Borsada sıra boğalarda

Borsanın 2011 yılından bu yana yıllık bazda kaybettirdiğinin iki katını ertesi yıl kazandırması ve analistlerin tahminleri, 2016 yılında "boğa piyasası"nın etkili olabileceğine işaret ediyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Borsa İstanbul'un 2011 yılından bu yana devam eden, "bir yıl düşüş-bir yıl yükseliş" döngüsü ve analistlerin yıllık tahminleri dikkate alındığında, 2016 yılının "boğa piyasası"nı işaret ettiği görülüyor. 

BIST 100 endeksinin, 2011 yılından bu yana performansına bakıldığında, yıllık bazda yatırımcısına kaybettirdiğinin yaklaşık iki katını ertesi yıl kazandırdığı görülüyor. Endeks 2011 yılında yüzde 22 düşmesinin ardından 2012 yılında yüzde 52 yükselmiş, 2013 yılında tekrar düşüşe geçerek yüzde 13 değer kaybettikten sonra da 2014 yılında yüzde 26 artarak yatırımcısını sevindirmişti. 2015 yılında ise yılın son haftasına girilirken endeksin önceki yıl kapanışına göre yüzde 13 değer kaybettiği görülüyor. 

Piyasalar, 2015 yılında yüksek volatilite ve para politikalarındaki belirsizlikler altında fiyatlama yapmaya çalışırken, 2016 yılında para politikalarındaki normalleşme süreci ve küresel büyümeye ilişkin beklentilerin ana tema olması bekleniyor.  

Borsa İstanbul 100 (BIST 100) endeksine ilişkin 2016 yılı analist tahminlerinin olumsuz senaryoda 65.000, olumlu senaryoda 93.000 seviyelerinde yer aldığı görülüyor. Halen dolar bazında uzun vadeli destek seviyesi olan 25.000 seviyelerinde bulunan endeksin, 2016'da "boğa piyasası" olarak ifade edilen olumlu gelişmeleri fiyatlama ve yükseliş isteğinin daha güçlü olabileceği öngörülüyor. 

"Güvenli gördüğümüz sektörler; cam, havacılık, gıda ve otomotiv" 

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Halk Yatırım'ın Yatırım Danışmanlığı ve Araştırma Direktörü Banu Kıvcı Tokalı, 2015 küresel öngörülerini "daha yavaş büyüyen dünya" ve "yüksek volatilite" başlıkları altında özetlediklerini; iç dinamiklere ait öngörülerini ise "daha yavaş büyüyen dünyada iç dengelenmenin de farklı olabileceği" görüşü altında oluşturduklarını söyledi. 

 2016 yılına ait öngörülerini oluştururken küresel olarak ana hatlarıyla bu yıldan çok farklı olmayan, sadece normalleşme sürecinin daha belirginleştiğini bir çerçeveyi baz aldıklarını belirten Tokalı, "Normalleşme süreci, resmi olarak ne zaman başlayacağı değil de, ne hızla devam edeceğine yönelik sorgulamayla devam edecek. Dolayısıyla, 'yüksek volatilite' ortamı, boyutu ve frekansı azalsa da devam edebilir. Ayrıca emtia fiyatlarının, büyüme belirsizlikleri ve farklı para politikası duruşları karşısında dalgalanmalar göstermeye devam etmesi, ancak Çin başta olmak üzere zayıf küresel talep nedeniyle aşağı yönlü baskıların daha fazla hissedilecek olması beklenebilir" ifadelerini kullandı. 

Fed normalleşmesinin ılımlı senaryoda gelişmesinin, gelişen ülkeler arasında  emtia ithalatçı ve ihracatçı ekonomiler arasındaki farklılaşmayı ön plana çıkararak, piyasalara yönelik destekleyici olmasının beklenebileceğini aktaran Tokalı, bu noktada yurt içinde reform sürecinin yeniden canlandırılmasının ilginin kalıcı olmasını sağlayabileceğini dile getirdi. 

Tokalı ayrıca, yatırımcı portföyünün çeşitli yatırım ürünleri arasında makro bakışın hakim olduğu bir strateji ile dağıtılmasını tavsiye edilebileceğini belirterek, şunları kaydetti: 

"Güçlü dolar, ılımlı emtia fiyatları, gelişen ülkeler arasında ayrışma ana temalarımız olarak öne çıkıyor. Emtialarda bakır ve altında aşağı yönlü baskıların daha fazla hissedilmesini bekliyoruz. Hisse tarafında ise cam, havacılık, gıda ve otomotiv gibi güvenli gördüğümüz sektörlerle; enerji, petrol ve gaz ile perakende gibi sektörlerde hisse bazlı ayrışmalar öngörüyoruz." 

"BIST 100 endeksi için 2016 yıl sonu hedef değeri 93.000" 

İş Yatırım Araştırma Müdürü Emre Sezan ise 2016 yılına tüm risklerin aynı anda bir ölçüde fiyatlandığı bir ortamda girildiğini söyledi. 

