'Cumhurbaşkanlığı siyasi parti makamı değildir'

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanlığı bir siyasal parti makamı değildir. Siyaset, siyasi partilerin işidir. Tarafsızlk bütün partilere eşit uzaklıkta olmaktır" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Gündemine Köşk seçimlerini alan Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını eleştirdi. "Siyaset, siyasi partilerin işidir" diyen CHP Lideri, "Cumhurbaşkanlığı bir siyasal parti makamı değildir. Siyaset, siyasi partilerin işidir. Tarafsızlk bütün partilere eşit uzaklıkta olmaktır" dedi.

Başbakan Erdoğan’a ağır eleştiriler yönelten Kılıçdaroğlu, "Ahlakı değil de ahlaksızlığı ödüllendiren bir sisteme sahip çıkan kişiye biz nasıl cumhurbaşkanlığı koltuğuna otur deriz. Kalkmış utanmadan 'adayım' diyor. Bu, topluma yapılmış en büyük hakarettrir. Böyle bir şey olamaz. Gidersin, yargılanır ve hesabını verirsin; ondan sonra gelirsin, biz de eyvallah der, itiraz etmeyiz. Kaçacaksın, yargıyı baskı altına alacaksın sonra da aday olacaksın" şeklinde konuştu. 

İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:

Tarih 1 Ocak 2013. Gana’dan bir uçak kalkıyor. Sabiha Gökçen’e değil, Atatürk Havalimanı’na iniyor. Bir kargo uçağı. Gümrük memurları soruyorlar ne var uçakta? Aynen okuyorum “1.5 ton doğal taş var” diyorlar. Tabi memurlar şaşırıyor. Türkiye’de dağ taş var. neden Türkiye’ye gelsin diyorlar. Gidip bakıyorlar. Bir bakıyorlar içinde doğal taş değil, 1.5 ton altın var. Doğal altın. Gümrük memuru hemen gider mühürler. Neden şüpheleniyorlar? Şunun için, açıyorlar kargo uçağını. Bakıyorlar adrese. Adresi aynen okuyorum “Güzelyurt mahallesi yıldırım beyazıt caddesi delta apartmanı, a2 blok, no: 22 Beylikdüzü-İstanbul" Düşünüyor memurlar, bir şey var burada diyorlar. Açıyorlar, 1.5 ton altın çıkıyor. Doğal olarak mühürlüyorlar.

4 Ocak 2013. Uzun tartışmalar. Araya Rıza Zarrab, bakanlar, müsteşarlar giriyor. Olayı örtmeye çalışıyorlar. 8 Ocak 2013 malın cinsini değiştiriyorlar. Bu altındır diyorlar. Yeni faturalar ibraz ediyorlar. Araya bu kez Dışişleri Bakanlığı giriyor. Ne oluyor arkadaşlar diyor. 10 Ocak 2013, Rıza Zarrab diyor ki gümrük müdürü bize yardımcı oluyor, nasıl uçağı dışarı çıkarabiliriz. Rıza Zarrab’la yapılan bir telefon konuşması var. diyor ki “Rüşvet ver kurtar, gümrük dediğin nedir” Onun söylediği şu “Teoman’a neler yaptım. Ne vaatler. Adam ben memuriyeti yakmam” diyor. Gözünü sevdiğim Teoman, hepimizin onuru olan Teoman.

Müfettiş devreye giriyor. 18 Mart 2013 tarihli rapordan okuyorum: 'Bu durumda Gana’da düzenlenen belgelerin gelişigüzel yazıldığı, gerçeği yansıtmadığı sonucuna varıldı. Külçe altınların Gana mevzuatına uygun olmadan, yasa dışı - kaçak olarak yurt dışına çıkarıldığı sonucuna varıldı... Altınların kısmen ya da tamamen Türkiye’ye sokulmak istendiği ortada...' 16 Şubat 2013’te gümrükçüler bir bakıyor, uçaktaki 1.5 ton altından 292 kilosu eksik. Devletin gümrüğünden nereye gittiği belli değil. 17 Ocak 2013’te uçak, Dubai’ye hareket ediyor... Peki altınlar, onları kalıyor burada götürülüyor... 

