'Foreks zararını, hisse ve türev kapadı'

Jülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR
Jülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR EKONOMİ GÜNLÜĞÜ julide.yigitturk@dunya.com

Aracı kurumlar, SPK’nın foreks düzenlemesi ile kaldıraçlı işlemlerden elde ettiği gelir kaybını hisse ve türev piyasalarından telafi etti. Sermaye Piyasası Kurulu’nun şubat ayında kaldıraçlı işlemlerde 1’e 100 olarak uygulanan kaldıraç oranını 1’e 10’a indirmesi sonrasında 4 aracı kurum kapanma (Destek Yatırım, X Trade Brokers Menkul, Saxo Capital, UBS Menkul), 3 aracı kurum da (ATIG Menkul, Ekspres Yatırım, Referans Menkul) geçici olarak faaliyetlerini durdurma kararı aldı. Sektörde çalışan sayısı ise ilk 6 aylık verilere göre 1.681 kişi azaldı.

Aracı kurum sektörünün ilk 6 aylık verilerine göre, 2017’nin ilk yarısında aracılık gelirleri önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 5 oranında azalarak 723 milyon TL oldu. Aracılık gelirleri incelendiğinde ise kaldıraçlı işlemlerden elde edilen gelir yüzde 37.4 azalırken, pay senedi gelirlerinin yüzde 17.5, türev işlemler gelirlerinin ise yüzde 19.5 arttığı gözlendi. Böylece ilk yarıda aracı kurumlar, kaldıraçlı işlemlerden kaybettiği gelirleri, pay ve türev işlem aracılık gelirlerindeki artışla bir büyük ölçüde telafi etmiş oldu. İlk çeyrekte 1.378, ikinci çeyrekte de 303 olmak üzere ilk 6 ayda toplam 1681 personel işten çıkartılırken, çalışan 2009 yılı aralık ayından bu yana en düşük seviye olan 4.797 kişiye geriledi. Aracı kurumların toplam varlıkları 2017 yılının ilk 6 ayında önceki yıla göre yüzde 24 artarak 23 milyar liraya çıktı.

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Başkanı İlhami Koç, “Yeni düzenlemelerle birlikte kaldıraçlı işlemlerin işlem hacmi yaklaşık olarak önceki yılın yarısına indi. Kurumsal finansman tarafında, pay arzlarında öncelikle yıla göre yüzde 266’lık bir artış söz konusu. 3 adet arzda 1.25 milyar TL’lik bir hasılat elde edildi. Bu ortamda aracı kurumların toplam net karı bir önceki yıla göre yüzde 57 artarak 387 milyon TL oldu. 2016 yılının ekstra kötü bir yıl olarak geçmesi ve 2017 yılında bunun düzeltmesinin yaşanması, hisse senetleri piyasasında fiyatların yükselmesi ve Mavi Jeans’in halka arzıyla iyimserliğin artması gibi nedenlerle aracı kurumların kârları arttı. Böylece kaldıraçlı işlemlere ilişkin yapılan yeni düzenleme dolayısıyla yaşanan gelir kaybının, diğer piyasaların büyümesiyle elde edilen gelirlerle büyük ölçüde giderildiğini söyleyebiliriz” diye konuştu. İlhami Koç, DÜNYA’nın foreks, özel sektör tahvil ihraçları, portföy yönetimi sektörüne yönelik sorularını cevapladı. Koç, şu mesajları verdi:

Foreks düzenlemesinde esnek olunabilinirdi

► Kaldıraçlı işlemlerin kitlesi profesyonel yatırımcı olması lazım. Bazı şirketler bu ürünü küçük müşteriye yanlış pazarladılar. Böylece otorite keskin bir karar aldı ve sadece profosyenel yatırımcıya yönelik düzenlemeler yapıldı. Biraz daha esnek olunabilirdi, çok sert bir uygulama oldu.

