Türk tipi 'katılım bankacılığı' modeli çıkartabiliriz

2015 yılında bankacılık sektör ortalamasının üzerinde büyüdüklerini söyleyen Albaraka Türk Genel Müdürü Fahrettin Yahşi, hedeflerinin, 2016 yılında yüzde 20 büyümek olduğunu söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BORSA / FİNANS SERVİSİ

Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Fahrettin Yahşi, katılım bankalarının gelişmesi için BDDK'ya yaklaşık 30 maddeden oluşan bir talepte bulunduklarını ve işin felsefesinden başlamak gerektiğine değinerek "Türk tipi katılım bankası modeli çıkartabiliriz" dedi. 

Bankanın 2015 yılı performansını değerlendiren ve 2016 hedeflerini açıklayan Albaraka Türk Genel Müdürü Yahşi, sektöre ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. 

Türk katılım bankacılığının iyi bir alt yapısının oluştuğuna değinen Albaraka Türk Genel Müdürü, katılım bankacılığında uluslararası gelişmelere bakıldığında Körfez ve Malezya tipi olmak üzere 2 ayrı model oluştuğunu anlattı. Fahrettin Yahşi, İngiltere'nin ve Lüksemburg'un da katılım bankacılığında tahvil ihraçları konusunda kendini konumlandırmaya çalıştığına işaret ederek "İngiltere bu işe aracılık etmeye çalışıyor. Malezya ürün geliştirme noktasında bizden ileride. Biz ikisinin arasında bir yerde duruyoruz. Türk tipi ürün geliştirmeliyiz. Mevzuat düzenlemesi açısından zeminimiz sağlam. Daha da geliştirmemiz lazım" dedi.

Bu yıl bankaların mevduat dışı fonlama kaynakları açısından değerlendirildiğinde sendikasyonlar dahil sistemin borçlanmasını yeniden çevirebileceğini de aktaran Yahşi, sukuk tarafında ise manzaranın farklı olduğuna dikkat çekti. Yahşi, "Sukukta maliyetler yüksek. Petrol fiyatı düştükten sonra Körfez'de likidite bulmak çok zorlaştı" ifadelerini kullandı. 

Türk katılım bankacılığında 2023 hedeflerini yeniden yapılan stratejik planlama ile 2025 yılına getirdiklerine de değinen Yahşi, Vakıf ve Halkbank tarafından kurulacak 2 katılım bankasının daha eklenmesi ile katılım bankalarının toplam pazar payının 2025 yılında yüzde 15'e geleceğine değindi. 

Biz agresif büyümeyiz

Fahrettin Yahşi, Albaraka Türk olarak, 2015 yılını bankacılık sektörünün üzerinde bir büyümeyle kapattıklarını bildirdi. Albaraka Türk Genel Müdürü Fahrettin Yahşi, “Dünyanın en iyi katılım bankası olma yolundaki çalışmalarımız için güven tazelediğimiz bir yıl geçirdik. 2016 yılında da hedefimiz, yüzde 20 oranında büyüyerek katılım bankacılığındaki payımızı daha ileri noktalara taşımak” diye konuştu. 

Yahşi, bir soru üzerine, Albaraka Türk olarak hiç 'agresif' büyüme planı yapmadıklarını ve 5 yıllık stratejik planlarına göre hep yüzde 20'lik bir büyümeyi projekte ettiklerine değinerek "1990 ve 2001 krizinde batan bankaların ortak özelliği agresif olmalarıydı. Önemli olan sağlıklı büyümektir. Bizim için hedef yüzde 15 öz kaynak karlılığını tutturmak" ifadelerini kullandı. 

Şubeleşmede dışarıyı gözlüyor

Bankalar açısından 2016 yılında maliyet yönetiminin ön plana çıkacağına işaret eden Yahşi, bankaların şube genişlemesinde frene bastığını kendilerinin de 'temkini' elden bırakmadan azami 10 şube açacaklarını kaydetti. Eskiden yılda 30 şube açtıklarını da hatırlatan Yahşi, yıl sonu itibariyle 213 şubeye ulaştıkları bilgisini verdi. Yahşi, Irak’ın Erbil şehrindeki şubeye ek olarak başka bir ülkede şube açmak için çalışmalarının sürdüğünü aktarırken, “Erbil’den çok memnunduk. 4 şube açmak için de izin almıştık. Basra iyi konumdaydı. Bağdat, Süleymaniye ve Duhok şehirlerinde toplamda 5 şube daha açma hedefi vardı. Ama güvenlik nedeniyle öteledik” diye konuştu. 

