'Hükümetin ekonomi politikası yok'

Ekonominin asıl şimdi yönetilmesi gerektiğini belirten CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, iktidar partisinin bir ekonomi politikasının da olmadığını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin bir ekonomi politikasının da olmadığını ifade etti.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, yaptığı konuşmada, Türkiye'ye birinci sınıf demokrasiyi getireceklerini belirterek, Türkiye'nin 2002-2015 döneminden bahsedeceğini ifade etti. 

Bu konuya geçmeden Bülent Ecevit'in başbakanlık yaptığı dönemi anımsatan Kemal Kılıçdaroğlu, o dönemde Türkiye'nin ekonomi ve toplumsal barış olmak üzere iki temel sorunu bulunduğunu, Ecevit'in iki konuda da hiçbir siyasi liderin üstlenmeye cesaret edemediği kararlar aldığını savundu. 

'Terör sıfır noktasındaydı'

Gecelik faizlerin yüzde bin 500'ü, enflasyonun yüzde 100'ü aştığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

"Bankalar batıyordu, bu koşullarda Ecevit başbakan oldu. 'Güçlü Ekonomiye Geçiş' diye bir program hazırladı. Bankaların kanunu yoktu, Bankalar Kanunu'nu çıkardı. Bağımsız idari yapılanmaları hayata geçirdi. Yolsuzluklarla mücadele etti, Kamu İhale Kanunu'nu değiştirdi. Kamu İhale Kurumu kurdu. Bunların tamamını yaptı. İşin meyvelerini toplayacakken, erken seçim çıktı geldi. Birisi dedi ki 'biz erken seçime gidiyoruz' ve Türkiye bu noktaya geldi. En sorunlu alan olan ekonomiyi düzeltti, bankaların güçlü yapıya kavuşmasını sağladı. Daha da önemlisi Merkez Bankası'na bağımsızlık hakkını verdi. AB ile uyum süreci içinde ne gerekiyorsa hepsini yaptı. Ecevit bir ülke sevdalısıydı, bunun hepsini yaptı. Toplumsal barış sorunu vardı, Bekaa'da konuşlanan PKK terör örgütü vardı. Türkiye'nin başına belaydı. O konuda da bir devlet adamının atması gereken bütün adımları attı. Önce sınırda bir general gitti konuştu, 'Suriye üzerinden terör örgütü üyelerinin Türkiye'ye gelişini kabul etmiyoruz' dedi." 

Bülent Ecevit'in isteği ile 5 Ekim 1998'de Mısır Devlet Başkanı'nın Ankara'ya davet edildiğini ve eline bir Suriye dosyası verildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Git Hafız Esad'la konuş dediler. 'Ya bu sorunu çözer ya da sonuçlarına katlanır' dendi. Bunu medyanın önünde söylemediler. Bir devlet adamı ciddiyetiyle nelerin yapılması gerektiğini söylediler ve Abdullah Öcalan oradan çıkmak zorunda kaldı. İşte Türkiye'nin gücü budur. Öyle sabah akşam konuşmak değildir. Devlet adamı budur" diye konuştu. 

Daha sonra Abdullah Öcalan'ın getirildiğini, yargılandığını ve hapse atıldığını, terörün "sıfır noktasına" geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları anlattı: 

"Arkasından erken seçime gidildi. Neden o seçime gidildiğini hala çözmüş değiliz. AKP 2002'de geldi ve tek başına iktidar oldu. Terör sıfır, ekonomi çok iyi. Kuralları aynen uyguladılar. 34'e düşen enflasyonu, 7'ye, 8'e kadar indirdiler. O kurallara uyuldu ve devam edildi. Ama şimdi geliyorum 2015'e. 2015'e bir bakın, bizim siyaset tarihimiz açısından çok önemli bir yıldır. İki kez arka arkaya genel seçimler yapıldı. İki seçim arasında 400'e yakın vatandaşımız teröre kurban gitti. Türkiye'nin temel sorunu yokken, 2015'te beş temel sorunu çıktı. Terör, birinci temel sorun alanı. Ekonomi, eğitim, toplumsal barış, hukuk. 13 yıldır ülkeyi yöneten bir siyasal iktidar, ülkeyi bu noktaya getirdi. 13 yılda benim söylediklerimin 'şu noktası yanlıştır' diyen bir Allah'ın kulu var mı? Asgari ücretin ne olduğunu bilmezlerdi, ne olduğunu bizden öğrendiler. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en büyük krizlerinden birisini yaşıyor. Bu sürecin içine girdik. Ne olduğu belli değil. Hukuk... Allah aşkına çıkın sokakta birine sorun, 'bu ülkede adalet var mı?' Niye yok? Kim bu hale getirdi? Dilleri dönse CHP diyecekler ama iktidarda değil. Kim yönetiyor bu ülkeyi 13 yıldır. Hangi vatandaşın can ve mal güvenliği var?" 

'Böyle demokrasi mi olur?'

Gazetecilerin "doğru haber yaptı" diye cezaevinde çürüdüğünü iddia eden Kemal Kılıçdaroğlu, 32 gazetecinin cezaevinde bulunduğunu kaydetti. 

"Böyle demokrasi mi olur?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Hukukun üstünlüğü... Hangi hukuk? Birilerinin üstünlüğü var. Egemenlerin üstünlüğü var, hukukun değil. Sadece vatandaşa gelince hukuk, kendilerine gelince guguk. O noktaya geldiler ki 'benim söylediğim hukuktur' diyor. Bu noktaya Türkiye'yi taşıdılar" değerlendirmesinde bulundu.  

