Yıl sonu hedeflerine Fed ayarı

Yıl sonuna ilişkin piyasaya ilişkin tüm rakamlarda revizyona giden banka ve aracı kurumlar dolar kuru tahminlerini 1.80 liradan 1.90 liraya, faiz beklentilerini yüzde 5’lerden yüzde 8’lere çıkartırken, endeks öngörülerini ise 95 binden 80 bine düşürdü.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Jülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR

İSTANBUL - Yılın ilk 5 ayında coşan finansal piyasalar, Fed’in mayıs ayında sözlü müdahaleye başlamasıyla alt üst oldu. Piyasanın gündemini artık Fed’den gelecek yeni sinyaller ve Merkez Bankası’nın PPK’daki faiz artırımının ölçüsü oluştururken analistlerde tahminlerini revize etti.

Türkiye’nin notunun yatırım yapılabilir ülke seviyesine yükselmesi, büyümede daha dengeli bir yıl olacağı öngörüleri, Merkez Bankası’nın faiz indirim sürecinin devam ettirmesi gibi olumlu gelişmeler ve beklentilerle mayıs ayının son haftasına kadar güçlü seyir izleyen piyasalarda endeks 100 binlere doğru koşarken, faizler yüzde 4.5, dolar kuru ise 1.80 liranın altına sarkmıştı. Fakat mayıs başında Fed Başkanı Ben Bernanke’nin varlık alımlarının bu seneyle birlikte azaltılacağı ve 2014’ün ortalarında sonlandırılacağına yönelik açıklamaları ile aynı tarihlere denk gelen Gezi Parkı eylemleri piyasalarda dengeleri değiştirdi.Borsa endeksi 70 binlere doğru sarkarken, bileşikler faizler yüzde 9.5’ları aştı, dolar kurunun ise 2 lirayı hedefleyen yükselişi Merkez Bankası’nın hem sözlü hem de likiditeyi sıkılaştırıcı müdahaleleri ile engellendi. İşte piyasalarda yaşanan bu gergin ortam sonrasında aracı kurumlar ve bankalar yılsonuna ilişkin tüm hedeflerini revize etmek zorunda kaldı.

Rakamlar revizyona uğradı

Türkiye’nin önde gelen ekonomist ve analistlerinin 2013 yılı sonuna ilişkin dolar, euro/dolar sepeti, parite, Borsa Endeksi, faiz, enflasyon, büyüme ve cari açık beklentilerine yönelik yaptığımız araştırma da, söz konusu kurumların hedeflerinde revizyona gitmek zorunda kaldığını gözler önüne serdi. 2013 yılı sonunda ortalama 1.80’lerin hedeflendiği dolar kuru beklentileri 1.90-1.95’lere, faiz tahminleri ise yüzde 5’lerden yüzde 8’lere taşındı. Borsa endeksine ilişkin 95 bin beklentileri ise 80 binlere çekildi. Büyüme beklentileri ise yüzde 4’lerden yüzde 3’lere kadar indi.

Bütün gözler Merkez’in kararında

Fed ile yatıp kalkan piyasalarda, bu hafta bütün dikkatler Merkez Bankası’nın yarın vereceği faiz kararında olacak. Görüşlerine başvurduğumuz ekonomistler, 23 Temmuz’daki Kurul toplantısında faiz koridorunu genişletici yönde ölçülü bir adımı gündeme alacağını söyleyen MB’nin genel olarak büyüme görünümüne dair artan negatif risklerle birlikte esnek kalmaya devam etmek istediğini, dolayısıyla ABD faizlerindeki ılımlı seyrin de etkisiyle bu ay üst banttaki artışın 50 ila 100 baz puanlık bir artırıma gideceğini öngörüyorlar. Ayrıca, ek olarak güçlü seyreden kredi büyümesine karşı zorunlu karşılıklarda da Temmuz’da ölçülü bir artış yapılması bekleniyor.

