1'den 7'ye rakamlar neyi ifade ediyor?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - "Plastik ambalajlarda kullanılan türün sağlığa zararlı olup olmadığını anlamak için numarasına bakılması gerektiği" konusunda kamuoyuna spekülatif – yanlış bilgiler aktarılması üzerine PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci bir açıklama yaptı.

Hüseyin Semerci, plastik ambalajlardaki bu rakamların türünü tanımlamak amacıyla ve tüketim sonrası plastiklerin geri dönüşüm öncesi türlerine göre toplanması işleminde kolaylık sağlaması amacıyla düzenlendiğini; 1'den 7'ye kadar yapılan numaralandırmanın plastik ambalajların kalitesiz, zararlı ya da zararsız olduğunu göstermediğini söyledi.

Yurt dışında da bu numaralandırmalar yapılıyor

Ambalajlardaki bu numaraların sağlık açısından güvenilirliği ile ilişkisini hiçbir şekilde yansıtmadığını da belirten Hüseyin Semerci, yurt dışında da bu numaralandırmanın aynı amaçla yapıldığını aktardı. Semerci, "ABD'de faaliyet gösteren bir plastik derneği olan SPI (The Society of the Plastics Institute) tarafından 1988 yılında plastik ambalajlarda sembollerin işaretlenmesinin kullanılması kararı, ABD'deki 39 eyalette de zorunlu tutuluyor. Ülkemizde, Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği'ne göre gönüllülük esasına dayalı işaretleme yapılırken; Avrupa Birliği (AB) Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Direktifi'ne göre de kullanılan malzemenin türü ambalaj üzerinde belirtilecekse benzer bir işaretleme uyguluyor. Avrupa Standartları Örgütü (CEN) de ambalajların işaretlenmesi konusunda benzer tavsiyelerde bulunuyor" dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği'nde yer alan bu rakamlardan 1'in polietilen teraftalatı (PET), 2'nin yüksek yoğunluklu polietileni, 3'ün polivinil klorürürü (PVC), 4'ün alçak yoğunluklu polietileni, 5'in polipropileni, 6'nın polistireni, 7'nin ise polikarbonu da içeren numaralandırılmamış diğer plastik ambalaj malzemelerini ifade ettiğini söyleyen Hüseyin Semerci, bu plastiklerin 10/2011 No'lu Gıda ile Temas Eden Plastik Madde ve Malzemeler Regülasyonu'nun izin verilenler listesinde yer aldığını, Türkiye'deki yönetmeliklerin AB ile uyum sürecinden geçirilmiş olup bahsi geçen regülasyonun tüm kurallarının uygulandığını paylaştı.

Plastik ambalajların sağlık açısından hiçbir sakıncası bulunmuyor

Hüseyin Semerci,  hemen hemen hayatımızın her noktasında bulunan; tüketicilerin kullanmasında sağlık açısından hiçbir sakınca bulunmayan plastik ambalajlarda türünü ve geri dönüşüm öncesi türlerine göre toplanması işlemine kolaylık sağlaması açısından kullanılan rakamlarla ilgili de bilgilendirmeler yaptı. Semerci, "Örneğin,  3 numaralı plastik ürünlere karşılık gelen PVC malzemesi; boru, siding, pencere çerçeveleri gibi sert uygulamaların yanı sıra, sağlık ve ambalaj alanında çok fazla kullanılan bir plastik türüdür. PVC; serum lastikleri, kan torbaları, medikal borular ve benzeri sağlık ürünlerinin hammaddesidir. PVC şişelerde iddia edilenin aksine endokrin bozucu herhangi bir katkı kullanılmamaktadır. Bu tür katkıların yumuşak PVC'lerde kullanılması da güvenlik önlemi olarak zaten yasaktır. 6 numara ile gösterilen polistiren de güvenli bir türdür.  FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi), gıda ile temas eden ambalajların kullanımını kontrol altında tutuyor ve 1958 yılından beri polistirenin gıda ile temas eden ambalaj malzemesi olarak kullanımına izin veriyor. Polistirenin kullanılması Avrupa, Asya, Merkez ve Güney Amerika'da dâhil olmak üzere dünyada devlet kuruluşları tarafından onaylandı. Sağlık örgütleri ise polistiren gibi tek kullanımlık gıda servis ürünlerinin kullanılmasını, gıda güvenliğini sağladığı için teşvik ediyor" dedi.

7 numarayla kodlanmış olan ambalaj ürünlerinin diğer altı reçineden farklı bir reçineyle üretildiğini veya birden fazla reçineden yapıldığını ve çok amaçlı kombinasyonda kullanıldığını ifade ettiğini aktaran Hüseyin Semerci, 7 numara kodlu ürünlerin üç ya da beş galonluk yeniden kullanılabilir su şişeleri, bazı meyve suyu ve ketçap şişeleri, fırında pişirme poşetleri gibi ürünlerde kullanıldığını aktardı. Hüseyin Semerci, bu kodu taşıyan ürünlerin BPA içerdiğini, BPA ile ilgili de kamuoyuna çok yanlış bilgilerin verildiğini söyledi. Semerci, insan sağlığına en çok önem Avrupa'da, EFSA (Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi) tarafından yapılan araştırmayla bebek biberonları dışında BPA'ya herhangi bir yasaklama getirilmediğini; sadece bebek biberonlarında bu kararın bahsedilen zararların olabilmesi için tolere edilebilecek alım miktarının vücut ağırlığına bağlı olması nedeniyle alındığını aktardı.

