Sendikasyon ‘eski dostlar’la sorunsuz döndü

Mevduat tarafında faizlerin yükselmesi Türkiye’de büyümenin dinamiği açısından yurtdışı piyasalardaki kaynağın önemini artırırken, bankacılar, sendikasyon konusunda daha çok ‘zor geride kaldı’ yorumunu yapıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ece CEYHUN

Türk bankacılık sektörü, sendikasyonlarını ağırlıklı olarak ‘eski dostlar’ ile döndürdü. Bankacılar, Türk bankaları ile uzun zamandan beri çalışan hatta 1994 ve 2001 dönemlerinde dahi Türkiye’ye limit açan, geçmişe dayalı ilişkilerin kuvvetli olduğu bankalarla sendikasyon işlemlerini tamamladıklarını anlattı. Bankacılar ayrıca, not hassasiyeti olan çok az sayıdaki bankanın yerinin ise yeni bankalarla dolduğunu söyledi.

Uluslararası kredi derecelendirme şirketlerinin not indirimleri, artan kredi kullanımı, mevduatta maliyetin yükselmesiyle, dikkatler, uzun zamandan beri bankaların mevduat dışı kaynak sağladıkları uluslararası borçlanma piyasalarında. Büyük bankaların sendikasyon işlemlerini tamamlamalarının ardından piyasadaki gelişmeleri sorduğumuzda bankacılar, borç çevirmede sorun olmadığını maliyetlerde artışın ise bahar borçlanmalarında da sürdüğünü anlattı. Piyasada ağırlıklı kanı maliyetlerde gelinen seviyenin optimum dengeyi bulduğu yönünde.
Rating hassasiyeti olanlar çekimser kaldı

Genel olarak bakıldığında bankacılar yatırımcı ilgisinde yavaşlama olduğunu düşünmüyor ama büyük resimde bazı detayların değiştiği tespitini yapıyor. DÜNYA’ya bilgi veren bankacılar, “1994 ve 2001 krizlerini bizimle yaşayan, ilişkilerimizin çok uzun yıllara dayandığı, artık ‘eski dostlar’ diye nitelendirebileceğimiz bankalarda hiçbir değişiklik olmadı. Sendikasyonlarımıza ‘eski dostlar’ ile birlikte ‘iştahı açık’ yeni bankalar katıldı” açıklamasını yaptı. İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yılmaz Ertürk, “Sendikasyon kredilerine Avrupa ve ABD bankalarının desteği sürüyor. Son dönemde Asya ve Körfez bankalarının da Türk bankalarının sendikasyonlarına artan bir ilgi gösterdiklerini gözlemliyoruz” dedi.

Yapı Kredi yetkilileri de, “Kredilerde her sene giren ve çıkan bankalar oluyor. Katılım kararı yabancı bankaların Türkiye algısı ile ilgili olduğu kadar bankaların iç dinamikleri ile de alakalı” yorumunu yaptı. Yapı Kredi yetkilileri, ayrıca sermaye piyasalarında yaşanan gelişmeler sonrası banka sendikasyon kredilerine artık az sayıda ülke piyasasında rastlansa da Türk bankalarının bu kredileri başarı ile devam ettiren ülkelerden bir tanesi konumunda olduğuna da dikkat çektiler. Sene başından beri menkul kıymet ihraçları ve sendikasyon yenilemeleri nedeniyle oldukça yoğun bir gündemle çalıştıkları bilgisini veren Garanti Bankası yetkilileri ise şu vurguyu yaptı: “Yatırımcı gruplarıyla iletişimimizi artırdığımız bir süreç yaşadık. Kredi derecelendirme notları konusunda hassas ve Türkiye’ye yeni yeni limit açmaya başlayan bazı Uzakdoğu bankaları daha muhafazakar davranırken; bazıları ise geri çekildi. Buna karşılık artan bir iştahla gelen Çin ve Ortadoğulu bankalar sendikasyon işlemimize eklendi. Yani ayrılanların yerine yeni bankalar katıldı.”

