'Türkiye Avrupa'daki krize karşı yeniden pozisyon almalı'

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, "istihdamın yaklaşık yüzde 70'ini sağlayan, ihracatın yüzde 59,6'sını gerçekleştiren KOBİ'ler, kredi piyasasından ancak yüzde 23 pay alabiliyor" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

 

İSTANBUL - Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Bankaların KOBİ'lere zor ulaştığını ve hedeflerinin ihracatçıların daha fazla bankalarla işbirliği içinde olmasını sağlamak olduğunu belirtti.

Büyükekşi, istihdamın yaklaşık yüzde 70'ini sağlayan, ihracatın yüzde 59,6'sını gerçekleştiren KOBİ'lerin kredi piyasasından ancak yüzde 23 pay alabildiklerine dikkati çekti.

Bu durumun altı çizilmesi gereken önemli bir konu olduğunu belirten ve bunun bilinciyle Türkiye Bankalar Birliği, Eximbank ve Katılım Bankaları Birliği ile görüşmeler yaptıklarını hatırlatan Büyükekşi, Ramazan Bayramı sonrasında da Türkiye Faktoring Derneği, Eximbank ve TİM arasında bir toplantı daha tertip edeceklerini bildirdi.

Büyükekşi, "Bankalar KOBİ'lere zor ulaşıyor. Bu minvalde Halkbank'la protokol imzaladık. İTKİB ve ING Bank ile yapılan görüşmenin ardından 500 milyon dolar kaynak ayrıldı. Hedefimiz ihracatçıların daha fazla bankalarla işbirliği içinde olması. Burada en önemli oyuncu ihracatçı. Bankalara ihracatçılara pozitif ayrımcılık yapın dedik. Bu konuda daha fazla farkındalık yapılmasını istedik. Çünkü ihracatçılar el üstünde tutulmalı. Türkiye'nin sürdürülebilir büyümesinin gerçekleştirilebilmesi için tüm finans piyasasının bir araya gelerek ihracatçıları desteklemesi gerekiyor" diye konuştu.

Kredi kartları kullanım hacminin 68 milyar liraya ulaşması, buna karşın bankalarca kullanıldırılan ihracat kredilerinin 43 milyar lirada kalmasının anımsatılması üzerine Büyükekşi, şu görüşleri dile getirdi:
"Kredi kartı rakamları daha çok tüketimle ilgili. Halbuki ihracatçı Türkiye'ye döviz getiriyor yada yatırım yapacak. Bilindiği gibi Merkez Bankası'nın yüzde 14 kredi büyümesi ile ilgili bir sınırlaması var. Türkiye'nin büyümesi için mutlaka bir desteğe ihtiyaç var. Bu destek ihracat kredisine olursa Türkiye'deki tüketimi etkilemiyor. Yapılması gereken şey; ihracatçılar, ihracat kredisi kullanırken bu yüzde 14 sınırlamasının dışında tutulması ve böylece daha çok KOBİ'nin ihracatçı olmasıdır."
İhracatçı sayısının arttırılmasıyla ilgili hedefleri olduğunu da aktaran Büyükekşi, "Şu an Türkiye'de 55 bin ihracatçı var. 2023 yılında 70 bin ve devamında 100 bin ihracatçıya ulaşmayı hedefliyoruz" dedi.

"Yüksek faiz ülkemizi bir çekim merkezi haline getiriyor"

[PAGE]

"Yüksek faiz ülkemizi bir çekim merkezi haline getiriyor"

Kur veya paritedeki oynaklığın olumsuz yansımalarından ihracatçıların minimum düzeyde etkilenmesi için alınması gereken önlemleri anlatan Büyükekşi, ihracat önceki dönemlerde olduğu gibi, önümüzdeki dönemde de büyümenin ve istihdam artışının lokomotifi olmaya devam edeceğini vurguladı.

2012 yılında yüzde 4.5 ila 5 aralığında beklenen büyümenin, yaklaşık 2.5 ila 3 puanının ihracattan geleceği düşüncesinde olduğunu ifade eden Büyükekşi, "İhracatın büyümeye katkısını sürdürebilmesinde Türk Lirası'nın değeri büyük bir önem arz ediyor. Küresel ekonomideki yavaşlamaya bağlı olarak dünya genelinde faizlerde ve getirilerde yeni bir düşüş yaşanıyor. Bu süreçte Türkiye'de faizlerin göreli olarak yüksek kalması nedeniyle, dünya ile getiri farkı açılıyor. Türkiye'deki yüksek faiz ülkemizi bir çekim merkezi haline getiriyor. Buna bağlı olarak da son dönemde Türkiye'ye, aylık cari açıktan daha fazla sermaye girişi yaşanıyor" ifadelerini kullandı.