Hüseyin Semerci, "Ayrıca, Hacettepe Üniversitesi Gıda, Geliştirme, Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde polikarbonat damacana ambalajları ile ilgili yaptığı araştırma sonuçlarına göre Bisfenol A (BPA) maddesi, tabiatta her yerde vardır. Bu maddenin insan sağlığına zarar veren hale gelebilmesi için 35 derece sıcaklıkta 60 gün süreyle bekletilip, bu damacanalardan da günde bir kişi tarafından en az 60 tane tüketmesi gerekiyor; bu da akıl ve mantık çerçevesinde dahi mümkün değil zaten… " dedi.

Harvard Üniversitesi ve BfR çalışmaları, BPA'nın hiçbir kanserojen etkisi olmadığını ortaya koymaktadır

Harvard School of Public Health (Harvard Üniversitesi Kamu Sağlığı) ve US Center for Disease Control - CDC (ABD Hastalık Kontrol Merkezi) tarafından yapılan çalışmaların da insanların maruz kaldıkları BPA oranının Avrupa gıda otoritelerinin belirlediği güvenlik eşiğinden bin kat daha düşük olduğunu ortaya koyduğunu, Almanya Federal Risk Değerlendirme Enstitüsü (BfR) de BPA'nın hiçbir kanserojen etkisi olmadığını yaptırdığı araştırmalarla kanıtladığını söyleyen Hüseyin Semerci, "BfR, BPA'nın bir endokrin bölücü olduğunu kabul etmiş, ancak insanların kimyasalı hızla böbrekler yoluyla atılan bir metabolite dönüştürebildiğini açıklamıştır. BfR, BPA'nın kadınlık hormonu östrojeni taklit ederek ters etkiler meydana getirebildiğine dair ortaya atılan yanlış iddialara da açıklık getirerek, bu maddenin insan vücudunda kalmadığını ve hızla atıldığını, bu nedenle herhangi bir endişe duyulmaması gerektiğini ortaya koymuştur" dedi.

Aslında plastikler, daha hafif, daha ucuz, üretim sürecinde çok daha az kirliliğe yol açan ürünler

Hüseyin Semerci, ülkemizi dünya plastik endüstrisi alanında global arenada başarıyla temsil eden Türkiye plastik sektörünün başta ambalaj, inşaat, tarım, beyaz eşya, otomotiv, elektronik, tekstil ve medikal sektörleri olmak üzere birçok sektöre ara malı ürettiğini;  GfK ile gerçekleştirdikleri ikinci plastik algı araştırmalarının da tüketicilerin çoğunun plastik ile ilgili eksik ve yanlış bilgiye sahip olduğunu aktardı.

Gıda ambalajlarından kapı-pencere doğramalarına, pis-temiz su borularından zirai sulama borularına, sera örtülerinden beyaz eşyalara, elektronik ürünlerden otomobil yedek parçalarına; hatta kazağımıza, elbisemize, yatağımıza, halımıza, kalp kapakçığına, ilaç ambalajlarına ve protezlere kadar hayatımızın her alanında kullanılan plastik ürünlerle ilgili ön yargılı söylemler ve yanlış algıların sektörün en önemli sorunlarından biri olduğuna dikkat çeken Hüseyin Semerci, plastikler, daha hafif, daha ucuz, üretim sürecinde çok daha az kirliliğe yol açan ürünler olduğunu söyledi. Semerci, "Sanılanın aksine plastiğin çevre dostu pek çok özelliği bulunuyor. Küresel ısınmaya neden olduğumuz için suçlayanlar var, oysa plastiklerin üretimi için, dünyada bir günde tüketilen 90 milyon varil petrolün sadece yüzde 4'ü kullanılıyor. Örneğin plastik üretirken, çevre dostu olduğu düşünülen cam ve metalden çok daha az enerji harcanıyor. Polimerler, kullanım ömürleri boyunca bundan daha fazlasını tasarruf olarak insanlığa geri veriyor. Plastik ürünler üretimleri sırasında bir birim karbondioksit emisyonu yayıyorsa, yaşam döngüsü boyunca bunun 4-5 katı karbondioksit tasarrufu sağlıyor; çünkü plastik ambalajda alternatiflerine göre daha çok mal taşınıyor, daha az yakıt kullanılıyor. Yeni teknolojilerin geliştirilmesi ile bu rakam giderek de düşüyor. Kâğıt ve karton malzeme üretmek için de ağaç kesmek ve tonlarca zehirli kimyasal madde kullanmak zorunluluğu vardır. Alternatif malzemelere göre daha ucuz olan ve daha az kaynak tüketen bir malzeme, ekolojik değil de nedir?, diye herkesin kendisine bir sorması gerekiyor" dedi.