Doğru zamanda bir yurt dışı yatırımına hazır olduklarını ifade eden Yahşi, “Önümüzdeki beş yıl içinde yabancı bir ülkede yeni bir şube açmayı hedefliyoruz. Erbil şubemizde oldukça başarılı bir işleyiş yakaladık. Orada edindiğimiz deneyimleri yeni coğrafyalara aktarmak için heyecan duyuyoruz” dedi.    

Karsızlığa çözüm bulmak lazım

Bankacılık sektöründe öz kaynak karlılığının kasım sonu itibariyle yüzde 11,3 olarak gerçekleştiğini kaydeden Fahrettin Yahşi, “Her kurumun kendi karını arttırma projelerini bulması gerekiyor. Makro bazda da devletin karsızlık sorununa yönelik çözümler üretmesi gerekiyor” ifadesini kullandı. 

Bankacılık sektöründe 2015 yılında sorunun daha çok kârlılık tarafında yaşandığını kaydeden Yahşi, "Bankacılık sektörü kârlı bir sektör olmaktan yavaş yavaş çıkıyor. Bunun çözümlerini makro bazda ve banka bazında aramak lazım. Her bankanın kendi özelinde kârını artırma projelerini bulması gerekiyor" dedi ve ekledi: "Ama makro bazda da yetkililerin sektörde ortaya çıkan durumu yakından görüp, kâr etme yönündeki engelleri kaldırma noktasında çözüm bulması lazım. Bu böyle devam ettiği sürece yabancı finansal sektörün de ilgisi azalıyor."

Sektörde mevduatın krediye dönüşüm oranının yüzde 115-120 seviyelerinde olduğunu ifade eden Yahşi, bunun da bankaları kredi kapasitesinin sınırına geldiğinin işareti olduğunu ve yeni kredi kaynakları bulma noktasında çalışılması gerektiğini belirtti.

Yahşi, önümüzdeki dönemde sektörün problemlerinin yetkililerle bir araya gelerek üzerinde tartışılması gerektiğini belirterek, önceki günde BDDK Başkanı ile toplantı yaptıklarını ve pek çok farklı konularda 30'a yakın talepte bulunduklarını söyledi.

Risk ağırlığı düzenlemesinin kamunun ve düzenleyici otoritelerin işin farkında olduğunun bir işareti olduğunu belirten Yahşi, "Bu bir ilk, belki daha fazla şey yapmak lazım. Türk bankacılık sektörü kredi verme gücünü sürdürebilmeli ki büyümeyi devam ettirsin" diye konuştu.

Reel sektör kendisine çeki düzen vermeli

Geçen yıl yaptığı değerlendirme toplantısında, 2015'te sorunlu kredilerini en iyi yöneten bankacının yılın bankacısı olacağını ifade eden Fahrettin Yahşi, 2016 yılının kredi ve emtia tarafının sıkıntılı olacağını düşündüğünü belirterek, "Çünkü 2015’nın bazı sorunları 2016’ya taşındı. 2016 ilk 6 ay reel sektör sıkıntıları devam eder. Reel sektör kendi bilançosuna odaklanmalı. Borç yükü fazla şirketler kendine çeki düzen vermeli" dedi.   

Bir İranlıya hesap açamıyorduk...

Fahrettin Yahşi, İran’a yaptırımların kaldırılmasına ilişkin olarak, “İran, Türkiye’nin önemli bir ekonomik partneri olabilir. Yakın zamana kadar bir İranlının para havalesine aracılık etmek bile sıkıntılıydı. Türkiye’nin İran’da iş yapma kapasitesi çok artacak. Yıllarca bu ülkede gerekli yatırımlar yapılamadı ambargo nedeniyle. Biz de hem finansal hem de reel sektör olarak fayda sağlayacağız. Ciddi bir potansiyel olarak karşımızda duruyor” ifadelerini kullandı.