Piyasanın önüne geçemezsen seni test eder

BGC Partners Başekonomisti Özgür Altuğ, yılın ilk 5 ayında ligindeki ülkeleri kıskandıran şimdi global rüzgar ile savrulan Türk piyasalarının yeni normale daha hazır girmesi gerektiğini düşünüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ece CEYHUN

İSTANBUL - Merkez Bankası bir adım faiz yükseltti, piyasa iki adım gitti. Piyasada bono bileşik faizleri artık çift hanede. 1 dolar 2 TL olur mu tartışmaları ise sona erdi. Kur artık 2 TL’yi gördü. Merkez Bankası faiz artırdı ama karar piyasanın ateşini söndüreceğine, artırdı. Önce istisnai gün ilan edildi ardından döviz için yeni kararlar geldi.

Artık Merkez Bankası’nın piyasanın önüne geçecek bir faiz artırım yapması gerektiğini söyleyenler artıyor. Üstelik bu artırımın da 17 Eylül’deki PPK toplantısından önce olmalı diyenler daha çok taraftar buluyor. ‘Önden yüklemeli’ bir faiz artırımı ile Merkez Bankası’nın daha proaktif olması gerektiği vurgulanıyor.

Piyasalarda ‘yok aşılmaz’ denilen seviyeler teker teker aşılıyor. Eylül sendromu piyasa profesyonellerini düşündürürken gelişmekte olan ülkelerde bulaşıcı bir satış dalgası yaşanıyor. Tabii bu arada unutmamak lazım… Daha Fed, ne ‘kestim’ dedi, ne de ‘faizi artırdım’.

Merkez Bankası’nın geçen hafta 50 baz puan faiz artırmasını temmuz toplantısından beri sadece 3 kuruluş bekliyordu. Bunlardan bir tanesi de BGC Partners’dı. BGC Partners Baş Ekonomisti Özgür Altuğ, geçilen dönemi “Radikal önlemler dönemi” olarak niteledi.

Son dönemde piyasada ‘faiz artabilir’ diyenler çoğalsa da Altuğ, Merkez Bankası’nın piyasa beklentilerinin ötesinde bir kararla, faiz artırım yaptığını savunuyor. Ama gelinen noktada sadece koridorun üst bandında yapılan 50 baz puanlık artırım yetmemiş gibi duruyor.

Son dönemde ekonomistler, Türkiye’nin yabancı yatırımcı nezdinde cazip bir hikaye yaratması gerektiğine inanırken Altuğ, “Türkiye için yeni dönemde katalizör Türkiye’nin bölgede aktif bir enerji oyuncusu olduğunu gösterdiği özellikle Kuzey Irak’taki enerji projeleri yeni dönemin yatırımcı çekecek hikayesi olabilir” görüşünü savunuyor.

Altuğ ile ağırlıklı olarak Türkiye’yi konuştuk ama bu aralar ne derseniz deyin işin ucu yine Fed’e dokunuyor. Altuğ’un Fed yorumu ise biraz farklı. Piyasanın şimdiden Fed’in yapacağı iki hamle ötesini fiyatladığını vurgulayan Özgür Altuğ, Fed Başkanı Ben Bernanke’nin ocak ayında koltuğunu yeni bir isme bırakmadan çıkış stratejisini de başlatmış olacağını düşünüyor.

BGC Partner Başekonomisti Özgür Altuğ, özetle “Sürece hazır olmak lazım. Bu süreç 25 baz puan artırdım, 50 baz puan artırdım. Kredilerde düzenleme yaptımla ilerlemez. Zaman ince ayar kıvamındaki adımları kaldırmıyor. Radikal önlemler almak lazım. Siz piyasanın önüne geçemezseniz piyasa sizi her seferinde sorgulamaya ve test etmeye çalışır. Faiz indirim sürecinde nasıl proaktif davrandıysanız, bugünde aynı şekilde hareket etmeniz lazım” diyor.

Merkez faizini piyasaya yaklaştırmalı

Altuğ, piyasalarda yaşanan durumu ‘sinemada yangın var’ paniğine benzetiyor. Her şey yolunda gider ve eğlenirken birden herkesin aynı kapıdan çıkmak için hücuma geçtiğine işaret etti. Bugün gelinen noktada piyasa faizi ile Merkez Bankası faizinin arasının çok açıldığına da vurgu yapan Altuğ, “Merkez Bankası’nın faizinin 200 baz puan daha yükselmesi gerekiyor. Bu koridorun üst bandı da olabilir politika faizi de olabilir” diye konuştu.

Faiz yükselirken de proaktif olmak gerek

“Piyasada dengeli bir ortam yok” diyen Özgür Altuğ, “Merkez Bankası faiz aşağı düşerken nasıl proaktif hareket ettiyse faiz yükselirken de proaktif olması lazım. Türkiye, Kazakistan gibi petrol zengini ya da Polonya ve Çek Cumhuriyeti gibi bölgesinde savaş olmayan bir ülke değil. Üstelik önünde 3 seçim var. Faiz yükseliyor, kur yükseliyor, enflasyon gidiyor, tekrar faiz ve kur yükseliyor yine enflasyon bir kademe daha artıyor, yabancı satıyor, sarmalına girilir ve piyasa Merkez Bankası’nın hep arkadan geldiğini görürse o facit daire kırılamaz. Bu facit dairenin kırılması için Merkez’in piyasanın önüne geçmesi lazım. Her şey normale döndüğünde de öyle kötü bir denge bulunur ki bu defa tekrar geriye dönmek için daha uzun vadeli savaş vermek zorunda kalırsın” dedi.