► Şuanda küçük yatırımcıdan şikayet yok. Bir kısmı yapmıyor, bir kısmı da belki yurtdışından yapıyordur. Sadece küçük yatırımcılara işlem yapan aracı kurumlar vardı, onlar ciddi zarar gördü. Bir kısmı kapandı, çalışanlar ayrıldı. Ayrılanların çoğunluğu sermaye piyasası uzmanı diyebileceğimiz insanlar değildi, çoğu bireylere yönelik pazarlama faaliyeti yapan personeldi. Ama sonuçta sektör için gelir yaratıyordu ve bir kısmı gitti. Ama görünüyor ki bu olumsuz etki kapatıldı. Aracılık faaliyetleri geçen seneye göre aynı kalmış görünse de foreks kaybı telafi edildi. Bence 6 aylık veriler güzel bir sonuç oldu.

Emeklilik fonu düzenlemesinde niyet iyi yöntem yanlış

Yeni yılda devreye girecek olan bir emeklilik şirketinin fonlarının en fazla yüzde 40’ını bir portföy yönetim şirketine yönettirebileceğine yönelik yeni bir düzenleme söz konusu. Bu düzenlemenin özü itibariyle doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü grup şirketleri birbirleriyle çalıştıkları için serbest rekabete uygun bir ortam yoktu. Fakat SPK’nın bu konuda rekabeti artırıcı bir başka düzenlemesi vardı fakat bu yürürlüğe girmedi. Bu düzenleme ile emeklilik şirketinin fonunun getirisi ortalamanın altında kalıyorsa bu emeklilik şirketi o portföy yönetim şirketini değiştirmek zorunda kalacaktı. Bu doğru olan düzenlemeydi. Bu düzenleme başarılı olamayanı dışlayacak ve rekabeti getirecekti. İyi ve kötü portföy yöneticisi birbirinden ayrılacaktı.

► Bunun yerine, otomatik katılım uygulamasına geçilirken yüzde 40’lık düzenleme uygulamaya sokuldu. Bu düzenlemede de başarı kriteri yok. Performans odaklı bir rekabet sistemi değil. Niyet doğru ama yöntem yanlış oldu.

Öğle saati uygulaması kaldırılmalı

► Pay piyasası ve Vadeli işlemler Borsası’nda öğle saatinin olmaması gerekiyor. Mümkün olduğu kadar sürenin uzaması gerektiğini düşünüyorum. Öğle saati kavramı finans kesimi dışındaki sektörler için geçerli. Biz bir varlık yönetiyoruz ve bu dünyada bir çok faktörden etkileniyor. O faktörler öğle tatili yapmıyor. Fiyatı etkileyen bir faktör çıktığında bunun hemen yansıtılması gerekiyor. Mümkün olduğu kadar seans saatlerinin uzatılması gerekiyor. Artık teknolojide buna izin veriyor; öğle tatili olmasın ve kesintisiz uzasın. Ayrıca sabahları da erken başlamak gerekiyor. Sabahları Asya piyasaları kapanmadan işlemler başlaması, akşam da Avrupa ve ABD piyasaları açılmadan bizim piyasalar kapanmamalı.

► Erken ve uzun olacak. Biz Asya ile Avrupa arasında köprüyüz dediğimiz zaman bunun finansal açıdan karşılığı bu. Geçtiğimiz yıl saatlerden dolayı yaz saati uygulaması oldu ama bu dediğim kesintisiz uzun bir süre olması.. Akşam ve gece saatleri ayrıca değerlendirilmeli. Geceye yönelik çalışma daha sonra yapılabilir. Bunlar benim şahsi görüşümdür. Fakat bazı aracı kurumlar öğle saatinin kaldırılmasını istemiyorlar.

Teşvik değil fiyatların uygun olması lazım

► Halka arzlara yönelik vergi anlamında teşvikler yapıldı. Fakat hisse fiyatları şirketleri halka arza cezbedecek kadar iyi değilse; ne yapılırsa yapılsın halka arz olmuyor. Öncelikle o fiyat seviyesinin uygun olması lazım. Vergi ile ilgili düzenleme getirildi fakat halka arzlar yapılmadı çünkü piyasa kötüydü. Şimdi fiyatlar yukarı çıkmaya başladı ve şirketler gelmeye başladılar.