Kısa vadede oynaklık sürecek

Fed açıklamalarıyla birlikte global tahvil faizlerinde yaşanan yükselişler sonrasında Türkiye tahvillerinde gelinen seviyelerin risk – getiri bağlamında cazip hale geldiğini düşünen ekonomistler, bununla birlikte, kısa vadede ABD tahvil faizlerindeki oynaklığa bağlı olarak Türkiye tahvil faizlerinde de dalgalanmaların olabileceğini hatırlatıyorlar. Ekonomistler, “Kısa vadede Türk lirasındaki oynaklığın görece yüksek kalabileceğini hatırlatıyoruz. Bununla birlikte, Merkez Bankası’nın Türk lirasındaki oynaklığı azaltmak adına sisteme sağlanan likidite miktarını aşağı yönlü azaltmaya devam edebileceğini ve gerekirse döviz satım ihalelerini daha aktif kullanabileceğini tahmin ediyoruz. Bu bağlamda özellikle yeni döviz pozisyonu açılması konusunda temkinli olunması gerektiği kanaatindeyiz” dediler.

Ani karar değişikliklerinden kaçının

Piyasalarda yaşanan tüm bu çalkalantılı dönemde yatırımcılara öneride bulunmakta zorlanan uzmanlar, panik havasının ortadan kalktığını, ancak kırılganlıkların devam ettiği bu ortamda ani karar değişikliklerden kaçınmanın önemli olduğunu dile getirdiler. Uzmanlar, yatırımcılara şu önerilerde bulundular: 

“Yatırımcıların biraz daha riskten uzak ve sabit getirili enstrümanlara yönelmesini, portföylerindeki hisse senedinde seçici olmak kaydıyla ve beklentisi olan likit, temel açıdan güçlü ve BIST-50 hisselerinde %35’i aşmamalarını ve hisse senedi alırken de bağlı oldukları aracı kurumun araştırma bölümünün fikrini almalarını tavsiye ediyoruz. Altın gibi emtiaların varlık alım programlarından etkilenmesi sözkonusu olduğundan ve varlık alımlarının azaltılmasının bu tür emtiaların fiyatlarında baskı oluşturmasından ötürü bu dönemde altına yatırımı tavsiye etmiyoruz. TCMB’nin enflasyonu kontrol altında tutmak için kurlardaki yukarı yönlü hareketlerin önüne geçici adımlar atacağını bekliyor olmamın yanı sıra yeni normallere alışılma süreci ve gelinen seviye itibarıyla dövizdeki getiri marjının düşmesi nedeniyle dövize yatırım önermiyor, tahvil faizlerinin getiri anlamında tekrar cazip olmaya başlaması nedeniyle alınmasını akılcı buluyoruz.”

85-001.jpg


YORUMLAR....

[PAGE]

5 yılda esen rüzgar yön değiştirdi

Garanti Yatırım Araştırma yayınladığı Strateji Raporu’nda yılın ikinci yarısı için öngörülerini paylaştı. Garanti Yatırım Araştırma, Mayıs ayında FED’den gelen açıklamalarla beraber global konjonktürde yeni bir döneme girildiğini ve geçtiğimiz 5 yıllık dönemde gelişmekte olan piyasaların arkasından esen rüzgarın yön değiştirdiğini belirtti. Raporda, bu konjonktürde yüksek cari açık ve dış fonlama ihtiyacının Türkiye’yi hassas bir yapıya soktuğunu, TL’de belirgin değer kaybı yaşanırken enflasyon ve büyüme üzerindeki risklerin arttığı belirtildi. Yılın ilk yarısında faizlerde görülen belirgin düşük seviyelerin bundan sonraki süreçte çok da olası olduğunu düşünmeyen Garanti Yatırım, makroekonomik tahminlerini gözden geçirirken, faizde yıl sonu öngörülerini yükselti. 

Raporda: “Aşağı yönlü riskler olmakla beraber, bu aşamada 2013 yılı için %4 olan büyüme tahminimizi koruyoruz. 2013 sonu için %6.3 olan enflasyon tahminimizi %7.2’ye yükseltiyoruz.  2013 sonu 56 milyar dolar olan (%6.3 GSYH) cari açık tahminimizi değiştirmiyoruz. Bütçe tarafında ise bu yıl hedeflerin tutmasında bir risk görmüyoruz. Gösterge tahvilde yıl sonu tahminimizi %5.3’ten %7.5’e, ABD$/TL tahminimizi de 1.83 seviyesinden 1.88’e çekiyoruz. Risksiz getiri oranında yukarı yönlü revizyon, kar tahminleri ve çarpan analizi güncellemeleri sonrasında ulaştığımız şirket hedefleri ile, BIST100 endeksi için 2013 sonu hedefimizi 94,900’den 83,800’e indiriyoruz. BIST’te seçici olmayı tercih ediyoruz. BIST100’de 65,000-67,000 seviyelerini ise güçlü alım bölgesi olarak görüyoruz” denildi.

ING Bank Baş Ekonomisti Sengül Dağdeviren
ZK’larda da artış bekliyoruz

 "ABD 10 yıllık tahvil faizlerindeki artışın önümüzdeki dönemde artmaya devam etmesinin yüksek olasılık taşıdığı dikkate alındığında (ING olarak 2013 ve 2014 sonu beklentilerimiz sırasıyla %2.8 ve %3.2)  gelişmekte olan ülkelere dair risk algısının hala kırılganlığını koruduğunu söyleyebiliriz. Buna ek olarak, yeni faiz dengesinin nerede oluşacağına dair belirsizliğin devam ettiği bir ortamda Türkiye’de kur ve para politikası üzerindeki baskının da arttığını görüyoruz. Enflasyonda kalıcı olacağını düşünmüyor olsak da Haziran ayında yaşanan yükselişin ve genel olarak küresel ölçekte gelişmekte olan ülkelere dair risk algısının arttığı bir ortamda, yüksek dış finansman ihtiyacı Türkiye’nin yükselen ABD faizleri karşısında negatif ayrışmasına neden olabiliyor.

Bu bağlamda 23 Temmuz’daki Kurul toplantısında faiz koridorunu genişletici yönde ölçülü bir adımı gündeme alacaklarını söyleyen MB’nin genel olarak büyüme görünümüne dair artan negatif risklerle birlikte esnek kalmaya devam etmek istediğini, dolayısıyla ABD faizlerindeki ılımlı seyrin de etkisiyle bu ay üst banttaki artışın 50 baz puanla sınırlı kalabileceğini düşünüyoruz. Ancak buna ek olarak güçlü seyreden kredi büyümesine karşı zorunlu karşılıklarda da Temmuz’da ölçülü bir artış yapılmasını bekliyoruz. Piyasadaki faiz artırım beklentisinin daha yüksek olduğunu dikkate alacak olursak, MB’nin açıklamasında ileriye yönelik politika görünümüne dair güven verici açıklamaları yurtiçi piyasalarda faiz ve kurun seyri için en az dışarıdaki gelişmeler kadar etkili olabilir.

Bugün itibarıyla baz senaryomuzda MB’nin yılsonuna kadar üst bantta toplam 200 baz puan, para politikası faizinde ise toplam 100 baz puan faiz arttıracağını öngörüyoruz. Yurtiçinde faiz dengesinin ise şu andaki düzeylerin çok altında gerçekleşmesi olasılığını ABD ekonomik verilerinde ciddi bir kötüleşme görmediğimiz bir ortamda düşük görüyoruz. Diğer bir deyişle faizler konusunda küresel büyüme görünümü her ne kadar yüksek reel faiz ortamını destekler nitelikte görünmese de Türkiye’de korunacağını tahmin ettiğimiz esnek para politikası çerçevesinde yılsonu tahvil bileşik faiz beklentimizi %8’in üzerine çıkardık."

Halk Yatırım Ekonomik Araştırmalar Müdürü Banu Kıvcı Tokalı
Koridorun üst bandın 50 baz puan artış olur

"Merkez bankalarının ekonomiler ve piyasalar üzerindeki belirleyici rolü devam ediyor. Bu belirleyici rolün, Fed Başkanı Bernanke’nin geçen hafta ABD Senatosu’nda yaptığı sunumda da yinelediği üzere, 'önceden belirlenmiş kesin bir yolda gerçekleşmiyor' oluşu, hem ekonomik hem de finansal göstergelerin yeni dengelerini bulmasını zorlaştırıyor. İşte bizim Merkez Bankamız da küresel belirsizliklerin devam ettiği böyle bir ortamda, bu haftaki kritik Para Politikası Kurulu toplantısında kararlarını alacak. Şu anda % 3,5-6,5 seviyesinde bulunan faiz koridorunun genişletilmesi derken, üst limitin yukarı çekilmesi; ölçülü adımdan kastın da 50 baz puan civarında artırılması yönünde olduğunu düşünüyoruz. Bu haftaki toplantıdan çıkacak değişiklik kararının, faiz koridorunun yanısıra döviz cephesini de içerip içermeyeceği önemli olacak.

Bizim beklentimiz, faiz koridorundaki ölçülü genişletme adımına, döviz zorunlu karşılık ve rezerv opsiyon katsayı oranlarında indirimlerin eşlik edebileceği yönünde. Sırasıyla, 0,5 ve 0,1 puanlık indirimler tahmin ediyoruz. Bu haftaki toplantıda döviz düzenlemelerine de yer verilmesi beklentimizin arkasında, kurdaki oynaklığın henüz kalıcı olarak düşme eğilimi göstermemesi yatıyor. Yılın geri kalan döneminde ise, hem faiz koridorunun üst limitinin artırılmaya devam etmesini; hem de politika faiz oranının 50 baz puan yükseltilmesini bekliyoruz."

HSBC Portfoy Yonetimi Kıdemli Stratejist Ali Çakıroğlu
Borsa İstanbul cazip seviyelerde

"Önümüzdeki dönemde global piyasalar tarafında takip edilecek en önemli olgu Fed’in varlık alımlarına ilişkin gelişmeler olacağını düşünüyoruz. Bu bağlamda önümüzdeki bir / iki aylık süreçte ABD tarafında açıklanacak verilerin çok daha önemli olacağını hatırlatırken, varlık fiyatlarındaki oynaklığın görece yüksek kalabileceğini düşünüyoruz. Orta / uzun vadede ise riskli varlık fiyatlarında yönü tayin edecek en önemli olgunun ekonomik dinamikler (değerlemeler, şirket karları, ekonomik aktivitenin seyri) olacağını tahmin ediyoruz. Buna ek olarak global likiditenin kademeli olarak azalacağını da göz önünde bulundurduğumuzda, hisse senedi piyasalarının, Haziran ayında yaşanan satışları da göz önünde bulundurduğumuzda, risk / getiri bağlamında cazip olduğunu düşünüyoruz.

Bununla birlikte, özellikle gelişmiş ülke tahvillerindeki getiri potansiyelinin sınırlı olduğunu düşünüyoruz. Fed’in Haziran ayı Fomc toplantısında varlık alımlarını bu sene içerisinde azaltabileceğine ilişkin yapılan açıklamalar, global likidite koşullarına ilişkin belirsizlikleri artırırken, bu durum sermaye kanalı üzerinden Türkiye’nin makro ekonomik dinamikleri üzerinde baskı yaratabilecek bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Buna ek olarak Taksim Gezi Parkı sonrasında artan politik belirsizlikler ve Türk lirasında yaşanan son değer kayıpları da makro göstergelere ilişkin riskleri beraberinde getiriyor. Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan protestoların iç talep üzerinde yaratabileceği baskılar da büyüme üzerinde baskı yaratabilecek bir diğer faktör olarak karşımıza çıkıyor.  Buna bağlı olarak 2013’e ilişkin büyüme beklentimizi %4.4’ten %3.8’e revize ediyoruz. 2013’e ilişkin Tüfe enflasyon beklentimizi %6.9’dan %6.7’ye revize ediyoruz. Bununla birlitke 2014 enflasyon tahminimiz %6.5 seviyelerinde bulunuyor.  23 Temmuz'da yapılacak olan Para Politikası Kurulu toplantısında gecelik borç verme faizinde 100 baz puanlık bir artırıma gidebileceğini düşünüyoruz."

İntegral Menkul Değerler Araştırma Müdürü Egemen Candır
MB tereddütlü hareket edecektir

İntegral Menkul Değerler Araştırma Müdürü Egemen Candır: "Merkez Bankası’nın faiz koridorunun üst bandında “makul” oranlarda yükseltmeler olabileceği beklenirken, piyasanın genel düşüncesi 50-100 puan arası bir gecelik borç verme faiz oranı (üst bant) yükseltilmesi yönünde. Türkiye’de yoğun olarak bulunan Ortadoğu kaynaklı uzun vadeli yatırımcının şu anda mevcut olan kırılgan hisse piyasasından ve değer kaybeden tahvillerden rahatsız olduğu düşünülürse, bu uygulamanın ilerleyen zamanlarda faizler üzerindeki olumsuz etkisinin dengeleneceğini, tahvil faizlerinin düşmeye yüz gösterebileceğini ve bu gruptaki yatırımcıyı memnun edebileceğini düşünmekteyiz.

