'Bizi al' diye gelen çok var hedefe uygun şirket arıyoruz

Cirosunun yüzde 65'ini yurtdışından elde eden bir dev haline gelen Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu'nun Başkanı Hüsamettin Onanç, 2013 yılının Avrupa'da krizi çözecek mekanizmalar kurulması sayesinde iyi geçeceğini düşünüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

"Türkiye için yeni bir büyüme modeli gerek" diyen Onanç, burada rotayı "iç pazar ne kadar tatlı olursa olsun dışarı doğru büyümek" olarak koyuyor. Kendisi de bu stratejiyi uyguluyor, Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Rusya'daki yatırımını bu yıl tamamlıyor ve Avrupa'dan yeni bir marka almaya sıcak bakıyor. 
 
Özlem ERMİŞ BEYHAN
 
İSTANBUL - Avrupa'dan önemli markalar satın alan, cirosunun yüzde 65'ini yurtdışından sağlar hale gelen Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu'na krizin sürdüğü Avrupa'dan pek çok marka 'Bizi de alın' talebiyle geliyor. Yapı Grubu Başkanı Hüsamettin Onanç, Avrupa stratejilerinde hedeflerine uygun, üretim zincirini tamamlayacak alanlarda yeni satın almalara açık olduklarının sinyalini veriyor. 
Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkanı Hüsamettin Onanç, 2013 yılının iyi geçeceğini düşünüyor. Avrupa'nın krizi kötü yönetmediğini, gerekli müdahalelerin yapıldığını ve çözüme götürecek mekanizmaların kurulduğunu ifade ediyor. Onanç, Türkiye'yi çok yakından etkileyen Avrupa pazarının önümüzdeki dönemdeki durumunu şöyle analiz ediyor: "Dünya Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası koordineli hareket ediyor. Büyük kriz senaryosunu ertelemek için adımlar atıldı, ertelendi ve ileride olmaması için de adımlar atılıyor. Amerika kendi bütçesinde ileriye yönelik bir takım zorlamalar içinde. Avrupa'nın sağduyusu Almanya, bütün birliği sağduyulu olmaya, tedbir almaya zorluyor. Dolayısıyla bu zorlamalarla büyük kriz ertelendi, nefes aldırıldı, şimdi de ayağa kalkma dönemi başlıyor." 
Türkiye'nin yeni büyüme modeline ihtiyacı var
Bu noktada Türkiye'nin yeni bir büyüme modeline ihtiyaç duyduğunu anlatıyor Hüsamettin Onanç. O'na göre sürdürülebilir büyüme çok önemli çünkü yüzde 9'lar gibi yüksek büyümeler Türkiye'ye her zaman 'ekonominin soğutulmasını gerekli kılan' sıkıntılı dönemler getiriyor. Hüsamettin Onanç'a göre Türkiye büyüme oranının yüzde 6 ila 8 arasında oturması gerekiyor. Onanç, "Avrupa bitti deniliyor ama bu bölge en iyi yılında bile yüzde 3'ün üzerinde büyümez. Oturmuş bir pazar ve bizim için her zaman önemli olacak. Avrupa kenara atılacak bir pazar değil. Dünyada başka pazarlara gitmek kesin lazım, sadece Avrupa'ya bağımlı olmak doğru değil ama Avrupa her zaman bizim için önemli bir pazar olarak kalacak." diyor.
 
Onanç, Türkiye'nin yeni büyüme modelinin 'dışa açılma' odaklı olması gerektiğinin altını çiziyor: "Türkiye'nin en büyük sorunu tasarruf eksikliği. Biz tüketimle büyüyoruz, tasarrufu artırana kadar da dış kaynağa ihtiyacımız var. Türkiye kendi inovasyonu ile büyüyemiyor, yabancı inovasyona ihtiyaç duyuyor. Bütün bu sorunları aşacak yeni bir büyüme modeline ihtiyacı var Türkiye'nin. Bu model dışa yönelik olmalı, Türkiye şirketleri dışarıya açılmalı. Türkiye pazarının potansiyeli, en yakın ve en tatlı kazancın geldiği yerel pazar şirketleri iç pazara yöneltiyor ama dışarıya açılmak gerekiyor."
Hüsamettin Onanç, Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu için işte tam da bu paralelde bir strateji yürütüyor. Yapı Ürünleri Grubu, yeni yıla dair iyimser beklentilerle, 2013 için genel büyüme bakışlarına paralel bir oran belirlemiş. "Biz de euro bazında ortalama yüzde 4 büyüme bekliyoruz" diyor Onanç. 2012'de ciroda yüzde 7 büyümeye imza atılmış. Yapı Ürünleri Grubu'nun 2011 cirosu 1.5 milyar lira olarak açıklanıyor. Ezcacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkanı Hüsamettin Onanç, 2012'nin Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu için geçmiş yatırımların sonuçlarının toplanmaya başladığı yıl olduğunu ortaya koyuyor. Bunu net olarak gösteren rakam ise vergi, faiz ve amortisman öncesi kârda euro bazında yakalanan yüzde 34'lük artış. 
 