► Kamunun borçlanma ihtiyacının arttığı dönemde buraya ekstra bir teşvik talep etmek doğru değil. Bizim için önemli olan hisse senetleri fiyatlarının dünyaya göre düşük iskontolu olmasını sağlamak. Bunun için de tasarrufların uzun vadeli araçlara kaymasını sağlamak gerekiyor. Böyle bir eğilim vardı fakat son 1 yıldır faizler arttı.

ÖST’lerde “default” olması doğaldır

İlhami Koç’a özel sektör tahvillerinde son dönemde yaşanan gelişmeleri de sorduk. Koç, özel sektör tahvillerinde ‘default’ (ödenememe) olasılığının doğal olduğunu kaydederek “Aksi taktirde, her şirketin bunu ödeyeceğini varsayarsak bir müddet sonra kamunun faiz oranları ile özel sektörün faiz oranlarının birbirinin aynı olması gerekir. Riskli şirketlerin tahvillerinin bireysel değil kurumsal yatırımcılara satılması gerekiyor. Profesyonel yatırımcı, ‘şirkette çok risk var ama yüzde 20 getiri isterim; verebilirsen buna para yatırır portföyümün yüzde 1’ini koyabilirim” diyebilir. Bu bir hesap meselesi. Portföy yönetim uzmanlığı da bu demek oluyor” dedi. Buradaki sıkıntının, ‘şirketin iflas aşaması sürecinde tahvil alacaklısının hakkının yeterince güçlü olmaması’ olduğunu ifade eden Koç şöyle devam etti: “Teminat nedeniyle bankaların eli rahat. Şirketler maalesef tahvil değil banka ödemelerine ağırlık veriyorlar. Tahvil alacaklısının elini güçlendiren bir takım düzenlemeler yapılması doğru olur. Teminat getirilsin demiyorum ama default sonrası yatırımcıyı korumak için bazı haklar olabilir. Örneğin, şirketlerin yönetim kurullarına tahvil alacaklılarını temsilen bir üye atanabilir.

Bu arada iğneyi kendimize batıracak olursak; sektörümüz kredi analizi yapabilecek kapasiteye sahip değil. Kurumlarda kredi analisti yok, şirketlerin bilançosuna bakıp bu şirketten tahvil planına uygun ödeme yapılıp yapılamayacağının analizini yapacak personel bulunmuyor. Gerekiyorsa, yatırım yapmadan önce bir takım özel şartlar konulabilir. Borçlanma oranına kısıtlamalar getirilmesi gibi bir takım maddeler eklenebilir. Birlik olarak bizim SPK’ya ve Adalet Bakanlığı’na İcra ve İflas Kanunu’nda tahvillerin takip ve tahsilinin kolaylaştırılmasına yönelik bir önerimiz oldu. Bu konuda çalışıldığını biliyoruz.”

Dünyaca ünlü isimler Türkiye Sermaye Piyasaları Konferansı'nda

Ülkemizde sermaye piyasasını gelişmesine ve derinleşmesi amacıyla bu sene ikincisi düzenlenecek Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi, 14-15 Kasım 2017 tarihlerinde Wyndham Grand İstanbul Levent Oteli’nde yapılacak. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla yapılması planlanan kongre kapsamında 24 panel ve 21 farklı başlıkta sektöre yönelik eğitim programları da yer alacak. İki gün boyunca devam edecek olan kongre aynı zamanda uluslararası alanda ve Türkiye’den konularında en yetkin kişileri yatırımcı ve yatırımcı adaylarıyla buluşturacak. Bu kapsamda, kongrenin ana konuşmacıları arasında dünyaca ünlü yazar ve ekonomist Prof. James A. Robinson ve dijital bankacılık gurusu olarak anılan Chris Skinner da ana konuşmacılar olarak kongreye katılacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar