Merkez kurda 1.75’in sepette 2.0’ın altında harekete geçer

Piyasada herkes 18 yıl sonra gelen not artışının yaratacağı etkileri hesap etmeye çalışıyor. Görünen o ki, sermaye akımlarının hızlanması için bir rating şirketinden daha not artırımı şart. Yabancı yatırımın hızlanması halinde ise Merkez’in silahları hazı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ece CEYHUN

İSTANBUL - Ekonomistlere göre Merkez Bankası not artırımının ardından gelecek olası bir sermaye akımı karşısında TL’nin aşırı değerlenmesine izin vermeyecek. Ekonomistler ağırlıklı olarak Merkez’in sepetin 2.0 TL’nin altına çok gerilemesine izin vermeyeceğini, en fazla sepette 1.95’e kadar gevşemenin görülebileceğini düşünüyor. Kurda ise pariteye göre değişmekle beraber kurun 1.75’in altını görmeyeceğini ihtimali dillendiriliyor.

Ekonomistler, bir ihtimal kur, 1.73’ü görse bile oradan Merkez’in daha aktif silahlarla piyasanın karşısına geçeğini düşünüyor ve ekliyor: “Kurda 1.70, sepette 1.90’ın altını hayal edemiyoruz.”

Fitch beklenen hamlesini önceki gün yaptı ve Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilir kategorisine çıkardı. Şimdi gözler diğer 2 rating kuruluşuna çevrilmiş durumda. Tabii Türkiye’nin de Fitch’ten aldığı bu not seviyesini de koruması şart. Piyasa 2013 yılının ilk çeyreğinde Moody’s’ten bir not artırımı bekliyor. İkinci bir şirketten not artırımı gelmesi önemli. Çünkü özellikle tüzüğünde en az 2 rating şirketinden yatırım yapılabilir notu almış ülke varlıklarına yatırım yapma kuralını bekleyen bir çok fon bulunuyor.

18 yıl sonra gelen bu not artışının ardından piyasanın en hararetli tartışma konusu ne kadar doğrudan yatırım gelebileceği ve ne kadar portföy yatırımı çekilebileceği dolayısıyla Merkez Bankası’nın da bu akımlar karşısında ne yapacağıydı. Bazı ekonomistler çekirdek ülkelere bakılarak yapılan yatırım yapılabilir kategorisine çıkınca ne kadarlık bir sermaye akımının olacağı yönündeki çalışmaların gerçeği tam olarak yansıtmadığını düşünüyor.

Onlara göre örnek ülkelerin o dönemde aldıkları ‘yatırım yapılabilir’ notunda cari açık gibi bazı göstergeler daha iyiydi. Dolayısıyla not artırımı geldikten sonra cari açığın genişlemesine bakılarak bir analiz yapılması gerekiyor. Piyasada herkes bir sermaye akımı olacağını düşünüyor ama “Bu ilk etapta çok yoğun ve hızlı bir sermaye akımı şeklinde de olmayacak” diyor.

Olası bir sermaye akımı hızlanmasında ise herkesin ortak fikri Merkez Bankası’nın TL’de ‘aşırı’ bir değerlenmeye izin vermeyeceği yönünde. Analistlere göre enflasyon, büyüme, cari açık ve ihracatçı döngüsünde Merkez Bankası’nın dengeleri tutturabilmek için çok ince ayarlar üzerinden çalışacağı yönünde.

MB, bugün ekonomistlerle bir araya gelecek

[PAGE]

MB, bugün ekonomistlerle bir araya gelecek

Merkez Bankası bugün bir taraftan da  ekonomistlerle biraraya gelecek. Ankara’da yapılacak toplantıya piyasanın önde gelen isimleri katılacak ve toplantıda ağırlıklı olarak Merkez Bankası’nın olasılıklar üzerinden nasıl bir politika tepkisi geliştirebileceğinin ipuçları aranacak. DÜNYA’ya konuşan ekonomistler ağırlıklı olarak hızlanacak yabancı girişlerine karşı Merkez Bankası’nın temkinli duruşunu koruyacağı beklentisinde olduklarını ve yapılacak ilk PPK’da koridorun üst bandında 50 baz puanlık bir indirime kesin gözüyle baktıklarını aktardı.

