Borsa yeterince 'BES'lenemiyor

Bireysel Emeklilik Sistemi'nde biriken fon tutarı her geçen gün yükselmesine karşın bu tutarın borsaya yönlendirilen kısmı gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kalıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye'nin yurt içi tasarruflarının artması açısından önemli bir model olarak görülen Bireysel Emeklilik Sistemi'nde (BES) biriken fon tutarı sürekli artmasına karşın söz konusu tutarın borsaya yönlenen kısmı gelişmiş ülkelerin gerisinde kalıyor.  

Emeklilik Gözetim Merkezi verilerine göre, 28 Ağustos itibarıyla BES'te biriken fon tutarı 39,3 milyar liraya ulaşırken, bu tutar milli gelirin yüzde 2'sine karşılık geliyor.  

BES'te biriken fon tutarındaki sürekli artışa karşın bunun borsaya yönlenen kısmı gelişmiş ülkelerde yüzde 30-40 seviyelerinde iken Türkiye'de aynı oran yüzde 15-20 civarında seyrediyor.  

Sistemde biriken fon tutarının pay piyasasında değerlendirilen kısmının neden artması gerektiği konusunda AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Sermaye Piyasası Yatırımcıları Derneği (SPYD) Başkanı Arif Ünver, bu alandaki kurumsal yatırımcıların daha çok kar dağıtan kurumların hisse senetlerini satın aldıkları için borsadaki dalgalanmalardan daha az etkilendiğini söyledi.  

'BES, sosyal güvenlik sistemi ile entegre olmalı'

Ünver, yüksek miktarlı fon tutarlarının finansal sisteme uzun vadeli fonlama sağlayarak, faizlerin düşmesine, yatırım ortamının ihtiyaç duyduğu sermayeye, istihdamın artırılmasına ve dışa bağımlılığın azaltmasına kadar ülke ekonomisi açısından birçok önemli etkisinin bulunduğunun altını çizdi.  

BES konusundaki farkındalığı toplumun her kesimine yaymak gerektiğini belirten Ünver, "Ülkemizde BES'te biriken fonun milli gelire oranı yüzde 2 seviyesinde. Sosyal güvenlik sistemi ile daha entegre bir bireysel emeklilik sistemi için çalışmalar yapılmasının gerekliliğini vurgulamak gerekir" dedi.  

Ünver, BES'te biriken fon tutarının milli gelire oranla neden düşük kaldığına ilişkin, "En önemli sorun, fonların rezerv para cinsinden getirisi ile cazibe yaratamamaları. Devletimizin yaptığı katkı payı ödemesi önemli olmakla beraber, fonların içsel getiri yaratma problemi hala sürmektedir. Bu yüzden katılımın arzu edilen seviyelere gelmesi için getiri sorununun halledilmesinin yanında BES'in mevcut sosyal güvenlik sistemi ile entegrasyonu çok önem arz ediyor" değerlendirmesinde bulundu.  

'BES'in geleceği için hisse senedi stoku artırılmalı'

Gelişmiş ülkelerde getiri ile cazibe yaratımı sorununun, fonlarda biriken tutarların yüzde 40'lara varan oranda hisse senetlerine yönelmesi ile aşıldığını kaydeden Ünver, aksi takdirde sabit getirili finansal ürünler ile getiri cazibesi yaratılabilmesinin çok gerçekçi olmadığına dikkati çekti.  

Türkiye'de fonda biriken tutarların yüzde 15-20 arasında hisse senedi pazarına yönlendiğini ifade eden Ünver, şöyle devam etti:  

 "Halihazırda ülkemizde var olan nitelikli hisse senedi stokunun BES'in gelişiminin önündeki en büyük engellerden olduğu ortadadır. Varsayalım, fonda biriken tutar 250 milyar liraya ulaştı ki ülkemizde bu potansiyel vardır ancak var olan alınır satılır hisse stokumuz  260-270 milyar lira seviyelerinde. İlgili fonların yatırım yapabileceği stok ise bu rakamın altında olup 150-200 milyar liralık kısımdır. Hal böyle olunca BES'in geleceği için ülkemizde var olan hisse senedi stokunun nitelikli bir şekilde artırılması şarttır." 

Mevcut stokun gelecek 10 yılda en azından 3'e katlanması gerektiğini vurgulayan Ünver, bu gerçekleştiği takdirde BES, sermaye açığı problemi, istihdam, sürdürülebilir büyüme başta olmak olmak üzere bir çok önemli konuda büyük mesafe alınacağının altını çizdi.  

Bu noktada İSO 1000 listesindeki ve çoğunluğu halka açılma konusuna mesafeli duran firmalar için kurumlar vergisinde teşvik ve bu firmalara kaynak sağlayacaklar için de dönemsel getiri hususunun güvence altına alınması gibi adımlar atılmasının önemine işaret eden Ünver, "Salt devlet desteği ile yakalanılan bu ivmenin sürdürülebilir olması adına, bahsettiğimiz mikro reformların devreye alınması bu yönde çalışmaların hızlandırılması ülke ekonomisi açısından hayati öneme sahiptir" diye konuştu. 

'Atıl mevduatlar sermaye piyasası ile dinamizm kazanmalı'

Hisse senedi stokunun artırılması için bankacılık sistemindeki mevduatların değerlendirilmesi gerektiğini belirten Ünver, 1 milyon liranın üzerindeki yerli ve yabancı para cinsinden mevduatın yaklaşık yüzde 65'inin bireysel müşterilere ait olduğunu söyledi. 

Bu kişilerin faiz getirisinin cazibesini yitirmesinden dolayı arayış içerisinde olduklarını kaydeden Ünver, "Dolasıyla ülkemizde var olan ve görece olarak atıl bir şekilde duran kaynağın sermaye piyasası modeli ile dinamizm kazanması, BES'in de önünü açarak ülkemizin sürdürülebilir bir şekilde kalkınmasını ve büyümesini sağlayacaktır" değerlendirmesini yaptı.