2012 zor ama fırsat dolu bir yıl

İlk 9 ayda cirosunu yüzde 43 artırma başarısı gösteren Koç Holding'in CEO'su Durak'a göre küresel ekonomide çalkantılar sürecek.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

KOÇ HOLDİNG, 2012 yılına 'ihtiyatlı bir iyimserlikle' bakıyor. Koç Holding CEO'su Turgay Durak'a göre son yılların değişmez teması haline gelen bu bakış, 2012 yılı için de geçerli olacak. "2012 çok zorlu ama fırsatlarla dolu bir yıl olacak" diyen Turgay Durak, önümüzdeki yıl Türkiye'nin yüzde 4 seviyesinde büyüyeceğini, dış talebin umulanın altında kalacağını öngörüyor. Bu perspektifle risk yönetiminin ve pazar çeşitlendirmesinin öneminin altını çiziyor.

2011'DE HEDEFLERİMİZİN ÜZERİNDE BİR PERFORMANS SAĞLADIK

"2011 bir yandan özellikle ilk yarıda yüksek büyüme rakamları gördüğümüz bir yandan da küresel ekonomide belirsizliklerin hızla arttığı bir yıl oldu" diyen Turgay Durak, bu yılın Koç Topluluğu açısından oldukça başarılı bir yıl olduğunu vurguladı. "Kârlılık odaklı büyüme stratejimize devam ettik. Bir yandan da küresel ekonomideki olumsuz gelişmelerin potansiyel yansımalarına karşın risk yönetimine daha fazla önem vererek bilançomuzu güçlendirdik ve verimliliğe odaklandık.

Yurtdışı gelirlerimizde de, hem kurun etkisiyle hem de mevcut pazarlarımızda pazar payımızı artırmaya çalışarak ve devreye aldığımız yeni pazarlar sayesinde artış sağladık. Tüm bu çalışmalarımızın sonucu olarak ilk dokuz ayda bir önceki yıla göre ciromuzu yüzde 43, faaliyet kârımızı yüzde 35, azınlık payı sonrası net kârımızı ise yüzde 16 artırdık ve yıl başında belirlemiş olduğumuz hedeflerin üzerinde bir performans sağladık."

GLOBAL BİR MARKA OLMA YOLUNDA ADIM ATTIK İHALELERE HAZIRLANIYORUZ

Turgay Durak, bu yıl geleceğe yönelik önemli yatırımlara imza atıldığını da anlattı: "Elektrik üretiminde iddialı büyüme hedefleri ile yeni bir ortaklık gerçekleştirdik ve yatırım alternatiflerini değerlendirmeye başladık. TÜPRAŞ'ta 2.4 milyar dolar tutarındaki fuel-oil dönüşüm projesi için müteahhit ve kredi veren kuruluşlar ile anlaşmalar tamamlandı. Arçelik, Güney Afrika'da pazar lideri Defy şirketini satın alarak global bir marka olma yolunda bir adım daha atmış oldu. Otomotivde yeni araç ve motor projeleri için kararlar aldık. Bir konsorsiyum içinde yer alarak köprü ve otoyol ihaleleri için hazırlıklara başladık."

AVRUPA'DAKİ BELİRSİZLİK SONRASI YENİ BÜYÜME ALANLARI YARATIYORUZ

Risk yönetimi uygulamalarına ağırlık verdiklerini anlatan Turgay Durak, "Özellikle şirketlerimizin açık döviz pozisyonu, borçlanma seviyeleri ve işletme sermayesi kullanımlarının sağlıklı seviyelerde kalmasına azami önem veriyoruz. Bu göstergeler en üst seviyede izleniyor ve şirketlerimizin performans hedefleri arasında yer alıyor" dedi. Önem verdikleri diğer bir konunun yurtdışı pazarlarının çeşitlendirilmesi olduğunu vurgulayan Koç Holding CEO'su şöyle devam etti:

"En büyük ihracat pazarımız olan Avrupa'da ekonomik belirsizlikler ve düşük büyüme beklentileri, yeni büyüme alanları yaratma ve riskleri coğrafi anlamda dağıtmak adına yeni pazar arayışlarının önemini artırıyor. Bu konuda 2011'de attığımız en somut ve önemli adım, yukarıda bahsettiğim Arçelik'in Güney Afrika'da şirket alımı. Ford Otosan'ın global kamyon projesi ve TOFAŞ'ın Amerika'ya hafif ticari araç ihraç projesi de bu doğrultudaki diğer önemli girişimlerimiz."

