MB, kurda aşırı oynaklık riskine dikkat çekti
Risk iştahının iyileşmesinin, döviz kuru üzerinde potansiyel bir değerlenme baskısı oluşturabileceğine işaret eden TCMB, finansal istikrar açısından kurda aşırı oynaklığa kayıtsz kalınmamasının önem taşıdığını vurguladı.
İSTANBUL - Merkez Bankası Kasım 2012 tarihli Finansal İstikrar Raporu’nda küresel risk algılamalarındaki düzelmenin ve Türkiye ekonomisine yönelik risk iştahının göreli olarak iyileşmesinin, döviz kuru üzerinde potansiyel bir değerlenme baskısı oluşturabileceğini bildirdi.
Reel döviz kurunda yılbaşından itibaren gözlenen değerlenme eğiliminin finansal istikrar açısından yakından izlenmesi gerektiğine vurgu yapılan raporda şu değerlendirmelere yer verildi:
"Kriz sonrası dönemde gelişmiş ülkelerde iktisadi faaliyetteki toparlanmanın beklenen seviyelerde olmadığı ve büyümeye ilişkin tahminlerin genelde aşağı yönlü güncellendiği görülmektedir. ABD’de kamu maliyesine ilişkin sorunlar ve AB ekonomisinin görünümüne dair süregelen belirsizlikler küresel çapta durgunluk riskini artırmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde büyüme oranlarında yavaşlama görülmesine rağmen güçlü kamu mali yapıları ve büyüme potansiyelleri nedeniyle bu ülkelere yönelik sermaye akımları devam etmektedir.
Gelişmiş ekonomiler merkezli küresel belirsizlik ortamı, gelişmekte olan ülkelerin esnek bir politika anlayışı içinde olmalarını gerekli kılmaktadır.
Ülkemizde ilgili otoriteler, Finansal İstikrar Komitesi başta olmak üzere çeşitli platformlarda politika uygulamalarını eşgüdüm ve işbirliği içinde yürütmektedir.
Küresel risk algılamalarındaki düzelme ve Türkiye ekonomisine yönelik risk iştahının göreli olarak iyileşmesi, döviz kuru üzerinde potansiyel bir değerlenme baskısı oluşturabilecektir.
Reel döviz kurunda yılbaşından itibaren gözlenen değerlenme eğiliminin finansal istikrar açısından yakından izlenmesi gerekmektedir. Uygulanan dalgalı kur rejiminde döviz kurunun seviyesine dair herhangi bir taahhüt bulunmamakla beraber, aşırı oynaklığa karşı kayıtsız kalınmaması makroekonomik ve finansal istikrar açısından önemini korumaktadır.
Uygulanan esnek para politikası ve otoritelerce alınan tedbirlere bağlı olarak, talep kompozisyonundaki dengelenme ve cari dengedeki iyileşme sürmekte, kredilerin finansal istikrarla uyumlu olarak makul oranlarda büyüdüğü görülmektedir. Önümüzdeki dönemlerde sektörün yıllık kredi artış hızı ortalamasının yüzde 15’i aşmamasının fiyat istikrarını ve finansal istikrarı desteklemesi beklenmektedir.
Türk lirası zorunlu karşılıkların altın ve döviz cinsinden tesis edilebilmesi imkânlarına ilişkin üst sınırların yükseltilmesiyle, bankaların Türk lirası likidite ihtiyacı azalmıştır.
Son dönemde, sermaye hareketlerindeki aşırı oynaklığın olumsuz etkilerinin sınırlandırılması amacıyla Rezerv Opsiyonu Mekanizması (ROM) devreye sokulmuştur. Bu mekanizmanın büyük ölçüde dış finansman şoklarına karşı otomatik dengeleyici olarak çalışması öngörülmektedir.
Rezerv opsiyonu mekanizmasıyla bankacılık sektörünün dış finansman şoklarına karşı dayanıklılığı artırılmış ve ihracat reeskont kredilerindeki artış döviz rezervlerini güçlendirmiştir.
Bankacılık sektörüne ilişkin göstergeler, sektörün genel olarak sağlıklı yapısını koruduğuna işaret etmektedir.
2012 yılı Temmuz ayında Basel II uygulamasına başlanmış olup, bankaların sermaye yeterlik oranları yüksek seyrini sürdürmekte, bankacılık sektörü güçlü kârlılık performansını korumaktadır.
Bankacılık sektörünün kredi ve piyasa hareketlerinden kaynaklanabilecek şoklara dayanıklılığını test eden senaryo analizleri, sektörün özkaynaklarının uygulanan şokları karşılayabilecek durumda olduğunu göstermektedir.
Firmaların borçluluğunun artış hızının düştüğü, yurt dışı kaynaklı borçlarının payının ise yatay bir seyir izlediği görülmektedir.
Firmaların yabancı para net açık pozisyonunun devam ettiği ve taşıdığı kur riskinin firmalar için önemini koruduğu görülmektedir.
Hanehalkının tüketim harcamalarındaki ve yükümlülüklerindeki artış, alınan tedbirlerin etkisiyle yavaşlamıştır.
Finansal istikrarı daha da güçlendirmek amacıyla, tasarruf artırıcı tedbirlerin uygulamaya başlanması önem taşımaktadır."