kadar vadeli TL ve YP açık pozisyonlarında görülen gerileme, sektörün faiz oranlarının yükselmesine yönelik kırılganlığının şiddetinin azalması bakımından olumlu karşılandı.
 
2012 yılı üçüncü çeyreğinde yabancı para net pozisyonu yükseldi
 
2012 yılı üçüncü çeyreğinde sektörün bilanço içi yabancı para açık pozisyonu azalmaya devam etmekle birlikte yabancı para net pozisyonu yükseldi. Dövize bağlı türev işlemlerin artış hızının 2012 yılında yavaşladığı ve 2012 yılının ikinci çeyreğinden itibaren dövize bağlı işlemlerin büyüklüğünün azaldığı görüldü. Bunda Merkez Bankası tarafından alınan zorunlu karşılıklara ilişkin TL yükümlülüklerin döviz olarak tutulabileceğine yönelik kararın etkili olduğu düşünülüyor.
Bankacılık sektörünün likidite yeterlilik oranları, yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre artış gösterdi. TL cinsi yükümlülüklere ilişkin zorunlu karşılıkların döviz ve altın cinsinden tesis edilmesine ilişkin üst sınırın artırılması ve rezerv opsiyon katsayılarındaki değişiklikler, hem yabancı para hem de toplam likidite yeterlilik oranlarını artırdı. Bankaların menkul kıymet ihracını artırmaları ve sendikasyon-seküritizasyon kredilerinin yenilenmesinde sorun yaşanmaması, yükümlülüklerin vadesinin uzamasına katkı sağladı. Sektörün en önemli fon kaynağı olan mevduatın vadesinin uzatılmasının, ilave tedbirlerle mümkün olabileceği değerlendirildi.
Sektöre ilişkin yoğunlaşma göstergelerine bakıldığında, en büyük 25, 50 ve 100 nakdi ve gayri nakdi kredilerin toplam kredi tutarı içindeki paylarında cari dönem itibarıyla önemli bir değişim gerçekleşmedi. Büyük kredilerin toplam krediler ve öz kaynaklar içindeki payı, 2012 yılının üçüncü çeyreğinde azaldı. Müşteri sayısı oldukça yüksek olan bireysel kredilerin toplam krediler içindeki payının bir önceki döneme göre artması da yoğunlaşmanın azalması açısından olumlu karşılandı.
Sektörde, Eylül 2012 itibarıyla toplam mevduatın yüzde 46,9'u 1 milyon liranın üzerindeki mevduatlardan oluştu ve 53 bin mudiye ait. Toplam mevduatın yüzde 4,7'sini ise 10 bin liradan düşük mevduatlar oluşturdu.
Gerçek kişilere ait mevduatlardan 50 bin liraya kadar olanların toplam mevduat içindeki payı, yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 24,3'ten yüzde 23,9'a geriledi.
Bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyosu 2012 yılının üçüncü çeyreğinde, önceki çeyreklere paralel bir seyir izleyerek yüzde 16,5 düzeyinde gerçekleşti. Yılın üçüncü çeyreğinde risk ağırlıklı varlıklar yüzde 4,7; öz kaynaklar ise yüzde 4,9 oranında artış gösterdi.
2010 yılından başlayarak 2011 yılı son çeyreğine kadar olan süreçte, risk ağırlıklı varlıklar öz kaynaklara görece yüksek oranda artış gösterdi. 2012 yılı ilk çeyreğinden itibaren risk ağırlıklı varlıklardaki artış oranının öz kaynak artış oranına paralel bir düzeye gerilemesi sebebiyle Sermaye Yeterliliği Rasyosu (SYR) paralel bir seyir izledi.
Basel-II Sermaye Ölçümü ve Sermaye Standartları, 1 Temmuz 2012'de kesin uygulanmaya başlandı. Bu geçiş neticesinde, sektörün SYR'sinin değişmemiş olması olumlu karşılandı. Eylül 2012 itibarıyla bankacılık sektörü sermaye yükümlülüğünün yüzde 88,5'i kredi riskinden, yüzde 9,2'si operasyonel riskten, yüzde 2,4'ü ise piyasa riskinden kaynaklandı.
Basel-II standartlarının uygulanmasıyla beraber, risk ağırlıklı varlıklar dağılımında, kredi riskine esas tutarın payı 1,8 puan arttı, piyasa riskine esas tutarın payı ise 1,2 puan azaldı.
Özkaynak kompozisyonu, sektörün sermaye kalitesini muhafaza ettiğine işaret etmekle beraber, bir önceki çeyrekte yüzde 89 olarak gözlenen özkaynak/ana sermaye oranı, üçüncü çeyrekte kısmen azalarak yüzde 88,2 olarak gerçekleşti.
 
