'Duygular aklın önüne geçerse, felakete sürüklenilir'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, ''Akıl rehberliğinde yapılmamış bir terör mücadelesi, terörizm mücadelesi sonuca ulaşamaz. Duygularınızı aklınızın önüne geçirirseniz, kendinizi de yönettiğiniz kitleyi de felakete sürüklersiniz'' dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, "Şu anda İmralı'daki ile devlet görüşüyor, devletin yetkili şahısları görüşüyorlar. BDP'lilerin yaptığı görüşmede devletin bilgisi dahilinde olmuştur, devletin izni dahilinde olmuştur. Bundan, böyle çok büyük anlamlar çıkarmak çok da anlamlı değil" dedi.
Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Bir gazetecinin, "İmralı'daki görüşmelerin ardından bugün bazı gazetelerde kesin mutabakata varıldığından söz ediliyor. Üzerinde uzlaşılan kesin nihai bir mutabakat var mı?" şeklindeki sorusu üzerine, Çelik şunları söyledi:
"Bugün gerek köşe yazarlarının yazdığı yorumlar var, gerekse de haber alarak yer alan çok sayıda yazı var. Bunları Sayın Başbakana da sorduk, Sayın Başbakan bile bu yazılanlara hayret etti. Herhalde bu konuda en çok bilgiye sahip olan sayın Başbakandır. Ne oldu, ne bitti, ne konuşuldu, kim geldi, kim gitti? Dolayısıyla gazeteler oturuyor, bazı şeyleri hayal ediyorlar, bazı temennilerini yazıyorlar, istediklerini yazıyorlar, istemediklerini yazıyorlar. Dolayısıyla buradaki yazılanların büyük bir kısmının gerçekle bağdaşmadığını sadece ifade etmekle yetineyim. Böyle bir mutabakat... Daha dün gitti, kiminle neyin mutabakatını yapacaklar. Netice itibariyle orada mutabakatı yapacak olan BDP'li milletvekilleri değil. Devlet adına orada görüşenler eğer bir sonuç alırlarsa netice itibariyle PKK'nın silah bırakması, dağdaki PKK'lıların ne olacağı vesaire meseleleri ile ilgili bir gelişme olursa bu kamuoyu ile paylaşılır. Ama şu anda İmralı'daki ile devlet görüşüyor, devletin yetkili şahısları görüşüyorlar. BDP'lilerin yaptığı görüşme de devletin bilgisi dahilinde olmuştur, devletin izni dahilinde olmuştur. Bundan, böyle çok büyük anlamlar çıkarmak çok da anlamlı değil."
Çelik, görüşmelerle ilgili süreçte daha ileri bir adım olup olmadığının sorulması üzerine de "Abdullah Öcalan'a 'Sen Kürt halkı adına ne istiyorsun?' diye bir soru falan sorulmuyor. Veya BDP'lilere 'Ne yaparsak siz bu işten vazgeçersiniz?' diye bir soru sorulmuyor. Biz, diyoruz ki 'Niçin silah alıp elinize dağa çıktınız?" diye konuştu.
"Bugün Türkiye'de demokratik bütün yollar açıktır"
"Bugün Türkiye'de demokratik bütün yollar açıktır"
"Kürt" kelimesinin daha önce bir tabu halinde olduğunu, teröristlerin "demokratik yollarla benim bazı düşüncelerimi ve görüşlerimi ifade etmeme müsaade edilmiyor, dolayısıyla silahtan başka benim yolum yok" dediklerini ifade eden Çelik, "Peki bugün böyle bir ortam var mı? Bugün Türkiye'de demokratik bütün yollar açıktır. TBMM çatısı altında terörü kutsamadan, terörü meşru görmeden, terörü bir çözüm aracı olarak teklif etmeden herkesi istediği her şeyi görüşebilir" dedi.