Piyasa 50 baz puanlık artışın etkisini sorguluyor

Merkez Bankası’nın faiz artırımının piyasadaki etkisinin kısa süreli olduğunu ve tedirginliğin sürmesinin en önemli nedeninin piyasa yapıcısı bankalara da faiz artırımının aynı ölçüde yansımaması olduğuna işaret eden Altuğ, “Merkez Bankası’nın açıklamasının detayına bakıldığında enflasyondan dolayı temkinli olduğunu görüyorsunuz. Piyasa kararlar açıklandığında önce Merkez Bankası faiz artırdı diye durdu hatta bono faizleri gevşedi. Ama bir süre sonra detaylara bakıldığında yapılan faiz artırımı sıkılaştırma olarak görülmedi. Çünkü, koridorla beraber piyasa yapıcısı bankaların faizinin de yükselmesi gerekirdi. Böylece piyasa, kararın açıklanmasının hemen akabinde 50 baz puanlık artışın etkinliğini sorguladı. Aynı zamanda bazı kamu kurumlarının döviz piyasasında alım yaptığını gördük” dedi.

Bu dünya ince ayar adımları kaldıramaz

Enflasyonda hedefin yüzde 5 gerçekleşmenin yüzde 9, politika faizinin yüzde 4.5, koridorun üst bandının yüzde 7.75 olduğu noktada bono piyasasında bileşik faizlerin artık çift hanenin üzerinde tırmanmaya başladığına atıfta bulunan Altuğ şöyle devam etti: "Geri çekilip Merkez Bankası piyasanın önünde mi gerisinde mi diye baktığında piyasa almış başını gitmiş. Merkez Bankası arkadan yavaş yavaş gelmeye çalışıyor. Dönem bunu kaldıracak bir dönem değil.  Bu sadece Türkiye özelinde de değil her gelişmekte olan piyasanın uyanma yaşaması lazım. Piyasa dikte etmeden adım atılmaya başlaması gerekiyor. Bu süreç 25 baz puan artırdım, 50 baz puan artırdım veya kredilerle ilgili düzenleme yaptım noktasından daha ileride. Bugünkü dünya ince ayar kıvamındaki adımları kaldırmaz. Radikal önlemler almak lazım. Siz piyasanın önüne geçemezseniz piyasa sizi her seferinde sorgulamaya ve test etmeye çalışır" açıklamasında bulundu.

Gelişmekte olan ülkelerde daha fazla parasal sıkılaştırmaya ihtiyaç olduğunu da ifade eden Altuğ, “Fed daha birinci aşamaya geçmedi ama piyasalar agresif tepki veriyor deniyor. Fed, tahvil alımını bitirecek, verdiği parayı çekecek ve faiz artıracak. Piyasa üçünü birden aynı anda fiyatlamıyor ama kararların 2 adım ilerisinde gidiyor. Türkiye veya gelişmekte olan ülkelerin sürece hazır olması lazım” ifadelerini kullandı.

Her gelişen ülkede aynı tartışma var

Faiz kararının ardından TCMB yeni kararlar açıklarken, Brezilya kura müdahale programı açıkladı. Hindistan MB’si piyasadaki harareti düşürmek için son olarak tahvil alımı yapacağını duyurdu. Piyasasında çalkantı olan tek ülkenin Türkiye, devamlı aksiyon almak zorunda kalan tek merkez bankasının da TCMB olmadığını belirten Altuğ, “Diğer gelişmekte olan ülke piyasalarına da bakıyoruz her yerde aynı tartışma var. Her ülkede aynı eleştiri var. MB’nin üzerinde belki politik baskı var bilmiyoruz ama her ülkede tartışma aynı.  Merkez bankalarında kabullenememe duygusu kendini yeni duruma adapte edememe duygusu var.  ‘Merkez Bankası gerekeni neden yapmıyor?’  Neden Endonezya Merkez Bankası gerekeni yapmıyor? Neden Hindistan Merkez Bankası gerekeni yapmıyor. Bir çok merkez bankası başkanı ABD bu kadar çabuk toparlamış olamaz parasal genişlemeyi bu kadar hızlı tersine çeviremez psikolojisinden kurtulmadığından yatırımcı panikte” dedi.