TSKB Başekonomisti Gündüz Fındıkçıoğlu da Fitch tarafından yapılan not artırımına2013 yılında diğer iki kurumdan birisinin de katılmasının beklendiğini kaydederek “Bu durumun iki sonucu olabilir: (1) Yabancı girişi zaten not artışı öncesinde hızlanmıştı ve bu en çok tahvil faizlerinde, ayrıca borsada görüldü. En az etki kurda oldu. Dolayısıyla not artışı sonrası para girişi ve kur üzerindeki etkisi önemli. (2) Ancak TL’nin aşırı değer kazanması pek çok açıdan istenmeyecektir. Aşırı değerlenmenin cari açık üzerindeki etkisi olumsuz olduğu için 2010 yılına geri dönmek arzulanmayacaktır.

Bunun da ötesinde bir diğer rating kuruluşundan not artışı beklenen bir dönemde cari açığın ve bütçenin kontrol altında tutulmak istenmesi doğaldır. Girişler çok hızlanırsa TCMB koridorun alt sınırını indirecek ve TL’deki aşırı değerlenmenin önüne geçmeye çalışacaktır. Sepet olarak bakarsak 2’nin biraz altının tolere edilebileceğini, fakat USD/TL’nin 1.73, EURO/USD’nin 1.26 olduğu bir senaryoda olacağı gibi sepetin 1.95 seviyesine gelmesinin tolere edilmeyeceğini
düşünüyoruz. 1.98 gibi bir seviye tolere edilebilir” dedi.

Türkiye'ye birden fonlar gelmeyecek

[PAGE]

Türkiye'ye birden fonlar gelmeyecek

TBank Başekonomisti Veyis Fertekliğil ise “Türkiye’ye birden fonlar gelecek diye bir şey yok” uyarısında bulunarak “Sepet bazında 2.0’li seviyelere dolar/TL’de ise 1.75’e çekilme olabilir.
Ama bunun altını şu anda çok tercih etmeyeceğini düşünüyorum. Kurda bir parça gerileme enflasyon açısından iyi olur. Ama koridoru daarlta, ROK, gerekirse de koridorun alt bandıyla oynama ihtimali var” dedi. Öteyandan ABank Ekonomisti Serdar Şenol da ilk olarak bandın üst tarafını Merkez Bankası’nnı 50 baz puan indirmesini beklediğini vurgulayarak “Kur 1.75’e gelirse Merkez’den sınırlı müdahaleler görmeye başlarız. Sepette 2’ye gelindiğinde ise dha belirgin adımlar gelir” yorumunda bulundu.

Erste Yatırım Başekonomisti Nilüfer Sezgin de Moody’s’den 2013’ün ilk yarısında bir artırım beklediğiniifade etti. Sezgin, hızlı bir girişin TL’de yaratacağı baskıya Merkez Bankası elinden geleni yapsa da ancak hızını kesebileceği uyarısında da bulundu ve ekledi: “Merkez Bankası’nın reel olarak TL’nin aşırı değer kazanmasına izin vermek isteyeceğini sanmıyorum. Rekabet avantıjını korumak isteyecektir” dedi.

Eurobond ihraçları daha da hızlanacak

EFG İSTANBUL Equities Başekonomisti Haluk Bürümcekçi, Merkez Bankası’nın bugünden yarına hemen bir aksiyon almasını gerektirecek bir durum olmadığını kaydederek TL üzerinde çok baskı olursa sepetin 2.0’nin çok altına inmesine izin vermeyeceği değerlendirmesinde bulunarak “Yüklü sermaye girişi yaşandığı gibi bir senaryo altında enflasyon ve büyüme dinamikleri de gözetilerek belli bir sırayla silahlarını çıkartır. Sözlü müdahale ile başlayabilirken, fonlama maliyetini bir miktar daha düşürmek ve ROK artışına gitmek gibi yolları da izleyebilir ancak döviz alım müdahaleleri ve borçlanma faizini indirmek gibi kararlara sıra en son çare olarak gelecektir. Ayrıca, 6-9 aylık dönemde Fitch tek ‘yatırım yapılabilir’ not veren kuruluş olarak kalırsa portföy girişleri de bu dönemde de güç kaybedecektir. Zaten genel olarak “yatırım yapılabilir” kategoriye çıkış artırımı öncesinde o ülkeye giden sermaye akımları artıyor. Beklenti gerçekleşince de azalarak bir süre daha devam ediyor. Doğrudan yatırımlar ise tam tersi bir grafik çiziyor. Aslında gözden kaçan bir nokta
var. Bir süreden beri bazı bankalar ve şirketlerin notu zaten yatırım yapılabilir düzeyinde ve yoğun bir şekilde eurobond gibi enstrümanları kullanmaya başladılar. Şimdi bu artırımın ardından bir çok kurum ve kuruluşun da notu bu seviyeye çıkacak. Dolayısıyla şirketler bono-tahvil ve eurobond ihraçlarıyla daha düşük faiz, daha uzun vade ve daha çok kaynak bulacak” eğerlendirmesinde bulundu. Bürümcekçi, “Finansman iyiyse cari açık artar” diyerek de bu riski yönetmenin önümüzdeki dönemin en önemli konularından biri olacağını belirtti.

