'İsrail mutabakatı tatile girmeden onaylanacak'

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi sürecinde mutabakat metninin onaylanmasına ilişkin, "Meclis tatile girmeden önce sanırım bu işi tamamlayacağız." dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında temas ettiği yabancı askerlerin olup olmadığı yönündeki soru üzerine, bu konudaki araştırma ve soruşturmaların devam ettiğini söyledi. 

Çavuşoğlu, "Benim bildiğim bir konu var o da İncirlik üssünde biliyorsunuz, özellikle nakil uçakları oradan kalktılar ve darbe girişiminde önemli rol oynadılar. Bunların hepsi tutuklandı. Bunların komutanının sığınma talebinde bulunması, bu da kabul edilmemiş. Onun dışında hangi temasları var, kimlerle temasa geçmişler, öncesi sonrası, tüm bunlar titizlikle inceleniyor." diye konuştu.

İncirlik üssünde daha önce en çok ABD'nin askeri mevcudiyetinin bulunduğunu belirten Çavuşoğlu, daha sonra IŞİD'e karşı oluşan koalisyonda yer alan bazı ülkelerin de Türkiye'nin verdiği izinle İncirlik'te uçak, tesisat ve personel bulundurduklarını ifade etti.

"FETÖ'nün kan kardeşi PKK"

Türkiye'nin darbe girişimi sürecinden geçerken terör örgütleriyle mücadeleden taviz vermediğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Bunu fırsat bilen FETÖ'nün kan kardeşi PKK'nın da saldırılarını artırdığını görüyoruz. Birkaç gün bekledikten sonra saldırıları artırma kararı aldılar. Biz de gerekli karşılığı veriyoruz ve mücadelemizi sürdürüyoruz." dedi.

"Şimdi üç anlaşma var. Bunları uygulamamız lazım"

Bakan Çavuşoğlu, kendisinin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Avrupa Birliği'nin (AB) vize serbestisi konusunda verdiği sözleri tutmaması halinde Türkiye'nin Geri Kabul Anlaşması'nı iptal edebileceğine yönelik açıklamalarının Avrupa'daki yankılarını değerlendirdi.

AB'nin "Şartları biz belirleriz, kuralları biz koyarız, diğerleri uymak zorunda" anlayışında olduğu için buna tepki gösterdiğini belirten Çavuşoğlu, geri kabul, vize serbestisi mutabakat zaptı ve 18 Mart'ta AB ile varılan anlaşmanın birbirine bağlı olduğuna dikkati çekti.

Çavuşoğlu, "O gün benimle mülakatı yapan gazeteci arkadaş, bana soru sordu, kendisi dedi ekim ayı diye, ben 'ekim, kasım fark etmez' dedim. Net bir yol haritası üzerinde anlaşma yapmamız lazım ve geri kabul ile vize serbestisini artık birlikte uygulamamız lazım." diye konuştu.

AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'in ve Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz'un yaptığı açıklamalardan sonra AB'ye yönelik güvenin zedelendiğine işaret eden Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi üç anlaşma var. Bunları uygulamamız lazım. Vize serbestisiyle ilgili '72 kriterden 5 tanesi halen duruyor.' diyor AB. Biz de onlara açık bir şekilde dedik ki 'Terörle ilgili kanunlarımızda şu anda bir düzeltme yapamayız. İşte en son gördük FETÖ terör örgütünün ne yaptığını, ondan önce İstanbul'daki saldırı vesaire."

"AB'nin, Avrupa Konseyi'nin yanında ahkam kesmesi yanlış"

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland'ın ise darbe girişiminin ardından Türkiye'ye gelerek net bir şekilde desteğini ortaya koyduğunu anımsatan Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi'nin de insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin evi olduğunu kaydetti.

Çavuşoğlu, "Esasen AB'nin bu konularda Avrupa Konseyi'nin yanında ahkam kesmesi doğru değil." ifadelerini kullandı. 

