'Türkiye kara para cenneti olacak'
Yatırım ortamının iyileştirilmesi tasarısı ile gündeme gelen 'varlık barışı' konusunda Genel Kurul'da bazı milletvekilleri eleştiride bulundu. MHP'li Erhan Usta, tasarının etkilerinin nasıl olacağı konusunda bir çalışma olmadığını söyledi.
MHP Samsun Milletvekili Erhan Usta, "Bu düzenleme (varlık barışı) ile 'Siz kara parayı getirin, ananızın ak sütü gibi helal olacak' deniliyor." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının görüşmelerine başlandı.
Tasarının tümü üzerinde konuşan MHP Samsun Milletvekili Usta, tasarıya ilişkin eleştirilerini dile getirdi.
Tasarıyla bazı vergilerin alınmasından vazgeçildiğini belirten Usta, "Bir kısım vergilerden vazgeçiyoruz ama bunun etkilerinin nasıl olacağı konusunda bir çalışma yok. Bu yapılmadan tasarılar buraya geliyor." diye konuştu.
Usta, tasarı hazırlanırken ilgili sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin alınmadığını iddia ederek, "Bakan komisyonda, 'Tüm STK'ların olumlu görüşü var' dedi ancak toplantıya katılan TOBB temsilcisi, çek kanununa hapis düzenlemesini uygun görmediklerini belirtti." sözlerini sarf etti.
Türkiye'nin 2007 yılına kadar iyi bir büyüme performansı varken, bu tarihten sonra düştüğünü aktaran Usta, "Büyüme maalesef Türkiye'de ıskalanmaktadır ve emsal ülkelere göre kötüleşmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Erhan Usta, 13 yıllık AK Parti iktidarında yapılan yatırımların milli gelire oranının, önceki dönemlere göre azaldığını savundu. Türkiye'de 13 yılda, AK Parti'den önceki yıllara göre çok daha az yatırım yapıldığını öne süren Usta, "(Türkiye'de, dünyanın dördüncü büyük köprüsü yapıldı) deniliyor ve bununla övünülüyor. Ama Türkiye 43 yıl önce de Boğaziçi köprüsüyle, dünyanın dördüncü büyük köprüsünü yapmıştı." ifadesini kullandı.
"Suçtan elde edilmiş kara parayı dahi aklayan..."
"Türkiye'de yatırım azalıyor, çünkü tasarruflar azalıyor." diyen Usta, bu tasarıyla Türkiye'nin kara para cenneti haline getirileceğini ve bu düzenlemeden mutlaka vazgeçilmesi gerektiğini söyledi.
Usta, şöyle konuştu:
"Gelecek paranın sermayeye eklenmesi gibi bir şart aranmıyor. Suç olup olmadığı, suça yönelik bir işlemden elde edilip edilmediğine yönelik araştırma yapılmayacak. Gelen para, uyuşturucu ve silah kaçakçılığından elde edilen bir para da olabilir. Para başka şahıs adına da getirilebiliyor. Bütün bunlar sıkıntılı konular. Bu düzenleme ile 'Siz kara parayı getirin, ananızın ak sütü gibi helal olacak' deniliyor.
Suçtan elde edilmiş kara parayı dahi aklayan bu düzenlemeyi hiçbir şekilde kabul edemeyiz. Bu, Türkiye'nin imajını bozar, bu maddeyi kaldırın. Bu madde içeriye göre yazılmıştır, dışarıdaki parayı getirmek için de değil. Adrese teslim bir maddedir."
"Türkiye'yi dünya ekonomik sisteminin dışına atabilir"
CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel, bu tasarıyla, Türkiye'yi dünya ekonomik sisteminin dışına atabilecek, bugüne kadar kazandığı kazanımlardan uzaklaştırabilecek bir düzenlemeyle karşı karşıya olunduğunu ileri sürdü.
Daha önce de "varlık barışı" adı altında dört defa düzenleme yapıldığını belirten Temizel, şunları aktardı:
"Bu kanun böyle çıkarsa bunun sorumluluğunu kimse taşıyamaz. Gelecek para, hiçbir kanuna göre soruşturulmayacak. Bu düzenleme ile 'Ben kara para incelemesi yapmayacağım' deniliyor. Bu düzenleme, Türkiye'nin terörün finansmanı ve kara para ile mücadele konusunda imzaladığı anlaşmaların tamamına aykırıdır. Gelecek para için belge aranmayacaktır. Böylece, gelecek paranın aleniyet kazanmasının, devlet kayıtlarına girmesinin önlenmesi amaçlanmaktadır."
