Ekonomistlerin 'Moody's' beklentisi

Ekonomistler, Türkiye'nin kredi notunu negatif izlemeye alan Moody's'in hızlıca karar almak yerine, gelecek veri akışını değerlendirmeyi tercih edeceği görüşünde

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ekonomistler, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından Türkiye'nin "Baa3" ile "yatırım yapılabilir" seviyedeki kredi notunu negatif izlemeye alan uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody's'in yarınki not değerlendirmesini pas geçebileceğini belirtiyor.

Moody's'in FETÖ darbe girişiminin ardından ülke notunu negatif izlemeye alması, Türkiye'nin "yatırım yapılabilir" statüsünü kaybedebileceği endişesiyle gözlerin 5 Ağustos Cuma günü yapılacak Moody's değerlendirmesine çevrilmesine neden oldu.

Ekonomistler, Moody's'in yarınki Türkiye'nin not değerlendirmesini pas geçebileceğini belirtirken, buna en büyük gerekçe olarak, Moody's'in Türkiye'nin ekonomik verilerini gelecek birkaç ay izlemeyi tercih etmesi ihtimalini gösteriyor. Ekonomistler, Türkiye'nin başta kamu maliyesi olmak üzere güçlü yanlarının ağır bastığını da vurguluyor. 

"Not indirimini gerektirecek bir durum yok" 

Odeabank Ekonomik Araştırma ve Stratejik Planlama Direktörü Ali Kırali, Moody’s'in yarın herhangi bir açıklama yapmayabileceği gibi, kısa bir not ile turizm sektöründeki sorunların yayılma riski ve dış finansman ihtiyacı üzerindeki risklere dikkati çekerek, Türkiye’nin kredi notunu değerlendirme sürecinin devam ettiğini belirtebileceğini söyledi.

Kırali, Türkiye’nin mevcut makroekonomik dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda, not indirimi kararının çok erken olduğunu belirterek, yaşanan darbe girişiminin ardından finansal piyasalarda oynaklığın ciddi biçimde arttığını, buna karşın TCMB'nin aldığı tedbirlerin de desteğiyle oynaklığın belirgin biçimde azaldığını ve hükümetin hızlı aksiyonlarıyla reel ekonomiye etkisi ve politik yansımasının sınırlı kaldığını söyledi. 

"Dolayısıyla ekonomik olarak bakıldığında not indirimini gerektirecek bir durum yok" diyen Kırali, Türkiye’nin uzun vadeli güçlü temellerinin başında, jeopolitik konumu ve demografik avantajlarının geldiğini vurguladı. 

Bu unsurların Türkiye’nin uzun vadeli büyüme potansiyelini dünya standartlarından yüksek tuttuğunu, orta vadedeki güçlü yanlar arasında ise sağlam kamu maliyesi ve sağlıklı bankacılık sektörü öncülüğünde son derece başarılı ve etkin bir şekilde işleyen finansal sistemi sayabileceklerini anlatan Kırali, bu iki güçlü yanın Türkiye’nin büyüme görünümü üzerinde oluşabilecek kısa vadeli riskleri bertaraf etmede de etkili olabileceğini söyledi. 

Orta vadedeki güçlü yanlara, dış borcun vade yapısının uzun vadeliler lehine artan eğilimini de ekleyebileceklerini bildiren Kırali, "Artan risk primi ve küresel belirsizlikler dış finansman ihtiyacımız üzerinde önemli bir zayıflık oluşturuyor. Bunların yanında, gerek jeopolitik sorunlar gerekse küresel bir olgu olan terör nedeniyle zayıflayan turizm gelirleri, cari açık ve dış finansman maliyetlerimiz üzerinde baskıya neden olan zayıflıklarımız olarak öne çıkıyor." şeklinde konuştu.

"Moody’s’in izlediği alanlardaki gelişmeler büyük ölçüde olumlu" 

İş Portföy Başekonomisti Nilüfer Sezgin de 5 Ağustos'un yeni bir değerlendirme için çok geçerliliğinin kalmadığını, bununla birlikte Moody's yetkililerinin yatırımcılarla düzenledikleri telekonferansta yarın dahi açıklama yapılabileceğini söylediklerini, bu tarihi tamamen masadan kaldırmadıklarını belirtti. 

