Faiz koridoru kademeli olarak daraltılabilecek
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu: Küresel ekonomiye ilişkin belirsizlikler önemini koruyor. Gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının uzun bir müddet düşük seviyelerde kalacağı beklentisi alternatif getiri arayışını canlı tutuyor.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA -Merkez Bankası Para Politikası Kurulu(PPK) önümüzdeki dönemde faiz koridorunun kademeli olarak daraltılabileceğini ifade etti. Kurul, küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin önemini koruduğunu belirterek, gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının uzun bir müddet düşük seviyelerde kalacağı beklentisinin alternatif getiri arayışını canlı tuttuğunu kaydetti.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Toplantı Özetini yayımladı. Son dönemde açıklanan verilerin, iç ve dış talep arasındaki dengelenmenin öngörüldüğü şekilde sürdüğünü teyid ettiğini belirten PPK, yurt içi nihai talebin ılımlı bir toparlanma eğilimi sergilediğini, ihracatın ise küresel büyüme görünümündeki zayıflamaya rağmen artış eğilimini koruduğunu kaydetti. PPK, bu doğrultuda, toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüşü desteklerken cari işlemler açığını kademeli olarak azalmaya devam ettiğini vurguladı.
Kurul, Temmuz Enflasyon Raporu’nda öngörülen doğrultuda, önümüzdeki dönemde enflasyonun aşağı yönlü bir eğilim sergileyeceğini tahmin etti. Çekirdek enflasyon göstergelerinin de benzer şekilde düşüş eğilimi göstermesi beklendi. PPK, toplam talep koşullarının ikincil etkilere ilişkin riskleri sınırlasa da, enflasyonun bir süre daha hedefin üzerinde seyredecek olmasının fiyatlama davranışlarına dair temkinli bir duruş gerektirdiğini kaydetti.
Zorunlu karşılıkların döviz ve altın olarak tesisinde esneklik artışı
Öte yandan Kurulun, finansal istikrarı desteklemek amacıyla, Türk lirası yükümlülükler için tutulması gereken zorunlu karşılıkların döviz ve altın cinsinden tesis imkanına dair getirilen esnekliğin bir miktar daha artırılmasını uygun buldu. Bu çerçevede, Türk lirası zorunlu karşılıkların döviz ve altın olarak tesis edilebilecek kısımları 5’er puan artırılarak yüzde 60 ve yüzde 30’a yükseltilirken, döviz ve altın bulundurma opsiyonuna dair katsayı (rezerv opsiyonu katsayısı-ROK) ilave yüzde 5’lik dilim için “2” olarak belirledi. Bunun yanı sıra, döviz ROK’unun ilk dilim için 0.1 puan yükseltilerek 1.1 olarak belirlenmesi uygun bulundu. Kurul, bu mekanizmanın sermaye akımlarında gözlenen aşırı oynaklığın yurt içi piyasalar üzerindeki olumsuz etkisini sınırlandırmayı amaçladığını vurgulayarak, bu doğrultuda katsayıların gerektiğinde tekrar gözden geçirilebileceğini belirtti.
Faiz koridoru kademeli olarak daraltılabilecek
Faiz koridoru kademeli olarak daraltılabilecek
Bütün bu gelişmeler çerçevesinde Kurul, önümüzdeki dönemde faiz koridorunun kademeli olarak daraltılabileceğini ifade etti. Kurul, küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin önemini koruduğunu belirtti. Gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının uzun bir müddet düşük seviyelerde kalacağı beklentisi alternatif getiri arayışını canlı tuttu. Öte yandan, Euro Bölgesi’ndeki sorunların çözümüne dair atılan adımlara rağmen finansal sistemde süregelen kırılganlıklar, yüksek seyreden borçlanma maliyetleri ve büyüme görünümündeki zayıflama küresel risk iştahının yeni haberlere duyarlılığının yüksek kalmasına neden oldu. Kurul, küresel ekonomiye dair belirsizliklerin sürmesi nedeniyle, para politikasında her iki yönde de esnekliğin korunmasının uygun olacağını belirtti. Bu çerçevede, alınan tedbirlerin krediler, yurt içi talep ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkileri dikkatle takip edilecek, Türk lirası fonlama miktarı gerekli görüldüğünde aşağı veya yukarı yönlü ayarlanacak.