Küresel piyasalarda dengelenme görüldükten sonra Merkez Bankası, uyumlu bir şekilde gevşek para politikalarına devam edecektir. Aynı şekilde, yakın zamanda düşürülen politika faizinin değiştirilmemesi durumu önemlidir. Makul oranlarda yükseltilmesi düşünülen faiz koridorunun üst bandının, geçtiğimiz sene Ağustos ayından bu yana 5 defa düşürülerek yüzde 11,50’den yüzde 6,50 seviyesine getirildiği ve 50 baz puanlık bir artışla dahi 2013 Mart ayındaki seviyelerinden düşük kalacağı unutulmamalıdır. Böyle bir ortamda, Türkiye’nin, IMF tarafından belirlenen ve 2014’te yüzde 3,7, 2015’te ise yüzde 4,3-4,4 büyüme beklentilerinin aşağı yönlü revize olabilse de Türkiye’nin büyüme hedeflerine orta-uzun vadede ulaşmakta çok zorlanabileceğini düşünmemekteyiz. Türkiye, birçok gelişen ekonomi gibi, yüksek cari açığı nedeniyle dış finansman kaynağına ihtiyacı olan ülkelerden biridir. Merkez Bankası’nın daha çok kısa vadeli dengeleyici önlemlerinin ise bu büyümeyi orta vadede destekleyebileceğini düşünmekteyiz.

Özetlemek gerekirse, TC Merkez Bankası’nın önümüzdeki PPK toplantısında 50-100 baz puan olacak şekilde üst bantta yükseltmeye gidebileceğini fakat bu sıkılaştırmaların sürdürülmekte TCMB’nin tereddütlü hareket edeceğini düşünüyoruz. Küresel büyüme tahminlerinin daraltıldığı, FED’in parasal genişlemeyi azaltmayı net olarak düşündüğü bu ortamda gelişen piyasa talebinin kısa vadede sığlık gösterebileceğini fakat orta ve uzun vadede kademeli talep artışı olabileceğini düşünmekteyiz.

Eti Menkul Araştırma ve Kurumsal Finansman Müdürü Adem Özen
Hareketler iki geri, bir ileri olacaktır

Eti Menkul Araştırma ve Kurumsal Finansman Müdürü Adem Özen: "FED’in varlık alımlarını ne zaman azaltmaya başlayacağı / sonlandıracağı endişesi ile spekülasyonlarının halen devam ettiği şu günlerde odak noktamız ekonomik verilerin ve şirket bilançolarının varlık alımlarına son verme düşüncesini teyit edip etmediğidir. Bu kapsamda, verilerin iyi gelmesi borsalarda kötü, kötü gelmesi de iyi yönde fiyatlandırılırken, FED üyeleri, bölgesel başkanlarının ve/veya Başkan’ın açıklamaları da yeni normallerin oluşturulması açısından yakından takip ediliyor. Piyasa oyuncuları FED’in varlık alımlarına son vermeye kendilerini hazırlayıncaya kadar borsalardaki bu endişeli fiyatlandırmalar devam edeceğinden, yeni normallerin kabullenileceği zamana kadar gelişmekte olan ülke borsalarında hareketler iki geri, bir ileri şeklinde olacaktır düşüncesindeyim. FED endişesinin son 1-1,5 aydır özellikle gelişmekte olan ülkelerden para çıkışına yol açması, pek çok gelişmekte olan ülke para biriminin %5-10 arasında değişen oranlarda değer kaybetmesine neden olurken, bu durum TCMB’yi mecburiyetten de olsa bir şeyler yapmaya zorladı. Buna bağlı olarak piyasalardan gelen tepkileri değerlendiren bankanın 23 Temmuz’daki toplantısında agresif olmadan faizleri artırması ve/veya borç alma – verme kanalıyla oynaması muhtemel görünüyor.

