'Cemaat okulları satın alınabilir'

Başbakan Yardımcısı Arınç, yurtdışında faaliyet gösteren cemaat okulları için, "TC. vatandaşlarının farklı biçimlerde kurmuş oldukları ve devam eden okullarının faaliyetlerinin devralınması suretiyle devam ettirilmesi düşünülebilir" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken basının karşısına çıkarak  sorularını yanıtladı. DEDAŞ ile belediyeler arasındaki elektrik borcu tartışmaları, bedelli askerlik ve Yunanistan seçimlerine ilişkin değerlendirmeler yapan Arınç,  yurtdışında faaliyet gösteren cemaat okulları içinse önemli açıklamalarda bulundu.

Bir basın mensubunun, "yurt dışındaki Türk Okulları" ile ilgili düşünülen sistem değişikliğinin ne zamana kadar gerçekleşeceğiyle ilgili sorusuna Arınç, şu yanıtı verdi:

"Sayın Milli Eğitim Bakanımız güzel bir sunum yaptı. Bunun zenginleştirilmesi ve olabilirliği konusunda hepimiz önümüzdeki Bakanlar Kurulu'na kadar detaylı bir inceleme yapacağız. Belki önümüzdeki hafta bu konuda yapılabilecek çalışmalarımızı sonuçlandırmış olacağız." 

Arınç, yurt dışındaki okulların farklı açılardan ele alınması gereken bir konu olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Bir defa yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının katkısıyla açılmış okullar. Bunlar evet, 'cemaat okulları' olarak bilinirken, daha sonra Türkiye içerisindeki faaliyetlerinin 'Paralel Devlet Yapılanması' şekline dönüştüğünden hareketle yurt dışındakilerin de 'Türkiye aleyhinde çalışmalar yapıyor mu, bu konulardaki bilgiler nedir?' Bunlar da elbette bir potada toplandı ve bunun da ıslah edilmesi üzerinde karara varıldı. O karar da şudur; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımızın katkısıyla kurulmuş şirket şeklinde, dernek şeklinde veya Türkiye'den yönetilen ya da o ülkelerde ortaklıklar kurmak suretiyle açılan ticari amaçlı okullar var. Bunların her birine müdahale etmek hukuken mümkün değil. Yani biz hukuk içerisinde kalacağız. Biz kalmazsak o ülkelerin kendi yasaları var, onların hukuku içerisinde meseleye bakmamız lazım."

Türkiye Cumhuriyeti'nin laik, demokratik ve sosyal olduğu kadar bir hukuk devleti olduğuna inandıklarını belirten Arınç, bu nedenle yapacakları çalışmanın hukuk devleti ilkesine uygun olacağını söyledi.

Arınç, söz konusu okullardan bazılarının şirket bünyesinde kurulduğuna ve bir şirkete zorla el konulmasının mümkün olmadığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Okullar satın alınarak eğitim devam ettirilebilir"

"Şirketlerin devralınması ya da satın alınması suretiyle bu okullardaki eğitim faaliyetlerinin devam etmesi düşünülebilir veya bunun dışındaki formüller de dikkate alınabilir. Ama biz meseleye üç boyutlu olarak bakıyoruz. Birincisi, mevcut okullarımızın kalitesinin artırılması. Bulundukları ülkelerdeki eğitimin daha nitelikli olması, öğretmenlerimizin daha nitelikli olması ve öğrencilerimizin daha iyi bir eğitim alması noktasında mevcut okullarımızın hem fiziki imkanlarının hem de eğitici imkanlarının yeniden desteklenmesi konusu. İkincisi, yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının farklı biçimlerde kurmuş oldukları ve devam eden okullarının faaliyetlerinin aynı şekilde mümkünse devralınması suretiyle devam ettirilmesi. Üçüncüsü de yeni açacağımız okullar. Bunu bir kanun ile hükümetten hükümete yapmak yerine bir vakıf kurmak suretiyle bu vakıf bünyesinde düşünüyoruz. Gönüllülük esasına dayanan eğitim hizmeti olarak düşünüyoruz. Ana hatları çizilmiş fakat detaylandırılmamış bir çalışmayla karşı karşıya kaldık. Bunu önümüzdeki Bakanlar Kurulu'nda olgunlaştıracağız."

"Yeni bir eğitim sistemi yoluna girebilir"

Başka bir gazetecinin, yurt dışındaki okullara yönelik çalışmayla, "bunlardan ne kadarının kapatılmasının" öngörüldüğüne ilişkin sorusuna Arınç, "Bizim oradaki okulları kapatmamız diye bir görevimiz yok, bir yetkimiz de yok. Bunu her hukuk bilgisi olan insan bilir" yanıtını verdi.

Söz konusu ülkeler ile yönetimlerle görüşmeler yapılabileceğini bildiren Arınç, "Bunlar zararlıysa ki ona inanıyorlar, o konularda dikkatleri çekilebilir. Mesela Gambiya veya Azerbaycan'daki okulların bu şekilde faaliyetten men edildiğini biliyoruz. Ama her ülkenin buna uyacağını düşünmemek lazım. Ayrıca, bir ticari şirket olarak bu işler yönetiliyorsa bunu bizim ancak devir, satın almak veya başka ortakla ilişkilendirmek şeklinde tavsiyelerimiz olabilir. Biz dünyada tek başımıza hüküm ferman olan bir devlet değiliz ki. Dünyada 160 ülkede bulunan bu okullara 'Hadi bakalım bunları kapatın, açın, şöyle yapın' diyecek bir noktada değiliz, bunu düşünmüyoruz. Hukuk neyi gerektiriyorsa bu okulların faaliyetlerinin Türkiye tarafından veya başka işverenler tarafından devralınması halinde yeni bir eğitim sistemi yoluna girebilir diye düşünüyoruz. Önümüzdeki Bakanlar Kurulu'nda bunu konuşacağız" diye konuştu.

Bu konularda ilginizi çekebilir