[PAGE]


Bernanke gitmeden lakabını değiştirecek

Fed’in hamlelerini değerlendirirken “Gemi limandan kalktı. Rotasını çizdi ve artık geriye dönüş yok” diye konuşan Altuğ, şöyle devam etti: “Fed bir gece de dönüşümü tamamlayamaz. Fed, geminin sadece hızına karar verecek. Burada gözden kaçırılmaması gereken nokta Ben Bernanke’nin görev süresi bitiyor. Görev yaptığı bütün dönem boyunca Bernake için ‘helikopter Ben’ lakabını kullandılar. Bernanke, ne zaman ihtiyaç olursa parayı basar denildi. Greenspan, 15 seneden fazla başkanlık yaptı ama veda nahoş oldu. Bence Bernanke ‘bir şeye başladım çıkışını da gitmeden önce başlatacağım’ diyor. Her dakika para pompalamadığını, verilere göre hareket eden bir akademisyen olduğu mesajını vererek gitmek istiyor. Bernanke, Greenspan gibi kötü bir imaj ile ayrılmak istemeyecek.”

Türkiye portföy yatırımına bağımlıyken çıkan her cent küçük değildir

Bayram haftasındaki giriş hariç yabancı yatırımcıların 10 haftadır üst üste satış tarafında hareket ettiğine de dikkat çeken Altuğ, bu kadar istikrarlı bir çıkışın Lehman’ın batışı sırasında bile görülmediğini söyledi. Özgür Altuğ, “İstisnasız her hafta sattılar. Üstelik yeniden ne zaman geleceği de belli değil. Piyasaların derinliğine baktığında çok büyük değil ama içinde bulunduğun konjonktüre göre çok büyük bir para. Türkiye’nin GSYİH/cari açık oranı yüzde 6. Eskiden cari açığın yüzde 40-50’si doğrudan yatırımla finanse edilirken şimdi bu oran yüzde 10. Net hata noksan eksiye döndü. Türkiye cari açığının yüzde 50’den fazlasini, en çabuk gidecek para olan, yabancının portföy yatırımı ile karşılıyor. Portföy yatırımına bu kadar bağımlılık varken 10 haftada sadece borsadan cikan 1.6 milyar dolarda büyük para haline geliyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bundan sonra hiç çıkış olmasa, dış borcu olan şirketler yüzde 100 çevirme rasyosu ile borçlarını yenilese bile Türkiye’nin yıllık cari açığına bakıldığında her ay 5 milyar dolar döviz ihtiyacı olduğunun altını çizen Altuğ, “Merkez Bankası’nın net döviz rezervi 40 milyar dolar. Bu 2 aylık ithalata denktir. Her ay ihtiyacınız olan 5 milyar doları 8 ay kurtarır ama portföy çıkışı olmazsa. Hiçbir yabancı yatırımcı '8 ayları var' diye beklemez” dedi.

Yeni dönemde Türkiye hikayesini enerjiden yazabilir

Yılın başında Türkiye’nin yatırım yapılabilir ülke notu beklentisi, Kuzey Irak ve İsrail ile enerji anlaşmaları, büyüme dinamikleri ile yatırımcı nezdinde cazip bir hikaye anlattığını da aktaran Altuğ, “Siyasette tansiyonun mutlaka düşmesi lazım. Hem Gezi olayları hem Suriye ve Mısır’daki bölgesel karışıklıklar sonrasında siyasette bir süredir dinmeyen tansiyon, büyüme hikayesinin zayıflaması bir anda yatırımcıya ‘bir dakika neden Türkiye alacağım?’ sorusunu sordurdu. Dış politikada komşularla sıfır sorundan sonra şimdi değerli yalnızlık diyoruz ama birleştirici bir politikaya ihtiyaç var. Türkiye yeniden enerji projelerini canlandırabilir. Yeni dönemde Türkiye ‘enerji köprüsü’ olarak yatırımcıya yeni hikaye yaratabilir” dedi.

Kur 2 TL’de kalmamalı

Cuma günü geç saatlerde bazı banka kotasyonlarında dolar 2 TL’yi test etti. Çok uzun süre 1 dolar 2 TL olur mu? Tartışmaları yapıldıktan sonra kurun 2 TL’yi görmesi farklı bir tedirginlik kaynağı oldu. 2 TL’yi ‘psikolojik’ seviye olarak tanımlayan Özgür Altuğ, “Psikolojik olarak da siyaseten de kurun 2 TL seviyesine yerleşmemesi lazım. Türkiye’de her ne kadar son 10 yılda işler pek çok defa yolunda gitse de kriz hafızalardan silinmiş değil. Vatandaşın döviz mevduatı kemikleşmiş durumda. Biz Merkez Bankası’ndan aksiyon geleceğine ve kurun yeniden gevşeyeceğini düşünüyoruz. Geçen yıl 2013 için kur tahmini yaparken 1.30 paritede 1.85 TL tahminimiz vardı. Ama artık yıl sonu kur tahminimizi 1.94 TL’ye yükselttik. Türkiye cari açık sorununu çözmek, ihracatını da rekabetçi tutmak zorunda. O yüzden de nominal olarak TL her yıl değer kaybetmeli” dedi.

Cari açığın, GSYİH’ya oranının da orta vadede yüzde 3-4 aralığına çekilmesi gerektiğine işaret eden Altuğ, kamunun borç dinamiklerinde elde edilen başarı bu tarafa da yansımalı diyor.