MB'nin politikaları riskleri aşağıya çekti
JCR Eurasia Rating Başkanı Orhan Ökmen, Merkez Bankası'nın kararları sonrası Türkiye'nin risk göstergelerinin düştüğünü söyledi
İSTANBUL - TCMB'nin faiz artırım kararından sonra Türkiye'ye ilişkin risk göstergelerinin düşmeye ya da yatay seyirlerini korumaya başladığını belirten JCR Eurasia Rating Başkanı Orhan Ökmen; özel sektörün döviz yükümlülüğünün ise, Türkiye ekonomisi için temel kırılganlık kaynaklarından biri olduğunu söyledi.
Ökmen buna karşın, reel sektörün döviz yükümlülüğünün kısa vadeli kısmının düşüklüğü nedeniyle borç çevirememe riskinin 2014'te düşük kalacağını; ancak portföy yatırımlarında beklenebilecek dalgalanmaların Türkiye ekonomisi için önemli risk olmaya devam ettiğini söyledi.
Ökmen yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin dövizli varlık biriktirme hızının dövizli yükümlülük oluşum hızından daha yüksek olma eğiliminin 2014'te de devam edeceğini; oluşan döviz yükümlülüğünün ise özel sektör ve bankalara ait olduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Reel sektör firmalarında biriken yüksek borç dolarizasyonu, Türkiye ekonomisinin küresel finansal şoklara, sermaye akımlarındaki zayıflama veya çıkışlara ve bunların sonucunda ortaya çıkan yüksek reel kur artışlarına karşı en önemli temel kırılganlık kaynaklarından birisidir.
"Reel sektörün yüksek açık pozisyonu TL'nin değer kaybına bağlı olarak, şirketlerin bilanço karlılıklarına çok önemli negatif yansımaları olmakla birlikte, kısa vadeli kısmın düşüklüğü nedeniyle nakit zafiyeti yaratma, ödeyememe ve borç çevirememe riskleri 2014 yılında Türkiye
açısından düşük kalacaktır."
Bankacılık kesiminin kur riskine karşı oldukça korunaklı durumda olduğunu belirten Ökmen, "TL'nin değer kaybı, iç politik risk ve küresel risk algılarına dayalı olarak YP kredilerin bankacılık bilançosu içerisindeki yerinin giderek düşeceğini beklemekteyiz. Bu durum Türk bankacılık sektörünün de bilanço dışı işlemlerle hedge yapma ihtiyacını artıracaktır" ifadelerini kulandı.
Portföy yatırımlarındaki dalgalanma risk olmayı sürdürüyor
Ökmen, portföy yatırımlarında beklenebilecek dalgalanmaların ise Türkiye ekonomisi için önemli bir risk olmaya devam ettiğini söyledi.
Ökmen, "Portföy yatırımlarının dış yükümlülükler içerisindeki payının yüksek olması dış yükümlülüklerdeki kırılganlığı ve ödeme belirsizliğini artırmaktadır" dedi.
Ökmen, uluslararası düzeyde enerji fiyatlarının oynaklığının yüksek olmayacağı beklentisi doğrultusunda, enerji ithalatının ödemeler dengesinde ilave yük yaratma olasılığını düşük gördüklerini söyledi.
Yerel seçimlerden sonra siyasi tansiyonun yavaş yavaş düşmesini beklediklerini ifade eden Ökmen, gelişmiş ülkelerde talebin yukarı yönlü bir seyir izlemesiyle Türkiye'de ihracatın canlanmasının beklendiğini; bunun da iç talebin büyüme üzerindeki baskısının olumsuz etkilerini sınırlandırma ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi.
MB politikası genel sistematik riskleri aşağı çekti
TCMB'nin faiz artırımı kararı sonrasında Türkiye'ye ilişkin risk göstergelerinin düşmeye başladığını ifade eden Ökmen, "Merkez Bankası'nın parasal sıkılaştırması, bankaların performansı ve KOBİ'lerin finansman imkânlarını zorlaştırması açısından negatif unsur oluşturmakla beraber, genel sistemik riskleri aşağı çekmeyi başarmıştır. Nitekim TCMB'nin faiz artırım kararından sonra Türkiye'ye ilişkin risklilik göstergeleri düşmeye ya da yatay seyirlerini korumaya
başlamışlardır" dedi.
Ökmen, TCMB'nin uygulamaya koyduğu yeni politika duruşunun, ihtiyaç halinde fonlama faiz oranlarının artırılma olasılığını da yadsımamasını beklediklerini söyledi.
Ökmen, "Politik risk, dış finansman ihtiyacının sürdürülebilmesi ve ivme kaybeden büyüme dinamikleri açısından Türkiye önemli bir kavşak noktasına gelmiştir. Bu yol ayırımında Türkiye'nin hangi yöne gideceğine göre rating aksiyonu şekillenecektir" ifadelerini kullandı.