'Gerçek olamayacak kadar güzel anlaşmaya inanmayın'
PwC Türkiye'nin yeni Ülke Başkanı Haluk Yalçın, KOBİ'lerin yurtdışına açılmak için çok akıllı bir strateji izlediğini ve Türkiye ekonomisinin, iş dünyasında şefafflığın artması ile ölçek atlayacağını düşünüyor.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Yalçın, yabancı fon ve şirketlerin Türkiye'ye ilgisinin arttığını belirtiyor ve ekliyor: "Ancak yöneticiler gerçek olamayacak kadar güzel anlaşmalara inanmasın, bu tip anlaşmalar er geç bozulur."
Özlem ERMİŞ BEYHAN
İSTANBUL - Türkiye'ye not artırımı sonrası yabancı fon ve şirketlerin akını olmuştu ancak en azından 2013'ün ilk aylarında beklenildiği kadar çok 'imza' haberi gelmedi. PwC Türkiye'nin yeni Ülke Başkanı Haluk Yalçın, yabancı ortaklıkta son noktaya gelip de masadan imza atmadan kalkanların sayısının çok olduğunu söylüyor. Peki neden? Yalçın anlatıyor: "İki taraf açısından da 'gerçek olamayacak kadar iyi' bir durum söz
konusu ise o anlaşma gerçekleşmez. Şirket ya yanılıyordur, ya da dolandırılıyordur. Kazan-kazan olmasa bile her iki taraf için de makul bir kazanç olması şart. Bizim işadamları şirketine ortak alırken kızını yabancı bir damada verirkenden daha seçici konumda oluyor. Herhangi bir doğrudan yatırım Türkiye'ye geldiğinde belirli risk primleri ile karşılaştığında bunu fiyata yansıtır. İş olma aşamasında geldiğinde şirketler çok fazla şeffaflık, çok fazla geleceğe yönelik iş planı sunmadan daha fazla getiriye yönelebiliyor. Alıcıların da biraz ucuza getirme isteği fiyatın beklentilerin çok altında oluşmasına neden olabiliyor. Bu noktada risk priminin düşmesi, iki tarafın belirlediği fiyat arasında bir uçurum olmaması açısından önemli."
Türkiye için risk priminin düşmesi yolunda en önemli beklentilerden biri ikinci not artışı. Haluk Yalçın bu noktada iyimser: "Ülke riskinin alınabilir olması fiyatlanmasıyla çok doğru orantılı. Türkiye şu anda çok doğru bir fiyat veriyor. Ama bu fiyat ne kadar sürdürülebilir şekilde ödenebilir bir fiyat, bu tartışmaya açık. Dolayısıyla burada yatırım yapılabilir ülke statüsüne kavuşmamız çok önemli. Bu nedenle reyting şirketlerine çok önemli yaklaşımlar var, kimseyi etkileyerek bir not alamazsınız ama gelmesi artık
sürpriz olmaz ve bu yatırımı çok önemli oranda artırır."
Avrupa'nın krizinden zevk almayıp ders çalışalım
PwC Türkiye Ülke Yöneticisi Yalçın'a göre Türkiye ekonomisi çok iyi durumda ama göstergeler açısından sorunlar da var. "Türkiye'nin frene basmak yerine bu momentumu nasıl devam ettirebileceğine bakması gerekiyor. PwC araştırmasına göre hızlı büyüyen ülkelerden 'büyüyen ancak hızı yavaşlayan ülkeler' arasına geriledik.
AB'ye göre çok önemli artılarımız var ama ticaret açığına bakıldığında riskli bir yapı söz konusu. Ne kadar sürdürülebilir olduğu, GSMH' nin ne kadarına tekabül ettiği önemli" diyor Yalçın. Dış ticaret açığının yönetilebilir olduğunu hatta yönetsel bir araç olarak da kullanılabileceğini belirtiyor ve ekliyor: "Ama ekonomik olarak dört dörtlük bir konumdayız diyerek kendimizi olduğumuzdan daha iyi bir konumda görmek bizi açığa düşürür. Avrupa'nın geldiği noktadan bir çeşit zevk almak yerine bunu iyi değerlendirmek, içeride ev ödevimizi çok iyi yapmak zorundayız. Uygulandığında getirisi çok fazla. çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakabilmemiz için gerekli bu."
Şefaflık gelirse, eşitler liginde oynamaya başlarız
Yalçın, her konuda sözü, iş dünyasının şeffaflaşma ihtiyacına bağlıyor. Ona göre Türkiye ekonomisi açısından en önemli eşik; şeffaflık...
Peki iş dünyasında yöneticilerin şeffaflığa bakışı son dönemde nasıl değişti?
