KGF muhteşem bir inovasyon, bu yıl yüzde 5’in üzerinde büyürüz

2017’nin yüzde 5’in üzerinde bir büyüme ile kapanacağı tahmininde bulunan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, KGF’nin artık orta ve uzun vadeli büyümeyi destekleyecek kalıcı yatırımlara yönelmesini istiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ömer TÜRKDÖNMEZ

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi, her yıl düzenlediği geleneksel Anadolu illeri ziyaretleri kapsamında 21-23 Eylül tarihleri arasında Trabzon’u ziyaret etti. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ile Meclis Üyeleri, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) ile iş birliği fırsatlarını araştırdı, görüşlerini paylaştı. Gezi sırasında ekonomi basını temsilcileri ile sohbet toplantısında bir araya gelen İSO Başkanı Erdal Bahçıvan çeşitli sorular üzerine düşüncelerini paylaştı. İşte, Başkan Bahçıvan’ın satır başları ile öne çıkan görüşleri:

■ 2017 büyüme tahmini

Türkiye ekonomisi olarak 2016’nın fevkalade olumsuz geçmesinden sonra 2017’ye dair tüm beklentilerden daha olumlu bir 2017 geçiriyoruz. O kadar zorluklarla dolu bir 2016 idi ki bu insanlarda tabii 2017 beklentilerinin daha temkinli ve daha ölçülü yapılması ihtiyacı hissettirmişti. Ama şu anda genel gidişat, yılın ilk 9 ayı itibarıyla yüzde 5’i aşabilecek bir büyüme işareti veriyor. Yani üçüncü çeyrekte de büyük bir ihtimalle bazdan dolayı güçlü bir büyüme geleceği muhakkak. Bunların hepsiyle 2017 kapanışının 5’in üzerinde olması artık sürpriz gözükmüyor.

Yani beklentiler 5’in üstünde bir büyüme. Buradaki beklenti eksenine baktığımız zaman ağustos ve eylüldeki genel göstergeler üçüncü çeyreğin çok güçlü olacağını gösteriyor. Ama tabii, bunu 2018’e nasıl taşıyacak Türkiye? Yani bu en çok üzerinde durulması gereken nokta, yılın son döneminde, ya da nasıl kapatacağımızdan daha ziyade 2018’e nelerden ders alarak, nelerin rotasını düzelterek, nelerde balans ayarı yaparak girebilmenin hesapları kitaplarını yapmak gerekiyor.

2017’deki bu büyümeyi yaratan temel faktörler neler, neler sürdürülebilir, neleri sürdürme gücü olabilir, bunu yaparken nelerin tavizini verdik, hangi dengelerde birtakım sürdürme sıkıntıları var. 2018’i kendi haline bırakma lüksümüz yok. Yani 2017’nin başarısı aynen devam eder, dersek çok doğru olmaz. O bakımdan 2018’e şimdiden çok iyi hazırlanmak gerekiyor. Özel sektör ve kamu çalışmalarını güçlendirip 2018’i o şekilde karşılamalıyız.

■ Sanayi ve yatırım

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin “sanayicinin büyümesi sanayi neticesinde olmalı” açıklaması var. Tabii sanayi bu seneki büyümeye çok ciddi bir katkı veriyor. İhracata büyük bir katkı veriyor, ihracattaki sanayi mamullerinin ağırlığı da önemli bir katkı veriyor. Ama yatırımlar tarafına baktığımız zaman henüz bu olumlu katkının yatırımlara dönüştüğünü maalesef söyleyemiyoruz. Ama PMI endekslerinin bize gösterdiği son 5, 6, hatta 7 senenin en iyi büyümesini, en moralli sanayi gelişmesini gösteren rakamlar.

O nedenle sanayiden ve ihracattan gelen büyümenin katkısı hakikaten bu sene ciddi anlamda fevkalade güçlü. Ama tekrar söylüyorum, bunu yatırımlara dönüştürme noktasında, yatırımlara bu kapasitelerdeki yüklenmenin, kapasitelerdeki güçlü dönüşün yatırımlara dönüşmesi noktasında henüz daha çok güçlü bir iklim doğmuş değil. Kapasite kullanımı yüzde 79’lara geldi. 80 ve üzeri... Yani biraz daha kapasite arttığında o zaman yatırımların başlaması lazım. Yani normalde buraya dahi gelmeden başlaması gerekirdi.

Ama henüz orada güçlü bir yatırım hamlesinin, ki bir taraftan da çok, hakikaten ciddi bir teşvik gayreti var, teşvik paketi var ve 2017’nin 2018’e girerken irdelenmesi gereken en önemli konulardan biri olarak değerlendirilmesi gerekir düşüncesindeyiz.