Cironun yüzde 65'i yurtdışı satıştan geliyor
Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu 2005'te ünlü Alman seramik markası Engers'i, 2007'de dünyanın en eski seramik markası Villeroy&Boch'u, 2008'de ise banyo mobilyasında Avrupa lideri Burgbad markasını satın aldı. "Türkiye gibi Avrupa da bizim temel pazarlarımızdan biri" diyor Hüsamettin Onanç. Peki nasıl oldu da krizdeki Avrupa'nın sıkıntıları Eczacıbaşı'nı 'teğet geçti'? Onanç anlatıyor: "Bizim Avrupa'da merkezimiz Almanya. Almanya da Avrupa'nın en güçlü ekonomisi olduğu için sonuçlar beklentilerimize paralel gerçekleşti. Avrupa'da önceki yıllarda önemli markalar aldık, kiminde yatırım yaptık kiminde fabrika küçültüp üretimi Türkiye'ye kaydırdık. Bu yatırımların sonuçlarını geçtiğimiz yıl almaya başladık. Önceden yaptığımız yatırımların verimlilik sonuçları rakamlarımıza yansıdı. 2011'de bir defaya mahsus yeniden yapılanma giderleri olmuştu. Bu da 2012'deki kâr artışında etkili oldu. Konsolide olarak yapı malzemelerinde 2012'nin ilk 9 ayında toplam ciro büyümemiz euro bazında yüzde 7 oldu. Biz ciromuzun yüzde 65'ini yurtdışından sağlıyoruz. Uluslararası işimiz daha büyük olduğu için rakamları euro bazında açıklıyoruz. Kârımızı geçen yıla oranla çok ciddi artırdık. Amortisman ve vergi öncesi kârımızı euro bazında yüzde 34 büyüttük."
Avrupa'daki verimlilik artışının yanı sıra Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu'nun rakamlarındaki çıkışın arkasındaki bir diğer etken ise 10 yıl öncesinden belirlenen strateji: "Sadece Türkiye değil, sadece Avrupa da değil, bir üçüncü pazar daha belirledik: Rusya."
 
[PAGE]
 
Rusya'da yatırımlarını ağırlıklı olarak devam ettiren şirket, bugün cironun yüzde 35'ini Türkiye'den, 35'ini Avrupa'dan, geri kalan bölümü ise Rusya ve gelişmekte olan komşu ülkelerden elde ediyor. Bu pazar çeşitliliği riski azaltıyor. Hüsamettin Onanç, "Biz işimizi yeni ülkelerde büyütme kararı aldık. Önümüzdeki yıllarda Avrupa'nın payı azalacak. Yüzde 30'lara oturur ancak daha aşağı düşmez çünkü orada fabrikalarımız var" diyor. 
 
