Özince: Kredi notu düştükten sonra taze sermaye bulmak kolay değil

Bankacılıkta da sağlıklı büyüme hikayesine ihtiyaç olduğunu söyleyen İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Özince, bankaların taze sermaye bulmakta zorlandığını belirterek, "Türkiye'nin kredi notu düştükten sonra kolay değil, bankaların daha seçici olması gerek" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, Bloomberg HT televizyon kanalında ekonomi ve bankacılık gündemine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Özince, bankaların Türkiye'nin kredi notu düştükten sonra taze sermaye bulmakta zorlandığını bildirdi. 

Özince, "2016 yılında bankacılık sektörü kapasitesini sonuna kadar kullanarak 2 haneli yani yüzde 15'in üzerinde 15-20 bandında bir büyüme kaydetti. Büyümenin kalitesine de bakarsak kötü olmadığını görüyoruz. Fakat ileride, banka sermayesi ve sermayadarı olarak büyüme yönünde bazı ihtiyaçlar ortaya çıkabilir" ifadelerini kullandı.

"2017'nin ilk aylarında kur artışı yaşadık, ve bu kur artışının döviz kredilerini yükseltmesi mevzubahis oldu, bunun da banka özkaynakları üzerinde olumsuz etkileri de görüldü" diyen Özince şöyle konuştu: "Fakat şuna da katılıyorum, Merkez Bankası ve BDDK'nın da aldığı önlemlerle, piyasayı ve kredi arzını rahatlatıcı bazı düzenlemelerle de kredi arzı güçlü gelişiyor. Bankaların da seçici olması gerekiyor çünkü taze sermaye bulmakta özellikle ülkemizin kredi notu da düşürüldükten sonra çok kolay değil. Bankacılıkta da sağlıklı büyüme hikayesine ihtiyaç var, bunun da ben konvansiyonel kaynaklarla olamayacağını düşünüyorum"

KGF ve KOSGEB kredilerinden dolayı bankaların likidite sıkıntısına girdikleri yönündeki görüşleri değerlendiren Ersin Özince, "Kredi Garanti Fonu ve KOSGEB'in kefaleti bir akım yarattı, çok ciddi bir dinamik yarattı. Likidite konusu anlık bir konudur hemen hallolur, yani ben bu konuyu çok olumlu bir gelişme olarak görüyorum, tebrik ediyorum ve hem KGF'nin hem de KOSGEB'in daha da gelişmesini ümit ediyorum" diye konuştu.

'Her iki tarafta da faizlerde yükselme var'

Özince, "Faiz konusunda biz daha çok kaynak açısından bir sıkıntı içindeyiz. Tasarruf oranlarımızın düşük olması, bankacılık sektörünü kaynak açısından daha çok TL'de vadeli mevduata tabi kılıyor, ya da yurtdışından borçlanıyorsunuz. Her iki tarafta da faizlerde yükselme var, yurtdışı kaynaklarda Türkiye'nin kredi notunun düşmesi en önemli etkenlerden birisi oldu, ama yurtiçi kaynakta vadeli mevduatta kısıtlı. Özellikle şirket tahvillerinin, banka tahvillerinin, varlığa dayalı menkul kıymetlerin çok daha gelişime ihtiyacı var. Burda da altında birçok adım atıldı, altına olan tasarruflarında eskiye göre çok daha effektif değerlendirildiğini düşünüyorum" değerlendirmesini yaptı.

'MB'nin politika değişikliği doğru'

Merkez Bankası'nın faiz politikasını değerlendiren Özince, "Bugün yaşadığımız faiz olgusu beni kaygılandırmıyor, daha çok döviz faiz üzerinde durmak isterim. Bugün TL'deki reel faize nazaran yurtdışına bir fark olarak verdiğimiz faiz bana göre daha önemli ve yüksek geliyor. Bankaların kısa vadeli piyasa faizini arbitre ederek yani kısa vadeli kaynak kullanarak uzun vadeli kredi vermelerini ben bir bankacı olarak hiç doğru bulmuyorum. Ve bu yüzden Merkez Bankasının bu politika değişlikliğinin yerinde olduğunu düşünüyorum. Merkez Bankası, benden kısa vadeli borç istiyorsanız, bir zahmet bunun faizini daha yüksek vereceksiniz, yani siz likiditenin müptelası haline geldiyseniz, o zaman faizini vereceksiniz dedi ki bu da çok doğru" ifadelerini kullandı.

Özince, kısa vadede faiz oranlarında yükselme olabileceğini ancak bunun da spekülatif bir amaçla kullanılabilecek bir yükselme oalcağını düşünmediğini söyledi.

'2017'ye daha ümitli başladık'

İş Bankası için 2017 beklentilerini paylaşan Özince şunları söyledi: "Biz hayata dönem bilançosu olarak bakmıyoruz. 2016 yılı bütün olumsuzluklara rağmen İş Bankası açısından olumlu geçebildiyse, bu da ülkemizin bir reziztans göstererek istikrarı korumasıyla olmuştur. Dolayısıyla 2017'ye çok daha ümitli olarak başladık. 2017'nin başında çok ciddi bir hareket oldu. Yaşadığımız referandum öncesinde dahi önde gelen bankalarımızın sermaye benzeri kredi tahvillerini arz edebildiklerini gördük mart ayı içinde. Bu halen bizim uluslararası anlamda itibarımızı ve ticari partner kimliğimizi koruduğumuzu gösteriyor."