■ Otomotiv moral veriyor

Kapasitelerin belirli sektörlerde belirli bir doygunluğa ulaştığını rakamlar da gösteriyor. Yani her sektör için belki bu çok net geçerli değil ama belli sektörlerde artık yakın çevremizde de görüyorum, üç mesai çalışan, kendisi 24 saat çalışan birçok tesis var. Başta otomotiv. Bunların artık her birinin belli bir yatırım hamlesine dönüşmesi mutlaka gerekiyor. İnşallah 2018’de bunların yatırıma dönüştüğünü görebiliriz. Büyümeye rağmen makine ve tesisat yatırımlarının düşüşü zaten temel gösterge. Normalde ekonomik olarak baktığınız zaman, ekonomik realitede artık bu büyüme sürecinin, kapasitelerdeki bu göstergelerin yatırıma dönüşmesinin zamanı geldi ama gecikmenin jeopolitik durumdan dış finansman ve yüksek faizlere kadar birçok sebebi var.

■ KGF ile nitelikli büyüme

Kredi Garanti Fonu 2017’nin muhteşem bir inovasyonu. Hakikaten hiç mütevazı bir kelimeyle sloganlaştırmayalım, “muhteşem” oraya çok net oturuyor. Ve son derece de şu ana kadar, tamam, ufak tefek belki birtakım yanlış kullanımlar olabilir, amacının dışına çıkmış olanlar olabilir ama bundan evvel de ben size söylemiştim, bir teminat kaldıracı görevi gördü. Bir kere reel sektörle finans kesimi arasındaki oluşan ve giderek de artması çok muhtemel bir stresi önleyen, ortadan kaldıran bir enstrüman oldu ve devletin burada almış olduğu risk de öyle bazı çevrelerde söylendiği gibi 100-200 milyar filan değil. 25 milyardan bile az...

Yani hepsi batsa bile toplam kütlenin yüzde 7’si olan bir rakamdan bahsediyoruz. Onun için yapılmış olan kaldıracın karşısında elde ettiğiniz kazanım çok çok büyük oldu. O nedenle Kredi Garanti Fonu hakikaten çok güçlü, belki de Türkiye’nin reel sektöre dönük finansal tarihindeki en önemli inovatif politikadır, uygulama şeklidir. Ama bundan sonra Kredi Garanti Fonu’na artık nitelik kazandıracak ve uzun vadeli bir ekonomik büyüme, nitelikli büyüme politikasına destek verecek bir dönüşüme, bir evrime Kredi Garanti Fonu’nu değiştirmek, dönüştürmek, ki çalışmalar da bu doğrultuda yapılıyor.

■ Para bolluğu bitiyor

Kredi Garanti Fonu sisteminin artık kaldırılmasının asla tartışılmayacağını ama çok farklı buluşlarla önümüzdeki yıllara dönük bizim arzu ettiğimiz marka boyutlu yatırım dediğimiz, rüya yatırımları dediğimiz yatırımlara dönüştürme noktasında önümüzdeki dönemde çok önemli rol oynayacağını düşünüyorum. İşte Amerika’da Fed’in aldığı kararları gördük. Kararlı bir şekilde Amerika diyor ki, ben bu bol parayı bir şekilde dünyadan çekeceğim. Herkes buna göre kendini hazırlasın.

■ Mutlu bankalara dikkat!

Bu sene Kredi Garanti Fonu başta olmak üzere almış oldukları birtakım desteklerle bir mutluluk döneminden geçiyor bankacılar ama bu mutlulukları nasıl çok kısa zamanda mutsuzluğa dönüşüp o mutsuzluğun da reel sektörde ne tür zorluklar yarattığını en azından biz sanayiciler olarak herkesten çok daha iyi biliyoruz.

Öyle bir yatırımların hedeflendiği, hepimizin yatırım beklediği yeni dönemde mutlak suretle bu yatırımları besleyecek finans kaynağı noktasında da çok daha güçlü ve destek verici birtakım farklı kaynaklara, farklı enstrümanlara, farklı teminat noktalarına Türkiye’nin, Türk sanayisinin, Türk reel sektörünün ihtiyacı olacak. Olmalı en azından. Yani o proaktif önlemler iyi bir netice verdi sonuçta. yüzde 5 büyüdük işte. Şimdi bunun gerçekten niteliksel bir dönüşüme kavuşması gerekiyor.

■ Almanya ile ilişkiler

Almanya da dış politikayı iç politikada kullanma noktasını öğrendi. Umuyorum ki inşallah seçimlerden sonra aklıselim orada da galip gelir. Şu anda ekonomik anlamda bariz bir etkisini görmüyoruz. Almanya’dan yapılan ithalatta veya Almanya’ya yapılan ihracatta bu konuda çok bariz bir olumsuz etki yok. Biraz turizm etkilenmiş vaziyette ama turizmin etkilenmesini yalnız bu seneye bağlamak doru değil. Son iki seneden beri bir Avrupalı turist noktasında başta İstanbul olmak üzere Türkiye’ye maalesef bir ilgisizlik var. Almanya’nin Türkiye’nin dinamizmini ve pazarını çok kolay kaybedecek noktasında bir katı tutuma gireceğini düşünmüyorum.

