'Kozmik Oda' savcısından açıklama
"Kozmik Oda" soruşturmasını açan Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili, "imzası bulunan tüm işlemlerin yasa ve usuller çerçevesinde, denetime ve itiraza açık olarak yapıldığını" bildirdi
"Kozmik Oda" soruşturmasını açan Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili, "imzası bulunan tüm işlemlerin yasa ve usuller çerçevesinde, denetime ve itiraza açık olarak yapıldığını" bildirdi.
HSYK 3. Dairesinin hakkında inceleme başlattığı Bilgili, Ankara Adliyesi'ndeki gazetecilere yazılı açıklama yaptı.
Bilgili, "Kozmik Oda" soruşturmasındaki takipsizlik kararı sonrasında, soruşturma ve şahsıyla ilgili haberler yapıldığını, bu nedenle açıklama yapma gereği duyduğunu belirtti.
Soruşturma şüphelilerinin üstleri, araçları, ikametleri ile çalıştıkları Seferberlik Bölge Başkanlığındaki aramaların yasa ve usule uygun yapıldığını kaydeden Bilgili, ikamet ve başkanlıktaki aramalarda şüphelilerin amirleri ve avukatlarının da bulunabildiğini anlattı.
Dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Hamza Keleş'in görevlendirmesiyle kendisi ve 4 savcının denetiminde, askeri hakim ve cumhuriyet savcısı olduğu halde, Merkez Komutanlığı görevlilerince başkanlıkta arama yapıldığını ifade eden Bilgili, bu sırada Emniyet görevlilerinin bulunmadığını söyledi.
Bilgisayarlardaki arama-kopyalama işleminin askeri teknik personel yardımıyla gerçekleştirildiğini bildiren Bilgili, Seferberlik Tetkik Daire Başkanı Tümgeneral Selahattin Kısacık'ın, "11 ve 16 No'lu odalardaki bilgi, belge, arşiv kayıtlarının tamamının devlet sırrı niteliğinde belgeler olduğuna, bu odalardaki arama ve el koymanın savcılarca değil, bizzat hakimce yapılması gerektiğine" ilişkin yazılı itirazda bulunduğunu anlattı.
Bilgili, bunun üzerine aramayı nöbetçi hakimin, amirler konumundaki subaylar eşliğinde, Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem ve TÜBİTAK'tan birer bilirkişi ve bir subay bilirkişiyle yaptığını belirterek, arama sonunda, tüm bilgi ve belgelerin odalarında kaldığını, hakim tarafından harddisk ve belgelerin bulunduğu bir zarfın savcılığa verilmek istendiğini, şüphelilerin amirlerine verilen harddisk, 11 ve 16 No'lu odalardaki bilgi ve belgelerin ise hakim kararı olmadan açılmamak üzere mühürlenerek, askeri görevlilere teslim edildiğini kaydetti.
Zarf içindeki harddisk ve belgelerin savcılığa verilmesine askeri görevlilerin itirazda bulunduğunu ifade eden Bilgili, itirazı değerlendiren mahkemenin zarftaki belgelerin savcılığa teslimine, harddiskin Genelkurmayda muhafazasına karar verdiğini, karar üzerine askeri hakim, savcı ve görevlilerle tutanak tutarak, harddiski Genelkurmayda kasaya koyduklarını ifade etti.
"Savcı değişmeden önce alınan beyan ve delillere değinilmedi"
Soruşturmanın sonuçlanabilmesi için Genelkurmaydaki harddiskin mahkeme kararıyla istendiğini belirten Bilgili, "Genelkurmayın 'harddiskin, devlet güvenliğinin gizli kalmasını gerektiren bilgiler içerebileceğinden suç olgusuna ilişkin bilgi ve belgeler ayrıştırılırken, askeri hakim ve savcıların hazır bulunması' talebi kabul edilerek, harddiskin teslim alındığını" belirtti.
TÜBİTAK'tan resmi yazıyla iki bilirkişi istediğini anlatan Bilgili, "Harddiskin bir imajı-kopyası daha önce savcı odasında, bizzat tarafımdan alınarak bilirkişilere yapacakları iş anlatılarak, tutanakla teslim edilmiş, asıl harddisk savcılık emanetine alınmıştır" ifadesini kullandı.
Bilgili, Seferberlik Bölge Başkanlığı binasının devredileceğinin belirtilmesi üzerine, burada mühürlenen harddiskin ise tutanakla askeri görevlilere teslim edildiğini kaydetti.
Takipsizlik kararında savcı değişmeden önce alınan beyan ve delillere değinilmediğini ifade eden Bilgili, Albay Baki Kuru'nun ifadesine neden ikinci kez başvurulduğunun açıklanmadığını, "şüphelilerin görev dışı faaliyetlerine ilişkin Genelkurmayın değerlendirmesi olmadığı halde" takipsizlik kararında bunlara, "şüphelilerin askeri faaliyetleri" denildiğini savundu.
Bilgili, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin, şüphelilerin "devlet sırrı" dedikleri evrakın çoğunun "devlet sırrı" olmadığı yönünde karar verdiğini kaydetti.
"Tüm işlemlerim yasa ve usuller çerçevesinde"
Devlet sırrı olan ve olmayan belgelerin savcı ve mahkemece ayrıştırılması gerektiğini ifade eden Bilgili, takipsizlik kararında harddiskin tamamı devlet sırrı kabul edilerek, hakim ve cumhuriyet savcısınca bakılamayacağının belirtildiğini bildirdi. Bilgili, "Genelkurmayın 'devlet sırrı' demediği bilgi ve belgelere savcının 'devlet sırrı' diyerek Genelkurmaya iadesinin, hakim ve savcıların suçluymuş gibi gösterilmesinin, mahkeme kararının yok hükmünde kabulünün ve şüphelilerin beyanlarına itibar edilerek, lehlerine olacak yorumlarla takipsizlik verilmesinin yorum ve sorgulamaya açık olduğunu" iddia etti.
İmzası bulunan tüm işlemlerin yasa ve usuller çerçevesinde, denetime ve itiraza açık olarak yapıldığını belirten Bilgili, şunları kaydetti:
"28 Şubat soruşturmasını bizzat yapmam ve 103 şüpheli hakkında emniyet fezlekesiz yaklaşık bin 300 sayfalık iddianame düzenlemem ile faili meçhuller olarak bilinen soruşturmada ilk iddianameyi düzenlemem sebebiyle devamlı tehditlere maruz kalmam ve bazı şüpheliler ile kişilerin 'O savcı hesap verecek' şeklindeki iddialarda bulundukları gerçeği var iken, bugünlerde haksız, taraflı, hakaret ve iftiraya varan saldırıların bu amaçla da yapılmış olma ihtimalini aklıma getirmektedir."
Bilgili, "hakaret ve iftira içeren" beyanlara karşı yasal haklarını kullanacağını duyurdu.
"Kozmik Oda" soruşturması, Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesiyle görevli mahkeme ve savcılıkların kaldırılmasının ardından Cumhuriyet Savcısı Sadık Bayındır'a, onun Yargıtay üyeliğine seçilmesi sonrasında Savcı Tekin Küçük'e verilmişti, takipsizlik kararını da o yazmıştı.
HSYK, Bilgili ile "Kozmik Oda"da arama yapan dönemin Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Kadir Kayan hakkında inceleme başlatmıştı.