Sezgin, bu kadar kısa süre içerisinde karar vermelerinin kolay olmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: 

"Moody’s Türkiye ile ilgili karar alırken 3 noktada değerlendirme yapacağını belirtmişti. Bunlardan ilki, iç talepte uzun süreli bir yavaşlama olma ihtimaliydi. İkinci kriter ise dış finansman erişiminin kısıtlanma ihtimaliydi. Üçüncü kriter olarak da Moody’s, politika öngörülebilirliğinin ve etkinliğinin azalması ile atalet oluşması ihtimalini değerlendireceklerini belirtmişti. Sonuç olarak, Moody’s’in izlediği alanlardaki gelişmeler büyük ölçüde olumlu yönde olurken, büyüme konusunda ise net bir yargıya varmak için daha fazla beklemek gerekmektedir. Moody’s’in eldeki veri setiyle alelacele karar alması eleştirileri artıracaktır." 

Türkiye'nin demografik avantajı ve genç nüfusu sayesinde iç talepteki büyüme potansiyelinin, küresel gelişmelerin aleyhte olduğu dönemlerde bir koruma kalkanı sağladığını vurgulayan Sezgin, bu potansiyelin avantaja çevrilmesi için dış finansman koşullarının elverişli hale gelmesi ve enerji fiyatlarının düşük seyretmesi gibi konjonktürle ilgili parametrelerin de destekleyici olması gerektiğini, bunların da Türkiye’nin zayıf yönünü oluşturduğunu söyledi.

Sezgin, dış borcun vadesinin uzatılması ve kısa vadeli yükümlülüklerin karşılanabilmesi için gerekli döviz birikimlerinin yapılmasını da yine “kırılganlıkların azalmasına yardımcı olan ve kredi değerlendirmelerinde dikkate alınması gereken bir husus” şeklinde nitelendirdi. 

"Moody's gelecek veri akışına bakacak" 

Ziraat Yatırım Strateji Yöneticisi Bora Tamer Yılmaz ise Moody’s'ten yarın açıklama yapmasını beklemediğini ifade ederek, "Çünkü teknik açıdan 2 hafta önce değerlendirmeye tabi tutacağını açıklayan kurumun hızlıca karar almak yerine, gelecek veri akışını değerlendirmeyi tercih edeceği görüşündeyiz." dedi.

Yılmaz, Türkiye’nin en güçlü yönünün basiretli borç yönetimi olduğunu vurgulayarak, Türkiye benzeri pek çok ülkenin popülist politikalar nedeniyle kamu borçlarını artırırken, Türkiye'nin yüzde 85 borç çevirme oranıyla borçluluğunu azalttığını, böylece bütçe açığının da sadece gelişmekte olan ülkeler arasında değil, tüm dünyayla kıyaslandığında da en iyi seviyelerde bulunduğunu vurguladı. 

Kamu teşviklerine ve asgari ücret zammına rağmen Türkiye’nin bütçe açığının bu yıl yüzde 1,5 civarında kalacağını hesapladıklarını bildiren Yılmaz, şu görüşleri dile getirdi: 

"Türkiye’nin beşeri sermayesi de ülkeyi diğer ekonomilere göre ön plana çıkarmakta. Genç nüfus, iç talebi canlı tutuyor ve ülke büyümesini sırtlıyor. Türkiye’nin zayıf yanı ise tasarruf açığı. Düşük tasarruf oranı Türkiye’yi yurt dışı fonlamaya zorlamakta. Yurt dışından sağlanan fonların da risk primine ve piyasalara bağlı yanı, ülkenin dış dengesini Türkiye ekonomisinin kırılgan yanı haline getirmekte." 

"Bir karar veya açıklama beklemiyorum" 

Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı, Moody’s'in darbe girişimi sonrası yaptığı açıklama ile 5 Ağustos’ta öngörülen değerlendirmesini öne çektiğini ve onu "kadük" duruma getirdiğini savundu. 

Kanlı, yarın bir karar veya açıklama beklemediğini ifade ederek, "Zaten açıklamasında darbe girişiminin ekonomi ve dış finansman üzerindeki etkilerini gözlemleyeceğini belirtti ki bunun için en az 3 aya ihtiyaç var. Eğer bir açıklama yaparlarsa bu 2 hafta öncekinin bir benzeri olacaktır." dedi. 

Sağlam kamu maliyesi, destekleyici demografik unsurlar ve dinamik/esnek bir ekonomik yapının Türkiye'nin güçlü yanlarını oluşturduğunu vurgulayan Kanlı, yüksek cari açık ile dış finansman ihtiyacının ise Türkiye ekonomisinin zayıf yönleri olarak görüldüğünü ifade etti. 

Kanlı, "Önümüzdeki dönemde politika ve ekonomi alanındaki gelişmeler çok kritik önemde olacak. Darbe girişiminin ekonomi üzerinde birtakım kısa dönemli etkilerinin olabileceğini, ancak bunun kalıcı hale gelmeyeceğini düşünüyorum. Dolayısıyla kredi notumuzun sabit kalma olasılığını çok daha yüksek görüyorum." diye konuştu. 