Bunu yaparken de her seferinde vatandaşın "darbe geliyor" diye kandırıldığını öne süren Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle dedi: 

"Ne darbesi kardeşim. 21. yüzyılda darbe mi olur? İşi o noktaya taşıdılar ki 17-25 Aralık olaylarını bile darbe olarak nitelendirdiler. Hırsızlığınız ortaya çıktı. Siz ne yaptınız? Bir hükümetin, bir devleti soyduğuna tanık oldu bu millet. Buna da 'darbe' dediler. Geçen hafta 'madem ki (darbe) diyorsunuz' dediler, Meclis'e bir araştırma önergesi verildi. 'Siz de darbeye karşısınız, hepimiz karşıyız, gelin darbeyi araştıralım...' Ne yaptılar? Ret oyu verdiler. Ne diyorum, iki yüzlü siyaset Türkiye'yi bu noktaya getirdi. Sen 'darbe' diyorsun buna, gel darbeyi araştıralım. Hayır. Neden? 'Bizim kirli çamaşırlarımız ortaya çıkacak.' 

Hukukun nerelere taşındığı konusunda daha ilginç bir örnek vereyim, biliyorsunuz bizim bir diktatör bozuntumuz var. Tutuyor Cumhuriyet Savcılığına 'gizli' ibareli yazı yazıyor. 'Yazıda, 'Sayıştay: Kaçak saray hileli' başlığıyla bir haber çıkmış' diyor. Buradan da Cumhurbaşkanı'na hakaret edildiği söyleniyor. Savcıya, 'Kanuni işlem yapın, sonucundan da bana bilgi verin' diyor. Kimsin sen? Senin savcıya talimat vermeni kim, hangi yasa öngörüyor? Birileri kendini hukuk olarak görüyor, yazdığı her yazının da kanun metni olduğunu düşünüyor. Bu savcı ne diyor, ne yapıyor merak ediyorum?" 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanı'nın dahi böyle bir yetkisi olmadığını aktarırken, bakanlığın konuyla ilgili genelgesini okudu.  

"Türkiye'nin çivisi çıktı" diye boşuna demediklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Bir yerde adalet yoksa, orada sonu belirsiz olaylara gebe olduğunu hepimiz bilmeliyiz. Eğer bir ülkenin cumhurbaşkanı bunu yaparsa, sade vatandaşı da aynı şeyi yapacak. Örnek gösterecek, cumhurbaşkanını. Cumhurun başkanı hukuksuzluk yapıyor. Kanunsuzluk yapıyor. Sonra diyoruz ki hukuk. Hangi hukuk?" diye konuştu.  

'Hükümetin ekonomi politikası yok'

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yarın kendilerini ziyarete geleceğini bildiren Kemal Kılıçdaroğlu, "Hoşgeldiniz diyeceğiz. Elbette konuşacağız. Neleri söyleyeceğini doğrusunu isterseniz ben de merak ediyorum. Başkanlık sistemiyle ilgili gelecekse, nasıl bir başkanlık olduğunu da ben böylece öğrenme fırsatı bulmuş olacağım. Nasıl bir başkanlık sistemi? Herhalde bana söyleyecektir. Bu sistemle ilgili bana anlattıklarını da sizinle paylaşacağım. Demesin 'ben söyledim gitti anlattı' diye. Baştan söylüyorum, bana söylediklerini gelip burada sizinle paylaşacağım" dedi.  

İktidara eleştirilerini sürdüren Kılıçdaroğlu, iktidar partisinin bir ekonomi politikasının da olmadığını iddia ederek, "2023'te ithalat şöyle olacak, ihracat böyle olacak" denilebileceğini, onun bir politika değil, hedef olduğunu savundu.  

Kemal Kılıçdaroğlu, "O hedeflere ulaşmak için hangi stratejilerden yola çıkacaksınız? Böyle bir strateji var mı? Yok" dedi. 

Dolar bolken ülkeyi yönetmenin de kolay olacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, değerlendirmelerine şöyle devam etti: 

"Ekonomiyi asıl şimdi yöneteceksin. İşsizlik artıyor, ihracat geriliyor. 15 yılda geldiğimiz nokta bu. Türkiye, cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birini yaşıyor. Hukuk alanında, ekonomi alanında. Hele yolsuzluk almış başını gidiyor. İhale mi alacaksın, önce gideceksin TÜRGEV'e parayı yatıracaksın, sonra ihaleni alacaksın. Ben bu grup toplantılarından birinde Suudi Arabistan'dan 99 milyon dolar para geldiğini söylemiştim. Beni mahkemeye verdiler. Makbuzun tarihini ve numarasını hakime verdik. 'Bunu ilgili bankadan isteyin, bakalım gerçekten böyle bir para var mı, yok mu? Vakıflar Bankası mahkemeye yazıyı göndermiş. 99 milyon 999 bin 990 lirayı TÜRGEV'in hesabına yatırmışlar. TÜRGEV'in artık adı, götürgev. Malı götüreceksin." 

Üçüncü temel sorun alanının dış politika olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin iktidarı devraldığında Türkiye'nin dış politikasında bir sorun olmadığını bildirdi.  

İktidarın dış politika için "sıfır sorun" dediğini anımsatan Kemal Kılıçdaroğlu, "Eyvallah, başımızın üstüne. Siz sıfır sorun yaptınız da biz karşı mı çıktık. Bugün geldiğimiz noktaya bakın, 2015'in Türkiyesi'ne. Kavga etmediğimiz ülke yok. Buna da bir şey uydurdular, 'değerli yalnızlık' dediler. Neren senin değerli. Perişan olmuşsun" diye konuştu.  

Kemal Kılıçdaroğlu, dış politikada söylem ve eylem alanlarına çok dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizerken, "Bir ülkenin cumhurbaşkanının söylemi 10 dakika sonra başka bir devlet tarafından yalanlanırsa bu Türkiye Cumhuriyeti'nin onurunu incitir" ifadesini kullandı.