Sektörün dönem net karı 17,1 milyar lira
 
Bankacılık sektörünün dönem net karı, Eylül 2012 itibarıyla 17,1 milyar lira düzeyinde. Dönem net karında, geçen yılın aynı dönemine göre 2,5 milyar liralık yüksek bir artış meydana geldi.
Sektörün karlılığındaki artış temel olarak, faiz marjındaki artışla açıklanabilir. Sektörün net faiz geliri, Eylül 2012'de geçen yılın aynı dönemine göre 9,7 milyar lira artış gösterdi. Faiz dışı gelir-gider pozisyonunda ise faiz dışı gelirler aleyhine meydana gelen değişim, yılın üçüncü çeyreğinde de karlılığı olumsuz etkiledi. Sektörün sermaye piyasası işlemlerinden 3,5 milyar lira düzeyinde zarar etmesi, faiz dışı gelir-gider pozisyonundaki bu değişimi güçlendirdi.
Sektör gelirlerinin yüzde 56,9'u kredilerden alınan faizlerden, yüzde 20,2'si ise menkul değerlerden alınan faizlerden oluştu. Kredilerden alınan ücret ve komisyonlar ile bankacılık hizmet gelirleri, sektörün toplam gelirlerinin yüzde 13,8'ini oluşturdu. Sektörün karlılık oranları, vergi sonrası aktif ve özkaynak getiri oranları, bu yılın ilk çeyreğinden itibaren yukarı yönlü değişti. Yılın üçüncü çeyreğinde, ROA, 0,1 puanlık artışla yüzde 1,8 düzeyinde, ROE ise, 0,2 puanlık artışla yüzde 14,5 düzeyinde gerçekleşti. Sektörün karlılığı büyümeyi destekler bir nitelik arz etti.
Stres testi çalışması kapsamında uygulanan duyarlılık ve senaryo analizleri sonuçları çerçevesinde risk faktörlerine uygulanan en olumsuz olası şoklarda bile sektörün sermaye yeterliliğinin güçlü kalacağı ve hedef rasyo üzerinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor.
 
Toplam aktifler 1,3 trilyon lira oldu
[PAGE]
Toplam aktifler 1,3 trilyon lira oldu
 
