”2023'te petrol ve doğalgazımızı kendimiz üreteceğiz”

Devlet Bakanı Özak, "Karadeniz'de yapılan çalışmalar iyi sonuç verirse ki gidişat o, 2023'te petrolümüzün ve doğal gazımızın çok çok büyük bir kısmını kendimiz üreteceğiz" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

TRABZON - Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, yalnızca doğal gazla, termikle, hidrolikle enerji sorununun çözülemeyeceğini belirterek, "Karadeniz'de yapılan çalışmalar iyi sonuç verirse ki gidişat o, 2023'te petrolümüzün ve doğal gazımızın çok çok büyük bir kısmını kendimiz üreteceğiz" dedi.

Özak, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Trabzon Şubesi'nce KTÜ Prof. Dr. Osman Turan Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Doğu Karadeniz Bölgesi Hidroelektrik Enerji Potansiyeli ve Bunun Ülke Enerji Politikalarındaki Yeri" konulu forumun açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'de yenilenebilir enerji kaynaklarının Milli Enerji programında yüksek bir önceliği bulunduğunu söyledi.

Uluslararası toplumun saygın bir üyesi olarak, ülkede proaktif bir yenilenebilir enerji politikasını şekillendirme gayretinde olduklarını ifade eden Özak, "Konuyla ilgili bütün aktörlerin görüşlerini alarak bu politika çerçevesinde bu konuyu en sağlıklı bir yapıya oturtmaya çalışıyoruz. Yerlilik ve yenilik unsurlarıyla bütünleşik bir enerji politikasının birçok faydası bulunmaktadır" diye konuştu.

Enerjide aranan üç önemli konunun "sürekli, güvenli ve ekonomik olması" olduğuna dikkati çeken Özak, "Yaptığımız anlaşmalar bunu sağlıyor. Söz konusu anlaşmalar Orta Asya, Orta Doğu ve Avrupa'nın enerji yollarının Türkiye üzerinden geçmesi gerektiğini ve ülkemizin stratejik, jeopolitik konumunun tescili olduğunu gösteriyor. Hükümet olarak yürüttüğümüz yoğun enerji diplomasisi yavaşlamadan sürecektir" dedi.

Herkesin enerjide "ithal" konusundan şikayetçi olduğunu anlatan Özak, "Ne olacak bu enerji durumumuz deniyor. Doğru, biz de diyoruz ki 3 ayaklı bir masadan 4'e, 5'e, 6'ya geçelim. Yani yalnızca doğal gazla, termikle, hidrolikle bunu çözemeyiz. Karadeniz'de yapılan çalışmalar iyi sonuç verirse ki gidişat o, 2023'te petrolümüzün ve doğal gazımızın çok çok büyük bir kısmını kendimiz üreteceğiz" diye konuştu.

"Çernobili aklımızdan çıkaralım"

"Nükleer enerji" konusuna de değinen Özak, şöyle devam etti:

"Nükleer santral çağdaşlık. Japonya'da var. Almanya'da şarap üretilen üzümlerin bahçelerinin yanında nükleer santral var. Fransa, İngiltere, Kanada'da var, bizde olmaz. Niye olmaz? Olması lazım, olacak. Geç kaldık. Biz de geç kaldık, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri de geç kaldı. Yatırımı uzun sürer, pahalıdır ama ortalama fiyatı hepsinden düşüktür. 21. yüzyılda bir Çernobil'i aklımızdan çıkaralım. Türkiye en iyi teknolojiyi getirebilir.

Nükleer santralden biz vazgeçmedik. Mutlaka nükleer santraller yapmamız lazım. Yapamazsak kendimizi sorumlu addederiz. Bana göre 'nükleer santrali yapalım ama şu teknolojide yapalım' diyen oda başkanlarımız çıksa, biz onları başımızın üzerinde taşırız. Mutlaka yapmamız lazım."

Elektrik üreticileri derneği

Elektrik Üreticileri Derneği Başkanı Önder Karaduman ise ülke olarak sahip olunan ve halen yüzde 70'i değerlendirilemeyen hidroelektrik enerjideki büyük potansiyelin hayata geçirilmesinin zorunluluk olduğunu söyledi.

Türkiye'nin, geliştirilemeyen hidroelektrik potansiyelinden dolayı her yıl yaklaşık 4 milyar dolar kayba ve ayrıca 1.4 milyar metreküp erozyona uğradığını ifade eden Karaduman, şöyle dedi:

"1986 yılında başlayan doğal gazın elektrik enerjisi üretiminde kullanılması, uzun yıllar koruduğumuz termik/hidrolik dengesinin hidrolik aleyhine bozulmasına neden olmuş ve ülkemiz dışa bağımlı hale getirilmiştir. Bugün ülkemizde üretilen toplam elektriğin yüzde 50'si maalesef doğal gazdan temin edilmektedir."

"Türkiye'nin gündemine ne zaman nükleer enerji ve yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi gelse o zaman karşımıza çevre, tarih, kültür gibi kavramlar getirilmektedir" ifadelerini kullanan Karaduman, özel sektörün HES yatırımı aşamasında bağlantı problemi, izin ve ruhsatlarla ilgili bürokratik problemler ve çevreyle ilgili sorunlarla karşılaştığını anlattı.

Karaduman, yenilenebilir enerji projelerinde ifraza yönelik kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini vurgulayarak, "1. ve 2. derece SİT alanlarında, bu alanları koruyacak önlemler almak kaydıyla nehir tipi depolamasız HES yapımına izin verilmelidir. Enerji projeleri bir bütün olarak düşünülmeli, EPDK'nın vermiş olduğu lisans ruhsat olarak değerlendirilmelidir" diye konuştu.

Özellikle Karadeniz'deki HES projelerinde çevresel endişeler nedeniyle halkın tepkisine, fiziksel engellemelere ve diğer yöntemlere değinen Karaduman, şunları söyledi:

"Ruhsat veya lisans verip yatırımcıyı araziye salmakla iş bitmiyor. Bu noktada elbette biz yatırımcılara da görev düşmektedir. Bir yandan yatırım sürecinde çevreye daha duyarlı bir yaklaşım göstermek, diğer yandan yatırımın yöreye ve ülke ekonomisine katkıları konusunda yerel halkı daha çok bilgilendirmek kesinlikle faydalı olacaktır."

EMO Yönetim Kurulu Başkanı

EMO Yönetim Kurulu Başkanı Musa Çeçen de konuşmasında, Karadeniz'deki HES'lere değinerek, "Derelerin değerlendirilmesi konusunu savunuyoruz ama bunun olmazsa olmaz koşulları var. Bir cansuyunu bile doğaya çok gören, doğada bütün dereleri, bütün kolları derivasyonlarla bir tünele hapseden ve bunun üzerinden enerji üretme çabası sürdürmek, bize önümüzdeki süreçte ciddi sıkıntılar yaratacak" dedi.

Havza planlamasının bir kamu otoritesi tarafından yapıldığını belirten Çeçen, "Verilen birçok lisansın da iptal edilerek yeniden elden geçirilmesi gerekiyor. 333 tane lisans verilmiş. Doğayı alt üst eden bir şekilde bunları üretmemiz halinde enerji alanında bize sağlayacağı katkının da, Türkiye'nin tüketim itibariyle baktığımızda çok büyük katkısı olmayacaktır" diye konuştu.

Programa, Trabzon Valisi Recep Kızılcık, Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu ile diğer davetliler katıldı.