'Türkiye toplama kampı mı?'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Suriyeli mülteciler için Avrupa'nın yardım talebine değinerek, 'Türkiye toplama kampı mı Allah aşkına?' şeklinde konuştu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “2 milyon 200 bin Suriyeliye diyorlar ki, ‘Türkiye’de kalsın bunlar, biz size para verelim siz Türkiye’de bakın, Türkiye toplama kampı mı Allah aşkına?” dedi.
Kılıçdaroğlu Hatay’da düzenlediği mitingde halka seslendi. Konuşmasını yaptığı Uğur Mumcu Meydanı’nın özgürlüklerin meydanı olduğunu, bir demokrasi meydanı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Öyle olmak zorundadır. Bu meydanın ismini taşıdığı Uğur Mumcu, karanlık odaklara karşı en çetin mücadele veren ve bedel ödeyen bir devrimcidir. Ona her zaman duyduk, saygı duymaya da devam edeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu, “Bir kez daha söylüyorum “Sağır sultan da duysun” diyen Kılıçdaroğlu, Unutmayın huzur ve refah isteyenler çoğunluk bu ülkede. Biz varız, milyonlarız, birlikteysek yaparız” diye konuştu.
'Kim o tabloya izin verdi?'
AK Parti’nin izlediği dış politikayı eleştiren Kılıçdaroğlu, yanlış dış politikanın faturasını ise çoğunlukla Hataylıların ödediğini belirtti. “Yetkiyi verin Suriye sorununu çözeceğim. Suriye’ye barışı getireceğiz, kardeş kavgasına son vereceğim” diyen Kılıçdaroğlu, “Neden Suriye’ye silah gönderiyoruz? Hangi akılla ve mantıkla kardeşi kardeşe kırdırıyoruz? 20 bine yakın çocuk öldü Suriye’de. 2 milyonun üzerinde Suriyeli Türkiye’de şu anda. Kimisi sokaklarda sürünüyor, büyük kısmı da Avrupa kapılarında. Bu insanlara yazık günah değil mi? Akdeniz kıyısına vuran küçük çocuğun bedeni bütün dünyanın vicdanını sızlattı. O tabloyu kim hazırladı, kim o tabloya izin verdi? Ben de biliyorum siz de biliyorsunuz. O zaman yapacağımız, bir şey var, 1 Kasım’da sandığa gideceğiz ve Türkiye’nin kaderini değiştireceğiz. Bu seçimler sıradan seçimler değil” değerlendirmesinde bulundu.
Dışarda Suriye sorunu içeride ise toplumsal barış sorunu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
Toplumsal barış dinamitlendi. Her gün şehitlerimiz geliyor, Ankara’da bombalar patladı. Eskiden bir PKK belası vardı şimdi de onun yanında bir de IŞİD belası çıktı. 102 kişi hayatını kaybetti, 102 evladımız. ‘İki bakan istifa etsin’ dedik. Birisi çıkmış televizyonlara, gazeteciler soru soruyorlar pişkin pişkin pişkin gülüyor. Yahu insanlar hayatını kaybetmiş sen nasıl gülersin. Öbürüne soruyor yine gazeteci, ‘güvenlik zafiyeti yok’ diyor. Peki güvenlik zafiyeti yoksa 102 kişi nasıl öldü?
Soruyorum Sayın Davutoğlu’na ‘neden garda önlem almadınız?’ ‘Biz önlemi Kızılay’da aldık’ diyor. Yahu o saatte Kızılay’da kimse yok ki. Senin önlem alman gereken yer gar, insanlar orada toplanıyorlar, oradan yürüyecekler. O da istifa etmiyor. 102 kişinin sorumluluğu onların boynunda. Herkesin oturup düşünmesi lazım, 1 Kasım seçimleri niçin çok önemli, işte bunun için. Gençlerimiz sokakta özgürce eylem yapacaksa gerekli güvenlik önlemini iktidarların alması lazım. Ben bu sözü veriyorum.
Ben siyaseti zenginleşme aracı olarak görmedim, siyaset halka hizmet etmek demektir. Ben size hizmet etmek istiyorum ve sizden yetki istiyorum. Bunun için ısrarla söylüyorum, unutmayın diyorum, huzur ve refah isteyenler çoğunluk bu ülkede. Biz varız, meydanı görüyorsunuz, milyonlarız. Birlikteysek yaparız, yapacağız. Çocuklarımız, gençlerimiz, geleceğimiz, vatanımız, bayrağımız için yapmak zorundayız, bir araya gelip yapmak zorundayız.
'Gencecik çocuklarımız işsiz'
Biz bütün Türkiye’ye, 78 milyon yurttaşımıza mesaj vermek zorundayız. Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu şartlar çok uygun şartlar değil. 2 milyon 200 bin Suriyeli için diyorlar ki, ‘Türkiye’de kalsın bunlar, biz size para verelim siz Türkiye’de bakın.’ Türkiye toplama kampı mı Allah aşkına? Bizim gencecik çocuklarımız işsiz. Üniversiteyi bitiren her 4 mezundan birisi işsiz.
Size sözüm söz bu ülkeye huzur ve barışı, kardeşliği getireceğim. Bu ülkede sokakta herkes güler yüzle gezecek Allah’ın izniyle. Yetkiyi sizden istiyorum, yetki verin göreceksiniz. 13 yılda yapamadılar, 4 yılda yapacağım. 4 yılda Türkiye’nin kaderini değiştireceğim. Unutmayın dedik, huzur ve refah isteyenler çoğunluk bu ülkede, dedik. Çoğunluktayız. Biz varız, sesimizi çıkarabilmeliyiz, milyonlarız. Birlikteysek yaparız. Birlikten ayrılmayacağız. Dayanışma içinde olacağız ve Türkiye’nin kaderini değiştireceğiz.”