Popülizm, para politikalarının önüne geçecek
Ekonomik zayıflık, gelir eşitsizliği ve yabancı düşmanlığının körüklediği popülizm hareketi gelişmiş ülkeleri de içine alınca, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek seviyeye çıktı.
Evrim KÜÇÜK
Ülkelerinin ve kendi durumlarının iyiye gitmediğini düşünenler ve dünyadaki gelişmeleri kaygıyla izleyen insanların çoğaldığı ülkelerde siyasi sistem ve iktidardakilere karşı tepkiler büyüyor. Bu ülkelerde gidişatı değiştireceği düşünülen liderlere duyulan özlem de artıyor. Bu da popülizmi besliyor. Dünyanın en büyük hedge fonlarından Bridgewater’a göre şu an dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük sorun popülizm. Fonun hazırladığı rapora göre popülizm, II Dünya Savaşı arifesinden bu yana en yüksek seviyeye çıkmış durumda
Popülizm hareketi zengin ülkelere ulaştı
2016 ortaları itibariyle 103 milyar dolarlık bir fon yöneten Bridgewater’ın korucusu ve yönetim kurulu Başkanı Ray Dalio, fonun analistleriyle birlikte kaleme aldığı 61 sayfalık raporda, son yıllarda çıkış trendi izleyen popülizmin 1930’lardan bu yana en yüksek seviyeye ulaştığı tespitinde bulundu. Rapora göre, son 10 yılda Venezuela ve Filipinler gibi gelişmekte olan ülkelerde şahit olduğumuz popülizm son bir yıl içinde gelişmiş ekonomilerde de güç kazandı.
Bridgewater, populist partilere verilen desteğin daha iyi anlaşılması amacıyla ABD, İngiltere, Japonya, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya gibi başlıca gelişmiş ülkelerin dahil edildiği bir endeks hazırladı. Endekste populist ve düzen karşıtı parti ve adayların oy oranları baz alındı. Elde edilen sonuç popülizmin 1930’lardaki seviyeye yükseldiğini ortaya koydu.
Endekse ABD Başkanı Donald Trump, İngiltere’den aşarı sağcı UKIP, Almanya’da İslam, mülteciler ve yabancı karşıtı açıklamalarıyla dikkat çeken sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi, Fransa’dan Marine Le Pen’in liderliğindeki Ulusal Cephe, İspanya’da değişim hareketi sol parti Pademos ile İtalya’da sağ-muhafazakar kesimin partisi 5 Yıldız dahil edildi. Bridgewater populist olarak nitelediği Recep Tayyip Erdoğan ve Filipinler’de Duterto gibi gelişmekte olan ülke liderlerini ise endekse dahil etmedi.
1930’lar ile ekonomik benzerliklere dikkat!
Bridgewater’ın 1930’larda yaşanan popülizm akımıyla şimdiki dönem arasındaki ekonomik benzerliklere dikkat çekidi. Raporda şu tespitlere yer verildi:
► 1929’da yaşanan Büyük Buhran sonrasında borçlanmanın şimdiki gibi rekor seviyelere çıktı
►O yıllarda da faiz oranlarının sıfıra yaklaştı
► Büyük miktarda para basılması kaldıraç oranlarını yükseltti.
► 1933-1936 döneminde borsalar ile riskli varlıklarda meydana gelen ralli 2009-2017 yılları arasında tekrar etti.
Para polikasından daha önemli hale gelecek
Bugünkü popülizmin 1939 yılında patlak veren II Dünya Savaşı’ndan önceki dönemdeki kadar ‘aşırı’ olmadığını belirten Dalio ancak bu ideolojinin ‘aşırıya’ dönüşme eğiliminin kendisini ürküttüğünü ifade etti. Şu an dünyanın en ciddi sorunu olarak popülizmi gördüğünü ifade eden Dalio, bu trendin gelecek yıl ekonomik politikaların şekillenmesinde geleneksel para politikaları ve mali politikalardan daha da önemli bir faktör olacağını belirtti. Raporda, klasik populist ekonomik uygulamaların korumacılık, milliyetçilik, artan altyapı harcamaları, askeri harcamaların artması, bütçe açığının büyümesi ve sıklıkla artan sermayi kontrolleri olarak sıralandı.
Şu an görevde olan populist yöneticilerin tam olarak renginin belli olması ve bir dizi seçimden sonra kaç populist liderin daha iktidara geleceğine bağlı olarak uluslararası ilişkilerin de bu trendin gölgesinde şekilleneceği kaydedildi
Servet eşitsizliği popüliz doğuruyor!
Populism zayıf ekonomiden büyük bir destek alıyor. İktidardaki partiye güvenin sarsılmasına neden olan ekonomik zayıflama, elit kesimin zenginleşirken sıradan vatandaşların ekonomik sıkıntıya düştüğü servet uçurumunun büyümesi, insanların gerekli gördüğü cesur adımların atılmasını engelleyecek politik kararların alınmasındaki hantallık, insanların farklı din ve etnik kökene sahip kişileri kendi toplumları için bir tehdit olarak görmesi populizmi besleyen nedenler. Raporda popülizm şöyle özetleniyor:
► Tek adama güç verilmesi
►Tek adamın güce; düzene, elitlere ve güç sahiplerine saldırma taktiğiyle ulaşması
► Servet ve fırsat eşitsizlikleri, yabancı düşmanlığı, efektif çalışamayan hükümetlerin yarattığı rahatsızlığın, tek adam olarak çalışacak güçlü bir lider arayışına sebep olması.
► Korumacılık
► Milliyetçilik
► Askeri yükseliş
► Çatışma ortamları yaratma
► Medyayı etkileme ve kontrol altına alma çabası