Türkiye, ekonomik göstergelerde kendi grubundan ayrışıyor

Moody's'in alt seviyedeki "yatırım yapılabilir" grubunda değerlendirdiği ülkeler arasında, "Baa1" notuyla Mauritius, Umman, Tayland ve "Baa2" notuyla da Bahama, Bulgaristan, Kolombiya, İzlanda, İtalya, Panama, Filipinler, Güney Afrika, İspanya ve Uruguay bulunuyor.

Bu grubun en düşük notu olan "Baa3" ile derecelendirilen ülkeler arasında ise başta Türkiye olmak üzere Hindistan, Endonezya, Kazakistan, Namibya, Romanya, Slovenya, Trinidad ve Tobago yer alıyor. 

Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, söz konusu grupta Türkiye'den daha yüksek nota sahip birçok ülkenin makroekonomik göstergeler açısından Türkiye ile kıyaslanamayacak düzeyde olması dikkati çekiyor.

IMF'nin 2016 yılı büyüme tahminlerine bakıldığında, yüzde 3,8 ile Türkiye, kendinden daha yüksek kredi notuna sahip olan Mauritius, Tayland, İspanya, Kolombiya, Bulgaristan, Umman, Bahama, Uruguay, İtalya ve Güney Afrika'nın üzerinde bulunuyor. Öte yandan Türkiye'nin, kendisiyle aynı nota sahip Slovenya, Kazakistan, Trinidad ve Tobago'dan da bu yıl daha fazla büyümesi bekleniyor. 

Bu yıl ulaşılması beklenen ekonomik büyüklük rakamları bakımından da 751,2 milyar dolarlık milli gelire sahip Türkiye'nin üzerinde sadece Hindistan, İtalya, İspanya ve Endonezya yer alıyor. Türkiye'yi 409,7 milyar dolarlık Gayrisafi Yurt içi Hasıla (GSYH) büyüklüğüyle Tayland takip ederken, Türkiye'nin en yakın rakibinin ekonomik büyüklüğünün yaklaşık 2 katına sahip olması da dikkati çekiyor.

Kamu borcu göstergeleri açısından ise Türkiye, alt seviye yatırım yapılabilir düzeydeki ülkelerin neredeyse tamamına fark atıyor. Kamu borcunun GSYH içindeki payı açısından bu grupta yer alan 21 ülke içerisinde Türkiye'den daha iyi durumda olan sadece 3 ülke bulunuyor. 

Türkiye'nin bu yıl kamu borcunun GSYH içindeki payının yüzde 30,7 olması beklenirken, söz konusu oranın Bulgaristan'da yüzde 30,2, Endonezya'da yüzde 27,6 ve Kazakistan'da yüzde 22,1 düzeyinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor.

Böylece Türkiye, alt seviye yatırım yapılabilir grubunda yer alan 21 ülkeden büyüme oranında 13'ünün, milli gelir büyüklüğünde 16'sının ve kamu borcunun GSYH içindeki payında da 17'sinin üzerinde bulunuyor.

Türkiye, çöp seviyesindeki ülkelere fark atıyor

"Baa3"ün hemen altında yer alan ve olası bir not indiriminde Türkiye'nin de dahil edileceği "yatırım yapılamaz" grubundaki ülkeler arasında "Ba1" ile Azerbaycan, Kosta Rika, Guatemala, Macaristan, Fas, Paraguay, Portekiz ve Rusya, "Ba2" ile Bahreyn, Brezilya ve Hırvatistan, "Ba3" ile de Bangladeş, Bolivya, El Salvador, Gürcistan, Fildişi Sahili ve Tunus bulunuyor.

Bu gruba Türkiye de dahil edilerek kıyaslandığında ise özellikle milli gelir, büyüme oranı ve kamu borcunun GSYH içindeki payı açısından Türkiye'nin açık ara önde olduğu dikkati çekiyor. 

Türkiye'nin bu yıl 751,2 milyar dolarlık milli gelir büyüklüğüyle bu grupta yer alan 14 ülkenin üzerinde yer alması beklenirken, 1,1 trilyon dolarla Rusya ve 1,5 trilyon dolarla da Brezilya olmak üzere sadece 2 ülke Türkiye'nin üzerinde bulunuyor. Buna karşın Türkiye'nin, bu yıl Rusya ve Brezilya'nın da dahil olduğu 12 ülkeden daha fazla büyüyeceği tahmin ediliyor.

Öte yandan, yüzde 30,7'lik kamu borcunun GSYH içindeki payı göstergesinde de Türkiye'nin bu grupta yer alan Paraguay, Guatemala ve Rusya hariç tüm ülkelerden öne çıktığı dikkati çekiyor.