HDP Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım ise tasarının görüşülmesine, basılma saatinden sadece birkaç saat sonra başlandığını belirterek, bu durumu eleştirdi.
Üç tali komisyonun bu tasarı ile ilgili ne düşündüğü bilinmeden görüşmelere başlandığını savunan Yıldırım, tasarıda, "zenginin zenginliğine daha fazla servet katabilecek, zenginin üzerindeki vergi yükünü hafifletebilecek" düzenlemeler olduğunu iddia etti.
"Tasarıda, yüksek teknoloji ile üretilmiş olan deniz araç ve gereçlerinin satımını yapan gemi, gemicik gibi deniz taşıtlarının alınması ve satılmasını yapan kişilerin elini güçlendiren, kolaylaştıran düzenlemeler var." diyen Yıldırım, bu düzenlemelerin 80 milyonluk ülkede kaç kişiyi ilgilendirdiğini sordu.
Ahmet Yıldırım, tasarının ekonomik sıkışmışlığı ifade ettiğini ve bunu gidermeye çalıştığını kaydetti.
"Tasarının adı yatırım ortamı ama yatırım yapacak ortam yok"
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam da "Tasarının adı yatırım ortamının iyileştirilmesi ama bana göre şu anda Türkiye'de yatırım yapacak ortam yok." dedi.
Musa Çam, şirketlere uyduruk gerekçelerle kayyım atamak için Meclis'ten yasa çıkarıldığını öne sürdü.
Çam, "Rüşvet ve yolsuzluklar soruşturulmamakta, böyle bir ülkeye kim gelir yatırım yapar? 'Türkiye'ye para gelsin de kimden gelirse gelsin' anlayışıyla hazırlanmıştır. Bu düzenleme Türkiye'yi tam bir kara para aklama cennetine çevirecektir. Yurt dışına götürülen, kaçırılan paraların cezasız bir şekilde ülkeye getirilmesine imkan tanımaktadır. Yurt dışına çıkarılan, kaçırılan paralar ile ülke içinde saklanan paraların aklanması tasarısıdır." ifadesini kullandı.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, "Yurt dışındaki varlıkların Türkiye'ye getirilmesi meselesiyle ilgili düzenleme uluslararası normlar bakımından hiçbir şekilde Türkiye'nin itibarını sarsacak bir düzenleme içermiyor." dedi.
Ağbal, TBMM Genel Kurulu'nda, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, tasarının Türkiye'de yatırım ortamının iyileşmesine önemli bir katkı sağlayacağını söyledi.
Bu tasarıyla yatırım ortamına ilişkin işlem maliyetlerini azaltmayı hedeflediklerini dile getiren Ağbal, şu bilgileri verdi:
"Katma değeri yüksek, inovasyon ve Ar-Ge yoğun üretim ve hizmetleri desteklemek amacıyla yaptığımız teşvik düzenlemelerini gözden geçirerek yasal düzenlemelerden kaynaklı uygulama farklılıklarını gidermeyi amaçlıyoruz. Uluslararası yatırımların önünü açmayı hedefliyoruz. Finans kurumlarının ve finansal ürünlerden elde edilen getirilerin vergisel yükümlülüklerini eşitleyerek finansal piyasalarda derinleşmeyi hedefliyoruz. Yine, vergisel araçlarla özel sektör tasarruflarını artırmayı, kayıt dışı ekonomiyle mücadeleyi etkinleştirmeyi, vergilemede öngörülebilirliği ve uyumu artırmayı, yurt dışında bulunan varlıkların ülke ekonomisine kazandırılmasını amaçlıyoruz. Ayrıca, bu amaçlarımızla uygun olmak üzere muhtasar beyanname ile Sosyal Güvenlik Kurumu bildirgelerinin birleştirilmesini hedefliyoruz. Şirket kuruluş ve şube açılış işlem maliyetlerinin azaltılmasına ilişkin düzenlemeler yapıyoruz. Toplumun tüm kesimlerince yeniden ele alınması istenilen iflas erteleme ve Çek Yasası'na ilişkin düzenlemeleri burada gözden geçirmek suretiyle toplumun beklentilerine uygun yeni düzenlemeler getiriyoruz."