NOT YÜKSELDİ, SICAK PARA KAYGISI BAŞLADI

[PAGE]

 

NOT YÜKSELDİ, SICAK PARA KAYGISI BAŞLADI


Fitch’in, Türkiye’nin kredi notunu yükseltmesi, yeni bir sıcak para dalgası ihtimalini gündeme getirdi. Merkez Bankası, küresel likidite fazlasının, gelişmekte olan ülkelere sıcak para akımlarını hızlandıracağı, bunun ise finansal istikrara yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğu görüşünde.


Naki BAKIR


ANKARA - Euro bölgesi başta Avrupa ve dünya ekonomisinde devam eden kriz koşullarını aşmak için alınan önlemlerin yol açtığı parasal genişleme, gelişmekte olan ülkelere yönelik yeni bir sıcak para dalgası olasılığını gündeme getirirken, Türkiye, Fitch’in not artırımı ile birlikte söz konusu fonların hedefi olarak bir adım öne çıktı.

Sıcak para 135 milyar dolar

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in kredi notunu “yatırım yapılabilir” düzeye yükseltmesi, Türkiye’ye yönelik yeni bir sıcak para saldırısını gündeme getirdi. Bu yıl sıcak para girişleri geçen yıla göre  erilemesine rağmen, söz konusu fonların mevcut fonları çok hızlı bir büyüme kaydetti. Türkiye’de parayla para kazanan spekülatif kısa vadeli yabancı sermayenin (sıcak para) hisse senedi, tahvil, bono, eurobond, mevduat gibi araçlara park etmiş yatırımlarının hacmi özellikle son aylarda kaydettiği hızlı büyüme sonucu 135 milyar dolara ulaştı.

Büyüme ivme kazanacak

Not artırımının ardından yeni girişlerin hızlanmasıyla söz konusu portföydeki büyümenin de ivme kazanacağı bekleniyor. Merkez Bankası ise likitide fazlasının yol açacağı yeni sıcak para dalgasının, hedef ülkelerin finansal istikrarına yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğu görüşünde...

 

Sekiz ayda 17.6 milyar dolar girdi

[PAGE]

Sekiz ayda 17.6 milyar dolar girdi

Merkez Bankası’nın en son ocak-ağustos dönemi itibariyle açıkladığı ödemeler dengesi verilerine göre bu dönemde hisse senetleri ve DİBS’e yatırım için gelen sıcak para miktarı 17 milyar 602 milyon dolarla geçen yılın eş dönemindekinin yüzde 15.2 üzerinde gerçekleşti. Geçen yıl ilk sekiz ayda 1.2 milyar dolarlık net satış yaşanan hisse senetlerinde bu yıl 2.4 milyar dolarlık net alım olurken, DİBS’e yatırım için gelen yeni fiili sıcak para miktarı ise yüzde 7.8 azalarak 15.2 milyar dolardan 13.9 milyar dolara geriledi. Ancak özellikle kurların yatay seyrettiği son dört ayda Borsa’daki hızlı yükseliş portföyde hızlı bir büyümeye yol açtı.

