'Made In Turkey' demek için üretimini Çin'den geri çekiyor

Made In Turkey damgası, bölge ülkelerde tercih nedeni olunca 'maliyet hesabı' değişti... GoldMaster markasının sahibi Sinan Bora, "Ortadoğu bölgesine ihracatı artırma stratejisi içinde Uzakdoğu'da yaptırdığımız süpürge üretimini Türkiye'ye kaydıracağız" d

YAYINLAMA
GÜNCELLEME


Özlem ERMİŞ BEYHAN

İSTANBUL - Yüzde 100 Türk markası GoldMaster, Made In Turkey damgası bölge ülkelere ihracatta önemli bir rekabetsel avantaj yaratınca, üretimini Çin'den Türkiye'ye kaydırma kararı aldı. Markanın sahibi Sinan Bora, "Çin'de üretilen ürünler özellikle Ortadoğu'da çok kötü bir imaja sahip. Ancak bölge pazarlarında tüketicilerin Türkiye'de üretim yapan firmalara bakışları çok pozitif. Bu nedenle gelecek yıldan itibaren süpürge üretimimizi Türkiye'ye kaydırıyoruz" diyor.

GoldMaster, uydu alıcısında yüzde 30 pay ile pazar lideri. 2 yıl önce girdikleri elektrikli ev aletleri pazarında ise yüzde 2 paya ulaştıklarını söyleyen Bora, "Hedefimiz 3-4 yıl içinde yüzde 10 paya ulaşmak" açıklaması yapıyor.

GoldMaster'ın Genel Müdürü Sinan Bora, şirketin ikinci kuşak yöneticisi. 1992 yılında yarattıkları Gold- Master'ın sanılanın aksine distribütörlüğünü yaptıkları değil, kendilerine
ait yüzde 100 Türk markası olduğunu anlatıyor. Şirket 1975 yılında kuruluyor. Elektrikli ev aletleri üretimi ile başlıyor faaliyetlerine. İstanbul'da bir imalat atölyesi kuruluyor.
Kıbrıs ambargosu yılları... Ayyıldız markası kullanılıyor o yıllarda. Ütü, resistanlı ızgaralar üretiliyor... Zor şartlarda üretim yapılıyor, ancak 5-6 yıl sonra "karlılık sorunu yaşayan"
şirket perakendeye yöneliyor ve pek çok beyaz eşya markasının bayiliğini alıyor. Sermaye de mesai de perakendeye yöneliyor ancak ikinci kuşak Sinan Bora şirket yönetimine girince, imalat yeniden gündemde ilk sıraya çıkıyor. Bilgisayar mühendisliği eğitimini tamamlayan Sinan Bora 1989 yılında şirkete katılıyor: "Bayilik yapmayalım, lokal bir firma olmayalım dedim babama... Ticareti anlama süreci bittikten sonra 1992 yılında Gold- Master markasını kurduk. Ne yaparsak yapalım bu markanın altında yapalım diye düşündüm."

Sattığı uydu alıcıları ile 4 milyon eve girdi

İlk dönemde tüketici elektroniğinde Uzakdoğu'dan ithalat yapılarak başlanmış işe. "Sürdürülebilir bir sistem değildi ama işi anlamamız için bu süreç gerekliydi" diyor Sinan Bora. Daha sonra uydu alıcıları dönemi başlıyor... "Türkiye'nin coğrafi koşulları nedeniyle antenler Anadolu'da çekmez. Buradaki boşluğu gördük ve uydu alıcısı pazarındaki potansiyeli fark ederek 1998 yılından itibaren uydu alıcısı imalatına başladık. Teknik bilgim olduğu için yazılımı burada yapıp, parçaları ithal ederek imalata başladık. Bizim büyümemizi, markamızı duyurmamızı sağlayan uydu alıcıları oldu." Sinan Bora, son 12 yılda sattıkları uydu alıcıları ile 4 milyon eve girdiklerini söylüyor. Bora bu sayede Anadolu'da markalarının çok sayıda insana ulaştığını şu sözlerle ortaya koyuyor: "İstanbul'da 10 kişiye sorsanız 6 tanesi GoldMaster markasını bilir ama Kayseri'den 10 kişi çevirin, 8'i kesin biliyordur." Sinan Bora'ya göre bu bir şans, çünkü pek çok marka "Anadolu'ya nasıl açılırız" diye düşünürken onlar tüm bölgelerde yayılmış durumda.