■ Eğitim sistemi

Türkiye’nin net yapması gereken bir konu var: Öğretmen kalitesini yükseltmek. Toplumun başka belki birçok bütçe kaynağından fedakârlık edip öğretmen maaşlarını toplumdaki en kıymetli, bu ülkenin evlatlarının, en kıymetli beyinlerinin öğretmen olabilmeye gitmesi gerekiyor. Yani devrimi böyle yapması gerekiyor. Finlandiya’da görüyoruz ki eğitim devrimi hakikaten en güçlü beyinlerin, en kıymetli ve en cazip mesleğin öğretmenliğe dönüştürülmesiyle başarılmış. Türkiye’de de artık bu işin zamanı geldi yani. Bugün finans sektöründe mi en yüksek maaş? Veya başka bir sektörde, IT tarafında mı? Onların her birinin üstündeki bir lige çıkması lazım öğretmen maaşlarının...

Okyay: Türkiye'yi diğer ülkelerden ayrıştıracak politikalar gerekli

Sohbete katılan İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay da görüşlerini şöyle paylaştı:

Kredi Garanti Fonu: Kredi Garanti Fonu vesaire, bunlar aslında tabii çok hareket getirdi. Yapılan birtakım destekler de o anlamda, teşvikler de etken oldu diye düşünüyorum ama tamam, onları çektiğin zaman ne oluyor o önemli. Dolayısıyla Türkiye’nin diğer ülkelerden pozitif ayrışması gerekiyor ama şu anda öyle bir şey yok gelişmekte olan ülkeler (emerging market’lar) arasında. Dolayısıyla bunu hedefleyip ona göre politikalar oluşturmak lazım. Verilecek desteklerin orta ve uzun vadeli büyümeyi hedeflemesi lazım ki kalıcı olsun.

Büyüme ve enflasyon: Türkiye son iki çeyrektir yüzde 5 büyüyor, yani bu demektir ki potansiyeli yüzde 7-7,5 aslında. Özel sektör yatırımları tam ne oldu, onu bilmiyoruz. Biliyorsunuz verilen rakam kamu-özel karışık. Dolayısıyla oradan özeli çekmek gerekiyor. Yüzde 11’ler civarındaki bir enflasyon Türkiye için kritik nokta. Büyüyelim ama enflasyon ne olursa olsun demeyi doğru bulmuyorum. Türkiye 2000 yılından itibaren süren kazanımını korumalı. Bir süre sonra evet, bu büyümeyle her şeyi çözebiliriz ama dönüp dönüp kuyruğumuzu tekrar yakalamak gibi bir şey ortaya çıkacak.

TEOG’un kaldırılması: Ben şimdi bir anne olarak konuşuyorum, şu anda bir belirsizlik ortamı doğdu. Bu sene sınava girecek olan çocukların ruh halini düşünmek lazım. Dolayısıyla burada bence bir kriz var, bunu doğru bir şekilde yönetmek lazım. Hani kimse mevcut sistemin doğruluğunu savunmuyor. Herkes; veli şikâyetçi, öğretmen şikâyetçi, devlet şikayetçi. Demek ki sistematik bir problem var. Bunu çözmek lazım ama şu anda biz buna hazırlıksız yakalandık ve çocuklarımız bundan etkileniyor. Dolayısıyla nasıl bir ortam, ne olacak, ne bitecek bilmiyorlar...

Sıcak para tehlikesi: Şu sıralar ne olursa olsun Türkiye’nin getirisi yüksek. Yani para piyasaları sonuçta netice itibarıyla nereden kazanıyorsa oraya geliyor ama bu daha çok sıcak para. Bizim ihtiyacımız olan dönüşüme kaynak getirmek. Bu da tabii ancak ülkenin geleceğine ve ülkenin politikalarıyla ve tutarlılığıyla politikalarının ve güveni ne kadar sağladığınızla alakalı bir şey. Dolayısıyla yüzde 5 büyüdüysek bunun tekrarını yapabilmek lazım.

İnsan kaynağı: Türkiye tasarım yapmak zorunda, teknoloji üretmek zorunda ve de açıkçası insan kaynağına yatırım yapmak zorunda. Türkiye’de iyi insana çok para ödüyorsunuz ama çok da vasat insan var. Dolayısıyla problemi bu Türkiye’nin. Genç nüfusumuz var, öğretmen sayımız yetersiz çok fazla sayıda öğretmen yetiştirmemiz gerekir ama kaliteli insan yetiştirmek için de tecrübeli eğitmene ihtiyaç var.