Temmuz ayı itibarıyla ayağımızı frenden çektik
Ekonomi Muhabirleri Derneği üyeleriyle bir araya gelen Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, hava koşullarının uçuşa müsait olmadığını söyledi.
Hüseyin GÖKÇE
ANKARA-Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, büyüme oranları konusunda eskisi gibi yüzde 8-9 oranlarının yakalanmasının çok mümkün olmadığını belirtti ve "Hava koşulları uçuşa müsait değil" benzetmesini yaptı. Reel sektörün ekonominin soğutulması eleştirileriyle ilgili "Reel sektör bir şey hissetmese konuşmaz" diyen Başçı, Temmuz ayı itibarıyla ayaklarını frenden çektiklerini bildirdi.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı ve Para Politikası Kurulu üyeleri Ekonomi Muhabirleri Derneği üyeleriyle bir araya geldi. Yaklaşık 3 saati aşan toplantıda piyasalara önemli mesajlar veren Başkan Erdem Başçı, ekonomideki soğutma eleştirilerine yönelik olarak Temmuz ayı itibarıyla Merkez Bankası'nın ayağını frenden çektiğini söyledi. Faiz koridorundaki daralmada söylem değiştirdiklerini de kaydeden Başçı, "Bu konuda dikkat ederseniz artık ölçülü yerine kademeli ifadesini kullanıyoruz" dedi.
Karşılıksız çek miktarında alarm verici bir artış gözlemlemediklerini belirten Başçı, kredi artışında herhangi bir sınırlama olmadığını, yüzde 14'lük tahminlerini koruduklarını vurguladı. Erdem Başçı, piyasalardaki olağanüstü şoklara karşılık, Türkiye'nin hareket alanının gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre daha geniş olduğunu söyledi. Avrupa'nın 2018 yılında uygulayacağı Basel3 kriterlerine Türk bankacılık sisteminin şimdiden hazır olduğu bilgisini veren Başçı, likidite ve mali disiplin sayesinde Avrupa ekonomisinin krizden beklenenden önce çıkabileceğini anlattı.
Merkez Bankası Başkanı Başçı'nın verdiği mesajlar şöyle:
-Ayağımızı frenden çekmeye başladık
Kısa vadeli sermaye hareketlerine karşı mekanizmalarımız var. Biz temmuz ayı başından itibaren ayağımızı frenden çekmeye başladık. Piyasanın ihtiyaçlarına göre para vererek faizin düşmesini sağladık. Bunun de kredi fiyatları üzerine etkisi olmasını bekliyoruz. İç talepte bayram sonrası canlanma olabilir.
Biz daha önce yumuşak inişi tamamladık demiştik. Kredi büyümesi ve döviz kurlarının daha aşağı gitmesi konusunda bir şey söylemedik. Daha aşağı düşmesini istemeyiz.
Olağanüstü bir şoka karşılık Türkiye'nin hareket alanı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre daha geniş. Politika araçlarını zenginleştirerek manevra alanını açıyoruz.
-Büyüme konusunda hava uçuşa müsait değil
Yurtdışında hava uçuşa müsait değil. Yüzde 8 büyüme hiç kolay değil. Çin dahil en fazla yüzde 7 büyüme konuşuluyor. Türkiye'nin eskiden olduğu gibi yüzde 7-8 büyümesi mümkün değil. Pistte niye bekliyoruz? Kemerlerimizi çözüp karayoluyla devam edelim olur mu? Uçuş için elverişli hava şartları yok. Havada yakalananlar inişe geçmekte zorlanıyor. Karayolunda duruma göre gaza basmak değil, emniyetli sürüş sağlamak gerekir.
-Reel sektör bir şey hissetmezse konuşmaz
Finansal istikrarın kaybedilmesi çok pahalıya mal olur. Merkez Bankası'nın büyümeye katkı yapması kısa vadeli olur. Ancak reel sektör bir şey hissetmezse konuşmaz. Piyasalardaki bugünkü duruma Ramazan ayı ve Borçlar Kanunu'nun geçici etkisi olabilir.
-Kredilerdeki artış oranı ve cari açık
Türkiye'de kredilerde artış oranı bir dönemler yüzde 35 düzeyindeydi, şimdi makul seviyeye geldi. Kredi artışında bir sınırlama yok. Öngörüye yüzde 15 ile başladık, yüzde 14'lük tahminimizi koruyoruz. Cari açık 78 milyar dolar düzeyindeydi, şimdi 63 milyar dolar civarında b ekleniyor. Yani Orta Vadeli Program'da öngörülen açık miktarıyla kapanır. Teşvik sisteminde cari açığı düşürme konusunda daha önce yapılmayanlar yapıldı. Tasarrufların artışı konusunda zaten BES ile ilgili adımlar atıldı.
-Tahsili gecikmiş alacaklar azalıyor
Bankaların Tahsili Gecikmiş Alacakları önemli. Ancak gerek firma gerekse tüketici kredileri kalemlerinde TGA'larda azalma var. Temmuz ayından itibaren bir miktar bozulma bizim de dikkatimizi çekti ama karşılıksız çek konusunda ise alarm verici bir artış yok. Bunu da bankacılık sisteminin Borçlar Kanunu'nun kefaletle ilgili kısımlarına tam adapte olmamasına bağlıyorum.
-Hanehalkı borcunun büyümesinde marj var
Hane halkı borcunun artış hızı makul seviyede devam ediyor. Borcun büyümesi için daha marj var. Yüzde 10'un üzerinde büyümesinin mahsuru yok.
-Altının ihracat olarak kayda geçmesi doğrudur
Altın ihracatı konusunda TÜİK ile aynı görüşteyiz. Altın para yerine kullanılmıyor. Türkiye enerji ithal edip altın ihraç ediyor. Bunun ihracat kaydına geçmesi doğrudur. Gerçi biz altın harici ithalat ve ihracatı da dikkate alıyoruz.
-Avrupa parasal genişlemesi tartışmaları
Parasal birliğin dağılmasının getireceği reel maliyet çok yüksek olur. Likidite desteğinin netleşmesi ve mali disiplin konusunda adımlar atılması halinde büyüme desteklenir. Bu da Avrupa'da toparlanmanın hızlı şekilde başlamasına yarayabilir. Hatta Yunanistan'ın durumunda bile iyileşme olabilir.