'Üçüncü yargı paketi yeterli'

Başbakan Erdoğan, 'Tutuksuz yargılama süreci devam edebilir. Ondan sonra hükmü verirsiniz. Ondan sonra da hükmün gereği icra edilir. Üçüncü yargı paketinin bu konuda yeterli olduğuna inanıyorum' dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

 
 
ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muvazzaf subayların yargılanması ile ilgili olarak, yeni bir düzenleme yapmaya ihtiyaç olmadığını bildirerek, ''Tutuksuz yargılama süreci devam edebilir. Ondan sonra hükmü verirsiniz. Ondan sonra da hükmün gereği icra edilir. Üçüncü yargı paketinin bu konuda yeterli olduğuna inanıyorum'' dedi.

Başbakan Erdoğan ve Lübnan Başbakanı Necip Mikati Başbakanlık Merkez Bina'daki baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Erdoğan, ''Tutuklu askerlerle ilgili rahatsızlığınızı ifade etmiştiniz, yasal bir düzenlemenin de sinyalini vermiştiniz. O adım atıldı mı?'' sorusunu yanıtlarken, ''Biz bunu 3. Yargı Paketi'nde çözdük diyebilirim. Çünkü burada bizim derdimiz, yargıya müdahale değil. Bizim itirazımız aslında yargı sürecinin uzamasına yöneliktir ve tutukluluk süresinin uzun olmasına yöneliktir'' dedi.
3. Yargı Paketi'nde gerekeni yaptıklarına ve adli yargıda üst sınırı kaldırdıklarına işaret eden Erdoğan, tutuksuz yargılamayı mümkün hale getirdiklerini söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
''Hele hele bu tür meslek grupları çok da önemli. Çünkü tutuksuz yargılama süreci içerisinde devletin bu denli önemli olan kurum ve kuruluşları en azından bu çalışma sürecinde herhangi bir aksama meydana gelmeyecek ve bu çalışma sürecini de başarıyla sürdürecektir. Tutuklu yargılama için gerekçeli şart getirmek suretiyle bu ayrıntılı gerekçeli şartı 3. Yargı Paketi'nde ayrıca bunu getirdik. Buna yönelik olarak da adli kontrol uygulayarak tutuksuz yargılama zaten mümkün hale geldi. Fakat buna rağmen maalesef işler bu kadar seri hala yürümüyor. İşlerin bu kadar seri yürümeyişi de bu süreci ciddi manada sıkıntıya sokuyor. Temenni ederim ki yargı bu süreci daha da hızlandırsın ve bir an önce bu adımlar atılsın. Zira bunların içerisinde o akşamda söylediğim gibi emekli olan paşalarımız hepsi bu davetlere uydular, geldiler ifadelerini verdiler. İfadelerini verdikten sonra da tabii tutuklandılar ama tutuksuz olarak da bunlar yargılanabilirdi. Muvazzaf olan subaylarımız, astsubaylarımız hepsi yine davet edildiler ve kendileri gidip ifadelerini verdiler. Ondan sonra da tutuklanarak, bunlarda tutuksuz yargılama sürecine giren zaten çok az oldu. Büyük bir çoğunluk ki şu ana kadar herhalde 400'ü buluyor, bunlar şu anda içeride ve hala bu sürece yönelik de bazı yeni adımlar şu anda planlanıyor. Ben, bu konuda 4. Yargı Paketi'nde yeni bir düzenlemeye gerek yok ama bu anlayışın değişmesi lazım diye düşünüyorum ve gerekli düzenlemeler zaten var. Kararı elbette yargı verecektir. Yargıya bu konuda müdahale etme yetkimiz yok ama bir siyasi sorumluluğun gereği olarak, ülkeyi yöneten, yasamanın içinde olan ve siyasi sorumluluk taşıyan insan olarak, bir Başbakan olarak bunu özellikle ifade etmek durumundayım. Çünkü bu komuta kademesinin içerisinde beraber çalıştığımız arkadaşlarımız var. Onların durumlarını biliyorum. Bu konudaki hassasiyetlerini biliyorum ve bunu bildiğim için de diyorum ki bu tutuksuz yargılama süreci devam edebilir. Ondan sonra hükmü verirsiniz. Ondan sonra da hükmün gereği icra edilir. Üçüncü Yargı Paketi'nin bu konuda yeterli olduğuna inanıyorum''
 
''Milletimin şu anda bu sürece bakışı çok çok olumlu''
 