Yalçın, herkesin şeffaflığa bakışının eşit olmadığını vurgulayarak şöyle yanıt veriyor: "Türkiye'de şeffaflık yaygınlaşırsa, eşitler liginde oynanmaya başlanacağı için ekonomik aktivite çok daha realiteler üzerine baz edilerek sağlıklı oluşacak. Pratikte örneğin şirket kasasını kendi özel kasan gibi kullanmamak çok zor adapte olunacak bir değişiklik değil. Türkiye'nin ekonomik hayatının realitesinin artık şefaflık haline gelmesi gerekir. Yabancı yatırımcı bugünkü yapıyı anlayamıyor, o soru işaretlerinden kurtulduğunuz anda ekonomik aktivite hızlanır."
Türkiye'nin KOBİ'leri çok akıllı ve pragmatik
Lig atlamak isteyen, yabancı bir şirketle ortaklığa sıcak bakan çok sayıda şirkete bu alanda hazırlanmaları için yardımcı olduklarını anlatan Haluk Yalçın, "Geleceği çok rahat gören ve ilerideki ekonomik hayata kendisini hazırlamak isteyen küçük ve orta ölçekli işletme sayısı çok fazla" diyor.
Yalçın'a göre Türkiye ekonomisinin ölçek atlamasını da işte bu şirketler sağlayacak. Türkiye'deki KOBİ'leri "akıllı ve pragmatikler" diyerek tanımlıyor Haluk Yalçın ve şöyle devam ediyor:
"Türk ticaret adamının ticari hayata yaklaşımı çok pragmatik. Senelerce biz Basel 2 anlattık. En ilgiyle dinleyenler inanın bankacılardan çok KOBİ'ler oldu. Çünkü borçlanma maliyetini nasıl yönetebileceğini anlamak istiyor. Aktivitesini büyütmek isteyen bir şirket yapısı... KOBİ'lerin birçok yaklaşımını çok akıllı ve pragmatik buluyorum. Dışarıya açılmaları gerektiğini, buna hazırlanmak gerektiğini biliyorlar. Hazırlanıp hazırlanmamak konusunda tereddütte olan KOBİ'ler var, bu aşamayı çoktan geçmiş olup hazırlıkları koşarak yapanlar var."
Fırsatları doğru kullanan KOBİ ölçek atlayacak
PwC Türkiye Ülke Müdürü, kendini "koşarak" yeni döneme hazırlayan KOBİ'leri geleceğin yıldızları olarak tanımlıyor. "Ekonomik trende baktığınızda eksenin Doğu'ya doğru kaydığını görürsünüz. Şirket yapılarında da eksen küçük şirketlere doğru kayacak. Tepedekilerin yerini, hızla büyüyen küçük ve orta ölçekli şirketler
alacak. Ölçek atlamak, fırsatları doğru yönettiğinizde çok mümkün" diyor. Yalçın, Türkiye'deki her şirketin artık hem global yapıyı iyi anlamak, hem de lokal yapısını o yapı içine nasıl entegre edeceğini doğru formüle etmek zorunda olduğunu anlatıyor. Kârlılık artışı için şirketlerin 'ev ödevlerini iyi yapmaları gerektiğini' söyleyen Yalçın, "Bir genç nasıl çocukluk giysilerini giyemezse, şirketler de büyüdükçe yapılarını gerekli yatırımları yapıp, gerekli yardımları alarak geliştirmek zorunda. Kârlılığı yakalamak için, büyüme paralelinde kârlılığı getirecek aşamaları şirkete yerleştirebilmek gerekiyor. Yanlış bir iş planı ile yanlış bir sektördeyseniz, bir danışman tutup kârlılık yakalayacağınızı düşünmek, başta söylediğime benzer 'gerçek olamayacak kadar güzel bir hikayeye inanmak' demek. Altyapıyı oluşturmadan kârlılığa geçmek çok mümkün değil" diyor.
Yalçın bu noktada, "Önümüzdeki dönemde sadece kendi sınırları içine kapanmış her faaliyet yok olur" uyarısı yapıyor. PwC Türkiye'nin bugün 37 elemanının 37 ülkede, Türkiye birimi için o ülkelerdeki ekonomik yapıyı 'hatmettiğini' anlatan Yalçın, bu sayede kendisinin bir yönetici olarak farklı ülkelerdeki ekonomik aktiviteleri yerinde görmüş "gözlere" sahip olduğunu söylüyor. Bu yapı içinde yetenekli insan kaynağını elde tutmanın, onlara mobilite sağlamanın öneminin altını çiziyor. Yalçın, PwC Türkiye olarak global yapı içindeki yerlerini büyütmeyi hedeflediklerini, bugün 1300 olan çalışan sayısını 2020 yılında 3 bine ulaştırma vizyonu olduğunu anlatıyor.
