Basel II dönemi başlıyor

Basel 2 sistemi 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren tüm unsurlarıyla hayata geçiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Bankacılık sisteminde kredilerle ilgili yeni ölçüm ve değerlendirme esasları getiren Basel 2 sistemi 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren tüm unsurlarıyla hayata geçiyor. Bu kapsamda BDDK’nın daha önce taslak metinlerini yayınladığı 2 yönetmelik ve 6 tebliğ 1 Temmuz’dan itibaren yürürlüğe girmek üzere dünkü Resmi Gazete’de yayımlandı.

Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesi ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik, bankaların maruz kalınan riskler nedeniyle oluşabilecek zararlara karşı konsolide ve konsolide olmayan bazda yeterli özkaynak bulundurmalarının sağlanmasına ilişkin usul ve esasları düzenliyor.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK), Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan yönetmeliğine göre, bankalarda sermaye yeterliliği standart oranı ile konsolide sermaye yeterliliği standart oranlarının asgari yüzde 8 olarak tutturulması ve idame ettirilmesi şart olacak. Yönetmelik, bankaların maruz kalınan riskler nedeniyle oluşabilecek zararlara karşı konsolide ve konsolide olmayan bazda yeterli özkaynak bulundurmalarının sağlanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla hazırlandı. Buna göre kredi riskine esas tutar, bilanço içi varlıklar ile gayrinakdi krediler, taahhütler ve türev finansal araçlara ilişkin risk ağırlıklı tutarların toplamından oluşacak. Risk ağırlıklı tutar hesabında, bu yönetmelik ve alt düzenlemelere uygun olmak kaydıyla, bilanço içi varlıklar ile gayrinakdi krediler, taahhütler ve türev finansal araçların risk ağırlıklarının tespitinde kredi derecelendirme kuruluşlarının (KDK) derecelendirmeleri kullanılabilecek.

BDDK Bankaların Yapısal Pozisyonuna lişkin Tebliği’nde de, pozisyon kapsamına dahil edilen varlıklarının tamamının, Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi tarafından yurt içi ve yurt dışı piyasalarda ihraç edilen döviz ve dövize endeksli iç ve dış borçlanma senetlerinden oluşabileceği hükmü yer aldı.

Tebliğe göre, yapısal pozisyon kapsamına dahil edilen altın tutarı ile ortaklık hakkını temsil eden menkul kıymetler tutarı, ayrı ayrı olmak üzere, toplam yapısal pozisyon tutarının yüzde 25’ini geçemeyecek Diğer düzenlemeler Resmi Gazete’de yayımlanan diğer tebliğlere göre de bankalar, varlıklarının korunması, faaliyetlerin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla iç kontrol, iç denetim ve risk yönetim sistemleri kuracaklar. Kredi riski azaltım tekniklerinin kullanıldığı hiç bir alacak, bu tekniklerin kullanılmadığı aynı nitelikteki bir alacak için öngörülenden daha yüksek birrisk ağırlığına tabi tutulamayacak; risk  ağırlıklı tutar hesaplamalarına yansıtılmış olan kredi korumaları, Tebliğ kapsamında tekrar dikkate alınmayacak; geleneksel menkul kıymetleştirmeişlemlerinde, varlıklar risk ağırlıklı tutar  hesabının dışında tutulabilecek.

[PAGE]

Sermaye yeterlilik rasyosu düşecek

BDDK’NIN Basel2 sisteminin bankacılık sektörüne yönelik etkilerine ilişkin Mart 2012 verilerini baz alarak yaptığı değerlendirmeye göre, yeni sistemde sermaye yeterliliği rasyosunda 1.2 puanlık bir düşüş olacak. Ancak bu otomatik düşüş, sektörün sermaye yeterlilik oranını yasal ve hedef rasyonun altına indirmeyecek. Basel 2 ile birlikte sermaye yeterliliği hesabında varlıklara risk ağırlığı verilmesinde ülkelerin OECD üyesi olup olmama kriteri, kaldırılıyor. Bunun yerine kredi derecelerine göre bir risk ağırlığı belirlenecek. Basel I’de OECD’ye üye ülkelerinin hükümetlerine yüzde “0”, OECD üyesi olmayanlara ülkelere yüzde 100 risk ağırlığı öngörülmüşken, Basel II ile birlikte bu ayrıcalık tamamen ortadan kalkacak. Ülke hazinesi ve merkez bankasından alacaklar ülke derecesine göre risk ağırlığına tabi tutulacak. Ancak ülke hazinesi ve merkez bankasından alacaklar için ülke denetim otoritesincekullanılabilecek bir inisiyatif bulunuyor ve bu yerel para cinsinden olan ve yine yerel para ile fonlanan alacaklara yüzde 0-100 aralığında daha düşük risk ağırlığı verilmesini içeriyor.

