'Demokratik İslam Kongresi' Sonuç Bildirgesi Yayımlandı

Diyarbakır'da düzenlenen Demokratik İslam Kongresi'nin sonuç bildirgesinde İslam coğrafyasındaki sorunların "Medine Sözleşmesi" referans alınarak çözülebileceği savunuldu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİYARBAKIR  - Din alimleri, kanat önderleri, sivil toplum kuruluş temsilcileri, yazar ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleştirilen "Demokratik İslam Kongresi'', yayımlanan sonuç bildirisiyle sona erdi. 

Kongrenin hazırlık komitesi üyesi Ayhan Bilgen'in okuduğu 15 maddeden oluşan sonuç bildirisinde, İslam coğrafyasındaki sorunların Medine Sözleşmesi'nin referans alınarak çözülebileceği vurgulandı. 

Toplumları birbirine düşman eden düşünce ve iktidar anlayışlarının, farklı toplumsal kesimlerin barış içinde ve özgür iradeleriyle bir arada yaşamasının önünde engel oluşturduğu savunulan bildiride, bu durumun Medine Sözleşmesi referans alınarak yeniden inşasının zorunlu olduğu belirtildi.  

Medine Sözleşmesi'nin birinci maddesindeki "ümmet" in, çok kimlikli, çok dilli ve çok inançlı anlama sahip olduğuna işaret eden bildiride, "Siyasi ve itikadi yaklaşımlar, ümmetin farklı din, mezhep, inanç, etnik ve diğer tüm toplumsal gruplardan oluştuğunu dikkate almalıdır. Temel hak ve hürriyetlerin kullanımında, toplumların ve bireylerin kendilerini ifade etmelerinde adaletli, eşitlikçi ve özgür bir anlayışı kurumsallaştırmaları ve hukuki güvenceye kavuşturmaları İslami zorunluluktur" ifadesine yer verildi. 

Kürtlerin, yaşadıkları topraklarda tarih boyunca din ve ümmet adına üzerine düşen her türlü sorumluluğu ve fedakarlığı yerine getiren kadim halklardan olduğu vurgulanan bildiri, şöyle devam etti: 

Dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu, Allah'ın ayetlerindendir' ifadesi, farklı toplulukların başta anadilin kullanılması olmak üzere, temel hak ve hürriyetlerini garanti altına almıştır. Halkların dillerini, kültürlerini, farklılıklarını özgürce yaşaması, yüce Allah'ın vermiş olduğu bir haktır. Hiçbir siyasi otorite ve dini yorumun toplumları bundan mahrum bırakması kabul edilemez.

Kadın hakları 

Toplumun yarısını oluşturan ve diğer yarısını da doğuran kadınların sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik alanlardan uzaklaştırıldığı ileri sürülen bildiride, ''Kongremiz, özelde eril zihniyetler ve iktidarlar tarafından kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, cinayet, çocuk evlilikleri ve her türlü egemen yaklaşımı reddetmektedir'' değerlendirmesinde bulunuldu. 

Bildirgede, halkların İslam'ın kendilerine tanıdığı meşru ve siyasi hakları kullanmalarında yaşadıkları zorluklar, baskılar, zulümler ve idamların kabul edilemez olduğu kaydedilerek, şunlara yer verildi: 

'Bu bağlamda İran'daki  idamlar, Mısır'daki idam kararları, Bahreyn ve Suudi Arabistan'daki mezhepçi siyaset anlayışının doğurduğu haksızlıklar ve zulümler, Yemen ve Libya'daki dar aşiretçi yaklaşımlar, toplumların kalbine vurulmuş büyük bir hançerdir. Siyasi aktörler, halkların talepleri karşısında şiddet kullanmaktan vazgeçmelidir.'' 

Müslümanların sorumluluğu 

''Türkiye'de Kürt sorununun barışçıl çözümüne dönük tarafların ortaya koymuş olduğu irade herkes tarafından önemsenmelidir'' görüşü savunulan bildiride, şunlar belirtildi: 

Barışın kalıcı hale gelmesi için ivedilikle yasal düzenlemelerin, Medine Sözleşmesi'nin müzakere yöntemleri de dikkate alınarak hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu vesileyle kongre, katılımcıları İslami çevreleri de sorumluluklarının farkına vararak, barış sürecine aktif katılmaya davet etmektedir. Başta Türkiye ve Suriye olmak üzere İran ve Irak'ta da Kürt sorununun haklar ve adalet temelinde çözümü Müslümanların sorumluğundadır. Tüm toplumsal kesimlerin, cemaatlerin yanı sıra İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği gibi kurumların da sürece daha aktif katılması gerekmektedir.' 

Dini eğitim ve öğretimin sivil topluma bırakılması istenen bildiride kongrenin Melle Abdullah Timoki, Şeyh Said ve Said-i Kurdi şahsında gerçek İslam'ın öğrenilmesinde emeği geçen medrese mensuplarına atfedildiği vurgulandı.