DÜNYAYI YAKINDAN TAKİP EDİP RİSKİ YÖNETEN İÇİN FIRSAT ÇOK

Turgay Durak, yeni yılda yöneticilerin şirketlerini başarıya ulaştırması için dünyayı yakından takip ederek risk yönetimine önem vermesi gerektiğini söyledi. Durak, 2012'nin yöneticiler için zorlu ama fırsatlarla dolu bir yıl olacağını vurguladı: "Dünyada 2008 global krizi sonrasında çok önemli değişiklikler yaşanıyor. Birçok gelişmiş ülke hâlâ krizin yaralarını sarmaya çalışırken, gelişmekte olan ülkelerin nispeten daha güçlü bir görünüm sergiledikleri gözleniyor. Gelişmiş ülkeler sorunlarının çözümü için gelişmekte olan ülkelerden medet umar duruma geliyorlar.

Finansal istikrarın sağlanabilmesi için, genelde finans, özelde bankacılık sektörünün işleyişinde önemli değişikliklerin gündeme gelmesi bekleniyor. Türkiye de dünya ekonomisinin ayrılmaz bir parçası olduğu için, tüm bu gelişmelerin şirketlerimiz üzerinde de doğrudan etkileri oluyor.

Bu nedenle, şirket yöneticilerinin sadece kendi ülkemizde değil, tüm dünyada olup bitenler konusunda bilgi sahibi olmaları gerekiyor. Görünen o ki, dünya ekonomisindeki belirsizlikler ve çalkantılar bir süre daha bizlerle birlikte olacak. Bu nedenle, şirket yöneticilerinin risk yönetimine çok dikkat etmeleri gerekiyor. Riski yönetebilmenin yolu, öncelikle riski doğru bir şekilde ölçebilmekten geçiyor. Bu nedenle, her şirketin bu konuda gerekli hazırlığı tamamlaması gerektiğini düşünüyorum.

İçinden geçtiğimiz dönem, riskler kadar fırsatları da beraberinde getiriyor. Şirketlerin, ellerine sadece bir kez geçebilecek fırsatlarla karşılaşabileceği bir ekonomik ortamdan geçiyoruz. Bu nedenle, rekabetin çok iyi izlenip, fırsatların kollanmasının faydalı olacağını düşünüyorum."

Bu yıl hedefleri aştık 2012'de daha az büyürüz

Türkiye ekonomisinin global trendden ayrışması size nasıl yansıdı?

Türkiye'de iç talebin güçlü seyri, büyüme hızının birçok ülkeden daha yüksek olmasına yol açtı. Ancak, finansal piyasalar açısından dünya piyasalarından olumlu anlamda bir ayrışmamız olduğunu düşünmüyorum. İç talebin güçlü seyri, şirketlerimizin satışlarına oldukça olumlu bir şekilde yansıdı.

Örneğin otomotiv pazarı, bildiğiniz gibi 2010'da rekor bir seviyeye ulaşmıştı. 2011'in ilk 9 ayında yüzde 30'un üzerinde bir ilave büyüme sergiledi. Beyaz eşyada ilk 9 ayda yüzde 20 seviyesinde bir büyüme oldu. Ana ihracat pazarlarımızda ise daha çok yatay bir seyir hakim oldu. Buna rağmen pazarın üzerinde performans elde ederek ve yeni pazar geliştirme çalışmaları sayesinde yurtdışı satışlarımızda da önemli bir büyüme sağladık.