Büyükekşi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2011 yılı Temmuz ayından itibaren sermaye girişinin hızlanması ile birlikte Türk Lirası da değerlenmeye başladı. Ancak buna rağmen Merkez Bankası, Türk Lirası'nın yılbaşından bu yana sepet kurda yüzde 10 değerlenmesine kayıtsız kaldı. Oysa ekonomi olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz. Keza, dünya ekonomisi ve ticaretindeki yavaşlama sürüyor, beklenti anketlerinde ise ihracat siparişlerinde gerileme gözleniyor. Böyle bir ortamda Türk Lirası'nın yeniden değerlenme sürecine girmesi, bu zor dönemde rekabet gücümüzü yeniden erozyona uğratabilir. Sepet kurun değerinin 2 TL'nin altına gerilemesi, bundan sonra karlılığın azalması bir yana, müşteri ve pazar kayıplarına da neden olacaktır. Merkez Bankası'nın Türk Lirasının aşırı değerlenmesinin önlenmesine yönelik adımları bir an önce atmasını bekliyoruz."

Büyükekşi, şunları kaydetti:
"Son bir iki aydır paritenin geri gelmesi ve kurlardan dolayı kura vurgu yapılıyor. Geçtiğimiz aylarda kurun 1.90 lara yaklaştığı zamanlarda, biz ihracatta kurun yüksek olmasını istemiyoruz, 1 dolar 2 lira tabirini kesinlikle kabul etmiyoruz. Rekabetçi, dengeli ve istikrarlı bir kura ihtiyacımız var dedik. Mesela 1 dolar 1,7 lira oldu manası yok. Sepet kur 2,20'lere ulaştığında biz yüksek dedik. 2 ila 2,10 dedik. Daha üstünde talebimiz olmadı. 2.20'lere gelip tekrar aşağı inince ihracatçı zarar ediyor. Müşteri ona göre fiyat talep ediyor. Buna göre fiyatlar yapılıyor. İhracat bugünden yarına olmuyor. 2-3 ay ve hatta bazı sektörler de 1 yıllık fiyatlar veriliyor. Bu da zarara yol açıyor."

"2023 yılında makine sektöründe 100 milyar dolarlık ihracat"

[PAGE]

"2023 yılında makine sektöründe 100 milyar dolarlık ihracat"

Yapılan ihraç ürünlerinde katma değerli ürün ihracatının çok düşük olduğunu hatırlatan Büyükekşi, önümüzdeki dönemde üzerinde yoğunlaşacak sektör veya ürünler hakkında da bilgiler verdi. Sadece belirli bir sektör ya da üründe değil ihracatımızın tamamı için katma değerli ürün ihracatını ön plana çıkarmak istediklerini dile getiren Büyükekşi, 2023 ihracat hedefi için hazırlanan "2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı"nın, Yüksek Planlama Kurulu (YPK) kararı olarak 13 Haziran'da Resmi Gazetede yayımlanarak devlet stratejisi haline geldiğini anımsattı.

Bu çalışmanın, Türkiye tarihinde özel sektör tarafından hazırlanan ve devlet belgesi haline gelen ilk çalışma olduğunu kaydeden Büyükekşi, "İnovasyona, Ar-Ge'ye ağırlık vererek, tabii ki marka yaratarak, ileri teknoloji ürünleri geliştirip ihraç ederek, katma değerimizi artıracağız. TİM olarak bunun bilincindeyiz. Bu yüzden değişim ajandamıza inovasyon, Ar-Ge, katma değer ve markalaşmayı koyduk" dedi.

26 ihracatçı sektörün katılımıyla, dinamik bir performans programı oluşturduklarına işaret eden Büyükekşi, "2023 ihracat stratejisi kapsamında dünya ticaretini, dünya ticaretini etkileyen ekonomik değişkenleri, pazar paylarımızı analiz ettik ve Türkiye'nin İhracat Vizyonunu belirledik. Belirlediğimiz stratejiye göre 2023 yılında makine sektörümüz 100, otomotiv sektörümüz 75, demir çelik sektörümüz de 55 milyar dolar ihracat hedefliyor" şeklinde konuştu.

2023 yılına kadar olan dönemde uzay havacılık ve savunma sanayi, bilgi ve iletişim teknolojileri, tıbbi teknolojiler, yenilenebilir enerji, çevre ve malzeme teknolojilerinin oldukça önemli olduğunu söyleyen Büyükekşi, "Biz de stratejimizde geleceğin kilit alanları olarak görülen bu sektörlere bilinçli olarak yer verdik. Türkiye şu an bu sektörlerde çok az yer alıyor. Fakat stratejimiz sayesinde bu yeni sektörlerde daha fazla var olacağız. 2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planını, Türkiye'nin yakaladığı ihracat ivmesinin sürdürülebilir olmasını sağlamak amacıyla hazırladık. Gerekli yapısal dönüşümler tamamlandığında, 2023 yılında 2 trilyon dolar milli gelir ile dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer almayı hedefliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

"Katma değerli ürünler ihracatçımızın rekabetini arttırıyor"

[PAGE]

"Katma değerli ürünler ihracatçımızın rekabetini arttırıyor"

İhracatın bir önceki seneye göre ihracat rakam olarak artmasına karşın, ihracattaki miktar, değer ve karlılık konularını AA muhabirlerine değerlendiren Büyükekşi, "Yılın ilk 7 ayında geçen seneye göre ihracat miktarı yüzde 13,8 oranında artmasına rağmen, ihracatımızdaki artış oranı yüzde 10'da kaldı. Dolayısıyla birim ihracatımızda bu sene bir gerileme gözleniyor" dedi.

2023 için belirlenen ihracat hedeflerine ulaşmakta yeni teşvik sisteminin itici bir güç olacağını aktaran Büyükekşi konu hakkında şunları söyledi:
"Yeni teşvik yasası, hem büyük ölçekli yatırımların hem de stratejik yatırımların teşviki konusunda son derece dikkat çekici destekler sağlıyor. Yeni teşvik sisteminde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenen Ar-Ge projeleri neticesinde elde edilen ürünlerin üretilmesine yönelik yatırımlara büyük destek veriliyor. Ayrıca teknoloji ve Ar-Ge kapasitesini artıracak ve uluslararası alanda rekabet üstünlüğü sağlayacak büyük ölçekli yatırımlara verilen destekler de genişletildi. Tüm bu yeni uygulamalar ile birlikte teşvikler katma değerli ürün ihracatımızın artmasına olumlu katkı sağlayacak.

Yeni teşvikler ihracatımızın katma değerli ürün kompozisyonunu genişletecek. Katma değerli ürün ihracatımızın artması da ihracatçımızın rekabetçiliğini pozitif yönde etkileyecek. Türkiye olarak 500 milyar dolar ihracat hedefi için yüksek katma değeri olan, inovatif, ileri teknoloji ürünleri üretmemiz ve ihraç etmemiz gerekiyor. Üretim piramidinin üst segmentine yaklaştıkça üretici sayısı azalır. Çünkü yüksek teknolojili ürünleri her ülke üretemez. Bizim de hedefimiz herkesin ürettiği ürünleri üretmekten ziyade daha az sayıda ülkenin üretebildiği yüksek teknolojili ürünleri üretmektir. Yeni yatırım teşvikleri de bize bu imkanı veriyor."

"AB'deki ihracat gerilemesini yeni pazarlarla telafi etmeye çalışıyoruz"

[PAGE]

"AB'deki ihracat gerilemesini yeni pazarlarla telafi etmeye çalışıyoruz"

İhracatçıların karşılaştığı temel sorunlara da değinen Büyükekşi, bu sorunları, "AB kaynaklı kriz nedeniyle dünya ticaretinde gözlenen yavaşlama, Türkiye'de faizlerin yüksek kalması nedeniyle ülkemize giren sıcak paranın döviz kurlarını rekabetçi seviye olarak belirlediğimiz rakamların altına çekmesi" olarak sıraladı.

İhracatta AB'nin payının büyük olduğunu, AB ülkelerine ihracatın gerilediği bu dönemde doğal olarak sıkıntı yaşadıklarını ifade eden Büyükekşi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AB ülkelerine ihracatımız Temmuz ayında yüzde 21 geriledi. İlk 7 aydaki gerileme ise yüzde 10 oldu. Özellikle otomotiv ve hazır giyim gibi lider ihracatçı sektörlerimizin ihracatında Avrupa'nın yüksek payı ihracatımızın genel performansını aşağıya çekiyor. Hazır giyim ihracatımızda AB'nin payı yüzde 76, otomotivde ise yüzde 68. Avrupada sıkıntılar bir süre daha devam edecek gibi gözüküyor. Avrupa'da ciddi bir kriz var. Bunun için Türkiye, Avrupa'daki ekonomik zayıflamanın bir kaç yıl daha devam edeceği varsayımına göre yeniden pozisyon almalı diye düşünüyorum. Bu yüzden alternatif pazarlar bizim için önümüzdeki dönemde de kritik önemini koruyacak. Dolayısıyla AB'deki ihracat gerilemesini yeni pazarlarla telafi etmeye çalışıyoruz."

Türk Lirası'nın aşırı değerlenmesinin bu zor dönemde ihracatçının rekabet gücünü olumsuz etkilediğine dikkati çeken Büyükekşi, "Bir kez daha Merkez Bankası'nın bu konuda gerekli önlemleri almasını istiyoruz. Ayrıca ihracatın finansmanı konusunda da adım atılmasını bekliyoruz. Merkez Bankası'nın bankaların finansman maliyetini aşağıya çekmeye yönelik önlemleri, doğal olarak ihracatçının daha düşük faizle kredi kullanmasının önünü açacak. Bu konuda da Merkez Bankası'nın gerekli tedbirleri almasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.