Dolayısıyla yabancı para cinsinden olan kamu alacaklarına Türkiye’nin sahip olduğu mevcut derece itibariyle yüzde 100 risk ağırlığı uygulanacakken, ulusal uygulama tercihleri kapsamında Türkiye Hazinesi ve Merkez Bankası’ndan olan TL cinsi alacaklar, TL cinsinden fonlanmak koşuluyla yüzde “0 risk ağırlığına tabi tutulabilecek. Mevcut uygulamada yüzde 50 risk ağırlığında sınıflandırılan konut kredileri, Basel 2’de yüzde 33 olarak sınıflandırılacak. Halen nakit teminatlı olanlarda yüzde 0, ipotek teminatlı olanlarda yüzde 50, diğerlerinde yüzde 100 risk ağırlığına tabi tutulan “firma kredileri”nde , şirketin aldığı dereceye göre belli risk ağırlıkları belirlendi. Perakende krediler ve KOBİ kredileri yüzde 100 risk ağırlığına tabi bulunuyor, ancak bu alacakların kredi koruması bulunması durumunda risk ağırlıkları daha da düşürülebiliyor. Basel 2’de ise söz konusu alacaklar yüzde 75 ağırlığında sınıflandırılacak.

[PAGE]

BASEL II NE GETİRİYOR, KOBİ’LERE ÖNERİLER?

Türkiye Bankalar Birliği Basel II Yönlendirme Komitesi tarafından hazırlanan bilgilendirme notunda,
uygulamanın içeriği ve KOBİ’lere etkilerine ilişkin şu değerlendirmelere yer veriliyor:

1- BASEL KRİTERLERİ

Uluslararası Ödemeler Bankası’nın (Bank for International Settlements-BIS), bankaların dünya çapında ortak standartlarda çalışmasını sağlamak üzere, 1974 yılında oluşturduğu “Basel Komitesi”, 1988 yılında “Basel-I Standartları”nı belirledi. Basel-I Standartları ile bankaların uymaları gereken çalışma kriterleri belirlendi ve krizlere karşı dayanıklılığını artırmak üzere, banka sermayelerinin, riskli aktiflere oranının yüzde 8’den az olamayacağını ifade eden sermaye yeterlilik rasyosunu getirdi. Zamanla mali piyasaların, daha da gelişmesi ve işlemlerin karmaşıklaşması sonucu, Basel-I kriterlerinin yetersiz kalması üzerine yeni standartlar için çalışma başlatıldı. Böylece “Basel-II Standartları” ortaya çıktı. Daha önce iki kez ertelenen Basel-II, 1 Temmuz’dan itibaren yürürlüğe giriyor.

2- BASEL-II KRİTERLERİ

Basel-II ile, risk odaklı sermaye yönetimi, risk odaklı kredi fiyatlamasını beraberinde getirecek. Risk odaklı kredi fiyatlaması doğal olarak KOBİ’lerin kullanacakları kredilerin miktarını/fiyatını  olumlu/olumsuz etkileyecek. Kullandırılan kredinin türünden vadesine, teminatından firma derecelendirmesine kadar çeşitli kriterler, kredilerin fiyatına yansıyacak. Mevcut uygulamada kredi riski, ileri tekniklerle ölçülmeden belirlendiğinden, aynı firma hakkında bankalar arasında farklı değerlendirmeler yapılabilmekte, farklı kredi fiyatları ortaya çıkabilmekteydi. Basel-II ile birlikte, riskin ölçümü iki ana unsura dayanmaktadır; kredi kullananın (firmanın) risk seviyesi ve kredi işleminin risk seviyesi. Kredi kullananın riski, firmanın finansal verileri (bilanço, gelir tablosu vb.) ile niteliksel faktörlerinin (yönetici ve ortakların geçmişi, yönetim ve organizasyon yapısı,
ürün/hizmet gelişimi, ithalat-ihracat, pazar payı vb.) değerlendirilmesi sonucu tespit edilen “firma derecelendirme notu” ile ifade ediliyor. Kredi işleminin riski ise, işlemin türü, teminat, vade, para birimi gibi unsurlar ile değerlendiriliyor. Böylece kredi, “çok riskli” veya “az riskli” olarak belirleniyor ve buna göre fiyatlama yapılıyor.

3- BASEL-II’NİN ETKİLERİ

Basel-II kriterlerinin uygulamaya başlanması ile, firmanın ve kullanılacak kredinin risk seviyesi, doğrudan kredi maliyetini etkileyecek. Kredi verilen firmanın derecelendirme notu düştükçe, banka hem daha çok risk alacak, hem karşılık olarak daha çok sermaye tutacak ve dolayısıyla daha çok kaynağını getiriden mahrum bırakacak. Bu durumda firmalara kullandırılacak kredilerin maliyetleri artacak. Öte yandan, Türkiye’de yoğunlukla kullanılan müşteri çek ve senetleri ile ortak ve grup şirketi  kefaletleri Basel II’de teminat kapsamına alınmıyor.