Maliye Bakanı Ağbal, tasarıyla başta Damga Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanunu olmak üzere vergi kanunlarında, Türk Ticaret Kanunu ve Çek Kanunu'nda, İcra ve İflas Kanunu'nda ve ilgili diğer kanunlar olmak üzere toplam 18 kanunda düzenleme yapıldığını aktardı.
Ağbal, "Yatırım ortamıyla ilgili işlem maliyetlerini azaltmak kapsamında iş ve yatırım ortamının geliştirilmesi programlarımız çerçevesinde yatırım ortamına ilişkin işlem maliyetlerini azaltmak amacıyla vergi kanunlarında istisna ve muafiyetlere ilişkin düzenlemeler yapıyoruz." diye konuştu.
Yatırımları teşvik etme konusundaki kararlılıklarını her ortamda dile getirerek, icraatlarıyla bunu ortaya koyduklarını ifade eden Ağbal, bu tasarıyla da yatırımlarla ilgili kağıtlardan ve harca tabi işlemlerden alınan damga vergileri ile harçları kaldırmaya ve azaltmaya dönük düzenlemeler yaptıklarını anlattı.
Uzun süredir özellikle yatırımcıların, damga vergisinin ya kaldırılması ya da azaltılması yönünde önemli bir beklentisi olduğuna işaret eden Ağbal, şöyle devam etti:
"Bu kapsamda, uzun süre Bakanlık olarak bir çalışma yaptık. Özellikle işletmeleri kayıt dışılığa iten, teşebbüsü engelleyen, işletmelerin önünde önemli bir yük oluşturan işlem maliyetlerini azaltacak şekilde damga vergisindeki istisnaları genişletiyoruz. En fazla önem verdiğimiz sözleşmeler üzerindeki damga vergisi yükünün azaltılması. Gerek finans sektöründe gerekse reel sektörde çok farklı amaçlarla sözleşmeler düzenleniyor. Bu sözleşmeler üzerinden de genellikle nispi oranda vergi alıyoruz. Bu vergi, işletmeleri zaman zaman kayıt dışılığa itiyor. Dolayısıyla, reel sektörün önündeki, yatırımın önündeki bu engelleri azaltmak anlamında özellikle reel sektörün daha fazla yatırım yapmasını sağlayacak, yatırım dönemindeki maliyetlerini azaltacak, yatırım bitmiş, işletme dönemindeki maliyetlerini azaltacak şekilde damga vergisindeki istisnaları genişletiyoruz. Özellikle Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yatırım mallarının alımı, gayrimaddi hakların kiralanması ve satın alınması, sabit kıymet yatırımlarının imal ve inşası, danışmanlık ve teknik müşavirlik hizmetlerine ilişkin düzenlenen kağıtlarda damga vergisini ve harcını istisna ediyoruz ve böylelikle Türkiye'de özellikle Yatırım Teşvik Belgeli yatırımlarda yatırım dönemi maliyetlerini aşağı çekmeyi umuyoruz."
Ağbal, damga vergisine tabi bir sözleşmede her nüshadan aynı oranda verginin tekrar alındığını hatırlattı.
Aynı verginin, 5 nüsha düzenlenmişse 5 kez alındığını kaydeden Ağbal, "Bu ise işletmeleri büyük ölçüde kayıt dışılığa itiyor. Burada yaptığımız düzenlemede, artık birden fazla düzenlenmiş olsa bile sadece bir nüshadan damga vergisi alacağız. Böylelikle sözleşmeye taraf olan yatırımcılar, işletme sahipleri bu damga vergisi yükünden kurtulmuş olacak." değerlendirmesinde bulundu.
"Belirsizlikleri ortadan kaldıracak düzenlemeler yapıyoruz"
Kamu ihalelerinde "karar pulu" diye tabir edilen damga vergisinin olduğunu anımsatan Ağbal, "İhale yapılmış, ihaleyi kazanan yüklenici damga vergisini ödemiş, karar pulu olarak ödemiş ama daha sonra ihale iptal edilmiş. Mevcut düzenlemede bu damga vergisini geri ödemiyoruz. Halbuki ihale iptal edilmiş, vatandaşın üzerinde bir yük kalmış. Şimdi, yaptığımız düzenlemeyle bu damga vergisinin iadesinin önünü açıyoruz." ifadesini kullandı.