Anadolu'yla iş yapma kültürünü biliyoruz

Bugün tüketici elektroniğinde mp3 çalar, tablet, uydu alıcısı gibi ürünler satan GoldMaster ölçeğinde yerli bir markanın kalmadığını söylüyor Bora; "Çünkü dünya devlerinin rekabetine dayanamadılar" diyor. Peki GoldMaster nasıl ayakta kaldı? Bora şöyle anlatıyor: "Bugün hala 1000'i aşkın bayide satılıyor ürünlerimiz. Markaya, kaliteli ürüne yatırım yaptık. Ama en önemlisi ticaretin içinden gelmek. Anadolu insanı ile nasıl iş yapılacağını bildiğiniz zaman iş çözülüyor. Anadolu'da iş yapma kültürü hala Anadolu kültürü... " Tüketici elektroniğinde mevzuat açısından Türkiye genelinde 40 servis kurmanın yeterli olduğunu anlatan Bora, "Bizim ise 650 servisimiz var tüm Türkiye genelinde. Bizim sektörümüzde bu kadar çok servisi olan rakibimiz yoktur" bilgisi veriyor. Şırnak'tan Yüksekova'ya ve Cizre'ye en uzak noktalarda bile servisleri olduğunu anlatan Bora, "Biz Türkiye markasıyız, Türkiye'nin her yerinde olacağız" diyor.

Erkekler alırken tutucu kadın hemen değiştiriyor

[PAGE]

 

Erkekler alırken tutucu kadın hemen değiştiriyor

2010 yılına gelindiğinde akıllı telefon ve tabletlerin hızla yaygınlaşması sonrası tüketici elektroniği pazarının daraldığını gören Sinan Bora, riski görüp yeni bir alana, elektrikli ev
aletlerine giriyor. "Kadınların aktif olduğu bir alan bu ve bu nedenle çok canlı. Erkekler çok tutucu, bir ürünü alıyor 5 yıl değiştirmiyor. Kadınlar ise öyle değil, bir yenilik, bir değer gördüğünde hemen ürünü değiştiriyor" analizini yapıyor Sinan Bora. Bugün GoldMaster markası ile satılan elektrikli ev aletlerinde yerli üretim payı yüzde 30... Yüzde 70'i Uzakdoğu'da üretiliyor ancak Bora bu noktada çok hassas olduklarını, evlerine götüremeyecekleri hiçbir ürünü piyasaya sürmediklerini söylüyor: "Bize kimse sormasa da biz maliyet artsa bile sağlıklı ürün ürettirmeyi öncelik olarak alıyoruz. Ar- Ge birimizde ürünleri geliştiriyor, bu ürünleri ürettiriyoruz." GoldMaster'ın bir diğer hedefi ise elektronik ev aletlerinde yeni ürünleri piyasaya sunmak. Bu alanda ilklere imza atacak marka, birkaç üründe patent başvurusunda bulunulacak.

Türkiye'de yapıldıysa % 5 pahalı olsa bile satılıyor

Şimdi GoldMaster ihracat hedefi  ile üretimini yerlileştirme planları yapıyor. Hedef yerli üretim oranını yüzde 50'ye getirmek. Bu amaçla önümüzdeki yıldan itibaren süpürge üretimi Uzakdoğu'dan Türkiye'ye çekeceklerini anlatıyor. Bora, robot ve ütü üretimini de yerli üretime kaydıracaklarını belirterek, "Kalıp yatırımlarına başladık. Önümüzdeki yıldan itibaren önce süpürge ile, üzerine Made In Turkey'i basıp bölge ülkelerinde pazara çıkmayı hedefliyoruz" diyor. Made In Turkey'in bölge ülkelerde çok prestijli olduğunun altını çizen Bora şöyle devam ediyor: "Ortadoğu bölgesine satış yapanlar Çin'de üretilen en ucuz ürünleri pazarlamış karını artırmak için. Bu nedenle Çin'de üretilmiş denildiğinde bu bölgede kalitesiz imajı oluşuyor. Made In Turkey dediğinizde ise Cezayir, Suriye, Türkmenistan, Suriye... bu pazarlarda aynı fiyattaysanız mutlaka tercih ediliyor. Yüzde 3-5 pahalı olsanız bile tercih ediliyor."

Tüm dünyada trend mobil sağlığa doğru gidiyor

Sinan Bora'nın önümüzdeki dönemde büyümeyi planladığı yeni sektörler de var: Örneğin sağlık elektroniği... Şirketi ile Avea ve Eczacıbaşı'nın Sağlık Takipçim projesinin elektronik donanımını sağlayan Bora, mobil sağlık projelerinin devlet desteği ile önümüzdeki dönemde hızlanacağını öngörüyor. "Bu sistem sayesinde doktor hastanede ekranından evdeki hastanın ölçülen tüm verilerini takip edilebiliyor. Call Center'da belirli bir parametre geçildiğinde hemen ev aranıyor ve 'Ahmet bey, tansiyonunuz çok yükselmiş, hemen şu ilacı için' deniyor. Tansiyon düşmezse doktora yönlendiriliyor. Mobil sağlık çok hızla yayılıyor, tüm dünyada trend buna gidiyor. Bu alanda çalışan tek makine bizimki şu anda Türkiye'de... Bütün altyapı bizim cihazlar üzerinden dönüyor."
Sinan Bora, bu projede yer almalarının hemen ardından birçok hastaneden 'Biz de aynı sistemi kurmak istiyoruz' teklifi aldıklarını anlatıyor. Bora, "Yeni ihtiyaç alanları keşfedip, onlara da girmeyi planlıyoruz. Ar-Ge ekibimizi yönetip bu cihazları geliştirip, gördüğümüz boşlukları dolduracağız. Ar-Ge işini ayrıştırıp ayrı bir şirket haline dönüştürme hedefimiz de var" diyor.

Anadolu'da Cizre'ye kadar yayıldık, nerede ne isteniyor biliyoruz

"Evlerde biliyorsunuz temel ihtiyaçlar  vardır. Buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon, Anadolu'da bunun hemen ardından uydu alıcıları gelir. Demirbaştır... Çünkü Anadolu'da televizyonu ancak bu şekilde izleyebilirsiniz. Biz başka bir ürün yapsaydık bu kadar yayılamazdık. Dsmart'a da kutu üretimi yaptık. Uydu alıcısının sonsuza kadar gitmeyeceğini biliyordum, Dsmart kutuları ile 1 milyon kişinin evine GoldMaster markası ile girdik. Şimdi elektrikli ev aletlerinde bu bilgi birikimimizi kullanacağız. Dizaynda Anadolu ne ister biz biliyoruz. Bugün pek çok dünya markası geliyor, Anadolu ne istiyor bilemediği için başarısız oluyor. Seda Sayan ile yaptığımız anlaşma da bu stratejinin bir devamı."

GoldMaster markasında ısrar etmem belki hataydı ama...

[PAGE]

 

GoldMaster markasında ısrar etmem belki hataydı ama...

"GoldMaster markasına 20 yıldır emek veriyorum. Uydu alıcısı üretiminden sonra elektrikli ev aletlerine aynı marka ile girme kararını çok zor verdim. Pek çok kişi yeni bir sektöre girerken yeni  bir marka üzerinde çalışmam gerektiğini tavsiye etti. Ama gönlüm buna hiç razı olamadı, Hulusi Derici, "Hata yapıyorsun, bu farklı bir kategori, yeni bir marka yaratalım" dedi buna rağmen vazgeçemedim. Zor bir karardı. Ama elektrikli ev aletleri kategorisindeki ürünlerimiz için GoldMaster'ın Gold'unu biraz ön plana çıkaran bir logo yaptık. Şimdi geldiğimiz noktada inanın ismin çok önemi yok. Artık 2 yıl oldu, kimse GoldMaster elektronik marka sıydı uydualıcı markasıydı demiyor. Şu anda GoldMaster markasını bu yeni alanda da kullandığıma pişman değilim."

Sosyal medyayı biz çok seviyoruz, sayesinde iyi ile kötü ayrılıyor

"Biz kaliteli üretim yaptığımız için sosyal medya bizim için çok faydalı. İyi ve kötü bu sayede ayrılıyor. Biz müşterinin hatası olsa bile yedek parçası elimizde varsa tamirini ücretsiz hemen yapıyoruz. Biz tüketicimizin sorununu sosyal medyaya düşmese de çözüyoruz... Bu bizim firma kültürümüzde var. Bazı şirketler çok önemsemiyor sosyal medyayı, bu firmalar önümüzdeki dönem çok zorlanacak."

Seda Sayan'ın önerisi ile mor çaydanlık yaptık, çok sattı

"Biz orta boyutta bir firmayız, devlere karşı sesimizi duyurabilmek için farklı bir şey yapmalıydık. Seda Sayan bizim sadece marka yüzümüz değil, bazı ürünleri kendi tasarladı. Ürün Ar-Ge'si anlamında değil ama dizayn anlamında çok katkısı oldu. Mor bir çay makinesi ürettik, onun fikridir. Puantiyeli bir çaycı çıkarttık, onun fikridir. Çok da iyi satıyor bu ürünler. Fabrikaya geldi, ürünlerimizi inceledi, Anadolu insanın ruhunu tanıyan bir bayan gözü ile çok fayda sağladı bize bu anlamda... Bazı ürünlerimizde desen kullandık onun önerisi ile. Seda Sayan bulup getirdi o desenleri... Ünlü olmanın getirdiği bir birikim de vardır; çok insanla bağlantı halinde. Anlaşmamız sürüyor, daha 1-1.5 yıl çalışacağız birlikte."