Bankacılık sektörünün 2012 yılı tahvil ihraçlarının vadesi ağırlıklı olarak 367-376 gün aralığında seyrediyor. Reel sektör ve finansal hizmetler alanında hizmet veren diğer kuruluşların ihraç ettiği tahvillerin vade yapısının 2-7 yıl aralığında gerçekleşmesi vade yapısının uzaması anlamında olumlu olarak değerlendirildi.
Yeni finansal araçların ihraç edilmesi ve yatırımcı tarafından ilgi görmesi piyasaların derinlik kazanmasında önem arz etti. Bu nedenle, yeni finansal ürünlerin ihraçlarını özendiren politikaların oluşturulmasının ve bu amaca yönelik olarak hukuki alt yapının iyileştirilmesinin önemine dikkat çekildi.
Rapora göre, hisse senedi piyasası da küresel gelişmelere paralel olarak olumlu performans sergiledi. Yılın ikinci çeyreğine göre hisse senedine olan talep yurtiçi tarafında yüzde 1,3 oranında artış gösterirken, yurtdışı yatımcılar tarafında bu oran yüzde 8,4 oranında gerçekleşti.
Hisse senetleri ile yatırım fonlarını fiziken elinde bulunduran yatırımcıların, 31 Aralık 2012 tarihine kadar aracı kurumlara, bankalara veya ihraççı şirketlere başvurarak hisse senetlerini kaydileştirme işlemini tamamlamaları gerekiyor.
Hisse senedi piyasasının kurumsallaşmasına ilişkin önemli bir gelişme olarak değerlendirilen bu değişiklik ile piyasa katılımcılarının her birinin maliyet avantajı sağlayacağı, ihraççının basım ve ihraç maliyetlerinden tasarruf elde edeceği, yatırımcı açısından riskleri minimize edeceği, takas sürecinin daha etkin işleyeceği düşünülüyor.
Bankacılık sektöründe Eylül ayı itibarıyla son bir yıllık dönemdeki fon akımlarındaki değişime göre, krediler ve zorunlu karşılıklar aktif artışı yaratan önemli kalemler oldu.
Son yıllarda, kaynak yapısının kompozisyonunda, bankaların kaynak maliyetlerini etkin yönetme politikaları ve kaynak imkanlarının çeşitlendirilmesi çabaları etkili oldu.
Bankaların mevduat dışında kaynak olanaklarını artırması, vade yapısını ve ürün çeşitliliğini olumlu etkilerken, bankaların kaynakları içinde ihraç edilen menkul kıymetlerin payı artma eğiliminde devam ediyor.
Bankacılık sektörünün toplam aktifleri 2012 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla 1,3 trilyon lira oldu.
Bilanço dışı işlemler taahhütler kalemindeki artışa bağlı olarak büyümesine devam etti.
 
Bilanço dışı işlemlerin bilanço büyüklüğüne oranı yüzde 152,3'e yükseldi
 
Bankanın karşı tarafa kredi kullandırma imkanlarını gösteren cayılabilir kredi tahsis taahhütleri, kredilerdeki artışa bağlı olarak, bilanço dışı işlemleri büyüten kalem oldu.
Bilanço dışı işlemlerin bilanço büyüklüğüne oranı son bir yılda 45 puan birden artarak yüzde 152,3'e yükseldi.
Sektörün dönem karı 17,1 milyar lira ile olumlu seyrini sürdürdü.
Bankaların nakit ve nakde eşdeğer varlıkları Eylül 2011'de 32,5 milyar artarken, Eylül 2012'de 17 milyar liralık azalma oldu.
Net nakit akımındaki söz konusu azalmayı etkileyen unsurlar değerlendirildiğinde, kredilerdeki artışa bağlı olarak bankacılık faaliyetlerinin 37,3 milyar lira, döviz kurundaki değişimin 1,8 milyar lira azaldığı, yatırım faaliyetlerinden 10,2 milyar lira, finansman faaliyetlerinden ise 11,8 milyar lira net nakit artışı sağlandığı görüldü.
Bankacılık dışı finansal kesimin toplam aktifleri, 2012 yılının üçüncü çeyreğinde de büyümeye devam etti.
Finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, tüketici finansman şirketleri ve varlık yönetimi şirketlerinin toplam aktifleri, 2012 yılının üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre sırasıyla yüzde 8, yüzde 7,1, yüzde 32,1 ve yüzde 29,7 oranında arttı.
Bankacılık dışı finansal kesim içindeki paya bakıldığında, finansal kiralama şirketlerinin ve faktoring şirketlerinin bankacılık dışı finansal kesim içindeki payının 2012 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre azaldığı, tüketici finansman şirketlerinin ve varlık yönetimi şirketlerinin payının ise arttığı görüldü.
Tüketici finansman şirketlerinin toplam aktiflerinin hızlı büyümesinde, yüzde 93 civarında bilanço payına sahip alacaklar hesabının, 2010 yılının ikinci yarısından itibaren genişleme eğiliminde olmasının etkili olduğu gözlemlendi.
Bankacılık dışı finansal kesimin karlılığı, finansal kiralama sektörü hariç tüm alt sektörler için 2012 yılının ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre arttı.
Özkaynaklardaki artış trendi devam etti.
Özkaynakların toplam aktiflere oranı değerlendirildiğinde finansal kiralama sektöründe bu oranın yüzde 22,5, faktoring sektöründe yüzde 22,4, tüketici finansman şirketlerinde yüzde 6,8 ve varlık yönetimi şirketlerinde yüzde 32 olduğu görüldü.
 
