IMF: Türkiye 2017'de yüzde 2.9 büyür

Türkiye'ye yönelik 4. madde raporunu açıklayan IMF, "Para politikasının sadeleştirilmesi adımları olumlu, devam etmeli" değerlendirmesini yaparken, bankacılık sektörünün göründüğünden daha fazla kredi riski taşıdığını paylaştı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Mehmet KAYA

ANKARA – Uluslararası Para Fonu (IMF) 2017 Madde 4 Değerlendirme raporunu yayınladı. IMF, ekim ayı içinde Türkiye'de bu kapsamda bir heyet göndermişti.

Rapora ilişkin yapılan basın bildirisinde, 2017 için büyüme yüzde 2,9, 2018 için 3,3 olarak belirlendi. Ekim ayında Dünya Görünüm raporunda Türkiye için IMF 2017 büyüme tahmini yüzde 3,0 olarak açıklamıştı. IMF 2017 enflasyon tahminini 8,0 ve 2018 için 7,9 olarak yayınladı.

Basın bildirisinde, icra direktörlerinin Türkiye ekonomisinin şoklara karşı direncini gözlediği belirtildi. İcra direktörleri kurulunun ortak tespitlerine ilişkin temel mesajlar şöyle:

IMF artan zorluklar ve ekonominin yavaşlamasını önlemeye yönelik çabaları ve Türk ekonomisinin direncini memnuniyetle gözledi.

- Güvenlik, jeopolitik riskler, Türkiye dış finansmana bağlılığı aşağı yönlü risk

• İcra direktörleri kurulu Türkiye'yi düşük büyüme riski yaratan şu hususlara karşı uyardı: Türkiye yüksek enflasyon, dış dengesizlikler, jeopolitik karışıklığa bağlı güvenlik zorlukları (riskleri) ile ekonomik güvenlik açığı oluşturmaya devam eden dış finansmana bağlılık aşağı yönlü (büyümeyi düşürücü) risk oluşturmaktadır.

• Ekonominin yeniden dengelenmesi için, yerel tasarrufların artırılması, potansiyel büyümenin yükseltilmesine yönelik, açık, güvenilir kamu politikalarının (reformlar) öncelikle ele alınması gerektiğini vurguladılar.

- Orta vadade sıkı maliye politikasına geçilmeli

• Çoğu direktör kısa vadeli mali genişleme, mevcut mali alana (bütçe harcama imkanı) bakıldığında kabul edilebilir buldu ancak orta vadede mutlaka dış dengesizlikleri azaltmak ve enflasyonu düşürmek için sıkı maliye politikası (mali disiplin) gerekir.

• (Teorik olarak kamuya ilave risk getirmesi olası olan) Koşullu borçların artması –özellikle altyapı yatırımlarında kamu-özel ortaklığı modelinin yaygınlaşması nedeniyle- mali risk yönetimini güçlendirmek gerekir.

- Para politikası sıkılaştırılmalı

• Para politikasının sadeleştirilmesi adımları olumlu. Sadeleşmenin devam etmesi iletişimi ve para politikasının iletimini (etkisini) artıracaktır. TL değer kaybını gidermek ve yüksek enflasyonu kontrol etmek için para politikasının sıkılaştırılması gerekli. Fırsat bulunduğunda rezervler artırılmalı.

- Bankalar kredi riski taşıyor

• Bankaların sermayelerinin güçlü olması olumlu, varlık kalitesinin bozulmamasına azami dikkat gösterilmeli.

• Bankalar göründüğünden daha yüksek kredi riski ile karşı karşıya, bu nedenle daha ileri gözetim ve denetimle takip edilmeli.

• Makro riskleri azaltacak, döviz ve diğer sistemik riskleri ortadan kaldıracak politikalar ortaya konulmalı. Bu politikalar talep yönetimi amaçlı olmamalı.

• Finansal İstikrar Komitesinin bulguları ve tavsiyeleri memnuniyet verici. Finansal sektör denetim mekanizmalarının bağımsızlığı güçlendirilmeli.

• Bireysel emeklilik olumlu, yurt içi tasarrufların artırılmasına yönelik çaba devam etmeli. Yatırım ortamı ve işgücü piyasasına yönelik reformlar devam etmeli.

Bu konularda ilginizi çekebilir