Bakan’a ‘transit uçak neden Türkiye’ye geldi?’ diye soruldu. 'Yakıt ikmali için' diyor. Saçma ve yalan. İki nokta var burada. Bir; malın teslim yeri Beylikdüzü... Diğer nokta, Gana’dan İstanbul’a mesafe 7354 km iken, Gana’dan direkt Dubai 2992 km.... Bu dosyanın peşini bırakmayacağız, takip edeceğiz..."

Buradan adalet ve kalkınma partisinin 311 vekiline seslenmek isterim. Sizler kapıkulu değilsiniz. Sizin önünüze boş kağıdı verdiler imzaladınız. O nedenle Erdoğan sizi tuzluğa benzetiyordu zaten. İçinizden biri çıkıp biz tuzluk değiliz diyemediniz. Boş kağıda gidip imza attınız, kimin cumhurbaşkanı olacağını bilmeden. Ama Erdoğan şöyle bir ters köşe yapabilirdi, Rıza Zarrab’ı cumhurbaşkanı adayı, Arınç’ı da genel sekreter gösterebilirdi. Neden Arınç sekreter olsun? Ağlayacak bir adama, arada bir ağlayacak bir adama ihtiyaç var.

Cumhurbaşkanlığı makamı bir siyasi liderin makamı değildir. Siyasi partiler tartışırlar, eleştirirler. Ama cumhurbaşkanlığı makamı böyle bir makam değildir. Yüce bir makamdır, 76 milyonu kucaklayan bir makamdır. O nedenle oraya oturacak kişinin ilmi irfanı doğru olmak zorundadır. Hepimizi temsil edecek yetenekte birisi olmak zorundadır. Devlete sahip çıkacak, devlet adamı kimliğini taşıyacak birisi olması gerekir. 

"Diyor ki ben tarafsız olmayacağım"

O, göreceksiniz Türkiye cumhuriyetini hem batıda hem doğuda temsil edecektir. Erdoğan şimdi ona bir şey diyemiyor. Erdoğan, oraya çıkacağım siyaset yapacağım diyor. Cumhurbaşkanlığı makamı siyaset yapılacak yer değil. Cumhurbaşkanlarının sorumluluğu yoktur, onlar, o makama oturacaklar tarafsız olmak zorundadırlar. Diyor ki ben tarafsız olmayacağım. Öyle anlaşılıyor ki yemin etmeyecek. Tarafsızlık metni var. Ne üzerine edecek? Namusum ve şerefim üzerine diye yemin edecek.

Ben şimdi merak ediyorum. Tarafsız olmak, bütün siyasal partilere eşit mesafede olmak demektir. Ama sen öyle değilsin. Sonra ne diyor, diyor ki “Ben havalimanı inşaatını da yol ihalelerini de takip edeceğim” diyor. 76 milyon yurttaşıma sesleniyorum. Yaşı ne olursa olsun. Bir cumhurbaşkanı yol inşaatı ihalelerini niye takip eder? Takip edeceğim diyor. Ben senin nasıl malı götürdüğünü çok iyi biliyorum. Sen bu konularda beceriklisin. İhaleleri takip edeceğim diyor. 

"Kul hakkı yediğini de çok iyi biliyorum"

Sen kupon arazileri de takip ediyorsun. Sen yürütmenin başısın, ben onu da çok iyi biliyorum. Malı nasıl yürüttüğünü onu da biliyorum. Kul hakkı yediğini de çok iyi biliyorum. Şimdi sen bir haramzadesin kusura bakma. Cumhurbaşkanı adayının temiz olması lazım temiz. Cam gibi olması lazım cam. Senin neren temiz? Alnındaki kirleri temizlemeden sen o makama nasıl oturacaksın?