Bu risklerden bir veya birkaçının gerçekleşmemesinin yatırımcılar açısından fırsat olabileceğini vurgulayan Sezan, "Yurt dışına baktığımızda Çin ekonomisinin yavaşlaması ve para biriminin değer kaybetmeye devam etmesi, Fed'in faiz artış döngüsüne başlamasının gelişmekte olan ülkelere para akışını olumsuz etkilemeyi sürdürmesi en önemli risk faktörleri" dedi. 

Yurt içinde ise Rusya ile yaşanan gerginlik ile ekonomik yaptırımların olumsuz etkileri, Türkiye'nin anayasa değişikliği ile ilgili yapılması muhtemel bir referandum ile beraber tekrar bir seçim ortamına girmesi ve reform programında uygulamanın yatırımcıların beklentilerini karşılamamasının önemli risk faktörleri olduğuna işaret eden Sezan, piyasada değerlemelerin bu riskleri kısmen de olsa yansıtıyor olmasının yatırımcılar açısından fırsat oluşturduğunu dile getirdi.  

Sezan, BIST 100 endeksi için 2016 yıl sonu hedeflerinin 93.000 olduğunu belirterek, "2016 yılının yurt dışında önemli gündem başlıkları Fed'in faiz artış döngüsünde izleyeceği yol, Çin ekonomisindeki yavaşlamanın seyri ve diğer ülkeler üzerindeki etkisi, Avrupa Merkez Bankası'nın parasal gevşemede izleyeceği rota, İran'a uygulanan ambargonun kaldırılması olacak" şeklinde konuştu. 

 Yurt içinde ise öncelikle ekonomi politikalarında izlenen yol ve yapısal reformlarda atılacak adımların takip edileceğini anlatan Sezan, konuşmasına şöyle devam etti: 

"Öte yandan 2016 yılı mart ayında Basel III kriterlerine uyum sürecinde yakın zamanda yapılan mevzuat değişikleri yürürlüğe girecek. Söz konusu değişiklerin bankaların sermaye yeterlilik oranların bir miktar olumsuz etkilemesi olası fakat halen yürürlükte olan ve Basel III ile çelişen bazı uygulamaların değiştirilmesi halinde bu olumsuz etkiler telafi edilebilecek. 

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın görev süresi Nisan 2016'da sona eriyor. Başçı'nın görev süresinin uzatılıp uzatılmayacağı veya yerine kimin seçileceği piyasalar tarafından takip edilecek önemli bir gelişme olacak. Son olarak, olası bir anayasa değişikliği referandumu da yurt içi gündemi uzun süre meşgul edebilir." 

"Karlılıklara ilişkin beklentiler fiyatların çok düşme olasılığını azaltıyor" 

Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Üzeyir Doğan da son yıllarda Türkiye ekonomisinde görülen yapısal değişimin bir anlamda Borsa İstanbul'daki fiyatlamalara da yansıdığını söyledi. 

Yüzde 5'in altında dengelenen büyüme oranları ve tek haneli enflasyon rakamlarının BIST 100 endeksinde yıl içi görülen dalga boylarının azalmasını sağladığını aktaran Doğan, "Bu yeni konjonktürde BIST 100 endeksinin yıl içinde gördüğü dip ile tepe seviye arasındaki marj yüzde 30-40 aralığına oturdu" dedi. 

Doğan, siyasi tansiyondaki yükselişler, gerçekleşen iki seçim, artan jeopolitik riskler ile terör olayları, Fed süreci ve Çin'de yaşanan finansal türbülans gibi birçok negatif etkene karşın BIST 100'ün 70 bin altında kalıcı olmak istemediğini gördüklerini kaydetti.  

Endeksin satış baskılarına karşın daha fazla düşmemek için direndiğine dikkati çeken Doğan, bunun temelinde, düşük de olsa büyüyen bir ekonomi, artan nominal GSYH ve hisse senetlerinin tarihsel çarpanlara göre dip seviyelere yaklaşması olduğunu dile getirdi. 

Bu gerekçeleri değiştirecek önemli bir kırılmayı 2016 yılında da beklemediklerine dikkati çeken Doğan, şirket karlılıklarına yönelik beklentilerinin bu çarpanların endeksi çok daha aşağı götürme olasılığını düşürdüğünü belirtti. 

Doğan, BIST 100 endeksinde 2016 için dip seviyeler olarak 65.000 civarını referans aldıklarına değinerek sözlerine şöyle devam etti: 

"Öngördüğümüz bu karlılıkların geçmiş yıllar çarpanlarındaki üst seviyeleri baz aldığımızda da endeksi 92.000 seviyelerine taşıyabileceğini düşünüyoruz. Endeksin yönü üzerinde belirleyiciliği yüksek olan bankacılık sektörüne yönelik olası düzenlemeler görünümün farklılaşmasına neden olabilecek en önemli etken. 2016 gündemine gelince içeride TCMB Başkanlık seçimi, jeopolitik riskler ve iç güvenlik olaylarının seyri yakından takip edeceğimiz gelişmeler olacak. Yurt dışında ise ABD'deki başkanlık seçimi, İngiltere'nin AB'den çıkış referandumu, OPEC'in haziran ayında gerçekleştireceği toplantı, Fed'in faiz artış süreci ve Çin'e dair veriler öne çıkacak." 

  

Bu konularda ilginizi çekebilir