3 Aralık'tan sonra İran'la fiili uygulamayı sürdürürüz
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ABD'nin İran'a uyguladığı yaptırımlara ilişkin Türkiye'nin muafiyet süresinin 3 Aralık'ta bitemesinden sonra fiili uygulamaya devam edilebileceğini söyledi.
İSTANBUL - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi'nde (TANAP) yüzde 80 oranında pay sahibi olan Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) hisselerinin yüzde 29'luk bölümünün BP, Statoil ve Total tarafından devralınmasına ilişkin olarak, ''Bunu hem taraf adına hem de Türkiye'deki siyasi istikrarın vurgulanması adına son derece olumlu buluyorum'' dedi.
Bakan Yıldız, İklim Yatırım Fonları Ortaklık Forumu'nun kapanış konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Yıldız, Azerbaycan doğalgazını Avrupa pazarına taşıyacak olan ve BOTAŞ ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) yüzde 20 hissesinin bulunduğu TANAP projesinde yüzde 80 oranında pay sahibi olan SOCAR hisselerin yüzde 29'luk bölümünün BP, Statoil ve Total tarafından devralınmasına ilişkin soruyu yanıtladı.
''Bunu hem taraf adına hem de Türkiye'deki siyasi istikrarın vurgulanması adına son derece olumlu buluyorum'' diyen Yıldız, 25 Ekim 2011 tarihinde İzmir'de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında atılan imzaların Azerbaycan Meclisi'nde onaylandığını söyledi.
Yıldız, bu yeni gelişmenin aynı zamanda TANAP projesiyle alakalı yaptıkları çalışmaların da tasdiklenmesi anlamına geldiğini ifade etti.
''Projenin batılı firmalarla genişletilmesi finansman açısından önemli''
BP, Statoil ve Total gibi Şahdeniz-2 gazının kaynağında olan firmaların aynı zamanda taşımayla da alakalı böyle bir projeye katılma isteklerini ilettiklerini ve 3-4 aydır bu konuda çalışmalar yürüttüklerini anlatan Yıldız, şöyle devam etti:
''Kendilerinin Türkiye'de gerçekleştirilecek bir projede bulunmalarının, bu projeye güç katacağını görüş olarak belirttik. TANAP, Türkiye'nin Gürcistan sınırından başlayıp batı sınırına kadar devam eden bir projedir ve ana kurucuları, iki kardeş ülke Azerbaycan ile Türkiye'dir. Batılı konsorsiyum firmalarıyla bu projenin genişletilmesi ve desteklenmesi hem finansman yapısı açısından hem de gerçekleştirilebiliyor olması açısından önemlidir. Aynı zamanda Avrupa Birliği'nin doğalgazdaki tedarik noktasıyla alakalı ciddi bir alternatif projedir.''
Nabucco West projesinin hala ciddi bir alternatif olduğuna işaret eden Yıldız, Şahdeniz-2'nin konsorsiyum üyelerinin tercihini bu veya diğer projeye kullanabileceklerini belirtti.
Total'in Güney Kıbrıs'ta petrol arama ve üretim çalışmaları
Nabucco'yu imzaladıktan sonra bu tür büyük projelerin tehditlerinin ve fırsatlarının olabileceğini söylediğini hatırlatan Yıldız, ''Tabi ki gazın kaynağına sahip olabilmek, o projede ortak olarak yer alabilmek önemli bir konudur ama Nabucco'nun tamamı gerçekleştirilemiyorsa, onun 2 veya 3 parçada gerçekleştirilmesinin de son derece mantıklı olduğunu konuştuk. Ben o yüzden 'O kalktı yerine başka bir şey kondu' yerine, projenin tamamını düşünürsek, gerçekleştirilmesini son derece önemli buluyorum'' ifadelerini kullandı.
Kendisinin Güney Kıbrıs'ta tartışmalı alanlarda ihaleye giren firmalara Türkiye'nin bazı yaptırımlar uygulayabileceğini söylediğinin ve Total'in de Güney Kıbrıs'ta petrol arama ve üretim çalışmaları yürüteceğinin anımsatılması üzerine Yıldız, ''Ana moderatör olabilecek bir yapı içerisinde değil Total. Hisselerini önemli buluruz ama projenin ana yürütücüsü olarak bulunmasıyla o projenin bir parçası olmasının ayrı anlamlar taşıdığına inanıyoruz. O açıdan şu anda Total'in bu projede bulunmasını bir olumsuzluk olarak görmüyoruz'' açıklamasını yaptı.
''Muafiyet kalksa da İran'la fiili uygulama devam eder''
Bakan Yıldız'a ABD'nin Türkiye'ye İran yaptırımlarına yönelik tanıdığı muafiyet süresinin 3 Aralık'ta sona ermesinde yeni bir gelişme olup olmadığı da soruldu.
Yıldız, ''Bizim şu anda fiili olarak petrol aldığımız, gerek İran'dan gerekse diğer 11 ülkeden aldığımız oranın çok değişmeyeceği kanaatindeyim. Fiili uygulamaya devam ederiz diye düşünüyorum. Ama bu arada Arabistan, Libya, Rusya gibi ülkelerle de bu çeşitlendirmeyi artırmak istediğimizi sürekli belirtiyorum. Belki daha yeni ülkeler de eklenebilecek. Türkiye'nin enerji arz güvenliğiyle alakalı tedarikinin birçok ülkeden karşılanıyor olması Türkiye açısından bir avantajdır. Bu gerek doğalgazda gerekse ham petrolde değişmeyen bir kuraldır'' değerlendirmesinde bulundu.
Bu konuda ek bir maliyet hesaplarının olmadığını, burada kendi içinde tolere edilebilen girdilerin söz konusu olduğunu ifade eden Yıldız, ''İran'la bizim yaptığımız doğalgaz kontratı ve devam eden bir işimiz var. Ben bunun böyle bir yaptırım çerçevesi içerisine alınacağı kanaatinde değilim. Çünkü İran'ın en fazla doğalgaz ihraç ettiği ülke Türkiye. Yani bu yalnızca İran'la alakalı değil, Türkiye ile de alakalı... Ben böyle bir noktaya gelinebileceği kanaatinde değilim'' diye konuştu.