Başbakan Erdoğan, ''İmralı sürecine ilişkin, İmralı'yla görüşmelerin bir benzerinin Erbil'de yapılmasına dair bazı haberler kamuoyuna yansıdı. Bu konuda siz de 'Bu sorun çözülecekse kiminle görüşülmesi gerekiyorsa görüşülür' açıklaması yapmıştınız. Öncelikle İmralı dışında Erbil ile de görüşmelerin sürdürülmesi söz konusu mu'' sorusu üzerine, şunları kaydetti:
''Kiminle görüşmemiz gerekiyor derken burada tabii bizim birçok bu konuda bu süreci değerlendirebileceğimiz arkadaşlarımız var. Milli İstihbarat Teşkilatımız bunun en önemli ayağıdır. Ama karşımızda siyasi muhatap varsa bununla ilgili de söylemiştim biliyorsunuz, bizim müzakere edebileceğimiz siyasi muhataplarımız olabilir, bu siyasi muhataplarımız yerli de olur uluslararası da olur. Uluslararası camiada da Erbil'deki siyasi uzantılar, siyasi muhataplardan istifade edeceksek, onlarla da bu işi görüşürüz. Nitekim de görüştük, görüşüyoruz, ben de görüştüm, bakan arkadaşlarım da görüştü. Çünkü onlar Irak parlamentosunda, Irak'taki eyalet yapılanması içinde yer alan siyasilerdir. Onlarla da görüşmeleri bugüne kadar yaptık yapıyoruz, bundan sonraki süreçte de yapabiliriz. Yeter ki bir karara varalım. Şu refah huzur ortamını ülkemizde yakalayalım ve gördüğüm kadarıyla halkımın, milletimin şu anda bu sürece bakışı çok çok olumlu. Yaptırdığım kamuoyu araştırmalarında da bunu görüyorum. Yani gerek İmralı ile yapılan görüşmeler, gerek halkımızla şu anda yaptığımız ortak diyalog çalışmaları bu sürecin ne olursa olsun bitirilmesi noktasındadır. Tüm medya mensuplarının da bu konuda verecekleri destek, verdikleri destek bu sürecin bitirilmesi bakımından önemlidir diye düşünüyorum.''
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Suriye'de muhaliflere desteğinin insani yardım çerçevesinde gerçekleştiğini bildirerek, ''Bizim muhalefete verdiğimiz destek, birinci derecede kamplar konusudur. Ülkemizde şu anda 170 bini kamplarda, 60 bini ise şehirlerimizde olmak üzere 230 bin Suriyeli vardır. Bizim Suriye ile ilgili sorunumuz rejimledir. Suriye halkıyla en ufak bir sorunumuz yoktur. Suriye halkı bizim kardeşimizdir, canımızdır, ciğerimizdir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Lübnan Başbakanı Necip Mikati'yle düzenlediği ortak basın toplantısında gazetecilerin gündemdeki konulara ilişkin sorularını cevapladı.
Lübnanlı bir gazetecinin, ''Lübnan sınırından Suriyeli muhaliflere silah desteği yapılmasına nasıl bakıyorsunuz?'' sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, ''Bu konu bizim konumuz değil. Bizim muhalefete verdiğimiz destek, birinci derecede kamplar konusudur. Ülkemizde şu anda 170 bini kamplarda, 60 bini ise şehirlerimizde olmak üzere 230 bin Suriyeli var. Bizim Suriye ile ilgili sorunumuz rejimledir. Suriye halkıyla en ufak bir sorunumuz yoktur. Suriye halkı bizim kardeşimizdir, canımızdır, ciğerimizdir'' dedi.
Suriye sınırındaki bazı yerleşim yerlerine havan toplarının düştüğünü hatırlatan Başbakan Erdoğan, ''Tüm bunlar bizim canımızı yakmaktadır. 5 vatandaşımız şehit olmuştur. Biz şu anda Suriye halkına, bizim sınırımızda olanlara ve sınır ötesinde olanlara ilaç, gıda, giyecek desteği vermeye devam ediyoruz ve edeceğiz. Bunun dışındaki destekler Türkiye kaynaklı, Türkiye mahreçli değildir'' dedi.
 
''Suriye'nin, Lübnan'a da çok büyük zulmü oldu''
 
[PAGE]
 
''Suriye'nin, Lübnan'a da çok büyük zulmü oldu''
 
''Suriye rejimine kimler destek veriyor. Bu soruyu da sormak lazım'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Biz, halka bu tür desteği verirken Suriye rejimini kimler destekliyor, kimler halen halka rağmen Suriye'de rejimin, bu zalim rejimin ayakta durmasını sağlıyor. Ben Lübnanlı kardeşlerimden bunu beklerdim. Çünkü Lübnan Suriye'nin çok sıkıntısını çekti. Suriye'nin Lübnan'a da çok büyük zulmü oldu. Biz, o zaman da devreye girdik ve o zaman Suriye'nin askerini Lübnan'dan çekmesi konusunda Beşşar Esed'e çok ricalarda bulunduk ve oradaki askerleri çekti. Adeta Lübnan'da Suriye'nin sanal işgali söz konusuydu. O günleri unutmayın ve bunun başarılmasında da bizim orada bir aktivitemiz, bir fonksiyonumuz oldu. Şu andaki durum çok çok farklı bir noktada. Bu konuyla ilgili olarak bizler, az önce ifade ettiğim rejimle ilgili olan bu mücadelede Suriye halkının yanında olma sürecini sürdüreceğiz, destekleyeceğiz.''
 
Suriye'de kaçırılan Lübnanlıların durumu
 
Suriye Ulusal Koalisyonu'nun 130'u aşkın ülke tarafından tanındığını da hatırlatan Erdoğan, bu tanıma tavrıyla dünyanın Suriye'deki rejime karşı ortak bir tavır aldığını vurguladı.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Suriyeli muhalifler tarafından kaçırılan Lübnanlıların serbest bırakılması için bir girişiminin olup olmayacağının sorulması üzerine ise, şöyle konuştu:
''Kaçırılan bu Lübnanlı kardeşlerimizle ilgili olarak gerek Sayın Başbakana ve heyete az önce de ifade ettik, sizler bu konunun üzerinde hangi hassasiyetle duruyorsanız, bizler de muhalif kanatlarla olan münasebetlerde ilgili birimlerimizi, ilgili arkadaşlarımızı bu konuda hassasiyet göstermeye ve burada bir an önce bu insanların özellikle ailelerine kavuşması, hürriyetlerine kavuşması noktasındaki mücadelemizi sürdürüyoruz ve er veya geç bu işten de bir netice alacağız.''
 
'Güney Kıbrıs'ın akıl almaz hayalleri'
 
[PAGE]

'Güney Kıbrıs'ın akıl almaz hayalleri'

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Güney Kıbrıs yönetiminin hala Akdeniz'deki bazı akıl almaz hayalleri şüphesiz ki bizimde buradaki yaklaşım tarzımızı çok daha farklı hale getirmektedir. Burada Lübnan'ın hassasiyeti inanıyorum ki ortak hassasiyetimizin de bir gereğidir'' dedi.
Başbakan Erdoğan ve Lübnan Başbakanı Necip Mikati, Başbakanlık Merkez Bina'daki baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Başbakan Erdoğan, başa başa ve heyetler arası görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkilerin gözden geçirildiğini belirterek, ''Lübnan ile ikili ilişikilerimiz göreve geldiğimiz günden bugüne 219 milyon dolardan yaklaşık 5 kart artarak, 1 milyar dolara yükseldi. Tabii bu hızlı artışın bölgemizdeki siyasi ve toplumsal çalkantılara rağmen 2012 yılında da mevcut durumunu koruyor'' diye konuştu.
Lübnan ile tarihi bağlara dayalı bir dayanışma anlayışının mevcut olduğunu ve Lübnan'ın sıkıntılarının Türkiye'nin sıkıntısı olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Bütün bu gelişmelerin olduğu dönemde de bizler Lübnan'la bu dayanışmamızı, bu ilişkilerimizi sürekli devam ettirdik ve her geçen gün de sürekli artan bir ivme ile bu işbirliğimiz bu dayanışmamız devam etmektedir'' değerlendirmesinde bulundu.
Lübnanlı mevkidaşı Mikati ile görüşmelerinde Suriye'deki kriz başta olmak üzere bölgedeki son gelişmeleri etraflıca değerlendirme imkanı buldukları ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Zira Suriye ile Lübnan arasındaki ilişkilerinde geçmişi biliyorsunuz. Çok çok anlamlı bir geçmişe sahiptir ve gerek Lübnan'ın Suriye ile olan sınırı gerekse bizim Suriye ile olan sınırımız adeta üç ülkenin birbiriyle bir defa sınır ülkeler olarak, komşu ülkeler olarak, bir farklılık ortaya koymaktadır. Tabii Lübnan'da barış ve istikrarın muhafazasının taşıdığı önem çok çok önemli ve Lübnan'ın durumu değerlendirirken bu göz ardı etmek tabii mümkün değildir.
Bizler Türkiye olarak, Lübnan'da iç barış ve istikrarın güçlendirilmesinde, Lübnan'ın bağımsızlığına egemenliğine ve toprak bütünlüğüne büyük önem veriyoruz. Bizim dış politika bağlamında Lübnan'a bakışımız bu.
Lübnan halkının güven içinde yaşamını sürdürmesi için her türlü katkıyı sağlamaya hazır olduğumuzda bu vesile ile güçlü bir şekilde vurgulamak isterim. Suriye konusunda ve diğer bölgesel gelişmeler karşısında Lübnan Hükümeti'nin yaklaşımı destekliyoruz. Zira bölgemiz hassas bir dönemden geçiyor. Bu hassas dönemde Lübnan halkının barış içinde bir arada yaşama ilkesi dayalı ortak kültürünü yaşatmaya devam edeceğine bizim de inancımız tamdır.''
Görüşmede, Akdeniz'de münhasır ekonomik bölge konusunun da ele alındığını belirten Erdoğan, ''Bütün bunlarla birlikte güvenlik noktasında Akdeniz'de müşterek dayanışma içerisinde kaygı verici bazı adımlara da dikkat edilmesi gerektiğini de özellikle vurgulama imkanımız oldu. Zira Güney Kıbrıs yönetiminin hala Akdeniz'deki bazı akıl almaz hayalleri şüphesiz ki bizimde buradaki yaklaşım tarzımızı çok daha farklı hale getirmektedir. Burada Lübnan'ın hassasiyeti inanıyorum ki ortak hassasiyetimizin de bir gereğidir. Zira 1960 anlaşmasına gittiğimizde burada İngiltere, Türkiye ve Yunanistan'ın ancak güvenlik güçleri bulundurma noktasında onlara böyle bir yetki veriyor ve Güney Kıbrıs'a orada bir muhafız ordusu vesaire gibi bir yapılanmaya asla müsaade etmiyor'' ifadelerini kullandı.
 
Türkiye baskı gücünü kullansın
 
[PAGE]

Türkiye baskı gücünü kullansın

 

Lübnan Başbakanı Necip Mikati, Suriye'de geçen yıl kaçırılan Lübnanlılar ile ilgili, ''Türkiye'nin bu eylemi yapan grubun üzerinde baskı yapabilme gücü olduğunu kendilerine ifade ettim. En azından bu eylemi gerçekleştirenlere baskı yapılırsa, bu kişiler serbest bırakılır diye düşünüyorum'' dedi.
 
Lübnan Başbakanı Mikati, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakanlık binasında bir araya geldi. Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Mikati, Türkiye'ye ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve Başbakan Erdoğan ile görüşmesinde iş birliği ve destek konuları üzerinde durduklarını söyledi.
 
Türkiye ile Lübnan arasında her alanda iş birliği yapılması konusunda mutabık kaldıklarını ifade eden Mikati, bunu için bir dizi adımlar atmaya karar verdiklerini belirtti.
Başbakan Erdoğan'ın Türkiye için uluslararası alanda kendisinden destek istediğine değinen Mikati, Türkiye'ye destek sözü verdiklerini vurguladı.
 
Mikati, ülkesinin Türkiye ile samimi ve güçlü ilişkileri olduğunu belirterek, ''Özellikle Sayın Başbakan ile benim özel dostluk bağlarım var'' dedi.
 
Suriye'de kaçırılan Lübnanlılar
 
Görüşmelerde bölgedeki ortak sorunların çözümü üzerinde durduklarını dile getiren Mikati, Suriye ve Suriyeli mültecilerin durumunun bunların başında geldiğini söyledi. Mikati, Lübnan'da bulunan Suriyeli mültecilere ulaştırılacak hizmetleri de ele aldıklarını belirtti.
 
Suriye'nin Azez kentinde geçen yıl İran'dan dönerken kaçırılan Lübnanlıların durumunu da görüşmede gündeme getirdiğini ifade eden Mikati, ''Türkiye'nin bu eylemi yapan grubun üzerinde baskı yapabilme gücü olduğunu kendilerine ifade ettim. En azından bu eylemi gerçekleştirenlere baskı yapılırsa, bu kişiler serbest bırakılır diye düşünüyorum'' diye konuştu.
Lübnan Başbakanı Mikati'ye, basın toplantısında, Lübnan-Suriye sınırında Suriye yönetimine ait kimyasal silah taşıyan bir konvoyun İsrail uçakları tarafından vurulduğu iddiası da soruldu. Mikati, bu iddiayı kendisinin de toplantı sırasında duyduğunu ancak şu anda doğrulayamayacağını söyledi. Mikati, Lübnan ordusu yetkilileriyle görüşeceğini kaydetti.
 
Necip Mikati, ayrıca bugün görüştüğü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de Türkiye'nin desteğini Lübnan'a hissettirdiği için teşekkür etti.