4- BASEL-II VE KOBİ’LER

KOBİ’lerin finansman sorunlarının temelinde, özsermaye yapılarının zayıflığı yatıyor. Bağımsız derecelendirme kuruluşları ile bankalar tarafından derecelendirmeye tabi tutulacak olan KOBİ’lerin,  değerlendirilecek olan özelliklerinin başında, sahip oldukları işletme sermayesi geliyor. Güçlü sermaye yapısına sahip KOBİ’lere verilecek kredilerin maliyetleri daha düşük olacak. KOBİ’lerin zaman zaman farklı kurumlar için farklı mali raporlar (bilanço, gelir-gider tabloları vb) üretmeleri söz konusudur. KOBİ bilançolarının kredilendirmeye uygun olmaması (negatif sermaye, bilançodaki zarar), kayıt dışı işlemlerin bulunması, KOBİ’lerin derecelendirme aşamasında yaşayacağı zorlukların başında geliyor. İyi yönetilen, iyi finanse edilmiş ve gerekli tüm bilgileri (finansal ve niteliksel)  zamanında ve yeterli bir şekilde sunarak şeffaflığı sağlayabilen KOBİ’ler, potansiyel olarak en iyi dereceyi almak suretiyle, en iyi şartlarda kredilendirilme imkanına sahip olabilecekler. Türkiye’de halen geçerli olan KOBİ tanımlamalarının aksine, Basel II’de toplam yıllık satış cirosu 50 milyon Euro’yu geçmeyen firmalar KOBİ olarak tanımlanıyor.

5-BASEL II’YE GEÇİŞ SÜRECİNDE KOBİ’LERE ÖNERİLER

Türkiye ekonomisinde önemli yer tutan KOBİ’ler Avrupa Topluluğu’na giriş ve Basel II sürecinde, uluslararası rekabete hazır olmak zorunda. Küçüklüklerinin kendilerine sağladığı esneklik ve uyum yeteneğini en iyi şekilde değerlendirerek rekabet avantajı sağlayabilen işletmeler, varlıklarını gelişerek sürdürebilecek. Bunu sağlayamayan işletmeler ise gittikçe büyüyen sorunlarla başetmek zorunda kalabilecekler. Basel II ile birlikte bankalar kredi tahsis etmeden önce şirketlerin finansal performansı kadar yönetişim performansıyla da ilgilenecekler. Bağımsız derecelendirme kuruluşları ve bankalardan finansal performansları ve yönetişim performansları yüksek olan KOBİ’ler daha iyi derecelendirme notları alarak daha düşük maliyetli kredi imkanına sahip olacaklar. Böylece bankalar iyi yönetişim uygulamalarına ve finansal performansa sahip KOBİ’lere daha avantajlı kredi ve finansman olanakları sunacaklar. Kurumsal yönetişim kalitesi yükseldikçe, finansman imkanı ve likidite artmakta ve sermaye maliyeti düşüyor. İyi yönetilen şirketler krizlerde sermaye piyasasından dışlanmayacak, krizleri daha kolay atlatabilecek. Söz konusu kurumsal yönetişimin temel kuralları arasında yer alan kavramlar KOBİ’lerin Basel II çerçevesinde öngörülen gelişimi ile paralellik arz ediyor. Bu kavramlar:

EŞİTLİK: Tüm faaliyetlerde pay ve menfaat sahiplerine eşit davranılması.

ŞEFFAFLIK: Ticari sır dışında şirket ile ilgili finansal ve niteliksel bilgilerin, zamanında, doğru, eksiksiz ve tutarlı şekilde ilgili mercilere ve kamuoyuna duyurulması.

HESAP VEREBİLİRLİK: Yönetimlerin pay sahiplerine/hissedarlara hesap verme zorunluluğu.

SORUMLULUK: Şirket yönetiminin tüm faaliyetinin mevzuata, ana sözleşmeye ve şirket içi düzenlemelere uygunluğu ve bunun denetlenmesidir.

6- YAPILMASI GEREKENLER

Firmaların esas faaliyet konularında çalışması,
Kayıt dışı ekonominin kayıt içine alınması,
Faaliyetlerinden doğan risklerini kompanse (hedge) edecek finansal enstrümanların kullanılması,

KOBİ’lerin Basel II’nin öngördüğü teminat yapısına uyum sağlaması:

Firmaların düşük maliyetli kredi kullanmalarına olanak sağlayacak. KOBİ’lerin sermayelerini güçlendirmeleri: Bağımsız derecelendirme kuruluşlarından ve bankalardan alacakları derecelendirme notlarını yükselterek düşük maliyetli kredi olanakları sağlayacak.

Uluslararası kabul görmüş standartlarda, güvenilir mali tabloların üretilmesi, Raporlama, veri tabanı konularında yeni teknolojik yatırımların tamamlanması, Kurumsal yönetim kültürünün en üst yöneticiden tüm çalışanlara kadar yerleştirilmesi, Risk yönetimi konusunda uzmanlaşmayı sağlamak üzere nitelikli insan kaynağına yatırım yapılması, Karar almada her türlü riskin dikkate alınmasını sağlayan bir sistemin kurulması: Basel II ile öngörülen değişimlerin KOBİ’lere olan etkilerinin bilinmesi, KOBİ’lerin geleceğe dönük alacakları karar ve uygulamaların daha sağlıklı sonuçlar vermesini sağlayacak.