Rusya'dan gelen ciro 50 milyon euroyu aşacak 
Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu önümüzdeki yıllar için Rusya ve onunla gümrük birliği içindeki bölge ülkelerini yeni güçlü pazarı olarak konumlandırmış. Sadece üretim yatırımı değil, pazarlama ve depo yatırımları da artarak devam etmiş. Şirket Rusya'da sahip olduğu 200 bin metrekarelik arsasında sıfırdan yaptığı yatırımı bu yıl tamamlamayı planlıyor. 1'inci faz bitti; 35 bin metrekare kapalı alanda 3.5 milyon metrekare karo seramik üretiyor şirket. İkinci yatırıma ise start verilmiş, seramik sağlık gereçleri, küvet ve tamamlayıcı ürünleri de üretilecek ve fabrika entegre bir üretim tesisi olacak. "Rusya'daki yatırımımız tamamlandığında, sadece fiziki yatırım olarak düşünmeyin, pazarlama da dahil 75 milyon euroyu geçen bir yatırım olacak. Bunun önemli bölümü tamamlandı. Kalanı da bu yıl bitecek" diyor Hüsamettin Onanç. Yani 2013 sonunda Rusya'daki üretim merkezinde  seramik sağlık gereçleri üretimi de başlamış olacak. Onanç, iki yıl sonra Rusya pazarından, yapılan yatırım seviyesinde bir yıllık ciro beklentileri olduğunu söylüyor. Bu yıl Rusya'da satışlar önceki yıla göre yüzde 300 artmış. Yani 2015'te ciro hedefi çok yakalanabilir görünüyor. Hüsamettin Onanç, bölgede Türkiye ile birlikte en hızlı büyüyen pazar olan Rusya ve çevresindeki ülkelerde sektörlerinde güçlü çok marka olmadığını, potansiyelin büyük olduğunu anlatıyor. 
 
Hedefimize uygun bir şirket arıyoruz
Belli ki Eczacıbaşı'nın önümüzdeki dönem odağı Rusya olacak. Peki Avrupa'da yeni yatırım düşünülmüyor mu? Hüsamettin Onanç yeni bir şirket alımına açık olduklarının sinyallerini şu sözlerle veriyor: "Avrupa'da çerçeveyi belirli bir noktaya kadar getirdik. Düşündüğümüz bazı konular daha var. 
Avrupa bizim yerleştiğimiz, iç pazarımız haline geldi. Bu bölgede 1600 çalışanımız var. Fransa, Almanya'da önemli noktadayız. Bölgede toplam 6 fabrikamız, 3 markamız var. Avrupa'da sektörümüzde toplamda ilk 6 içindeyiz, ilk 3'e girmek için de iddiamız var. Bunu gerçekleştirmek için eksikliğini gördüğümüz birkaç konu var, oralarda fırsat kolluyoruz. Gene şirket satın alma olabilir. Artık orada sıfırdan bir yatırım söz konusu olmaz, satın alma olur. Bunun ön çalışmaları yapılıyor." Onanç'a "Size bizi al diye gelen çok şirket oluyordur" diyoruz, "Var" diyor gülümseyerek ve devam ediyor: "Kriz nedeniyle zor durumda olan markalar var ve bize geliyorlar. Ama artık biz seçiciyiz.
Hedefimize uygun bir yatırım arıyoruz."
 
Hindistan'ı takip ediyoruz ufak denemeler yapıyoruz
 
[PAGE]
 
Hindistan'ı takip ediyoruz ufak denemeler yapıyoruz
Hüsamettin Onanç, yöneticilerine Türkiye pazarı ne kadar hızlı büyürse büyüsün mutlaka dış pazarlara açılmalarını öneriyor. "Bazen şirketler hızlı büyüme dönemlerinde en yakın, en tatlı pazara dönüyorlar; burası da Türkiye. Ama her halükarda yurtdışında başlattıkları girişimlere devam edip onları sürekli hale getirmelerini tavsiye ediyorum. Onu bıraktıkları zaman belirli büyüklüklere ulaşamazlar" diyor. Onanç önmüzdeki dönemde izledikleri yeni pazarın ise Hindistan olduğunu anlatıyor. "İzliyoruz, takip ediyoruz, denemeler yapıyoruz" diyor. Çin'in şu an geldiği noktada bütün uluslararası firmaların rekabete girdiği yapısıyla kendileri için bir Amerika'dan, bir Japonya'dan farklı olmadığını belirtiyor. Peki ya Afrika? Onanç, "Afrika da incelenmesi, çalışılması gereken bir pazar. İncelenmesi gereken yerler var ama çok iyi çalışılması lazım. Politik risklerin olduğu bir pazar" diyor. 
 