Mal varlığını vermiş. Evi yok, aramızda para toplayıp bir ev alalım bari adam gariban bir adam. Ben merak ediyorum gerçekten, bir sürü yerde villaları var bu adamın, Çatalca’daki Urla’daki Kısıklı’daki villalar. Ve Şehrizar konutlarından alınan villalar. Kimin üstüne bunlar? Bakın, alın teriyle kazanılan bir mal dolayısıyla insanlar utanmazlar. Çıkarlar milletin önüne, bunun her kuruşunda benim alın terim var derler. Gizliyor saklıyor. Haram paraya nasıl diyecek ben

Demiyor muydu, ben yırtık ayakkabıyla siyasete girdim. Dünyanın en zengin başbakanlarından birisin sen şimdi. Milletin içinde bulunduğu duruma bak, beyefendinin durumuna bak. Sık sık söylerim, çatacak bir şey bulamadı dedim. Ekmel Bey’e, geçenlerde dilini tutamamış monşer demiş. Ne diyecek merak ediyordum. Dese ki temiz bir adam değil, kendisini tarif etmiş olacak, cahil dese kendisini tarif etmiş olacak. Adam 57 ülkeyi yönetmiş, sen bir ülkeyi bile yönetemedin, soyup soğana çevirdin

O halkın arasına inen birisi, halkla beraber yürüyen birisi. Temiz yürekli bir adam. Sen koruma ordusu olmadaki gidip kahveye oturabiliyor musun? Göreceksiniz Ekmeleddin Bey gidecek oturacak her yurttaşı kucaklayacak.

Yalancıdan başbakan olmaz. Vallahi billahi olmaz. Yalancıdan cumhurbaşkanı adayı da olmaz. Gene gitmiş dilini tutamamış. Hayatımda gördüğüm en büyük yalanlardan birisi. Gidiyor Samsun’a miting yapıyor. 10 Kasım’da Mustafa Kemal hayata gözlerini yumdu. Bir gün sonra askerler meclisi kuşattılar, ya İnönü’yü seçersiniz ya TBMM’yi kapatırız dediler. İnönü cumhurbaşkanı seçildi.

Yalanın bu kadarına pes ya. Arkadaşlarım incelediler. Yahu kim gidip Meclis’i sardı? Bakın arkadaşlar 11 Kasım 1938. Celal Bayar’ın başkanlığında CHP grubu toplanıyor. Bayar’ın yaptığı konuşma “oylarınızı serbestçe vereceksiniz. Herkes istediğini yazsın. En çok oy alan aday gösterilecek” İsmet İnönü’ye 322 oy çıkıyor. Sonra TBMM genel kurulunda oylama yapılıyor 399 vekil katılıyor, 348 oy birliğiyle İnönü cumhurbaşkanı seçiliyor. Asker yok mu? Yok dersen yalan söylemiş oluruz. Asker var bando mızıka için var. 

"Dünyanın en büyük yalancısı"

Dedem Sarıkamış’ta şehit olmuştu demişti. Bir baktık askeri kaynaklara, o da yalan. Dünyanın en büyük yalancısı, bu kadar yalan söyleyen ikinci bir adam daha önce görmedim. Şimdi kalkmış ben cumhurbaşkanlığına aday olacağım diyor. Bunu yapabilmek için önce mal varlığının hesabını vereceksin. Aklanacaksın, temizleneceksin. Çocuklarınla beraber eşinin mal varlığını açıklayacaksın. Helalse korkmayacaksın, haramsa zaten açıklayamazsın. Biz herkes zengin olsun istiyoruz. Herkesin ekonomik gücü iyi olsun istiyoruz. Ama alın teriyle kazanılan mal varlığı, çalarak değil, milleti soyarak değil.

"Eşit koşullarda Ekmeleddin Bey’le yarışa gir

Yalan söylemekten vazgeç birinci kural. İkinci kural, yüreğin yetiyorsa, eşit koşullarda Ekmeleddin Bey’le yarışa gir. Başbakanlıktan istifa etmiyorsun, eşit koşullardan gitmiyorsun. Fırsat eşitliği diye bir kavram var. demokrasilerin inançların özüdür. Siz buna inanmıyorsunuz. Fırsat eşitliği ekonomide olur, eğitimde olur, sosyal yaşamda olur, politikada olur.

Bu konularda ilginizi çekebilir