Bakan Ağbal, şunları kaydetti:
"Yine yaptığımız düzenlemeler kapsamında özellikle ileri teknolojili imalatı ve ileri teknolojiye dayalı patent haklarının kapsamındaki patentin kullanımını, satın alınmasını teşvik eden hükümler getiriyoruz. Yani orta teknolojili veya ileri teknolojili ürün imalatına ilişkin düzenlenecek bütün sözleşmelerdeki damga vergisini kaldırıyoruz. Yine, sermaye şirketlerinin pay devirlerinde damga vergisi ve noter harcı var, onu kaldırıyoruz. Böylelikle, işletmelerin pay devirlerinde damga vergisi yükü ortadan kalkmış olacak. Finansal kiralama işlemlerinde çeşitli aşamalarda damga vergisi var, katma değer vergisi var, kurumlar vergisi var. Finansal kiralama işlemleri üzerindeki vergi yüklerini bir bankanın üzerindeki vergi yükleriyle eşitliyoruz. Böylelikle, reel sektörden bir vatandaşımız bir finansman ihtiyacını karşılamak istiyorsa, onu bir bankadan kredi kullanarak karşılayabileceği gibi, bir finansal kiralama şirketinden de kaynak kullanabilsin."
Ağbal, tasarıyı hazırlarken finans sektöründen kaynak kullanımında, farklı finans kurumları arasında veya farklı finansal enstrümanlar arasındaki vergi kanunlarından kaynaklanan vergi yükü farklılıklarını ortadan kaldırmayı amaçladıklarını belirtti.
Naci Ağbal, "Böylelikle, ister katılım bankasından kredi alın ister bir bankadan kaynak kullanın ister bir finansal kiralama şirketinden kaynak kullanın isterse yine diğer finans kuruluşlarından kaynak kullanın, vergi kanunları karşısında, bundan sonra eşit muamele sağlayacak bir vergi düzenini bu tasarıyla getirmiş oluyoruz. Bu da son derece, özellikle finans sektöründeki eşit rekabete katkı sağlayan bir düzenleme olacak." açıklamasında bulundu.
"Vergi kanunlarında özellikle vergi cezalarına ilişkin birtakım belirsizlikler var, o belirsizlikleri ortadan kaldıracak düzenlemeler yapıyoruz." diyen Ağbal, yine, para piyasası işlemlerinde banka sigorta muameleleri vergisi istisnalarını gözden geçiren ve bu alanda farklı enstrümanlar üzerindeki banka sigorta muameleleri vergi yükünü de eşitlediklerini anlattı.
"Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu'ndaki hükümleri Ar-Ge Kanunu'na taşıyoruz"
Ağbal, araştırma geliştirme harcamalarına ilişkin, şu anda Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi ve Ar-Ge kanunlarında hükümler bulunduğunu, aynı konuda farklı düzenlemeler olduğunu hatırlattı.
Genel Kurul'dan geçen düzenleme ile Ar-Ge Kanunu'nda özellikle vergi uygulamaları bakımından kolaylaştırıcı hükümler getirdiklerini ancak Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nda halihazırda Ar-Ge ile ilgili düzenlemelerin farklı şekilde devam ettiğine değinen Ağbal, şunları anlattı:
"Biz artık diyoruz ki Ar-Ge ile ilgili bir harcama yapıldığında bu konuyla ilgili bütün düzenlemeler Ar-Ge Kanunu'nda olsun. Bütün Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu'ndaki hükümleri Ar-Ge Kanunu'na taşıyoruz. Diğer taraftan Ar-Ge indiriminden kaynaklanan vergi avantajını ertesi yıla devir imkanı getiriyoruz. Bir de paranın zaman değerini kullanacak şekilde bu vergi indirimine endeksleme imkanı getiriyoruz. Bu da özellikle araştırma geliştirme harcamaları yapan firmalarımız açısından önemli bir iyileştirme olacak."
