Riskli oyunda gözler tahvil bombasında
Ulagay: Tahvile yatırım yapanların risk algısını değiştirecek sıra dışı bir olayın yaşanması halinde hızla yükselişe geçecek olan tahvil faizlerinin trilyon dolarlık zararlara yol açması şu anda en çok korkulan olasılık...
Osman ULAGAY
İnanılacak gibi değil ama Orlando’da 50 kişiyi öldürerek ABD tarihinin en büyük toplu katliamını gerçekleştiren kişinin, dünyanın en büyük güvenlik şirketinin elemanı olduğu anlaşılmış. Merkezi İngiltere’de bulunan G4S adlı şirketin 110 ülkede 620 bin çalışanı bulunuyormuş.
Haberin duyulması üzerine G4S hisseleri değer kaybetmiş buna karşılık ABD’nin önde gelen iki silah üreticisi olan Smith&Wesson ile Sturm Roger&Co.nun hisseleri değer kazanmış. Korkunç olay sonrasında ABD’de silah satışlarına kısıtlama getirilmesi olasılığı artacağı için silah satışlarında bir patlama yaşanacağını ve bunun da silah şirketlerinin karını artıracağını düşünenler bu şirketlerin hisselerine hücum etmiş.
Bütün bunların yaşanabildiği bir dünyada siz gelin her hangi bir kuruma ve bu arada piyasalara güven ve saygı duyun bakalım. Küresel ekonominin gerçekleriyle varlık fiyatları arasındaki uçurum büyürken, yükselen riskleri hiç umursamayın, “canım bugün de bir şey olmadı, hatta günü kazançla kapattık” diyerek iyimserliğinizi korumaya çalışın.
Piyasalar gerçeklerden kopuyor
2008 krizi öncesinde ABD’nin en büyük finans kuruluşlarından biri olan Citigroup’un tepe yöneticisi Chuck Prince, “piyasalarda likidite bolluğu varsa, yani müzik çalmaya devam ediyorsa biz de dansa devam ederiz”, diyerek tarihe geçmişti. Kriz patlayınca zor günler yaşayan Citigroup tarihin en büyük kurtarma operasyonu yapılmasaydı bugün ne durumda olurdu bilmiyorum ama bugün de Chuck Prince gibi düşünenler var. Onlara göre endişelenecek bir şey yok, ABD borsalarında yeni zirvelerin yakalanacağı günler yakın.
Ancak küresel resmin bütününe bakarak farklı düşünen, düşüncesini ifade eden ve buna göre pozisyon alanlar da var.
IMF, OECD, Dünya Bankası gibi kuruluşlar dünya ekonomisindeki yavaşlamaya dikkat çekmeye devam ediyor, uyarı üzerine uyarı yapma ihtiyacını duyuyor.
1992 yılında sterlini çökerterek büyük üne kavuşan George Soros, halen geçerli olan ekonomik koşullarla varlık değerleri arasındaki uçuruma dikkat çekerek piyasalarda bir çöküş yaşanabileceğini belirtiyor ve altına yatırım yapıyor. Bugün en dikkatle izlenen piyasa yorumcularından biri olan Muhammed El Erian da küresel ekonominin gerçekleriyle piyasalardaki gelişmeler arasındaki uyumsuzluktan tedirgin. El Erian’ın da vurguladığı gibi, merkez bankalarının likidite bolluğunu sürdürerek defl asyonu önleme ve varlık fiyatlarını yüksek tutma çabası giderek büyüyen riskler yaratıyor.
Bu riskli oyunun ne kadar süreceğini kestirmek zor, her halde müzik çaldıkça dans devam edecek ama bir noktadan sonra ekonominin gerçekleriyle yüzleşmek zorunlu hale gelecek ve o zaman ortalık karışacak, piyasalarda kan gövdeyi götürecek.
Gözler tahvil bombasında Finans piyasalarındaki risklerin nasıl büyüdüğünü anlatmak için öncelikle çok büyük bir hacme sahip olan küresel tahvil piyasasına odaklanmak gerekiyor. Merkez bankalarının yaptıkları tahvil alımları büyüyen tahvil talebinin önemli bir ayağını oluştururken, küresel resesyon riskinin yükseldiği ortamda ABD ve Almanya’nın hazine tahvillerinin gördüğü yoğun ilgi de tahvil talebini artırıyor ve tahvil faizleri sürekli olarak düşüyor. Bunun sonucunda şu anda eksi faizle işlem gören tahvil tutarı 10 trilyon dolarlık bir büyüklüğe erişmiş bulunuyor. Eksi faizin yaygınlaşmasının yarattığı sorunlar bir yana, tahvile yatırım yapanların risk algısını değiştirecek sıra dışı bir olayın yaşanması halinde hızla yükselişe geçecek olan tahvil faizlerinin trilyon dolarlık zararlara yol açması şu anda en çok korkulan olasılık.
ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faizleri yeniden artırmaya başlaması risk algısını değiştirecek önemli faktörlerden biri olabilir. Fed’in bugün sona erecek olan Haziran toplantısından böyle bir karar çıkması beklenmiyor. Dolayısıyla en azından Temmuz sonuna kadar zaman kazanılmış olacak.
Ancak risk algısını olumsuz etkileyebilecek başka olasılıklar da var. 23 Haziran’da İngiltere’de yapılacak olan Avrupa Birliği (AB) üyeliği referandumunda “AB’den çıkalım” diyenler çoğunluğu sağlarsa, Çin’de yeni sorunlar ortaya çıkarsa, ABD’de Trump fırtınası güçlenirse, yatırımcıların risk algısı olumsuz yönde etkilenebilir ve piyasalar bir anda bozulabilir.