Belirsizlik yansımaları devam etti
 
Küresel büyüme performansı, 2012 yılının ikinci yarısında güç kaybetti. Gelişmiş ekonomilerin orta vadeli politika perspektiflerine yönelik güven kaybı bu gelişmenin ana nedeni olarak görüldü. Gelişmiş ekonomilerin kamu kesimi dengelerinde kısa vadede gözlenen iyileşmelerin, borç stokunda belirgin düzeltmeler sağlayabilecek uygulamalarla desteklenemediği gözlendi. Bu durum, önümüzdeki dönemde büyüme politikaları ile kamu borç sürdürülebilirliği için gerekli önlemlerin, hassas bir dengede yürütülmesi ihtiyacına işaret etti.
 
Küresel krizin merkezinde yer alan ülkelerde, büyümeyi destekleyici para politikasının devam ettiği izlenirken, kamu borçlanma sorunlarının beraberinde getirdiği belirsizliklerin yansımaları devam etti. Halen görece güçlü yurt içi talebe sahip olan ve sağlam kamu maliyesini sürdüren gelişmekte olan ülkeler, dış ticaret ve sermaye kanalıyla oluşan ters etkileri asgariye indirmek ve küresel büyümeyi desteklemek amacıyla yeni politika stratejileri uyguluyor.
IMF, 2012 yılında büyüme hızını, gelişmekte olan ekonomiler için yüzde 5,6, gelişmiş ekonomiler için yüzde 1,5 ve dünya için yüzde 3,3 olarak aşağı yönlü güncelledi. Finansal piyasaların, artan makro ekonomik risklerden ve bozulan beklentilerden olumsuz etkilendiği gözlendi.
Küresel belirsizliklerin devam ettiği bir ortamda Türkiye, büyüme stratejisini sürdürülebilir kılmak için, makro finansal riskleri asgari düzeye indiren teşvik sistemleriyle para politikalarını eşanlı olarak yürütüyor. Rekabet gücünün artırılması, mali disiplinin korunması, cari açığın azaltılması, yurt içi tasarrufların artırılması, kayıt dışılıkla mücadele, şirketler kesiminde borçlanma yerine öz kaynak kullanımının özendirilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve İstanbul Uluslararası Finans Projesi'nin desteklenmesi hususları, söz konusu politika bileşimlerinin özünü oluşturuyor.
 
Türkiye ekonomisinin dayanıklılığı teyit edildi
 
Uygulanan makro politikaların güvenilirliği ve Türkiye ekonomisinin dış şoklara karşı dayanıklılığı, gecikmeli de olsa bir uluslararası derecelendirme kuruluşu tarafından ülke notunun yükseltilmesiyle teyit edildi. 2012 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla, dış ticaret dengesindeki düzelme eğilimi devam etmekte, cari açık hız kesmekte, mali disiplinden sapma olmaması için önlemler alınmakta ve not artırımıyla olası parasal genişlemeye bağlı hızlı sermaye girişlerine karşı esnek para politikası duruşu korunuyor.
 
Bankacılık sektörü finansal sağlamlık göstergeleri, güçlü bir yapıya işaret ediyor. Sektör aktiflerinin yüzde 57,7'si temel aracılık fonksiyonunu ifade eden kredilerden oluşuyor. Sektör yüksek likiditeye sahip varlık yapısıyla çalışıyor. Bir ay vadeli likidite yeterlik rasyosu, yüzde 100'ün üzerinde ve yüzde 124,1 düzeyinde. Sektörde yabancı kaynak kullanımı yönetilebilir bir kaldıraç oranına işaret ediyor, varlıkların yüzde 87,1'i yabancı kaynakla finanse ediliyor. Aktif kalitesine ilişkin en temel gösterge olan takibe dönüşüm oranı, 2009 yılından itibaren azalma eğilimi göstermekle beraber, yılın üçüncü çeyreğinde 0,32 puanlık kısmi artış gösterdi ve yüzde 2,95 olarak gerçekleşti.
 
Gelir-gider ve karlılık rasyoları incelendiğinde, varlıkların gelir yaratma ve karlılık oranlarında, bu yılın ilk çeyreğinden başlamak üzere artış yaşandı.
Sektörün faiz dışı gelirler/faiz dışı giderler rasyosundaki azalma, üçüncü çeyrekte de devam etti. Faiz dışı gelir-faiz dışı gider pozisyonunda dengeye yakınsama, karlılık açısından olumlu olacak.
 
Kredilerdeki yıllık artış yüzde 14,3 olarak gerçekleşti
 
2011 yılının ikinci yarısından itibaren kredi artışının yavaşladığı ve kredi büyümesinin makul düzeyde seyrettiği görüldü. 2012 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla, kredilerdeki yıllık artış yüzde 14,3 olarak gerçekleşti. Mevcut büyüme oranı, 2010 ve 2011 yıllarındaki kredi büyüme hızına kıyasla daha düşük seviyede. Eylül 2012 itibarıyla, TÜFE'ye göre yıllık reel büyüme yüzde 4,7, ABD doları bazlı büyüme ise yüzde 18,1 oldu.
Kredi genişlemesi analizine göre, kredi kartları haricindeki kredi türlerinin tamamının kredi genişlemesini ifade eden eşik değerlerin altında kaldığı görüldü.
BDDK, kuruluşundan bu yana birleşme, satın alma, devir dışında ilk defa bir bankaya kuruluş ve faaliyet izni verdi. Kredi derecelendirme kuruluşları tarafından yayımlanan raporlarda, Türk Bankacılık Sektörünün güçlü bir yapıya sahip olduğuna vurgu yapılması, özellikle yabancı sermayenin bankacılık sektörüne olan ilgisini artırmaya devam etti. Türk finans sektörü, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında az sayıda bankaya sahip olmasına rağmen, şubeleşme ağını yurt içi şubeleşmeye ağırlık vererek büyütmeye devam etti. Teknolojik gelişmelere uyumlu olarak finansal hizmetlerin elektronik olarak yatırımcılara sunulması, elektronik bankacılık şube sayısının artışını destekledi. Bankacılık sektöründe yeni açılan 173 yurt içi şubenin, personel sayısını 1.238 kişi artırdığı görüldü.
Yurt dışı şube sayısının 1 adet artışıyla personel sayısı 16 kişi arttı. Bankacılık dışı finansal kurumlar, yılın üçüncü çeyreğinde personel sayısını 211 kişi artırdı. Müşterilerin, para çekme ve bakiye sorma gibi temel fonksiyonlarıyla döviz alımsatım, mobil telefonlara TL yükleme, fatura ödemesi, vergi ödemesi gibi şubede yapılabilecek birçok işlemi ATM'lerden yapabilmeleri, ATM kullanımını artırdı.
Alternatif dağıtım kanalları arasında genel kabul görmüş ATM'lerin sayısı, 2012 Eylül döneminde bir önceki yıla göre yüzde 2,3 oranında artış gösterdi. Finansal sektörün aktif büyümesi 2012 üçüncü çeyrekte de devam etti, büyüme yüzde 2,7 düzeyinde gerçekleşti.