İhracat ve yurtdışı operasyonlar açısından hedeflerinizi revize ettiniz mi?

Biz prensip olarak iyi günde de kötü günde de, hedeflerimizi revize etmiyoruz. Fakat şirketlerimiz 3'er aylık dönemlerde yıl sonu tahminlerini gözden geçirerek holdinge raporluyorlar. Kendi operasyonel planlarını da gerekli sıklıkta güncelliyorlar. Bu çalışmalar bize daha yılın ortalarında, 2011'de başlangıçtaki hedeflerimizi büyük ihtimalle aşacağımızı gösterdi. 2012 yılına ilişkin hedeflerimiz üzerinde ise halen çalışıyoruz. Bu aşamada 2012 büyümesinin 2011'in gerisinde kalacağını söyleyebiliriz.

KOÇ HOLDİNG'İN 2012 SENARYOSU…

AB'de kontrolsüz bir banka iflası olmayacak

2012 beklentilerimizi oluştururken, öncelikle dünya ekonomisine ilişkin bazı varsayımlarda bulunduk. Buna göre, Avrupa'daki borç krizinin kontrollü bir şekilde çözüleceği, Avrupa bankacılık sektöründe kontrolsüz bir iflas olmayacağı, ancak hem ABD, hem de Avrupa'da büyüme oranlarının oldukça düşük düzeylerde kalacağı bir senaryoyu baz olarak kabul ettik.

Bu çerçevede, 2012 yılında ülkemizde büyüme hızında bir yavaşlama olmasını bekliyoruz. Son dönemde bir miktar yükselmiş olmasına rağmen, kredi faizlerinin daha önceki yıllara göre daha makul düzeylerde bulunması, son iki yılda istihdamda kaydedilen güçlü artışlar ve tüketici güveninin kabul edilebilir düzeylerde seyretmesi gibi faktörlerin de etkisiyle, büyümenin 2012'de yüzde 4'e ulaşabileceğini tahmin ediyoruz.

Büyümede iç talebin yine önemli rol oynayacağını, ancak gerek tüketim, gerekse yatırım talebinin 2011'deki kadar hızlı bir büyüme göstermeyeceğini düşünüyoruz.

Dış talep ise ne yazık ki ümit edilenden daha zayıf olacak gibi görünüyor. Bu da, Türkiye'deki büyüme hızının yavaşlamasına katkıda bulunan bir faktör.

İstihdam artışı kalıcı olursa tüketimde ciddi artış olur

Sizi en çok heyecanlandıran ekonomik gelişme, trend nedir?

Yıllardır Türkiye ekonomisinin potansiyelini anlatırken, genç ve dinamik nüfus yapısını hep öne çıkartırdık. Ancak, bu potansiyeli değerlendirecek istihdam yaratma konusundaki yetersizliğimiz, Türkiye'nin büyümesi önünde her zaman önemli bir engel oluşturmaktaydı. 2009 krizi sonrasındaki hızlı büyüme döneminde, daha önce hiç şahit olmadığımız bir hızda istihdam artışı sağlamayı başardık. İstihdamda sağlanan bu artışların kalıcı olması durumunda, Türkiye'de birçok sektörde son derece düşük olan tüketim oranlarının ciddi bir şekilde artabileceğini düşünüyorum. Bu da beni son derece heyecanlandıran bir gelişme.

Bugün yeni bir şirket kursanız, hangi sektörde ne yapardınız?

Uzun soluklu küresel trendlere baktığımızda, artan enerji talebi, bunun beraberinde getirdiği çevre sorunları, yaşlanan nüfus, sağlık ve bakım hizmetleri sektörlerinde büyüme gibi konular ön plana çıkıyor. Bu konular uzun vadeye yönelik yatırım alanlarını işaret ediyor. Bu paralelde Koç Üniversitesi ile ortak kurduğumuz Inventram şirketinin misyonu, yenilikçi teknoloji ve iş fikirlerinin değerlendirilmesi, buluşların patentlendirilmesi ve ticarileşmesi için destek veriyor.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir