'Üçüncü taraflar meseleyi sürekli kaşıyor'

Başbakan Davutoğlu, 1915 olaylarına ilişkin "Üçüncü taraflar bu meseleyi sürekli kaşıyorlar. Ermeni diasporasının bütün meselesi de bir intikam almak" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Davutoğlu,1915 olaylarıyla ilgili yayınladığı taziye mesajının sorulması üzerine Türkiye'nin yaklaşımını şöyle açıkladı: 

"Bu konuda da karşılıklı olarak acımızı paylaşmak üzerinden birbirimizi anlamaya ve geleceği inşa etmeye dayalı bir yaklaşım sergiliyoruz. Yani tarihi doğru anlayalım bugünkü siyasete barışçıl bir şekilde yansıtalım ve geleceği birlikte inşa edelim. Türkiye'nin resmi yaklaşımı bu."

"Bir öfke dili oluşturuluyor"

Türkler ve Ermenilerin tarihinin sadece 1915'ten ibaret olmadığını belirten Davutoğlu, "Geçen sene İngilizce bir makale yayınladım, şu anda da bir kitap çalışmam var, Osmanlı tarihinin nasıl yorumlanacağı üzerine. Bizim hedefimiz bu. Buna karşılık karşı tarafta onlarca yıldır sürdürülen, nesilden nesile aktarılarak bir şekilde tarihin tek boyutlu bir anlatımıyla bir öfke dili oluşturuluyor. Bu öfke dilinin bir sektörü oluşmuş durumda" diye konuştu.

"Diasporayı tatmin etmek mümkün değil"

"Diasporayı tatmin etmek mümkün değil" diyen Davutoğlu, Diaspora ile Amerika'ya her gittiğinde görüştüğünü belirtti. 

Davutoğlu, görüşmelere ilişkin şöyle konuştu: "Biz çok rahat konuşabiliyoruz, karşı tarafta bu rahatlık yok. Benimle konuşanlar genellikle 'aman basın duymasın' diyor. Duydukları zaman da aşırı kanattan bir Ermeni aydın şöyle bir yazı yazdı: 'Eğer Türk Dışişleri Bakanı Amerika'da saatlerini Ermeni Diasporası'na ayırıyorsa burada bir tuzak var demektir. Kimse böyle bir tuzağa gelmemeli.'"

Bu tür yorumlara tepki gösteren Davutoğlu, "Konuşursanız tuzak, taziye yayınlarsanız yetmez, mesafe koyarsanız zaten Türkler açık görüşlü değil, peki ne yapmamız isteniyor. Acıları paylaşalım diyorsunuz, hayır sizin acılarınız unutulsun bizim acıları anlayın, bizim acılar için özür dileyin" diye konuştu. 

"Ermeniler bu toprakların asli çocuklarıdır"

Ermeni vatandaşların Türkiye'de pek çok görevde bulunduğunda dikkati çeken Davutoğlu, Etyen Mahçupyan ve Markar Esayan'ı örnek göstererek şöyle konuştu: 

"Ermeni olması hasebiyle değil, saygı duyduğum bir entellektüel olduğu için Etyen Mahçupyan danışmanım. Yaşı dolduğu için emekliye ayrıldı her zaman görüşür ve konuşuruz. Şimdi Markar Esayan milletvekili adayımız. Cumhuriyet tarihinde belki ilk defa. Biz aday göstereceğimiz ortaya çıkınca CHP de gösterdi. Normalleşme budur. Ermeniler bu toprakların asli çocuklarıdır."

"Üçüncü taraflar bu meseleyi sürekli kaşıyorlar"

"Mesele, Türkler ile Ermeniler arasında kalmış olsa çok daha rahat çözülebilecek" ifadesini kullanan Davutoğlu, "Bize ön yargıyla ve kibirle yaklaşana aynı ön yargıyla mukabele etmeyiz ama kibrinin karşılığını veririz. Burada bu üçüncü taraflar bu meseleyi sürekli kaşıyorlar. Ermeni diasporasının bütün meselesi de bir intikam almak." dedi.

Davutoğlu, şöyle devam etti: "Dolayısıyla birileri bu yaranın kapanmasını istemiyor. Biz böyle bir suçu kabul etmeyiz. Bu üçüncü taraflara çağrımız; gölge etmesinler başka ihsan istemez. Bıraksınlar biz Türkler Ermeniler oturur dertleşiriz, hediye alır veririz. Birlikte kendi dünyamızı keşfederiz."

"Müslümanların acılarına karşı duyarsız bir uluslararası psikoloji var"

Mısır ve Suriye'de yaşananları da değerlendiren Davutoğlu, "Böyle bir dünyada bu olayları durdurma yönünde bir irade görmüyorsunuz. Çünkü ölenler doğulu, Müslüman, Hristiyan falan ama nihayet başka bir kültürün unsuru olarak görülüyor" dedi

Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Hele hele bu anlamda Müslümanların acılarına karşı son derece duyarsız bir uluslararası psikoloji var. Neden IŞİD diye bir vaka İslam'la özdeşleştiriliyor da öldürülen 300 bin Suriyeli İslam'la özdeşleştirilmiyor. 'Bu Müslümanlar niye öldürülüyor' diye neden sorulmuyor. Veya Mısır'da ya da başka bir yerde olsa acaba İslam argümanı kullanan bir rejim bu kadar idam kararı veriyor olsaydı acaba şu ana kadar kaç ambargoya muhatap olurdu? (Mısır'da askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılan seçilmiş Cumhurbaşkanı) Mursi yapsaydı bunu acaba İslam'la ilgili nasıl bir algı oluştururlardı ve ne kadar ambargo uygularlardı. Peki Sisi yaptığında ne fark var? Sisi, Gazze'deki tünelleri kapatıyor çünkü Sisi, Gazze ablukasına yardım ediyor, çünkü Sisi için İsrail'in güvenliği, Mısır'daki insanın onurundan daha önemli. Gazze'ye giden o hayat yolunu kapatmak ne demek, Gazze ablukasına katkıda bulunmak ne demek? Türkiye için böyle bir şey düşünülebilir mi? En karşı olan bile bunu yapmaz, bu farklı bir kültür ama bunu yaptığı için ödüllendiriliyor Sisi ve sessiz kalınıyor."

"Bir el Esad'ın yaşamasını istiyor"

Davutoğlu, İdlib'in muhaliflerin eline geçmesine rağmen haber olmadığını belirterek, Suriye rejimini meşru göstermek için muhalifler yerine "Nusra Cephesi'nin İdlib'i ele geçirdiğinin" yazıldığını aktardı.

Halep'te muhaliflerin ciddi ilerleme sağlamasına rağmen bunun gündemde olmadığına dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Neden? Psikolojinin değişmesini istemiyorlar.Çok önemli istihbari bilgiler her gün bizim önümüze akıyor ama bir el, Esad'ın yaşamasını istiyor, aynı Sisi gibi. Esad'ın da ailesinin de İsrail'e hiçbir zararı olmadı. Esad yönetiminde de her iki yönetimde de İsrail'e dönük hiçbir."

"Meclis'te yan yana otururuz"

"HDP barajı geçecek mi sorusuna, Davutoğlu, şu yanıtı verdi:

"Bizi ilgilendiren tek şey zihnimizdeki Türkiye'yi inşa edebilmek. Geçerse, Meclis'te yan yana otururuz, geçmezse ama bir tek şeyle ilgilendirir, geçmediği zaman gürültü çıkarmamaları lazım"

Davutoğlu, "Ben gerek HDP'nin gerek CHP'nin bildirgelerini okuduğumda veya herhangi birisi okuduğunda zihninde bir Türkiye tablosu canlanmıyor. Canlanan şey; insanları nasıl kandırabilirim, nasıl oylarını alabilirim" dedi.

Ağrı'da yaşanan olaylar

"Ağrı'da yaşanan olaylarda terör örgütü PKK'nın elindeki silahı ateşliyor olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusunu da yanıtlayan Davutoğlu, çift üsluplu siyasetle ilgili bir sıkıntı olduğunu ve bu durumun HDP'de çok bariz görüldüğünü vurguladı.

Davutoğlu, "Türkiye'nin belli yerlerini dolaşıp barış güvercini gibi konuşacaksınız ama dönüp PKK'ya 'niye silahları bırakmıyorsun, ben burada siyaset yapıyorum' demeyeceksin. Bu iki yüzlülükle Türkiye'de siyaset yapılamaz" diye konuştu. Kendilerinin seçim güvenliğini teminat altına alma görevi bulunduğunu hatırlatan Davutoğlu, şunları söyledi:

"Ağrı'daki olay tekerrür ederse bir an bile tereddüt etmeden aynı tedbiri yine alırız. Ben ilgili bütün güvenlik birimlerinden bilgi aldım. Bir şey konuşuyorsak bunun bir karşılığı var."

"HDP'nin yıkıcı siyasetiyle paralel yapı arasında irtibatlar var"

Ahmet Davutoğlu, paralel yapıyla mücadeleye ilişkin sorular üzerine, bu yapıyla kimlerin gizli temas içinde olduğuna bakıldığında oyunun ne kadar büyük olduğunun görüleceğini söyledi.

HDP'nin bu yıkıcı siyasetiyle paralel yapı arasında irtibatlar bulunduğunu belirten Davutoğlu, "Açık ve net ifade ediyorum. Bu bir kanaat ve izlenim değil. HDP için de bu bir sınav. Neden Demirtaş'ın bazı seyahatler sonrası bir renk değişimi içine girdiğini de herkesin sorgulaması lazım. HDP'nin de KCK operasyonları yapıldığı dönemde yürüttüğü yaklaşım ile şimdi paralel yapıyla girdikleri ilişkiyi doğru anlamaları lazım" değerlendirmesinde bulundu.

Davutoğlu, paralel yapının bürokraside, siyasi iradeden bağımsız, ayrı bir paralel yapı kurmak istediğini anlatarak, "İmam, hoca, cemaat tüm tabirleri de kirletildi. Bu yapının saf inanmış kesimlerini, doğru hak bir çaba var diye desteklemiş kesimlerini tenzih ederim" diye konuştu.

"Koltuğu terk etmem gerekirse..."

Koltukların gideceğini, insanların yaptıklarıyla anıldığını vurgulayan Davutoğlu, şunları dile getirdi:

"O konuda da bir kaygım yok. Yani 5 ay önce, 4 ay önce Başbakanlığın gereğini yaparken bunu tartışmazdım. Şimdi seçim için tartışıyorum. Seçimden sonra Türkiye için doğru olan bir şey yapmak için bu koltuğu değil, binlerce daha güç ve kudret barındıran bir koltuğu terk etmem gerekirse Allah ve millet şahit olsun, bir saniye bile düşünmem. Doğru olan ne ise onu yaparım."