Borç parasallaştırılıyor mu?
TCMB'nin hükümetin üzerinde çalıştığı banka senedini alması kamuyu fonlama anlamına gelmesini değerlendiren analistler, bu tarz uygulamaların özellikle 90'lı yıllarda uygulanan borcun parasallaştırılması sürecine dönüş algısı yaratabileceği uyarısında bulunuyor.
Ekonomi yönetiminin üzerinde çalıştığı bankaların aktiflerini menkulleştirmeye yarayacak banka senetlerini TCMB'nin alarak gerektiğinde piyasalara likidite enjekte etmek için kullanmasının, TCMB'nin bankaların kredi riskini üstlenmesi ve "borcun parasallaşması" anlamına geleceğini söyleyen analistler, bunun da hem enflasyona artış olarak yansıyabileceğini hem de makro dengeler açısından olumsuz olabileceğini belirtiyorlar.
Analistler, henüz detayların netleşmemiş olması nedeniyle bir sonuca varmak için erken olduğunu vurgulasa da uygulamanın TCMB'nin dolaylı yoldan kamu projelerini fonlayacağı anlamına geleceğine dikkat çekiyor.
Diğer taraftan TCMB'nin banka senedini satın alması halinde sisteme kalıcı olarak para vereceğinden para arzı artacağı için sterilize edilmediği takdirde enflasyon olarak yansıyabilecek.
TCMB'nin likidite sağlamak için sadece teminat olarak bu senetleri kabul etmesi ise bankanın piyasaya yeni bir fonlama sağlayacak olması nedeniyle mevcut sıkı para politikası uygulamalarına ters olarak parasal gevşemenin de önünü açabilir.
Bir analist bu konunun uzun vadede soru işaretlerine neden olabileceğini söyleyerek, "Banka kredilerinin dolaylı olarak TCMB üzerinden likidite yaratmak üzere kullanılması bankaların kredi riskinin TCMB'ye aktarılacağı anlama gelir. Bu tarz uygulamalar ise özellikle 90'lı yıllarda uygulanan borcun parasallaştırılması sürecine dönüş algısı yaratabilir. Bu da makro dengeler açısından olumsuz olur" dedi.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, geçen hafta Cuma günü yaptığı açıklamada, bankaların aktiflerini menkulleştirmeye yarayacak banka senedi projesi üzerinde çalıştıklarını ve bununla ilgili teknik çalışmaların tamamlandığını belirterek, TCMB'nin de gerektiğinde bu enstrümanı piyasalara likidite enjekte etmek için kullanabileceğini söyledi.
Banka senedi çalışmasının, Ziraat Bankası'nın üçüncü havalimanı için kullandırdığı kredilere yurtdışından talep geldiği yönündeki açıklaması sonrası gündeme geldiğini söyleyen Canikli, bu ürün ile herhangi bir bankanın kredisini menkulleştirip yurtiçi veya yurtdışına pazarlayabileceğini belirtti.
Bir bankacı, "Burada sakıncalı olabilecek durum, bu uygulamanın mevcut durumda bankaların üstlendiği kredi riskini TCMB'ye devretmesine izin verecek olması. Kamu-özel sektör işbirliğiyle yapılan büyük altyapı projeleri kredilerinin riskinin TCMB'ye devredilebilecek olması 'debt monetization' olarak yorumlanabilir. Ayrıca, TCMB'nin söz konusu banka senetlerini alması karşılığında sisteme sağlayacağı ek likidite de (sterilize edilmemesi halinde) enflasyon görünümünü olumsuz etkileyecektir" dedi.
Kredi mevduat oranı yüzde 120'nin üzerine çıkan Türk bankacılık sektörü yeni kaynak yaratma arayışına girdi. Kredi büyümesine göre yeteri kadar büyüyemeyen mevduatlar halen sektörün en büyük fonlama kaynağını oluştururken, özellikle son yıllarda yurtdışı borçlanma ile sağlanan finansman da fonlama için bir alternatif oluşturdu. Ancak sektörün yeni kaynak yaratma ihtiyacı büyük. Bu da yetkilileri yeni enstrümanlar geliştirmeye yöneltiyor. Banka senedi de alternatif bir kaynak olarak değerlendiriliyor.
Kamu harcamaları TCMB tarafından mı finanse edilecek?
Başka bir bankacı ise, "Bankaların havaalanı, köprü, otoyol gibi büyük altyapı projelerine verdikleri kredileri menkul kıymetleştirmeleri ve TCMB'nin de bu kıymetlerin alıcısı olması halinde o zaman kamu harcamalarının TCMB tarafından finanse edildiği bir durumla karşılaşırız" dedi.
Bu noktada Hazine'nin TCMB'den avans kullandığı yani Hazine'nin yaptığı harcamaların TCMB'nin bastığı para ile finanse edildiği 1990'lı yıllara dikkat çekiliyor.
Aynı bankacı, banka senedi konusunun da dolaylı olarak aynı kapıya çıktığını söyleyerek, "Prensip olarak merkez bankalarının özel sektör ya da devlet tahvili alması düşünülmez bir durum değil, Fed ve ECB bunu yapıyor. Ancak o tahvil alımları çok daha farklı koşullarda, deflasyondan kaçınmak için yapılmıştı. Şimdi Türkiye yüksek enflasyon sicili olan bir ülke ve böyle bir parasal genişlemeye giderse bunun hem enflasyon cephesinde hem de yatırımcıların Türkiye'nin para /maliye politikalarına bakışında çok ciddi zararı olur" dedi.
JCR Eurasia Rating'in Başkanı Orhan Ökmen de bugün yaptığı bir açıklamada, TCMB'nin varlıkları arasında taşıdığı hazine borçlanma senetlerinin miktarının son zamanlarda artması ve alımlara devam etmesinin ve ayrıca banka senetlerine yatırım yapılmasının planlanmış olmasının mali disiplinin kalitesini aşındıracak, fiyat istikrarını daha da bozacak uygulamalar olduğunu söyledi.