Sonbaharda 30 ilkbaharda 30 baz puan arttı

Maliyetlerin geldiği seviyelere bakıldığında ise son yapılan işlemlerde borçlanmanın ‘dolar’ kısmı için Libor+145 baz puan, ‘euro’ kısmı için Euribor + 135 baz puan seviyeleri konuşuluyor. Geçen sene yapılan işlemlere göre maliyetler toplamda 60-70 baz puan artmış görünüyor. Bunun 30 baz puanı sonbahar borçlanmalarında 30 baz puanı ise ilkbahar borçlanmalarında artış durumda. Maliyetler hakkında bilgi veren Yılmaz Ertürk, “2016 yılı ile karşılaştırmalı olarak 2017 yılı içinde gerçekleştirilen işlemlere baktığımızda, sendikasyon kredileri maliyetlerinde 60 baz puan civarında bir artış var” yorumunu yaparken, Garanti Bankası yetkilileri de, “Kasım ayında yapılan sendikasyon işlemlerinde maliyetler Libor+110 baz puan ile fiyatlanırken son yapılan sendikasyonlarda fiyatlama Libor + 145 baz puana yükseldi. Maliyet yıl sonundan beri 35 baz puan artmış görünüyor” bilgisini verdi.

İş Yatırım Araştırma Müdürü Dr. Bülent Şengönül ise şunları anlattı: “Geçtiğimiz yıla göre bugüne kadar olan işlemlerde spredlerde ortalama 60-70 baz puanlık bir maliyet artışının da olduğu görülüyor. Toplamda Libor’un da artışı göz önüne alınırsa 2014 sonuna göre sendikasyon maliyetleri 150 baz puan artış gösterdi. Bu maliyet artışının gerek Libor’un çıkışı gerek dünyada faiz artışlarının hız kazandığı bir dönemde olması hiç de şaşırtıcı değil. Ayrıca Türkiye’nin yatırım yapılabilir notunu kaybetmesi maliyetleri Türkiye’ye özel yaklaşık 25 puan civarında olumsuz etkilediği de göz önüne alınması gereken bir durum.”

Sendikasyonların yüksek sayıda katılımcı ile gerçekleştirildiğini anlatan Yılmaz Ertürk’e, yapılan işlemlerde borç çevirme rasyosunun geldiği seviyeyi sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Türk bankalarınca 2016 yılında sağlanan sendikasyon kredileri dikkate alındığında, sektörün roll over rasyosu yüzde 96 iken, 2017 yılında sağlanan sendikasyonlar kapsamında bu oran yüzde 105 civarında gerçekleşti.” Garanti Bankası ve Yapı Kredi yetkilileri de geçen kasım ayı borçlanmalarında yüzde 100 çeviren bankalar olduğunu ama piyasa ortalamasının yüzde 90-95 aralığında oluştuğunu kaydetti. Bu oranda geçen yılın son döneminde artan rating hassasiyetinin olduğunun da altını çizen bankacılar, son dönemde yapılan işlemlerde ise yüzde 100 ve üzerinin görüldüğünü belirttiler.

İkinci yarıda enstrüman çeşitlenir

Yılın kalan kısmında bankaların sadece sendikasyon piyasasında aktif olması beklenmiyor. Farklı ve ilk olarak nitelendirilebilecek, varlığa dayalı tahvil ihraçları, seküritizasyon işlemleri ile uluslar üstü kuruluşlar olarak tabir edilen IFC, EBRD, EIB gibi kuruluşlardan borçlanmaların, sermaye benzeri kredi ve tahvil ihraçlarının çeşitleneceğini kaydediyorlar. Nitekim Garanti Bankası yetkilileri bunu şöyle dile getirdi: “Bu yıl itfa olacak (Hazine ve bankalar dahil) yaklaşık 10 milyar dolarlık Eurobond var. Sene başından beri de bu Eurobond’ların yerine Hazine ve Türk bankaları toplam 13 işlem yaptı; toplam ihraç tutarı şimdiden 10 milyar dolara ulaştı. Hazine’yi hariç tutarsanız bankaların 10 işlemi var. Bunlara da ilgi yüksek. Bundan sonra mevduat dışı borçlanmalarda IFC, EIB ya da EBRD gibi kuruluşlardan alınan doğrudan kredilerin arttığını görebiliriz.

Ayrıca Türk bankalarından bu sene covered bond (İTMK) ihraçları da görebiliriz. Maliyeti uygun bulunursa, sermaye benzeri kredi ihraçları da artabilir.” Bülent Şengönül de, “Kısa vadeli olarak değerlendirilebilecek sendikasyon kredilerindeki çevirme hızında önemli artışların olmaması da bankaların uzun vadeli ve sermaye benzeri krediye yönelmelerinin de önemli etkisi bulunuyor. Bu arada reel sektörün de döviz cinsi kredi talebinin de TL’de yaşanan son değer kayıplarından sonra törpülendiği de unutulmamalı. Bankaların yurtdışı borçlanmaları devam edecek ama borçlanma vadelerinin uzaması beklenmesi gereken bir durum” dedi.

