'Sıfır sorun' demekle iş bites
Dr. Mustafa AŞULA / Em. Büyükelçi
Dışişleri Bakanımızın dış politikaya enjekte etmeye çalıştığı 'sıfır sorun' şırıngasının fiiliyatta ne gibi sonuçlar doğuracağı merak ediliyordu. Çok geçmeden bu da anlaşıldı ; Ermenistan, geçen ekim ayı başlarında Zürih'te imzalanmış olan protokollerde pürüz çıkardı. Sınır kapısının açılmasını ve ikili ilişkilerin geliştirilmesini amaç edinen Protokolleri inceleyen Ermenistan Anayasa Mahkemesi, mütalaasında ileri sürdüğü kayıtlarla, Protokollerin lafzını ve ruhunu hiçe sayan bir içtihadı başlatmış oldu. Mahkemeye göre, herşey Ermenistan Anayasası'nın ayrılmaz bir parçasını oluşturan Bağımsızlık Bildirgesi'ndeki esaslarla uyumlu olmak zorundadır. Bildirgede, sözde soykırım'ın uluslararası platformlarda sonuna kadar savunulması gereği yanında, kendilerine göre Batı Ermenistan (!) dedikleri bir kısım topraklarımız üzerinde de hak iddiası yer almaktadır.
Ermenistan'ın şaşırtıcı olmayan bu tutumu bizi tekrar başladığımız noktaya getirmiştir. Bunca egzersiz ve çaba ile, hiçbir zaman razı olamayacağımız, kardeş Azerbaycanın küstürülmesi de boşa gitmiştir.
Komşulara ve hele Türkiye'ye karşı düşmanlığın her türlüsünü sergilemekten çekinmeyen Ermenistan'a karşı 'sıfır sorun'la yaklaşmak, ilk nazarda kulağa çok barışçıl hoş bir seda gibi gelebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, bunun en temel şartı, sorunları bizim çıkarmamış olmamızdır. Sorunu anayasasına dercederek devlet politikası haline getiren Ermenistan olduğuna göre, bizim 'sıfır sorun' flamasıyle sahaya girmemiz ne ifade edebilir? Böylesi bir maçı, hakemleri Amerika, Rusya ve Fransa'da olsa, kimse oynatamaz. Netekim maçta Ermenistanın yüzünden, fakat Allahtan akim kalmıştır.
Her olmayan işte bir hayır vardır; Bu işteki hayır da, hükümetin meclise sevkedip henüz görüşemediği protokolleri bundan sonra tekrar ele almak zorunda kalmaması ve bu arada olabildiği kadar, Azerbaycan'ın gönlünü yeniden kazanabilme imkanını bulabilmesidir.
Dış politikadaki derse gelince, bu hepsinden önemlidir; Bize karşı ötedenberi sorun yaratan ve devam ettiren ülkelere karşı artık 'sıfır sorun'' gibi peşin beşuş çehreyi değiştirelim. Faydası yok.
Her ülke muhtaplarıyle bir veya bir kaç konuyu ele alacağında, önce dış politikasının temel ilkeleriyle çerçevelenmiş milli siyasi ve iktisadi çıkarlariyle, güvenlik mülahazalarını önüne koyar, bunlardan arta kalan bir marj varsa, bu marj içinde karşı tarafla müzakere eder ve orta bir yerde buluşur. Yoksa, barışçılık ve kolaycılık adına, elindeki kartları önceden sonuna kadar açmaz.