Çelik, MHP ve CHP'nin de Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda samimiyetsiz davrandığını, BDP'nin Türkiye'yi 20 özerk bölgeye bölme teklifine karşı çıkmadıklarını söyleyerek şunları ifade etti:
"Bakın size, ilginç bir şey söyleyeyim. Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışıyor. Burada MHP'nin ve CHP'nin samimiyetsizliği ile ilgili bir konuda size bilgi vereyim. AK Parti, başkanlık sistemi ile ilgili bir teklif getiriyor, 'derhal AK Parti bunu çeksin' diyorlar. BDP'nin getirdiği teklif nedir biliyor musunuz? Türkiye'yi 20 özerk, bölgesel yönetime ayırmak. Bunun adı eyalet sistemidir. Ha konuşabilir mi? Bana göre konuşabilir. Şiddet içermeden bunu teklif edebilir mi, eder. O söyler, sen kabul eder misin, o ayrı bir olay. Bakın BDP bu teklifi getiriyor, CHP ve MHP 'bunu geri çekin, biz bunu bir anayasa konusu yapmayız' demiyorlar. 'Bunu çekin' demiyorlar. Ama AK Parti Başkanlık sistemini getirdiği zaman 'bunu çekin' diyorlar. Dolayısıyla arkadaşlar bunun adı küçük siyasettir. Biraz önce söyledim, dağarcığında ihanet ve hıyanet kelimelerinden başka kelime bulunmayanlar, bu memlekette anaların göz yaşının da ne anlama geldiğini de bilmiyorlar. Kan olacak, şiddet olacak, şehit cenazeleri olacak, terörist cenazeleri olacak, etki olacak, tepki olacak, tez olacak, anti-tez olacak birileri de buradan nemalanacak. Yıllar yılı siyasi varlık sebebini bu çatışmaya bağlayan siyasi hareketler var. Bu onların ekmeğini keser arkadaşlar."
Hüseyin Çelik, terörün bitmesi halinde MHP ve BDP'nin marjinal parti olacaklarını, güç kaybedeceklerini belirterek, "Bizi ihanetle, vatanı satmakla efendim teröristlerle kucaklaşmakla, teröristlere prim vermekle, onlara taviz vermekle" suçlayanlar bu tezgahtan, bu oyundan, bu olup bitenden nemalananlardır. Türkiye'nin bunu bitirmesi lazım. Ya biz bunu bitiririz, ya da bu terör meselesi bizim canımıza okuyamaya, yavrularımızın ölmesine, canlarımızın kaybolmasına, mali kaynaklarımızın heba olmasına devam eder" diye konuştu.
Orgeneral Karadayı'nın gözaltına alınması
Çelik, bir gazetecinin eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Hüseyin Hakkı Karadayı'nın 28 Şubat soruşturması kapsamında gözaltına alınmasını ve mahkemece serbest bırakılmasını değerlendirmesini istemesi üzerine de "Bu tabi tamamen mahkemenin vereceği bir karardır. Bana göre Türkiye darbelerle ve darbecilerle hesaplaşıyor. Sayın Karadayı'nın gözaltına alınması benim için sürpriz değil, aksine benim de beklediğim, bana göre de olması gereken bir şey" dedi.
Karadayı'yı ihbar eden, onun emrinde çalışmış dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir'in "bana emri o verdi, bana emir veren dışarıda, ben içerdeyim" dediğini anımsatan Çelik, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla bunun üzerine savcının Sayın Karadayı'yı ifadeye çağırması, tutuklama talebinde bulunması, ama mahkemenin serbest bırakması; bunların hepsi bir yargısal süreçtir. Serbest bırakılmış olması bu işten muaf olduğu anlamına falan gelmez. Netice itibariyle Sayın Karadayı bu işten beraat falan etmemiştir. Bana kalırsa 28 Şubat hareketi askerlerle sınırlı bir hareket değildi. Bir ayağında askerler vardı, bir ayağında kendini mahşerin 5 atlısı olarak tanıdığımız STK'lar vardı, bir ayağında medya vardı, bir ayağında üniversiteler vardı. Şimdi netice itibariyle dönemin YÖK Başkanı şuan içeride. 28 Şubat sadece askerlerin kotardığı bir post-modern darbedir, bal gibi darbedir, ama sadece askerlerle sınırlı değil bence."