Artık maliyette dengeye geldik

Yılın kalanı için beklentileri sorduğumuzda ise Garanti yetkilileri “Geçtiğimiz dönemde, bazı yabancı bankalar Türkiye’ye tahsis ettikleri limitleri de gözden geçirdi. Bundan sonra fi yatlama ve limit ayarlama açısından dengeye ulaştık. Burada kalırız. Bizce ‘ayarlama’ tamamlanmıştır. Bugünden sonra fi yatı ancak şu anda öngöremediğimiz negatif bir haber akışı bozar, ki böyle bir beklentimiz en azından rating tarafında bulunmuyor” dedi.

Yapı Kredi yetkililerine göre de yılın ikinci yarısında yapılacak sendikasyonlarda daha düşük faiz beklentisi var. Yetkililer, “Yılın ilk çeyreğinde mevduat dışı fonlama kaynaklarında Amerika Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artıracağı beklentisi ile yaşanan baskı gelişmekte olan piyasalara karşı yatırımcı olgusunun pozitife dönmesi ile ortadan kalktı. Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler için piyasalar açık” yorumunu yaptı.

'Yüksek kredibilitemizi teyit ediyor'

İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yılmaz Ertürk, iktisadi ve jeopolitik belirsizliklerin devam ettiği son dönemlerde, Türk bankacılık sektörünün güçlü yapısı bankaların zor dönemlerde dahi uluslararası piyasalarda kredilerini yenilemelerine, yeni kaynaklar yaratmalarına imkân sağladığının altını çizdi. Ertürk, “2016 sonu itibarıyla 32,5 milyar dolar olan sendikasyon ve seküritizasyon kredilerinin bakiyesi, 2017 yılının ilk çeyreği itibarıyla 32,6 milyar dolara ulaştı. 2016 sonunda 24,9 milyar dolar olan sektörün yurtdışı yabancı para eurotahvil ihraçlarının bakiyesi ise 2017 yılının ilk çeyreği itibarı ile 25,6 milyar dolara yükseldi” dedi. Banka olarak, uluslararası fi nans piyasalarından çeşitli borçlanma araçları vasıtasıyla görece uygun maliyetli ve uzun vadeli kaynaklar sağlamaya devam ettiklerini de kaydeden Ertürk, şöyle devam etti:

“Sendikasyon, dış ticaret işlemleri bağlantılı finansman, seküritizasyon kredileri, bankalar ve uluslararası finansal kuruluşlar ile imzalanan ikili anlaşmalar yoluyla sağlanan krediler ve eurotahvil ihraçları yoluyla sağlanan yabancı para kaynakların bilanço içindeki payı 2010 yılında yüzde 6 iken, 2017 birinci çeyrek itibarıyla yüzde 16,1’e ulaştı. İktisadi ve jeopolitik belirsizliklerin devam ettiği bir dönemde, en son 25 Nisan 2017 tarihinde tamamlanan 7 yıl vadeli, 750 milyon dolar tutarındaki eurotahvil ihracımıza yurtdışı yatırımcılardan gelen yüksek talep, uluslararası piyasalarda bankamız ve Türk bankacılık sektörü ile ekonomimize duyulan güveni bir kez daha teyit etti.”

Ertürk ayrıca, Türk bankacılık sektörü açısından değerlendirildiğinde, sendikasyon kredilerinin Türk bankaları için geleneksel bir yurtdışı fonlama kaynağı olma özelliğini koruduğunu da hatırlatarak, şu bilgileri verdi: “Bu krediler, Türk bankalarının uluslararası piyasalardaki yüksek kredibilitesini teyit etmesi açısından da büyük önem taşıyor.

Bu kapsamda bankalar, muhabir bankaları ile yarattıkları iş hacimleri ve kurdukları ilişkiler neticesinde her yıl vadesi gelen sendikasyon kredilerini sorunsuz bir şekilde yeniliyor. İş Bankası açısından değerlendirildiğinde; muhabir bankalar ile kurduğumuz güçlü ilişkiler sayesinde, ekonomik krizler de dâhil olmak üzere her dönem sendikasyon kredilerini sorunsuz bir şekilde yenileyebiliyoruz."