Fonların karlılığı artıyor

Yılbaşından bu yana yabancı portföyünde yaşanan hızlı büyümede, bu dönemde yaşanan net fiili sıcak para girişinden çok, mevcut portföyün dolar cinsinden değerlenmesi etkili oldu. Başka deyişle yeni sıcak para girişleri yavaş artsa da, Türkiye’deki mevcut fonların karlılığı arttığı için büyümesi ivme kazandı. DÜNYA’nın Kalkınma Bakanlığı, Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) ve Merkez Bankası verilerinden yaptığı hesaplamaya göre, 12 Ekim itibariyle yabancıların Türkiye’deki portföy yatırımlarının hacmi; 66.6 milyar dolarlık hisse senedi, 50.7 milyar dolar devlet iç borçlanma senedi (DİBS), 441 milyon dolarlık Eurobond ve 17.1 milyar dolarlık da mevduat olmak üzere toplam 134.8 milyar dolara ulaştı. Yabancı portföyü yılbaşından 12 Ekim’e kadar olan dönemde yüzde 41.9 oranında 39.8 milyar dolar büyüdü.

Büyüme mayıstan sonra hızlandı

Anılan dönemdeki büyümenin 21 milyar doları yabancıların İMKB’deki hisse senedi portföyünden, yaklaşık 15 milyar doları DİBS portföyünden, 3.8 milyar doları da Türkiye’deki mevduatlarından  aynaklandı. Yabancı portföyündeki büyüme özellikle mayıstan bu yana hızlandı. Mayıs sonundan bu yana toplam portföy, yüzde 24.3 oranında 26.4 milyar dolar büyüdü.

Cari açık üreten eski yapıya dönüş mü?

2011’de 77 milyar dolarla GSYH’nin yüzde 10’una ulaşan cari açık, sıcak para girişlerinin yavaşlaması ve reel gelirleri yerinde sayan, borçlanmada da sınıra dayanan yurttaşların tüketimde frene basmasıyla bu yıl hızla küçülmeye başlamıştı. Ancak bu süreçte Türkiye ekonomisi büyüme ivmesini de yitirmiş, kaygı verici bir yavaşlama sürecine girmişti. Not artırımın ardından beklendiği gibi yeni bir sıcak para dalgası yaşanırsa, TL değerlenecek, ithalat ucuzlayarak patlayacak ve cari açık üreten eski yapıya yeniden dönülecek. Bu yapıda ekonomide yeniden bir canlanma ve büyüme süreci başlayacak, ancak Türkiye yeniden cari açık sorunuyla uğraşmak zorunda kalacak.

Merkez Bankası kaygılı

[PAGE]

Merkez Bankası kaygılı

Merkez Bankası’nın yılın son Enflasyon Raporu’nda yer alan gelişmekte olan ülkelere yönelen kısa vadeli sermaye akımlarına ilişkin değerlendirmede, yeni sıcak para dalgası finansal istikrara tehdit olarak ifade edildi. Buna göre gelişmiş ülke merkez bankalarının küresel finansal kriz süreci ve sonrasında uygulamaya koydukları parasal genişleme politikaları, küresel ölçekte likidite fazlası oluşturdu. Bunun sonucunda ise gelişmekte olan ülkelere yönelen “sıcak para” diye adlandırılan kısa vadeli sermaye akımları canlandı ve oynak hale geldi. Raporda, “Bu durum ise söz konusu ülkelerde finansal istikrar açısından önemli bir tehdit oluşturmaktadır” denildi.

Fed ve ECB’nin eylülde açıkladığı son genişletici önlemlerin de gelişmekte olan ülkelere “yeni bir sermaye dalgası” oluşturma riskini beraberinde getirdiğini belirten banka, fon akımlarının önümüzdeki dönemde, borçlanma senedi ağırlıklı olmak üzere devam edeceğini öngörmüştü. Fitch’in not artırımı ile birlikte ise Türkiye, sıcak para akımında hedef konumundaki Brezilya, Meksika, Kolombiya, Peru, Şili, Venezuela, Çin, Endonezya, Malezya, Filipinler, Tayland, Güney Kore, Hindistan, Tayvan, Rusya, Polonya, Macaristan, Kazakistan, Güney Afrika, İsrail, Lübnan ve Mısır’dan oluşan gelişmiş ülkeler içinde bir adım öne çıkmış oldu.

 

notartisi-3.jpg