Halka arzlar artacak ancak kontrollü olmalı
Bugün milli gelirle bankacılık aktiflerinin oranının hemen hemen aynı seviyede olduğuna da değinen Haluk Yalçın, gelişmiş ekonomilerde bankacılık aktiflerinin milli gelirin en az iki katı olması gerektiğini belirtiyor. Burada iki kata yakın bir artış potansiyeli olduğunu anlatan Yalçın, bankacılığın bu açıdan önemli bir büyüme sinyali verdiğini vurguluyor. Yalçın'ın önümüzdeki döneme dair yeni bir trend öngörüsü ise halka arzların artması... Burada çok önemli bir potansiyel gördüklerini anlatan Yalçın, kontrol dışı bir halka arz seferberliğinin yaşanmaması uyarısı da yapıyor. Türkiye merkezli şirketlerin yurtdışında bono ihracı gibi borçlanma araçlarını kullanması gerektiğine işaret eden Yalçın, "Biliyorsunuz dünyada serbest biçimde dolaşan bir para var ve güvenli bir liman arıyor. O kadar sağlam Türk şirketleri var ki dünyadaki ucuz fonları almayıp daha pahalı araçlara kaymak çok rasyonel değil" diyor.
'TTK'da tarihler geri çekilir gibi hissediyorum'
Haluk Yalçın, yeni Türk Ticaret Kanunu'nun Türkiye iş dünyasının şeffaflaşması ve dünyaya açılması açısından çok önemli olduğunu düşünüyor. Yeni kanunun ilk halinin Batı'da büyük bir heyecan getirdiğini ancak daha sonra yapılan düzenleme ile kapsamın daraltılıp, ertelemeler getirilmesinin ise ciddi bir hayal kırıklığı yarattığını anlatıyor. Yalçın, şirketlerin yeni kanuna uyumu noktasında raporlamada genel bir gecikme olduğunu ama bunun bir geçiş süreci olduğun vurguluyor ve şöyle devam ediyor: "Devrimsel bir yasadan bahsediyoruz. Çağın gereklerine yönelik olarak ticaret kanunu baştan yazıldı. Biz bunu bir sosyal sorumluluk olarak görerek çok katkıda bulunduk. Küreselleşmiş dünyada uluslararası muhasebe standartlarına uymak zorundasınız. Eğer bu global dünyadan fon istiyorsanız, sermaye ihtiyacını yurtdışından karşılamak istiyorsanız o lisanı konuşmak durumundasınız. Yeni TTK işte bunu sağlıyor. Önemli olan kuralları koyup sonra onu etkin biçimde denetleyebilmek.
Ancak ekonominin kayıt dışında olan bir yüzde 40-50'lik kısmı var. Bir kuralı uygulamaya başladığınızda bir kısmı dışarıda bırakmanıza gerek yok. Ben o adımları tekrar geri atarak bu olayı restore edeceğimize inanıyorum. Nasıl erteleme yapıldıysa geri de alınabilir. Hatadan dönmek her zaman erdemdir, ülke açısından buna hazırlık görüldüğünde olacaktır. Tarihlerde ve kapsamda yeni bir genişletme olacağını hissediyorum. Özellikle kamu gözetim otoritesinin 700/ 800 firma için olacağı belirtilirken sayı 2 bin 500'e çıkarıldı. Bu çok olumlu bir gelişme."
Sonraki global krizin merkezi Çin olabilir
"Ticaret Doğu'ya geri dönüyor. Burada Rusya çok önemli, dikkate alınması gereken bir faktör. Çin çok enteresan bir evrim geçiriyor. Çin aslında bir anonim şirket gibi yönetilen bir ülke ama Kasım ayından itibaren üretim toplumundan, biraz daha tüketim toplumuna dönüşüyor. Bu pek çok probleme gebe bir değişim. Çok dikkatli izlenmesi gereken bir süreç çünkü birçok insanın olduğu gibi benim kafamda da global krizlerin bundan sonra nereden çıkacağı sorusunun cevabı orası..."
Yabancı yatırım çekmek için...
Mali tablolarınız şeffaf olacak
İleriye dönük planlarınız açık olacak
Yapınız her türlü hesap verebilir olacak
Belirtmediğiniz riskleri ödemek üzere taahhütte bulunacaksınız.
Enflasyon çipi kalktı yapı hata kaldırmıyor
"Enflasyonun çok yüksek olduğu dönemlerde ben zamanımın büyük bölümünü yurtdışından gelenlere kafamızdaki 'enflasyon çipini' anlatmakla geçirirdim. Enflasyonun düşmesi sonrası bu çip ortadan kalktı. Şimdi yüzde 5'lik enflasyon ortamında tüm karar vericiler planlarını, bütçelerini ekonomik realitelere göre yapmak durumunda. Artık hata kaldırmayan bir dönemdeyiz. Şirketlere bugünün ekonomi dünyasında ihtiyatlı ama cesaretli gitmelerini öneririm. Ne kadar bilinçli risk alırsanız ödülünüz de o kadar büyük olur. Dibini tam görmeseniz de yanınızda can simitleri ile bir göle girdiğinizde, orada çok önemli balıklar da yakalama