"Gel kardeşim, önce bir dayanışmanı göster"

İsveç'in eski Başbakanı Carl Bildt'in zaman zaman Türkiye'ye yapıcı eleştirilerde bulunduğunu, aynı zamanda çok destek de verdiğini belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"(Bildt) 'Önce gidin, darbeye karşı olduğunuzu net söyleyin, endişeniz de varsa Türklerin yüzüne söyleyin.' diyor. Bizim de beklentimiz bu. Gel kardeşim, önce bir dayanışmanı göster. Bu ülke çok büyük bir badire atlattı. Bizim milletimiz niye nöbette? Hiç bıkmıyor milletimiz, bir sene nöbette dur desen duracak. O başka bir şey, severek yapıyor. Ülkesi için, milleti için, bayrağı için, kendi seçtiği Cumhurbaşkanı için, hükümeti için. Diğer partililer de aynı şekilde. O nedenle, gel gör." 

"İki de bir tehditvari konuşmanın bir anlamı yok"

Çavuşoğlu, AB'nin, Türkiye’yi kaybetmek istiyorsa bunu açıkça söylemesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti: 

"Müzakereleri durdurmak istiyoruz desinler, bizi tehdit etmesinler, durdurmak istiyorlarsa durdursunlar. Net bir karar versinler, oyalamasınlar. İki de bir tehditvari konuşmanın bir anlamı yok ki. Durdurmak istiyorsan durdur kardeşim. Biz üye olmak için başvurduk, üye olmak için yükümlülüklerimizi yerine getirmek istiyoruz. Biz bir darbe girişimi yaşamışız, bununla mücadele ediyoruz, sen destek vereceğin yerde AB müzakerelerini durdurma ile tehdit ediyorsun.  Bugüne kadar hiçbir kuruma yalvarmadık. ”

"Meclis tatile girmeden bu işi tamamlayacağız”

Bakan Çavuşoğlu, Türkiye ile İsrail arasında varılan anlaşmanın ardından süreçte gelinen noktanın sorulması üzerine, 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle sözleşmenin TBMM'ye gelemediğini ancak bu sürecin atlatılmasının ardından Meclis'te önce grupların konuyu ele alacağını, kendilerinin de muhalefet partilerini bilgilendireceğini anlattı.

Meclis anlaşmayı onayladıktan sonra da karşılıklı olarak büyükelçi atamalarının yapılacağını ifade eden Çavuşoğlu, “Meclis tatile girmeden önce sanırım bu işi tamamlayacağız. İsrail, bizim şartlarımızı yerine getirdi. 'Şartlar yerine gelirse ilişkileri normalleştiririz.' demiştik. Dolayısıyla bunu da bir an evvel uygulamamız lazım.” şeklinde konuştu. 

"Yeni hükümetimizle zeminler de oluşmaya başladı"

Çavuşoğlu, "Türkiye-Mısır ilişkilerine dair ufukta olumlu bir gelişme var mı?" sorusu üzerine Türkiye’nin amacının sorun yaratmak değil sorunu çözmek, dostlarının sayısını artırmak olduğunu vurguladı.

Bu anlayışın Suriye krizi ya da Mısır’daki darbeden dolayı yer yer sekteye uğradığını dile getiren Çavuşoğlu, Irak'ın eski Başbakanı Nuri El Maliki gittikten sonra Bağdat yönetimiyle ilişkileri iyi düzeye getirmek için çabaladıklarını, Ermenistan ile de ilişkileri düzeltmek için gayret sarf ettiklerini anlattı.

Yeni hükümetle zeminlerin de oluşmaya başladığını söyleyen Çavuşoğlu, kendisi dışişleri bakanı olduğu zaman Suudi Arabistan ile de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile de ilişkilerin iyi olmadığını, bunların temel sebebinin ise Mısır'dan kaynaklandığını ifade etti.