Gelişen piyasalarda parti bitiyor

ABD'nin İran’a yönelik ilk yaptırım paketi 6 Ağustos'ta devreye girecek ve bu tarihten sonra İran hükümeti, ABD Doları satın alamayacak, altın ve değerli madenlerle ticaret yapamayacak.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

EVRİM KÜÇÜK

Gelişmekte olan ülke varlıkları üzerindeki ocak ayı sonlarında başlayan baskı son birkaç işlem günü içinde hafiflemiş olabilir ancak uzmanlara göre piyasalarda risk algısının artması ve ABD 10 yıllık tahvil faizlerindeki artış gelişen ülkeler için tehlike çanlarının çalması anlamına geliyor. Analistler, gelişmekte olan ülkelerde bozulan görünümün ve hızlanan fon çıkışlarının gelecek yılın sonuna kadar devam edebileceği uyarısı yapıyor.

ABD'nin para politikasını sıkılaştırması, doların değerlenmesi ve yüksek petrol fiyatları yatırımcıyı gelişen ülkelerden soğuttu. Bu ülkelerin hisse senedi ve tahvil piyasalarından geçtiğimiz hafta 3.7 milyar dolarla Aralık 2016'dan bu yana en büyük çıkış yaşandı. Gelişen ülke borsalarında ocak sonundan bu yana düşüş yüzde 10'a yaklaşırken, dolar cinsinden tahvillerinin ortalama getirisinin Amerikan Hazine kağıtlarıyla farkı 70 baz puan yükseldi.

Son 3 haftadır gelişen ülkelerin paraları, borsaları ve tahvillerinde yaşanan satış dalgası 'gelişmekte olan ülke piyasalarında kriz mi geliyor?' sorularının sorulmasına neden oldu. Analistlere göre gelişen ülkelerde sistemik bir krizden bahsedilemez ancak bu piyasalarda çatlak oluştu ve 'parti sona eriyor'.

Borç piyasalarına giriş 70 milyar dolar azalacak

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) gelişen ülkelere fon akışına ilişkin tahminlerini aşağı doğru revize etti. 

Güçlenen dolar ve ABD'nin faiz artıracağına dair beklentilerin yatırımcı algısında değişime yol açtığını belirten IIF, bu yıl gelişen ülke tahvil piyasalarına yönelik yerleşik olmayan portföy akışının 255 milyar dolara ineceğini öngörüyor. 2017'de gelişen ülke tahvillerine 315 milyar dolarla rekor giriş sağlanmıştı. Kurum, gelişmekte olan piyasaların hisse senedi piyasalarına girişin de yaklaşık 95 milyar dolarla şubat ayında yapılan tahminlerine altında kalacağı tahmininde bulunuyor. Bunun 50 milyar dolarının Çin borsasına gitmesi beklentisi dile getiriliyor. Gelişen ve zengin ülkeler arasındaki büyüme farkının yüzde 2.5 ile istikrarlı bir seyir göstermesinin yardımıyla gelişen ülkelere doğrudan yabancı yatırımların ise geçen yılki 506 milyar dolardan 523 milyar dolara yükselmesini bekleyen IIF, dolar bazındaki artışa karşın doğrudan yabancı yatırımların GSYH'ye oranının yüzde 1.6 ile rekor seviyede gerileme göstereceğini kaydediyor.

Diğer yandan Capital Economics, gelişmekte olan ülkelerde bozulan görünümün ve hızlanan fon çıkışlarının gelecek yılın sonuna kadar devam edebileceği uyarısı yapıyor. Capital Economics'in analistlerine göre, gelecek yılın sonuna kadar MSCI gelişen ülke endeksi yerel para birimi cinsinden yüzde 10-15 gerileyecek. JP Morgan gelişen ülke tahvil endeksi de şu anki yüzde 6.6 seviyesinden yüzde 6.7 seviyesine yükselecek.

Arjantin ve Türkiye sistemik risk oluşturmuyor

Piyasalarda özellikle Arjantin ve Türkiye'deki sıkıntılar öne çıktı. Analistler bu iki ülkedeki sorunların gelişen ülkelerde 'sistemik bir krizin' başlangıcı olarak görülmemesi gerektiğini fakat sorunlarının derinleşeceği öngörüsünde bulunuyor. Capital Economics tarafından hazırlanan raporda Arjantin'in Uluslararası Para Fonu (IMF) ile anlaşma yapsın ya da yapmasın resesyona gireceği, ekonomisi aşırı ısınan Türkiye'de merkez bankasının gelecek haftalarda faiz artırmak zorunda kalacağı belirtildi. Genel olarak gelişmekte olan ülkelerde, dolar cinsinden borcun çok yüksek olmaması ve düşük enflasyon sayesinde risklerin çok yüksek olmadığı ifade edilen raporda şöyle denildi: "Ancak Gelişen Asya'nın büyük bir bölümünde ve Doğu Avrupa'da büyüme zirve yaptı. Afrika'da da bu yıl büyümenin tepe noktaya ulaşmasını bekliyoruz. Dahası, gayrimenkul sektöründeki zayıflama, mali ve parasal politikasındaki sıkıntılar nedeniyle Çin'de ekonomi önümüzdeki çeyrek dönemlerde yavaşlayacak. Bu, Asya'nın geri kalanında olumsuz etki yaratacaktır. Bu da gelişmekte olan ekonomilerde gelecek iki yılda büyümenin yavaşlayarak devam edeceği anlamına geliyor."

Dolarda 1.15 seviyesi konuşuluyor

ABD ekonomisine güvenin artmasından ve Avrupa ile ABD'nin faiz farkının artacağı beklentisinden destek bulan dolar art arda 4 haftadır yükseliyor. Son 1 ayda yüzde 4 değer kazanan dolar, euro karşısında 1.1935 ile yılın en yüksek seviyelerine yakın hareket ediyor. Dolar endeksi de geçtiğimiz haftayı 93 seviyesinin hemen altında kapattı. Analistlere göre Amerikan Doları'nda yükseliş sürecek. HSBC stratejistleri David Bloom ve Paul Mackel'in yazdığı raporda, ABD'de daha yüksek tahvil faizi farkları ve zayıf dolar arasındaki uyumsuzluğun, Fed'in "nokta grafiğe" paralel hareket edecek gibi görünmesiyle tersine dönmeye başladığı belirtildi. Banka stratejistleri, dördüncü çeyrek için Euro/Dolar tahminini 1.25'ten 1.15'e indirdi. SEB Kıdemli analisti Richard Falkenhall da ABD ve Avrupa'nın para politikalarındaki ayrışmanın etkisiyle euronun 1.15 dolara ineceğini öngördü.

Bu konularda ilginizi çekebilir