Başçı, Ödeme Sistemleri Konferansı'nda konuştu

MB Başkanı Başçı, "Krediler ve döviz kurları fiyat istikrarının yanı sıra finansal istikrar açısından da önem taşıyan iki temel değişkendir" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, krediler ve döviz kurları fiyat istikrarının yanı sıra finansal istikrar açısından da önem taşıyan iki temel değişken olduğunu söyledi.

Merkez Bankası web sitesinde yer alan açıklamaya göre, Al Bank Wal Mustathmer Group tarafından düzenlenen ve basına kapalı yapılan Ödeme Sistemleri Konferansı'nda konuşan Başçı, fiyat istikrarı, finansal istikrar ve finansal sektörün geliştirilmesinin merkez bankalarının tamamen ya da kısmen sorumlu oldukları üç önemli alan olduğunu belirtti.

Başçı, şunları kaydetti:

"Bunlardan birincisi fiyat istikrarıdır. Fiyat istikrarının kaybedilmesinin toplumsal maliyetleri bugün iktisatçılarca iyi anlaşılmıştır. Akademik literatürde yer alan çalışmalar enflasyon oranındaki her 10 puanlık yükselişin ülkelerin uzun vadeli büyüme oranlarında çeyrek puanlık bir kayba yol açabildiğine işaret etmektedir.

Kronik yüksek enflasyonun yaşandığı yıllar olan 1974 -2003 yılları arasında Türkiye'de ortalama enflasyon yüzde 56 iken, ortalama kişi başı reel büyüme sadece yüzde 2 olmuştur. Enflasyonun tek hanelere indiği 2004 - 2011 yılları arasında ise ortalama kişi başı reel büyüme yüzde 3,3 seviyesine yükselmiştir. 2013-2015 dönemi boyunca enflasyon hedefimiz yüzde 5 olarak belirlenmiştir."

Krediler, döviz kurları ve enflasyon beklentilerinin fiyat istikrarını belirleyen üç önemli değişken olduğunu ifade eden Başçı, "Bu nedenle, kredi büyüme hızındaki ve döviz kurlarındaki aşırı oynaklıkları azaltmak fiyat istikrarına önemli ölçüde katkı sağlamaktadır" dedi.

Merkez bankalarının ikinci görev alanının ise finansal istikrar olduğunu kaydeden Başçı, şöyle devam etti:

"Finansal istikrarın kaybedilmesinin büyüme ve istihdam üzerindeki derin ve uzun süreli olumsuz etkileri bilinmektedir. Finansal krizleri önlemenin maliyeti bu krizlerin yol açtığı maliyetlere kıyasla çok daha düşüktür. Türkiye'nin yakın tarihi buna güzel bir örnektir. Türkiye'de 2001 yılında yaşanan finansal kriz kamu borç yükünü 30 puan artırmış, büyüme ve istihdam derin bir şekilde etkilenmiştir. 2002 yılından itibaren ise fiyat istikrarı, finansal istikrar ve verimlilik artırıcı yapısal reformlara odaklanılmıştır. Bu sayede ülkenin ekonomik refahı hızla artarken aynı zamanda finansal sektör dış şoklara karşı daha dayanıklı bir yapıya kavuşmuştur.

Geliştirdiği yeni araçlarla kredi büyümesinde ve döviz kurlarında istikrarı amaçlayan politikaları yürürlüğe koyan Merkez Bankası, 2008 - 2009 yıllarında derinleşen küresel ekonomik kriz sonrasında ülkemizin hızla toparlanmasına ve 2011 - 2012 Avrupa borç krizinin etkilerini en az hasarla atlatmasına katkı sağlamıştır."

Krediler ve döviz kurları fiyat istikrarının yanı sıra finansal istikrar açısından da önem taşıyan iki temel değişken olduğunu belirten Başçı, "Dolayısıyla, kredi büyüme hızındaki ve döviz kurlarındaki aşırı oynaklıkları azaltmak finansal istikrarı da önemli ölçüde desteklemektedir."

Türkiye'nin küresel finansal istikrara yaptığı katkılara da değinen Başçı, şunları bildirdi:

"Türkiye, Finansal İstikrar Kurulu'na (Financial Stability Board, FSB) 2009 yılında üye olmuştur. 2014 yılında G20 Troykasında yer alacak olan Türkiye, 2015 yılında G20 Dönem Başkanlığı'nı devralacaktır. G20 Troykasında bulunacağımız 2014 - 2016 yılları arasında ise FSB Yönetim Komitesinde (FSB Steering Committe) Hazine temsilcimiz görev alacaktır.

Türkiye'nin Basel Bankacılık Denetim Komitesi (Basel Committe on Banking Supervision - BCBS) ile Guvernörler ve Denetim Otoritesi Başkanları (Governors and Heads of Supervision, GHOS) üyelikleri de 2009 yılında başlamıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da, FSB Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi danışma grubu (MENA Regional Consultative Group of the FSB) başkanlığını 2013 - 2015 yılları arasında yürüttüğü dönemde FSB Yönetim Kurulunda yer alacaktır. Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) yönetişim reformu çerçevesinde yapılan anlaşma sonucunda oluşturulan ve ülkemizin de içinde bulunduğu yeni grupta (New Constituency) Avusturya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Beyaz Rusya ve Kosova yer almaktadır. Bu anlaşmaya göre ülkemiz, 2014 - 2016 ve 2018 - 2020 dönemlerinde ikişer yıllık sürelerle grup adına İcra Direktörlüğü (Executive Director) görevini üstlenecektir."

"Ödeme Sistemleri Kanunu uluslararası standartlara uyum için önemli bir adım olacak"

G-20 ülkelerinin Los Cabos'ta (Meksika) yaptığı son toplantıda Türkiye'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda gelişmekte olan ülkenin IMF kaynaklarının güçlendirilmesi yoluyla küresel finansal istikrara katkı yapma konusundaki niyetlerini beyan ettiğini kaydeden Başçı, "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da IMF kaynaklarına uluslararası rezervlerimiz arasında sayılmak kaydıyla 5 milyar dolara kadar katkıda bulunabilecektir" dedi.

Merkez bankalarının ödeme sistemleri ile ilgili görev ve sorumluluklarının üçüncü temel alan olan finansal sektörün geliştirilmesi açısından ele alınabileceğini dile getiren Başçı, şunları ifade etti:
"Sağlıklı çalışan ödeme sistemleri işlem maliyetlerini ve mutabakat risklerini azaltmak yoluyla finansal piyasaların derinleşmesine katkıda bulunur.

Bu nedenle, merkez bankalarının ödeme sistemlerinin tasarımında, işletiminde ve gözetiminde aktif rol almalarının önemi, küresel finans sisteminin boyutu dikkate alındığında daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bu doğrultuda, ödeme sistemlerinin geliştirilmesi amacıyla, dünya genelindeki eğilimleri de izleyerek finans sektörümüzle yakın bir işbirliği içinde çalışmalarını sürdürmektedir. Bu kapsamda, Merkez Bankası bünyesinde faaliyet gösteren ödeme sistemlerinin yeniden yapılandırılması projesinde önemli bir mesafe kaydedilmiştir."

Merkez Bankası bünyesi dışında faaliyet gösteren ödeme sistemlerinin gözetiminin de yine Merkez Bankası tarafından sağlandığını belirten Başçı, şunları kaydetti:

"Ülkemizdeki tüm ödeme hizmetlerini ve ödeme sistemlerini kapsayacak standartlara ilişkin düzenleme ihtiyacı göz önüne alınarak Avrupa Birliği müktesebatıyla da uyumlu bir 'Ödeme Sistemleri Kanun Tasarısı' taslağı hazırlanmış ve söz konusu taslak ilgili kurum ve kuruluşların görüşüne açılmıştır. Kurumlardan gelen görüşler çerçevesinde yapılacak değişiklikler sonrasında oluşacak tasarının TBMM tarafından ele alınması ile ödeme sistemleri konusunda uluslararası standartlarla uyumlu bir yasal çerçevenin çizilmesi yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır."

Finansal Piyasa Altyapı Kuruluşlarının uyması gereken 24 prensip...

Uluslararası platformda, Merkez Bankası'nın Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) bünyesindeki Ödeme ve Mutabakat Sistemleri Komitesine (CPSS) üyeliğinin 2009 yılında sonuçlandırıldığını hatırlatan Başçı, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ödeme ve mutabakat sistemlerine ilişkin temel küresel prensiplerin ve standartların belirlendiği bu platformda ülkemiz Bankamız tarafından temsil edilmekte ve buradaki çalışmalara aktif katılım sağlanmaktadır. Anılan çabalara paralel olarak Ödeme ve Mutabakat Sistemleri Komitesi (CPSS) ile Uluslararası Menkul Kıymet Komisyonları Örgütü (IOSCO) tarafından ortaklaşa yürütülen çalışma ile sistemik öneme sahip ödeme sistemlerini, menkul kıymet mutabakat sistemlerini, merkezi saklamacı kuruluşları, merkezi karşı tarafları ve işlem kayıt merkezlerini kapsayan 'Finansal Piyasa Altyapılarına İlişkin Prensipler' hazırlanmış ve Nisan 2012'de yayımlanmıştır."

Söz konusu çalışmada, Finansal Piyasa Altyapı Kuruluşlarının uyması gereken 24 prensip ve ilgili otoritelerin bu kuruluşlara ilişkin işlemlerinde dikkate almaları gereken 5 sorumluluğun belirlendiğini ifade eden Başçı, "Tüm bu prensip ve sorumlulukların temel amacı, ödeme sistemlerini de içine alan finansal piyasa altyapı kuruluşlarının daha güvenli ve verimli bir yapıya kavuşturulmasıdır. Bu kapsamda, ödeme sistemleri ile ilgili tüm otoritelerin yakın gelecekte sorumlu oldukları sistemlerin anılan prensiplere uyumu konusunda yoğun çaba harcayacağı ve bu alanda yürütülen uluslararası çalışmaların da söz konusu 24 prensibin uygulanması etrafında yoğunlaşacağını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Ödeme sistemlerinin sınır ötesi bağlantılarının dış ticaret hacmindeki artışa bağlı olarak gün geçtikçe daha önemli bir duruma gelmekte olduğunu dikkati çeken Başçı, "Buna paralel olarak, uluslararası ödeme sistemlerinin geliştirilmesi alanındaki çalışmalar tüm dünyada devam etmektedir" dedi.