2023'e hazırlık

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Dr. Mustafa AŞULA / Emekli Büyükelçi

Son zamanlardaki siyasi beyanlara bakılırsa, özellikle ekonomide bundan böyle, Cumhuriyetin 100'ncü yılı olan 2023'e odaklı olarak hazırlık yapılmakta, hedefler bu ayrıcalıklı yıldönümüne yakışır boyutlarda tutulmakta ve bu bağlamda, ülkenin anılan tarihte dünyadaki ilk 10 ekonomi içinde yerini alması planlanmaktadır.  

Plan ve projelerin ayrıntılarını bilmemekle beraber, belirtmek gerekir ki, bunlar hiç şüphesiz umut verici düşünceler. Hepimizin ortak temennisi ve çabası bu dileklere katılmak ve katkıda bulunmak olmalıdır.

Avrupa ülkelerinde ellinci ve yüzüncü yıl misali, tarihsel dönemeçlerin nasıl kutlandıklarını ve toplum hayatında bu çaptaki aşamaların, abide (monument) niteliğinde eserlerle nasıl simgelendiklerini bilenler, doğrusu bizde de benzeri ufukları merak eder, özlerler. Filhakika, bu konuda tamamen de tecrübesiz sayılmayız; Cumhuriyetin ellinci yılında Boğaz Köprüsü yapılmış ve tarihe çok büyük bir not düşülmüştü.

100'ncü yıl hazırlıklarına başlandığı bildirilen şu sırada, 50'nci yılın abidesi elbette bir örnek oluşturacaktır. Ancak buna, ilave elli yıllık ve bu defa imkan ve kaynaklar bakımından eskisine kıyasla çok daha iyi konumda olan bir Türkiye daha eklenmiştir; bu unutulmamalıdır.

Aradan geçen süre zarfında, Cumhuriyetin çok daha büyük ve görkemli kazanımlarla yoluna devam ettiği, hem mevcut ve hem de gelecek nesillere en çarpıcı bir biçimde anlatılmalı, zaman zaman yeni yollar arayışına girme yanlışlığına düşenlerin, ne derece yanıltıcı ve gerçek dışı hayal ve hesaplar içinde oldukları gözler önüne serilmelidir.

Önümüzde 12 sene gibi, bu türden atılımlar için kısa sayılacak bir zaman var. Hala bazı temeller atılmadı ise, tez elden ve öncelikle, uzmanlardan oluşan bakanlıklar ve ihtisas kuruluşlarından bağımsız komisyonlar kurularak, çalışmalarına başlamalıdır. Komisyonlar nerelerin hangi eserlerle taçlandırılacağına karar verebilmelidir. 

Bu çabalar içinde, Cumhuriyetin yeşerdiği (neşvü nema bulduğu) Başkent Ankara'nın hak ettiği özel bir yeri olmalıdır. Tabiatıyla, Cumhuriyeti hazırlayan milli mücadeleye ev sahipliği yapan mekanlarımız, Çanakkale'den başlamak suretiyle, Erzurum, Sivas ve Amasya sırada olmalıdır. Dumlupınar'dan sonra İzmir'de sonuçlanan menkıbelerin her biri, layık oldukları abidevi simgelere kavuşturulmalıdır. Bu bir bakıma, Cumhuriyetin de akıp giden müşahhas tarihi olacaktır.

Tekrar Başkent Ankara'ya dönmek gerekirse, Cumhuriyetin ilk yıllarını sembolize eden bir çok yapı ve anıtlarla milli mücadelenin sevk ve idare edildiği bu kentimiz, zaman içinde değişik amaçlı imar anlayışları ile hayli genişlemiş olmakla beraber, tarihi simgeler, büyüme adı verilen yapılaşmanın gölgesinde kalmış ve timsal olma vasıflarını adeta kaybetmişlerdir. Başlıca bu nedenle, 100'ncü yıl hazırlıkları içinde, Ankara'mızın, Cumhuriyet tarihimiz içindeki gerçek yer ve kimliğinin, bulutlardan arındırılmış biçimde, ortaya çıkarılması öncelikli hedeflerden biri olmalıdır.

Bu hatırlatmanın, 100'ncü yıla giden ışıklı yolda yapılacakların, döşenecek taşların yetkililerce kamuoyumuza daha ayrıntılı bir biçimde anlatılmasına ve medyamızın, sivil toplum örgütlerinin ve üniversitelerin bu çabaları desteklemelerine vesile olmasını temenni ediyorum.