Finansal kiralama şirketleri dışında özellikle faizsiz finans ürünlerinin yaygınlaşması ve derinleşmesi noktasında da vergi kanunlarında önemli iyileştirici düzenlemeler yapıldığını aktaran Ağbal, "Bugün bir katılım bankasından finans kullanan yatırımcının üzerindeki vergi yükü, bir bankadan finansman kullanan yatırımcının vergi yükünden farklı. Bunları her bakımdan eşitliyoruz. Dolayısıyla vatandaş bankaya gittiğinde ve katılım bankasına gittiğinde de aynı vergi muamelelerine tabi tutulacak." ifadesini kullandı.
"Türkiye, uluslararası yatırımcılar için bir cazibe ve çekim merkezi"
Uluslararası yatırımları desteklediklerini belirten Ağbal, Türkiye'nin bölgesinde, dünyada uluslararası yatırımcılar için bir cazibe, bir çekim merkezi olduğuna dikkati çekti.
Özellikle global şirketlerin bölgesel yönetim merkezlerini Türkiye'de kurmalarını teşvik edecek vergisel düzenlemeler yaptıklarını ifade eden Ağbal, konuşması sırasında CHP sıralarından kendisine sataşılması üzerine, "Bu ülkede evrensel hukuk normları da var, demokrasi de var, insan hakları da var, var da var, olmayan tek şey sizsiniz. Siz şu yabancı yatırımcıların Türkiye'ye gösterdikleri güveni, itimadı anlayacak seviyede olsanız zaten her şey çözülecek. Türkiye bugün gerçekten bölgesinde her bakımdan bir cazibe merkezi oldu." diye konuştu.
Bölgesel yönetim merkezlerini Türkiye'de kuran firmalara Kurumlar Vergisi ve gelir stopajı bakımından avantajlar getirdiklerini aktaran Ağbal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yine global olarak hizmet sektörü artık uluslararası sınırları aştı. Dolayısıyla bugün özellikle çağrı merkezleri, veri saklama hizmetleri, veri depolama hizmetleri, veri işleme hizmetleri konusunda, muhasebe, servis hizmetleri konusunda Türkiye'yi sahip olduğu genç nüfusuyla, eğitimli nüfusuyla bir bölgesel hizmet merkezi yapabiliriz. Biz bu inanca sahibiz. Bu konuda iki yıl önce bir düzenleme yaptık. Gerçekten özel sektörde büyük bir itibar gördü. Şimdi bunun kapsamını genişletiyoruz. Yeni hizmet türlerini, bu hizmet sektöründe faaliyet sunan şirketlere getiriyoruz. Bugün Türkiye'deki kurulu bir şirket eğer bir başka ülkedeki bir şirketin veri saklama hizmetlerini Türkiye'de yaparsa kazancının yüzde 50'sinden Kurumlar Vergisi almayacağız. Sağlık, eğitimde Türkiye büyük bir potansiyele sahip. Bölgedeki ülkelere bakın, Türkiye bu anlamda gerçekten gerek sağlıkta, gerek eğitimde, gerek bilgi işlem sektöründe gerekse özellikle mühendislik hizmetlerinde büyük bir potansiyele sahip. İnşallah yaptığımız bu düzenlemeler neticesinde de büyük ölçüde Türkiye bir bölgesel yönetim merkezi haline gelecek."
Çek Kanunu'nda ve iflas ertelemeyle ilgili kanunda önemli değişiklikler yaptıklarını vurgulayan Ağbal, bu değişikliklerin de bu alandaki sorunları ortadan kaldıracağını dile getirdi.
"Bugün sermaye global olarak dolaşıyor"
Global kriz olduktan sonra Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden İtalya, Fransa, İngiltere ve İspanya'da varlık barışı düzenlemeleri olduğunu anımsatan Ağbal, bugün ülkelerin, vatandaşlarının yurt dışındaki varlıklarını ülkeye getirmek için bu tür düzenlemeler yaptıklarını anlattı.
Bakan Ağbal, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunda garipsenecek bir durum yok ve Türkiye de diğer ülkelerin yaptığı gibi kendi vatandaşlarının yurt dışındaki kazançlarını, varlıklarını Türkiye'ye getirmelerini teşvik etmek üzere bir yasal düzenleme yapıyor. Dolayısıyla, bunu başka ülkelerin de yaptığını, bunun da normal bir şey olduğunu kabul edelim. Burada herhangi bir şekilde sanki dünyada hiç kimse yapmıyor da bir tek bu düzenlemeyi Türkiye yapıyor gibi bir düşünce var. Daha iki gün önce Endonezya, buna benzer bir varlık barışı kanununu parlamentodan geçirdi."