Yurtiçinde son yayınlanan makro verilerin ekonomide soğumanın devam ettiğini ortaya koymasının yanı sıra Türkiye açısından bölgede önemli bir ülke olan Mısır’da yaşanan darbe, Haziran ayındaki olayların turizm gelirlerine negatif yansımasının ancak orta - uzun vadede görüleceğini düşünmemiz, yükselişe geçen enflasyonun kurlardaki son dalgalanmaya da bağlı olarak bu seyrini koruması ihtimali, hükümetin yıl başındaki hedeflerinin tutma ihtimaline ket vuruyor."

Turkish Yatırım Araştırma ve Portföy Yönetim Bölüm Başkanı Baki Atılal
Borsanın yumuşak kalbi faizdir

Turkish Yatırım Araştırma ve Portföy Yönetim Bölüm Başkanı Baki Atılal: " Önümüzdeki dönemde enflasyon ve kur tarafındaki gelişmeler kadar global faiz seviyelerinin seyrinin de (özellikle  ABD tahvil faizleri) Merkez Bankası’nın  para politikasının şekillenmesi açısından yakından takip edilmeli düşüncesindeyiz. Son gelişmeler  küresel büyümenin yavaş, emtia fiyatlarının zayıf, faizlerin göreceli düşük seyretmeye devam edeceği baz senaryomuzda değişikliğe gitmiyoruz. Yılın ikinci yarısında ekonomi yönetimini zor bir dönem bekliyor. Bizim tahminimiz ekonomi yönetiminin en son çare olarak  küresel dalgalanmayı  faizlerde sert bir artış yapmadan atlatmaya çalışacağı yönündedir.

Faizlerdeki  yükseliş , TL’deki zayıflama , enflasyon beklentilerindeki bozulma, daha düşük GSYİH büyüme tahmini,  sanayi şirketlerinin 2013 yılı için net kar büyümesi  için baskı oluşturmaktadır. Küresel büyüme üzerinde artan baskılar  şirketlerin  ciro artışları sınırlanırken,   kar marjları üzerinde  de baskı  yaratmaktadır. Bankacılık sektöründe yüksek faiz, yükselen enflasyon, KMH düzenlemeleri, komisyon oranlarına yönelik düzenleme çalışmaları, Net faiz marjlarındaki daralma, Yükselen faizlerin karlılık ve özsermaye maliyeti üzerindeki olumsuzluklar yaratacaktır. 12 aylık hedef seviyemiz 88,500 olmasına karşın kısa vadede ; FED Başkanı Bernanke'nin hafta ortasındaki açıklamalarında varlık alımlarının hemen azaltılmayacağı yönünde verdiği mesajların endeksler üzerinde olumlu etkilerinin sürdüğü görülebilir. Burada 75,000’in kırılmaması halinde 77,000- 79,000 bandına hareket görülebilir."

GCM Menkul Genel Müdürü Alper Nergiz
Orta Vadeli ekonomik programda revizeler gerekebilir

GCM Menkul Genel Müdürü Alper Nergiz: Son haftaki gelişmelerden Borsa da olumsuz etkilenmiş endekslerde % 20 ye varan düşüşler yaşanmıştır. Borsanın geçen yıl tarihi rekorlar kırarak % 55 yakın yükselişle dünyadaki tüm borsalar içinde en çok yükselen 2’inci borsa olduğunu ve  bu yılın ilk ilk üç ayında da yükselişini sürdürerek toplamda % 75 yakın yükseldiğini unutmamak gerekir. Bu çerçeveden içerideki ve dışarıdaki gelişmeler kar realizasyonları yaşanmasına önemli ölçüde etkili olmuştur. Uluslararası Para Fonunun (IMF) dünya ekonomisiyle ilgili büyüme tahminlerini aşağı çektiği, Euro Bölgesinde daralmanın beklendiği bütün dünyada ülkelerin büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize ettiği bir dönemde Türkiye ekonomisi her koşula rağmen büyümesini sürdürüyor.Türkiye için olumsuz olabilecek tek şey küresel petrol ve enerji fiyatlarında yükseliş seyrinin devam etmesi durumunda cari açığı olumsuz etkilenmesidir. Piyasalardaki son dalgalanma Orta Vadeli Program (OVP) da bazı ufak revizeleri de gerektirebilir.