"Çeteler neyi nerede yazacaklarını, benden, sizden daha iyi bilirler"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, Milli Savunma Bakanı'nın yazdığı savunmada 2003 yılında office programı kullanılmadığına ilişkin tartışmalara ilişkin olarak da şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sayın Milli Savunma Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı'ndaki yazışmalardan söz ediyor. Biliyorsunuz, darbe yapmak üzere çete kuranlar, ille de gidip Milli Savunma Bakanlığı'nın veya Genelkurmay'ın bilgisayarlarını kullanacak diye bir şey yok. Balyoz Eylem Planı, yani bir darbeye teşebbüs eylem planı mahkeme tarafından kabul edilmiştir. Bunu sulandırmaya yönelik, bunu itibarsızlaştırmaya yönelik, bunu yok saymaya yönelik CHP'nin gayretleri var. Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığı'ndaki resmi yazışmalardan söz ediyor. Çeteler neyi nerede yazacaklarını, benden, sizden daha iyi bilirler. Onun için arkadaşlar tekrar söylüyorum; bu ülkede aslında ordumuzu darbe şaibesinden kurtarmak bizim asli görevlerimiz olmalıdır. Sizin de, bizim de...
Bu ordu darbeyle anılan, darbe teşebbüsleriyle anılan bir ordu olmamalıdır. Bu millet, bu milletin emrinde olan onun duygu dünyasını paylaşan bir ordu olmalıdır. Bu ordu o milletin iradesini ikide bir yok sayan, ve ona müdahale eden bir ordu olmamalıdır. Türkiye bu manada bir arınma faaliyetinden geçiyor, bu safra temizleme süreci yaşanıyor."
Hüseyin Çelik, bir gazetecinin, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş'in "Ergenekon ve PKK'ya af geleceği" şeklindeki açıklamalarını anımsatması üzerine de "Bu yanlış arkadaşlar. 4. Yargı Paketi'ndeki 5 yıla kadar mahkumiyeti olanlarla ilgili daha iyileştirici şeyler getiriliyor. Bu terör örgütünü kapsamıyor, terör örgütlerini, terör suçlarını kapsamıyor. Ergenekon'u da kapsamıyor, Balyoz'u da kapsamıyor" dedi.
Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılamaların devam ettiğini hatırlatan Çelik, 4. Yargı Paketi'ndeki uygulamaların tutukluları değil, hükümlüleri kapsadığını söyledi.
Çelik, "Bu ülkede ne zaman af çıkacağına, ne zaman af çıkmayacağına millet meclisi karar verir, halkın iradesi karar verir. Eski bürokratlar buna karar vermez. O sizin dediğiniz, eski bir bürokrat, eski bir istihbarat görevlisi. Kendi görüşünü yazmış, benim onun görüşü üzerinde çok yorum yapmam da doğru değil" diye konuştu.
Bedelli askerlik yaşı
[PAGE]Bedelli askerlik yaşı
Bazı gazetelerde ve sanal medyada "bedelli askerlik yaşının 30'dan 29'a düşürüleceğine" yönelik bazı haberler yer aldığını hatırlatan Çelik, "Bu haber, tamamen asparagas bir haberdir. Bunun gerçekle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Özellikle 29 yaşında olup da bu beklenti içinde olan gençlerden özür diliyorum ama yok böyle bir şey. Sadece şudur: Daha önce çıkan kanun çerçevesinde bedelliye hak kazanmış olan kimselerin müracaatlarında veya para yatırmalarında bazı sıkıntılar oldu. Bunu gidermeye yöneliktir. Yaşta bir oynama olmayacaktır. Aylık oynamalar bile olmayacaktır" diye konuştu.
-Anayasa çalışmaları-
Çelik, Arap Baharı çerçevesinde başta Mısır olmak üzere ülkelerin anayasalarını yaptıklarını, referanduma gittiklerini ve anayasanın yürürlüğe girdiğini anlatarak, "Bizim bunca yıllık demokratik tecrübemiz varken, bizim demokrasimiz onlarınki ile mukayese kabul edilmeyecek kadar ileri bir demokrasiyken, biz habire anayasa yapmak için bir manada peşrev faslına geçemedik, daha girizgah faslındayız" dedi.
AK Parti'nin, Türkiye'nin yeni, demokratik ve sivil anayasaya kavuşması için seçimlerde vaat ettiği gibi, referandum sürecinde vaat ettiği gibi, bu konuda kararlı olduğunu belirten Çelik, sonuna kadar bütün demokratik ve meşru zeminleri yoklayarak üzerlerine düşeni yapacaklarını dile getirdi.
