Piyasalardaki fırtına uzun sürecek

"​Türkiye piyasaları dışarıda ve içerİde eş anlı olarak patlayan mükemmel bir fırtınanın etkisi altında savruluyor..."

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Serhat GÜRLEYEN

Türkiye piyasaları dışarıda ve içerde eş anlı olarak patlayan mükemmel bir fırtınanın etkisi altında savruluyor. Tahvil, borsa ve döviz piyasasında değerlemeler Türkiye piyasalarının aşırı satım bölgesine girdiğini gösteriyor. Ancak yaptığımız analiz fırsat penceresinin arzu ettiğimizden daha uzun süre açık kalacağını gösteriyor.

Bir yanda Çin ve ABD ekonomilerinden gelen yavaşlama sinyallerinin vurduğu küresel risk iştahı, diğer yanda jeopolitik risklerin ve iç savaş tehlikesinin arttığı bir ortamda içine girilen seçim sarmalı Türkiye ekonomisi ve piyasaları uzun süre baskı altında tutacak gibi gözüküyor. 

Beklentilerden zayıf gelen ABD ve Çin ekonomisi verileri Fed’in Eylül ayında faiz artırma ihtimalini %40’ın altına çekerek doları zayıflatmaya başladı. Ancak gelişmekte olan ülke piyasalarındaki yangın tüm hızıyla yayılıyor.

Çin borsasındaki sert gerilemeyle başlayan satış dalgası yuanın devalüe edilmesi ile fırtınaya dönüştü. Hisse senedinden, krediye,  emtiadan döviz kuruna kadar tüm piyasalara yayılan şiddetli bir satış dalgası ile karşı karşıyayız.

Gelişmekte olan ülkelerden geçmiş 13 ayda yaşanan çıkış 1 trilyon doları aşarak küresel krizdeki seviyelere yaklaştı. Piyasalardaki likidite sıkışıklığı küresel yatırımcının arzu ettiği hızla çıkmasını engellemese fırtına daha da büyüyecekti.

Çıkış yapmakta zorlanan yatırımcıların risklerini minimize etmek için döviz piyasasına yönelmesi gelişmekte olan ülkelerin paralarındaki değer kaybı ve volatilitenin neredeyse küresel kriz dönemini aşmasına neden oluyor.

Gelişmekte olan ülkelerde durum gerçekten bu kadar kötü mü? Üç sene öncesine kadar güçlü performansları nedeniyle methiyeler yazılan gelişmekte olan ülke ekonomileri ne oldu da bu kadar kötü oldu? 

Gelişmekte olan piyasalardaki satışı şiddetlendiren iki temel neden var: Çin’in yavaşlaması ve yatırımlarda firene basması, emtia piyasalarında 2009 yılından beri devam eden boğa piyasasını tersine döndürdü. Emtia ihracatçısı ülkelerin ağırlıkta olduğu gelişmekte olan ülkeler bu nedenle durgunluk ile boğuşuyorlar.

Son beş yılda gelişmekte olan ülkelerin dolar borcu iki kattan fazla artarak 4,5 trilyon dolara ulaştı. Fed’in faiz artırmaya başlaması ve doların küresel olarak yükselmesi bu borcun geri ödenmesini / çevrilmesini zorlaştırıyor ve küresel risk iştahını bozuyor.

Türkiye Çin kaynaklı dalgadan olumsuz etkilenmiyor. Çin’e olan ihracatımızın sınırlı olması Çin ekonomisindeki yavaşlamadan etkilenmememizi sağlıyor. Hatta emtia fiyatlarındaki gerileme cari açığı ve enflasyonu baskılayarak Türkiye için pozitif bir şok etkisi sağlıyor.

Buna karşın, döviz cinsi borçlardaki artış zayıf karnımızı oluşturmaya devam ediyor. Finansal kesim dışındaki şirketlerin açık döviz pozisyonu 2009 yılındaki 70 milyar dolar seviyesinden Mayıs ayı itibariyle 180 milyar dolara yükseldi.

Petrol fiyatlarındaki sert düşüşe ve ekonomideki yavaşlamaya rağmen Türkiye’nin cari açığı %5 civarında seyrediyor.  Uzun sürecek ve kredi kanallarını daraltacak bir küresel finansal krizde Türkiye ekonomisi sert iniş tehlikesine maruz kalacaktır.

2013 mayısında ve 2014 aralığında Türkiye piyasalarını vuran dışsal ve içsel şokları alış fırsatı olarak görmüş ve Türk lirası varlıklarda vade ve kredi riski alınmasını önermiştik. Bu kez aceleci olunmamasını öneriyoruz.

Türkiye küresel dalgalarla siyasi istikrarı sağlayamadığı bir ortamda karşılaşıyor. Toplumsal ve siyasi kutuplaşma nedeniyle 7 Haziran seçimleri sonrasında oluşan uzlaşma fırsatı harcandı. Cumhurbaşkanının çağrısıyla Türkiye 1 Kasım tarihinde yeniden seçime gidecek. Yapılacak seçimlerde meclisteki tıkanıklığın aşılamaması ve hükümet kurulamaması durumunda Türkiye bir seçim sarmalına girebilir. İktisaden ve siyaseten ülkeyi bir çıkmaza sokacak ve kredi notumuzu yatırım yapılabilir seviyenin altına çekecek seçim sarmalı riski piyasalarda henüz fiyatlanmaya başlamadı. Bu yüzden oluşan düşük fiyatlara rağmen pozisyon alınmakta acele edilmemesini öneriyoruz.