Dolar zirveye yakın açıldı
ABD'de faiz artışlarının gittikçe yaklaştığı algısı ile TL'deki satış baskısı sürüyor.
ABD'de faiz artışlarının gittikçe yaklaştığını gösteren veriler dolar/TL'de yukarı yönlü baskı yapmayı sürdürürken içeride ise ekonomi yönetiminin geleceğine ilişkin endişeler sürüyor.
Siyasilerden son günlerde gelen açıklamalar TL'deki satış baskısını bir miktar azaltsa da dolardaki küresel değer kazancı ise TL'nin yenin rekor seviyelere yükselmesine neden oluyor.
Bugün dış piyasada doların küresel değeri kurdaki ana belirleyici olması beklenirken iç piyasada ise Ocak ayı sanayi üretimi verisi ve siyasilerin TCMB hakkındaki yorumları takip edilmeye devam edilecek.
Geçen hafta Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun ve ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Merkez Bankası'na karşı sert tutumunu sürdürmediği algısı yaratan açıklamalarının ardından, 2.5750'nin altını gören kur, Fed faiz artışının gittikçe yaklaştığını gösteren ABD verileriyle 2.6470 seviyesindeki tarihi zirvesini yineledi.
Dolar endeksi yatırımcıların Fed'in beklentilerden daha erken faiz artıracağı şeklinde pozisyon almalarına paralel olarak 11.5 yılın yeni zirvesine yükseldi.
ABD'de Cuma günü açıklanan tarım dışı istihdam verisinin Şubat ayında 295 bin artarak 240 bin olan beklentilerin üzerinde açıklanırken, 1994 yılından bu yana ilk defa bu kadar uzun süredir 200 bin düzeyinin üzerinde seyrediyor.
İstihdam verisi Fed'in faizlerde artırımın yıl ortasında başlayacağı beklentilerini güçlendirerek ABD Hazine tahvil faizlerinin keskin artışa neden oldu. Faizlerdeki artış yükseliş trendindeki dolara hız verdi.
Yeni haftada ilk işlemler
Dolar/TL bu sabah TSİ 08:47'de güne 2.6260/2.6299 seviyesinde başlarken, sepet bazında TL ise 2.7379/2.7423 seviyesindeydi. Aynı saatte euro/TL 2.8500/2.8550'de işlem gördü.
Uzmanlar Fed'in Haziran ayında faiz artırım kararı almasının kesin olmadığını, ancak Merkez Bankası'nın bir sonraki para politikası toplantısında faiz artırımlarında "sabırlı" olacağı ifadesinden vazgeçerek faiz artırımlarına kapıyı aralayacağını tahmin ediyor.
Fed'in faizleri artırmaya hazır olması ise, para politikasını daha da gevşetmenin yolunu arayan Avrupa, Japonya ve diğer birçok merkez bankasının politika tercihleri karşısında dolar sahibi olmanın yatırımcılar için açıkça daha avantajlı olduğunu gösteriyor.
Euro, 1.0822 dolar ile Eylül 2003'ten bu yana en düşük düzeyi gördü. Uzmanlar euro/dolar kurunda bir sonraki hedefin Eylül 2003'te görülen dip düzey olan 1.0765 ve sonrasında 1.05 olduğunu belirtiyorlar. Dolar endeksi ise 97.828'e kadar yükselerek Eylül 2003'ten bu yana görülen en yüksek seviyede bulunuyor.
Halk Yatırım tarafından yayımlanan raporda, "Reel kurun aşırı satılmış bölgenin sınırına yaklaşmış olması, TL'nin daha fazla değer kaybı hareketi açısından volatilitenin azalma olasılığını gündeme getirse de; para politikası ve ekonomi yönetimi arasında faiz-kur dengesi açısından devam eden görüş farklılığı, bu destek unsurunun etkin bir şekilde çalışmasına izin vermeyebilir" görüşüne yer verildi.
"Sorunu Merkez Bankası çözecek"
Gaziantep'te Cumartesi günü sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada bir parite krizi yaşandığını ve bu sorunu çözmesi gerekenin Merkez Bankası olduğunu söyledi.
Geçtiğimiz haftalarda hem TCMB'nin faiz politikalarına, TCMB Başkanı Erdem Başçı ve ekonomi yönetimine yönelik sert eleştirilerde bulunan Erdoğan Cuma günü ise önümüzdeki günlerde ekonomi yönetimi ile hem dolardaki yükselişi, hem de faiz politikalarını değerlendireceklerini açıklamıştı.
Öte yandan TCMB son dönemde doların küresel değer kazancının hız kazanması ve ekonomi yönetiminin geleceğine ilişkin endişelerin TL'de yarattığı değer kaybını telafi etmek adına daha önce de sıklıkla kullandığı ve piyasada "örtülü faiz artışı" olarak nitelendirilen likidite sıkılaştırma adımlarına Cuma günü daha da belirginleştirdi.
Ancak bankacılar Erdoğan başta olmak üzere siyasilerden gelen faiz indirimi baskılarının TCMB'nin geçmişte benzer kur şoklarında kullandığı faiz artırımı seçeneğinin önünde büyük bir engel teşkil etmesinin de TCMB'nin elindeki seçenekleri sınırladığını belirtiliyorlar ve bu kapsamda TL'deki baskının kısa sürede ortadan kalkmayabileceğinden endişe ediyorlar.