AK Parti'nin başkanlık sistemi teklifinin süreci tıkamayacağına işaret eden Çelik, bir ülkede yönetim biçiminin, anayasa yapım sürecinde konuşulacağını belirtti. Çelik, "AK Parti'nin başkanlık sistemini kabul etmiyor musunuz? Tamam, bu anlaşamadığımız bir konudur, bunu geçeriz. Buna bağlı olan bazı şeyler de var, onu da paranteze alır geçersiniz, sonra bir daha dönersiniz. Bütün bunlara rağmen bu olur, olur. Olmazsa bundan sonra farklı seçenekler masaya gelir" diye konuştu.
Bir siyasi partinin 'Yokum, küstüm oynamıyorum' demesi durumunda 3 partinin yola devam edeceğini anlatan Çelik, 3 parti olmazsa 2 partinin yola devam edeceğini, hiçbiri olmazsa 330 oya ulaşmak gibi bir imkan olursa o zaman AK parti'nin bir teklifle geleceğini ve referanduma gideceğini söyledi. Çelik, "Bu da olmayabilir. Olabilir mi, olabilir. Bugün olmadı, yarın olmadı, bu bir sonraki gün Türkiye'nin bir sonraki gün yeni bir anayasa yapmayacağı, yapamayacağı anlamına gelmez. Biz ümitle kararlılıkla bu süreci devam ettireceğiz" dedi.
"Leyleği havada gören Ekonomi Bakanımız Çağlayan..."
Başbakan Erdoğan'ın Afrika'ya gideceğini hatırlatan Çelik, Afrika'ya büyük önem atfettiklerini belirtti. "Türkiye'nin ekseni kaydı" şeklinde tartışmalar olduğunu ifade eden Çelik, "Türkiye'nin ekseni falan kaymadı. Türkiye'nin dış politika ekseni 360 dereceye çıktı" dedi. Türkiye'nin 2002'de Afrika'da 12 büyükelçiliği olduğunu ifade eden Çelik, şu anda bu sayının 34'e çıktığını söyledi.
Türkiye'nin AB'ye ihracatının ekonomik daralma nedeniyle yüzde 60'tan yüzde 40'ın altına düştüğünü anlatan Çelik, eğer uzak Doğu'ya, Afrika'ya açılım yapılmasıydı, yeni ihracat destinasyonları konulmasaydı Türkiye'nin 2012 sonunda 152 milyar dolar gibi ihracata ulaşamayacağını bildirdi. Bundan çok gurur duyduğunu bildiren Çelik, "Bu sonucun alınmasında sayın Başbakanımız başta olmak üzere, Hükümetimizin gerçekten olağanüstü gayreti var. Ama leyleği havada gören Ekonomi Bakanımız Zafer Çağlayan'ı da burada kutlamak istiyorum. Gerçekten ben, Zafer beyi ne zaman arasam dünyanın diğer bir ucundadır. bunlar kendiliğinden olmuyor. Sayın Başbakanımız da Afrika'ya 300 iş adamı ile birlikte gidiyor. Kendilerini çok büyük ufka sahip, bizi de dış politikada ufuksuzlukla suçlayanlar, bu sonuçları görüp aslında söylemlerini gözden geçirmelidirler."
"Vatandaşın yüzde 56,6'sı Başbakan'ı çok başarılı buluyor"
Çelik, ANAR'ın Türkiye çapında bir anket yaptığını belirterek, ankette "Hükümetin performansını nasıl buluyorsunuz?" diye sorulduğunu söyledi. Çelik, şöyle devam etti:
"Başarılı diyenler, yüzde 55'tir. AK parti'ye oy vermeyen bir kısım insanlar da Hükümetin performansını başarılı buluyorlar. Sayın Başbakan'ın lider olarak, Başbakan olarak performansını nasıl buluyorsunuz sorusuna karşı vatandaşın yüzde 56,6'sı Başbakan'ı çok başarılı buluyor. AK Parti'nin oyu da 12 Haziran 2011 seçimlerindeki oy oranıdır, yüzde 50. Yüzde 50 oyumuz duruyor. Bu, yüzde 51 oluyor, 52 oluyor ama çok şükür bugüne kadar yüzde 50'nin altına düşmedik."