Türk lirası zorunlu karşılıklar için döviz tutma imkanını daha yüksek katsayılarla uygulayabilecek
Kurul, küresel büyüme görünümünün daha da zayıflaması durumunda gelişmiş ülke merkez bankalarının ek parasal genişlemeye gitme olasılığının bulunduğunu ifade etti. Böyle bir gelişme Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için makro finansal riskleri besleyebilecek. Söz konusu durumda kısa vadeli sermaye akımlarında yaşanabilecek ivmelenme, hızlı kredi genişlemesi ve yerli para üzerinde oluşabilecek değerlenme baskısı ekonomimizdeki dengelenme sürecini tersine çevirebilecek. Bu riskin gerçekleşmesi halinde Merkez Bankası, kısa vadeli faizleri düşük düzeylerde tutarken zorunlu karşılıklar aracılığı ile sıkılaştırmaya gidebilecek ve zorunlu karşılıklara ilişkin oluşturduğu mekanizmayı aktif olarak kullanarak Türk lirası zorunlu karşılıklar için döviz tutma imkanını daha yüksek katsayılarla uygulayabilecek.
Geçici fiyat hareketlerine tepki vermeyecek
Geçici fiyat hareketlerine tepki vermeyecek
PPK, önümüzdeki döneme dair bir diğer risk unsurunu emtia fiyatlarına ilişkin belirsizlikler olarak tanımladı. Her ne kadar küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyri genel olarak emtia fiyatları üzerindeki yukarı yönlü baskıları sınırlasa da, jeopolitik ve arz yönlü sorunların devam etmesi enerji fiyatlarının görünümüne ilişkin kısa vadede yukarı yönlü bir risk unsuru olarak ortaya çıkardığını ifade etti. Kurul, bunun yanı sıra, son dönemde tarımsal emtia fiyatlarında gözlenen hızlı artışların işlenmiş gıda fiyatlarına dair risk oluşturduğunu belirtti. Emtia fiyatlarından kaynaklanan risklerin gerçekleşmesi halinde Kurul, geçici fiyat hareketlerine tepki vermeyecek; ancak beklentilerin ve fiyatlama davranışlarının kalıcı olarak bozulmasına müsaade etmeyeceğini vurguladı.
Enflasyon yıl sonunda öngörülenden daha düşük seviyelere inebilecek
İşlenmemiş gıda fiyatlarının, Temmuz Enflasyon Raporu’nda da vurgulandığı gibi, 2012 yılı enflasyon görünümü üzerinde aşağı yönlü risk oluşturduğunu anımsatan Kurul, işlenmemiş gıda fiyatlarında varsayılandan daha olumlu bir gelişme gözlenmesi halinde, enflasyon yıl sonunda Enflasyon Raporu’ndaki baz senaryoda öngörülenden daha düşük seviyelere inebileceğini kaydetti.
Maliye politikası
Kurul, para politikası stratejisini oluştururken maliye politikasına ilişkin gelişmeleri yakından takip ettiğini belirterek, mevcut para politikası duruşu Orta Vadeli Program’da (OVP) belirlenen çerçeveyi esas aldığını kaydetti. Bu doğrultuda, bütçe dengesinde yılın ikinci yarısında ek bir bozulma olmayacağı ve yönetilen veya yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayıldığını belirten Kurul, maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabileceğini ifade etti.
Son yıllarda uygulanan ihtiyatlı maliye politikalarının önümüzdeki dönemde de devam etmesinin küresel konjonktürdeki belirsizliklere karşı ekonominin dayanıklılığının korunması açısından kritik önem taşıdığını belirten Kurul, orta vadede ise mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların sürdürülmesinin, Türkiye’nin kredi riskindeki göreli iyileşmeye katkıda bulunarak fiyat istikrarını ve finansal istikrarı destekleyeceğini belirtti. Kurul, bu yönde atılacak adımların aynı zamanda para politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak toplumsal refahı destekleyeceğini belirtti.