Ağbal, "Bugün sermaye global olarak dolaşıyor. Türk vatandaşlarının da yurt dışında birtakım faaliyetlerden elde ettikleri kazançları var, birtakım varlıkları var. Bu varlıklarını Türkiye'ye getirmelerini sağlamak üzere yaptığımız düzenleme hepimizin destek olması gereken bir düzenlemedir diye düşünüyorum." görüşünü aktardı.
"Uluslararası yükümlülüklerimize sonuna kadar bağlıyız"
Maliye Bakanı Naci Ağbal, düzenlemeye ilişkin, "Getirilen düzenleme sonucunda bu varlıklarını getiren kişilere mutlak manada bir koruma sağlanıyor. Şu, şu, şu kanunlardan dolayı herhangi bir şekilde bunlar hakkında bir soruşturma, kovuşturma inceleme yapılmayacak." eleştirisinin getirildiğine değindi.
Tasarıda bu konunun çok açık ve net ifade edildiğini bildiren Ağbal, şunları kaydetti:
"Ne demiş oluyoruz? Kişi yurt dışından varlığını getirmiş, bankaya bildirimde bulunmuş, vergi dairesine bildirimde bulunmuş. Sadece ve sadece bu bildirimde bulunulmuş olması veya bu bildirimden hareketle kişi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılamaz diyoruz. Herhangi bir şekilde bu kişi hakkında soruşturma, kovuşturma, araştırma, inceleme yapılmasını gerektiren bu bildirim dışında bir bilgi, bir bulgu, bir delil, bir emare, bir gerekçe varsa bu düzenleme hiçbir şekilde bu bakımdan bir koruma getirmiyor. Eğer kişi, burada ifade edildiği şekliyle, 'kara para' diyelim, 'suç geliri' diyelim vesaire bu tür bir kaynaktan bir gelir elde ettiğine dair devlet makamlarının bilgisinde olan bir sebep varsa, gerekçe varsa, bulgu varsa bu yasa çerçevesinde dahi olsa o getirilen para nedeniyle hakkında araştırma da, soruşturma da yapılacak. Dolayısıyla, Genel Kurulu bilgilendirirken yasada açık bir şekilde ifade edilen bu hususu yokmuş gibi farz ederek böyle bir yanlış bilgilendirme yapılmaması gerekir."
Yurt dışındaki varlıkların Türkiye'ye getirilmesi meselesiyle ilgili düzenleme uluslararası normlar bakımından hiçbir şekilde Türkiye'nin itibarını sarsacak bir düzenleme içermiyor. Türkiye'de kara para aklamayla ilgili mücadeleyi en kapsamlı şekilde getiren parti, AK Parti'dir. Suç gelirleriyle mücadele eden, bugüne kadar düzenleme yapan AK Parti'dir. Dolayısıyla, bu düzenleme kapsamında hiçbir şekilde kara paranın, suç gelirlerinin korunması şeklinde bir durum söz konusu değildir. Bu düzenleme gelecek, vatandaşlarımızın yurt dışında helal kazançları Türkiye'ye gelecek, yatırım olacak, üretim olacak, istihdam olacak, Türkiye büyüyecek, Türkiye kalkınacak."
Türkiye olarak özellikle suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine ilişkin uluslararası yükümlülüklerine sonuna kadar kesinlikle bağlı olduklarını vurgulayan Ağbal, "Kesinlikle Türkiye olarak özellikle suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine ilişkin uluslararası yükümlülüklerimize sonuna kadar bağlıyız. Bu düzenleme, uluslararası yükümlülüklerimize halel getirecek, herhangi bir şekilde uluslararası anlaşmaları askıya alan, onların hükümlerini işlemez hale getiren bir düzenleme asla değil." değerlendirmesinde bulundu.
CHP, Bakan Ağbal'ın konuşmasının ardından, tasarının görüşmelerine devam edilmesine ilişkin önerge verdi.
TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, yapılan iki oylamada da yeterli sayı bulunamayınca birleşimi, saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.