Not artışı ve faiz düşüşü gayrimenkulü destekleyecek
Dünya bir finans kriziyle yaşıyor, bu bitmedi. Bunu bitirmek için dünya ekonomisinin belirli büyüklüklere gelmesi lazım. Ekonomilerin yatırımı, tüketimi, tasarrufu dengeli bir şekilde yapması lazım. Dolayısıyla Türkiye o dengelerini sürdürebildiği sürece istikrarlı bir büyümeyi devam ettirir. Gayrimenkulde ise Türkiye'nin büyüme potansiyeli hala daha fazla. Ekonomi genişlerken bizim sektörümüz daha fazla gelişir, ekonomi dururken de çok fazla daralır. İnşaat sektörü ekonominin büyümesinden hep daha fazla tepki gösterir. Ancak kentsel dönüşüm, 2B gibi projelerle inşaat büyümeden daha az yavaşlamamış olacak 2012'de. Beklentimiz bu. Türkiye'nin kredi notunun artması ve kredi faizlerinin düşmesi sektörü destekleyecek. 
 
Bugün olsa Avrupa'da sıfırdan yatırım yapmazdım
Avrupa'da ilk yatırımımızı İrlanda'da sıfırdan yatırım olarak yaptık. Bugün olsa stratejik bir şekilde var olan bir firmayı satın almayı tercih ederdim. Bir şeyleri yaşamış, oluşmuş bir firmayı almayı, sıfırdan kurmaya tercih ederdim. Mesele sadece fabrikayı almak değil, o işi bilen çalışanlar, organizasyon, tedarikçi ilişkileri bu bir bütün. O bütünü sıfırdan yaratmak köşelerin tutulduğu, Avrupa gibi yerleşmiş pazarlarda çok uzun, zahmetli ve zor bir iş. 
 
Fonlarla çok radikal bir büyüme olursa el sıkışırız
 
[PAGE]
 
Fonlarla çok radikal bir büyüme olursa el sıkışırız
Yabancı fonların Türkiye ilgisini çok olumlu görüyorum. Şu an bizim fonlarla strateji olarak birlikte yapmayı düşündüğümüz bir şey yok. Bu ne zaman ortaya çıkar? Çok radikal büyeceğiz dediğimiz bir konu olursa çıkar. Öyle bir proje olur, kendi finansal kaynaklarımız yetmezse o zaman bir ortaklık yapabiliriz. 
 
Avrupa'da şirket alırken fırsata odaklanmak hata getirir
Avrupa'da ilk fabrikamızı 15 yıl önce kurduk, İrlanda'da. Sonra fırsatlar gördük ve bu fırsatlar yolumuzu biraz daha açtı. Sonra stratejimizi belirledik. Daha sonra bu stratejiyi yapılandırmak için arayışlara başladık. Bu noktada tavsiyem, işte bizim bu öğrenme sürecimizi atlayabilmek için önceden strateji belirlenmesi. Şirket satın alma sürecinde yatırım bankalarıyla profesyonel olarak ilişkide bulunulmasını tavsiye ederim. Türkiye'de yatırım bankalarında analiz yapan uzmanlar çok gelişti. Onların kanalıyla yurtdışında arayışa gitmek lazım. Bu noktada ise önce bir strateji geliştirmek gerekiyor: Ne için gidiyorum, nereye gidiyorum, hangi konuda, hangi hedefe gidiyorum, çevresinden mi dolaşacağım, direkt mi gideceğim? Fırsatlara uygun hareket etmenin bir takım hatalar getireceğini düşünüyorum.
 
Gayrimenkulde balon oluşma riski var
"Gayrimenkulde balon oluşma riski var. Bir takım yapay rant projeleri ile bu balon şişirilebilir. Balonu şişirebilecek şey konut kredilerinin aşırı düşük olması. Bu, gayrimenkulü bir ihtiyaçtan yatırım aracı haline dönüştürür. Faizler düşük, inşaatçılar ve tasarruf sahipleri, herkes buraya yatırım yapar ve balon şişmiş olur. Ne zaman bu büyüme durur, fiyat artışları durur, balonun patlama ihtimali olur. İspanya'da bu böyle oldu. Amerika'da böyle oldu. Burada arz-talep dengesinin iyi ayarlanması gerekir. Bunu hükümetin faiz ve arsa arzı ile dengede tutması gerekir. Arsa arzı demografik ihtiyacın ötesine geçerse şişme başlar."